12 yaşında kız: „Fatih Nurullah beni omzumdan öpüp, pantolonumu indirip, ön bölgemi okşardı”

Tarikat lideri, ifadesinde iddiaları doğruladı: Yanlış yaptık ama büyütülecek bir şey yok.Avusturya, Almanya başta olmak AB'de Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah'ın müritleri şok içinde.

İstanbul. Sakarya’nın Akyazı ilçesi Kuzuluk mahallesinde ikamet eden Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah, 12 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla geçen Perşembe günü jandarma tarafından gözaltına alınmış, sonrasında ise Ferizli Cezaevine tutuklanarak gönderilmişti. Sakarya’da müridinin 12 yaşındaki kızına cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklanan Uşşaki tarikati lideri Fatih Nurullah takma adıyla tanınan Eyüp Fatih Şağban, ifadesinde iddiaları doğrulayarak, “Bir yanlış yaptık ama büyütülecek bir şey yok” dedi.

Fatih Nurullah adını kullanan 58 yaşındaki Uşşaki Tarikati lideri, ‘çocuk istismarı’ suçundan tutuklanmıştı. Akyazı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanan fezleke Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Bundan sonraki işlemler Sakarya Başsavcılığı tarafından yürütülecek. Şağban’ın ifadesinden ilk detaylar da ortaya çıktı.

Hürriyet’ten Mustafa Kesler’in haberine göre, kamuoyuna yansıyan ses kayıtlarıyla aynı doğrultuda ifade veren Nurullah, “Bir yanlış yaptık ama büyütülecek bir şey yok. İleri gitmedi. Pişmanım” dedi. Olayın 3-4 ay önce meydana geldiğini söyleyen Şağban ifadesinde kendisinden para istendiğini de öne sürdü.

SES KAYITLARI DOSYADA

Şağban’ın mağdur kızın babası ve bir başka müridiyle yaptığı telefon görüşmesi kayıtlarının çözümleri de soruşturma dosyasına girdi. Mağdurun babasının soruşturmayı yürüten jandarma ekiplerine teslim ettiği bu görüşmelerde mağdur çocuğun babasıyla konuşan Şağban, olayın örtülmesini istiyor.

12 yaşındaki çocuğun savcıya anlattığına göre, öpmekle başlayan süreç istismarın en iğrenç noktalarına varmıştı. Y.A. “Her sabah, sabah namazına giderken beni omzumdan öpüp, pantolonumu indirip, ön bölgemi okşardı” sözleriyle karşı koyamadıklarını anlatıyordu. En acısı ilk olmadığını anlattığı ifadelerdeydi: “Dergâhta 10 yaşlarında bir kız daha vardı. O bana Fatih’in onu kucağına oturttuğunu anlatmıştı.” Savcılık ifadesine giren uzman adli görüşmeci Y.A. tutanağa “ifadenin bu haliyle güvenilir olduğu düşünülmüştür” notunu düşmüştü.

Tarikatı lideri Fatih Nurullah küçük çocuğun babasıyla yaptığı telefon konuşmasında iğrenç olayı tüm detayları ile itiraf etmiş, konuşmanın ses kayıtları Türkiye’nin gündemine oturmuştu.

Uşakki tarikatı ve Fatih Nurullah ile uzun süredir ilişkisi olan baba F.A. tüm yaşananları anlattı.

10 yıldır Uşşaki tarikatına ait evin tesisat işlerini yaptığını anlatan baba F.A, olayı 27 Ağustos’ta eşinden öğrendiğini ve hemen ardından şikayetçi olduklarını dile getirdi.

Kamuoyunda ve Sosyal Medya’da dünden itibaren tepkilerin yoğun olması dikkat çekti:

Kamuoyunda ve Sosyal Medya’da dünden itibaren tepkilerin yoğun olması dikkat çekti:

TEHDİT EDİLEN AİLE KORUMA ALTINDA

Şikayeti üzerine çok sayıda tehdit aldığını, gözaltı işlemleri sürecinde darp edildiğini ve  can güvenliğinin olmadığını anlatan baba, ikamet değiştirdiklerini söyledi. Kendisi tehdit eden kişilerden şikayetçi olan aile koruma altına alındı.

Baba F.A. şunları aktardı:

Fatih Nurullah isimli kişi 2019 Temmuz ayından itibaren kızımı istismar etmeye başlamış.

İlk başta kızıma ‘Seni rüyamda gördüm. Hanımım oluyordun‘ demiş. Kızım ilk olarak durumu eşime anlatmış.

Eşim inanmak istememiş. Ama daha sonra kızımın davranışlarından dolayı bu olayın gerçekleştiğini anlamış.

“FATİH NURULLAH KIZIMIN CEP TELEFONUNDAN ARAMAYI SÜRDÜRMÜŞ”

27 Ağustos’ta Fatih Nurullah isimli kişi kızımın cep telefonunu ısrarla arayarak rahatsız etmeye devam etmiş.

Eşim bu aramayı öğrenince Fatih Nurullah’dan ailemizi ve kızımızı artık rahatsız etmesini istemiş.

Ben olayı öğrenince Fatih Nurullah beni arayarak yaşanan istismarın üzerini kapatmak istedi.

İŞTE O KONUŞMANIN AYRINTILARI

Kendisini “mehdi” olarak da gördüğü belirtilen ve aileye para teklif edip İBAN numarası isteyen sapkın şeyh Fatih Nurullah söz konusu telefon konuşmasında şunları söylemiş:

F. ne karar verdin seviyorum seni aslanım benim. Merak etme sen…. Mehdi oldun diyordun ben de sana mehdi olur diyordum. Ama demek ki daha eksiğin var gardaş.

Taşındın şimdi. Bir ihtiyacın sıkıntın var mı? IBAN ver de sana bir şeyler atayım. Sen gönlünü ferah tut. Biz namus düşmanı mıyız? 21 sene burada irşat yapmışız.

Belki de senin kızına piyango konmuş oğlum! Allah kerim, olacak bir şey yok. Yaşı ufak daha biraz büyüsün, biz de büyüyelim. Şöyle bakalım hizmetlerimizi yapalım, sırt sırta verelim ne var yani.

Efendimiz ne diyor: ‘Mümin günah işler mi işler ama yalan söylemez‘ diyor. Biz de yalan olmaz. Sen benim kardeşimsin. Senin düştüğün yerde biz yanındayız. Aman düşme, düşmeyelim.

Hata olabilir ama hatada bile hayır vardır senin için. Bir sıkıntın olursa bu kapı açık. Ama kapıya kapatırsan üzerine yıkılır. İrade dışı bir hal oldu yani. Yanlışımız telafi olur. 70 milyar sana feda olsun.

DERGAHI BOŞALTIP İLÇEYİ TERK ETTİLER

Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah, küçük yaştaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla jandarma tarafından gözaltına alınmış, sonrasında ise tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. İğrenç olayla ülke gündemine gelen Uşşaki tarikatı, Akyazı’da bulunan dergâhı boşaltarak ilçeden ayrıldı. Jandarmanın yöre halkının tepkisi sebebiyle belli süre kontrol altına aldığı dergâhın üyeleri dün itibariyle ilçeyi terk etti. Şu an ise dergâhta kimsenin bulunmadığı öğrenilirken, yaşanması muhtemel olaylara karşı ekipler çevrede tedbir aldığı bilidirildi.

***

DEVLET İÇİNDEKİ MÜRİTLERİ KİM?

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, müridinin 12 yaşındaki kızına cinsel istismardan tutuklanan Uşşaki Şeyhi Fatih Nurullah’ın geçmişini hatırlattı ve devlet içindeki kadrolaşmasını sordu.

Terkoğlu yazısında şu ifadeleri kullandı:

Sanırım hatırlamıyorsunuz. Benim ise hep gözümün önünde.

Umre’den dönen beyaz sakallı adamı karşılarken binlerce insanın havaalanında çektiği zikir…

“Elimi öpen cennete gidecek” dediği konuşma…

İnsanların o eli öpmek için birbirini ezmesi…

“Türkiye Cumhuriyeti son buldu, Osmanlı kuruluyor, Tayyip Bey birinci padişahımız olarak gözüküyor” sözleriyle meydan okuması…

AKP’nin tepesindekilerin onunla fotoğraf çektirmek için yarışması… “Hele İslami devlet olsun; en güzel sarığı biz saracağız, en güzel cüppeleri biz giyeceğiz. Vakti saati var her şeyin. Devletin kontrol mekanizmalarında olalım” sözleri…

Uşşaki tarikatı şeyhi Fatih Nurullah’tan (Şağban) söz ediyorum. İstanbul Kasımpaşa’da meşhur bir dergâhı var. Anadolu’nun farklı bölgelerinde de sayısız tekkesi. Biri de Sakarya Akyazı’daki 3 katlı bina.

Öğrendiğimize göre geçen perşembe günü jandarma, Akyazı’daki dergâha bir baskın düzenlemiş, Fatih Nurullah’ı gözaltına almıştı. Jandarmanın yanında kızının dergâhta cinsel istismara uğradığını söyleyen baba F.A. da vardı. Olaylar büyüdü, müritleri jandarmanın gözleri önünde kızın babasını kemikleri kırılana kadar öldüresiye dövdü.

Yaşananlara tanıklık edenler bunları anlatıyordu.

Tarikat kurumlarını telefonla aradık. Açan yoktu. Aylardır faal olan Akyazı’daki dergâh ise ertesi gün bir anda “koronavirüs nedeniyle kapalıyız” diyerek kepenkleri indirmişti.

HER SABAH İSTİSMAR

Peki, Fatih Nurullah neyle suçlanıyor?

28 Ağustos Cuma günü, Akyazı Cumhuriyet Savcısı İ.S’ye sosyal hizmet görevlisi eşliğinde ifade veren 12 yaşındaki Y.A’nın anlattıkları her şeyi açıklıyor.

Y.A’nın annesi de babası da hatta dedesi ve ninesi de Uşşaki dergâhının müridiydi. Y.A. da kardeşleri gibi doğduğundan beri ailesiyle dergâha gidip geliyordu.

İstanbul’da bir imam hatip okulunda 7. sınıftaydı. Yazın ailece Akyazı’daki dergâha gelmişlerdi. Baba F.A. tesisat işlerini yapıyor, anne E.A. mutfakta çalışıyor, mağdur Y.A. ise ziyaretçilere yemek ve çay servisi yapıyordu.

Üç katlı dergâhın en altında zikir yapılıyordu. Orta katta ziyaretçiler kalıyordu. En üst kat ise Fatih Nurullah’a özeldi. Fatih Nurullah’a çay servisi yapan mağdur Y.A. o gün yaşananları ifadesinde şöyle anlattı:

“Üst katta ben ve Fatih’ten başka kimse yoktu. Bana bir şey demeden dudağımdan öptü. Ona bir tepki vermedim. Çünkü korkmuştum. Üst kata çıktığım zaman her fırsatta beni öperdi ve anneme babama söylememem konusunda bana telkinde bulunurdu.”

12 yaşındaki çocuğun savcıya anlattığına göre, öpmekle başlayan süreç istismarın en iğrenç noktalarına varmıştı. Y.A. “Her sabah, sabah namazına giderken beni omzumdan öpüp, pantolonumu indirip, ön bölgemi okşardı” sözleriyle karşı koyamadıklarını anlatıyordu.

En acısı ilk olmadığını anlattığı ifadelerdeydi: “Dergâhta 10 yaşlarında bir kız daha vardı. O bana Fatih’in onu kucağına oturttuğunu anlatmıştı.”

Savcılık ifadesine giren uzman adli görüşmeci Y.A. tutanağa “ifadenin bu haliyle güvenilir olduğu düşünülmüştür” notunu düşmüştü.

HER ŞEYİ AÇIĞA ÇIKARAN SES KAYDI

Bir saat 25 dakika süren ifade bitti. Odadaki herkes küçük kızın anlattıklarıyla dehşet içindeydi.

Dergâhtaki müritlerin ise kafası karışıktı. Kimi bir anda kapanan dergâhta olanları lanetliyor, kimi ise “acaba hocamıza iftira mı atılıyor” diye düşünüyordu.

Ta ki o ses kaydına kadar…

Baba F.A. ile Fatih Nurullah arasındaki konuşma kaydedilmişti. Kaydın içeriğinde çocuğa yaptığı istismarı itiraf eden Fatih Nurullah, müridine ifşa olmamak için adeta yalvarıyordu.

“Mehdiyle evlilik” rüyalarından yola çıkarak çocuğun kendisine verildiği zannına kapıldığını söyleyen Fatih Nurullah, babayı “ileri giden bir şey yok”, “insan nefis taşıyor, aramızda nikâh konuşmaları geçti, hata etmiş olabilirim”, “bekaretinde sorun yok”, “bana yakışmayacak şekilde öpmüş oldum”, “sevişme diye bir şey yok, öptüm”, “bu da Allah’ın bir takdiri” sözleriyle sakinleştirmeye çalışıyordu.

Fatih Nurullah’ı çocuğun babasını arayıp yalvartan neden ise belliydi. Mağdur çocuk yaşadıklarını akrabalarına aktarmıştı. Devamını Fatih Nurullah şöyle anlatıyordu: “Deniyor ki bana Y.A. psikolojik sorunlar çekiyor, pedagoga götüreceğiz, seni hapse atacaklar”.

Fatih Nurullah, ifşa korkusunu yaşıyordu: “Böyle bir şey olursa daha duramam buralarda, millete rezil oluruz, ben insan içine çıkamam, ya intihar edeceğim ya da gideceğim, havayolları açık olsaydı şimdiye oradaydım.”

PEYGAMBERİ DE ALET ETTİ

Bir babayı arayıp kızını istismar ettiğini anlatan tarikat şeyhi ne bekliyordu: “Bu işin raconunu sen kes, beni hanımlarla muhatap etme, canını alayım diyorsan gel canımı al, başka bir şey diyorsan ona da razıyım, ben çıkmaz bir şeyin içine girdim”.

Peki, başka bir şey dediği neydi?

Fatih Nurullah, “bu senin, sana işaretli diyorsan başımın üstüne, üstünü örtelim diyorsan o da senin alicenaplığın” dedikten sonra ihtimalleri sıralıyordu:

“Al diyorsan alayım ama çocuğun yaşı ufak, ilerde olur mu olur, muratlar var mı var, ama şu anda böyle bir durum yok”.

Çocuğun annesinin kendisine “babası çok sinirli seni öldürür” dediğini söyleyen Fatih Nurullah, konuşmada Baba F.A.’ya “öldürürse F. öldürsün, benim yerime mehdi olur” diyordu. Kendisi için “mehdi” tanımı yapmaktan çekinmiyordu. Öyle ki Fatih Nurullah istismarına peygamberi alet etmekten bile çekinmiyordu:

“Efendimizin sünnetinde var diyeceğim bunu sen anlarsın dışarıdaki adam anlamaz”.

ALLAHTAN DEĞİL GAZETECİDEN KORKUYOR

Konuşmada bir ayrıntı daha var. Belki de muhafazakâr camianın üzerine düşünmesi, “iyi ki OdaTV, Cumhuriyet, Sözcü gibileri var” demesi gerekiyor. Zira Fatih Nurullah, Allah’tan değil bakın kimden korkuyor:

“Büyütüp de kâfirlerin diline laf sürme, OdaTV’ler şunlar bunlar hepsi bizim üzerimize saldırıyor, başımızda binlerce dert var, ben gittim mi zaten tarikat biter, ocağına düştük. (…) Bu OdaTV’si, Sözcü gazetesi saldıracak, ‘tarikatçılar böyle’ lafları olacak.”

21 yıldır müriti olduğu şeyhinin kızına musallat olduğunu duymanın şokunu yaşayan baba, her şeye rağmen şeyhine saygıda kusur etmiyordu. “Sizin de kızınız var” diyerek şeyhinin vicdanına seslenen baba; kızının şeyhini ateşe ittiği, yakasına yapıştığı rüyalar görerek uyandığını anlatıyordu.

KİM BU DEVLET İÇİNDEKİ MÜRİTLER?

Nihayetinde baba, kızının uğradığı istismarın boyutunu öğrenince şikâyetçi olmuştu. Tam da şeyhin dediği gibi istismarın peşine baskı altındaki gazeteciler düşmüştü. Elbette karşısındaki tarikatın gücüne bakmadan istismar şikâyetinin gereğini yapan, hatta babanın yediği dayağı jandarmaların ifadeleriyle kayıt altına alan Savcı İ.S. de devletin yapması gerekeni yapmıştı.

Fatih Nurullah tutuklandı. Benim şimdi merak ettiğim şu: Yıllardır Fatih Nurullah’a yüz süren halihazırdaki devlet yöneticileri, bu “hatırlı” istismarcıya sahip mi çıkacak? Yoksa 12 yaşındaki bir çocuğun karartılmış geleceğine umut ışığı mı yakacak?

Bir de…

Fatih Nurullah’ın “devletin kontrol mekanizmalarında olalım” dedikleri kim acaba? Sakın şimdiden onu kurtarmak için kolları sıvayanlar olmasın!

ATATÜRK İLE İLGİLİ SÖZLERİ ORTAYA ÇIKTI

12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunduğu için tutuklanan Fatih Nurullah’ın Atatürk’e saygı duymadığı, devleti yok saydığı ortaya çıktı. Nurullah, ‚Sizin „Kemaliniz’e“ söv.. Saygı göstermedi diye bizi baskı altına almaya sizin gücünüz yetmez, çünkü böyle bir devlet yok ortada“ diyor.

İşte o görüntüler:

ODATV’YE SORUŞTURMA

Sözcü’de yer alan habere göre; Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca davanın soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin gizliliğinin ihlal iddiasıyla Odatv’ye soruşturma başlattı.

DİYANET’TEN AÇIKLAMA

Diyanet İşleri Başkanlığı konuyla ilgili açıklama yaptı. Diyanet açıklamasında „Şeref yoksunu ellerle mücadele hepimizin görevi“ dedi.

Diyanet’in açıklaması şöyle:

„Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, önceki gün bir ilçemizde yaşandığı medyaya yansıyan ve bir çocuğumuzun istismarı söz konusu olan vahim olayı yakından takip etmekteyiz. Yargıya intikal eden bu olayın adli mercilerce en kısa zamanda tüm yönleriyle aydınlatılacağına ve hak ettiği en ağır cezanın verileceğine olan inancımız tamdır.

Bu vesileyle, şu hususları hatırlatmayı bir vazife olarak görüyoruz;

Allah’ın bizlere en değerli emaneti olan çocuklarımız, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümeyi, her türlü ihmal ve istismardan korunmayı hak etmektedir. Bu nedenle çocuk istismarıyla, masum yavrularımıza uzanan şeref yoksunu, hain ve zalim ellerle mücadele etmek hepimizin vazgeçilmez görevidir.

İlim ve irfan ile alakası olmadığı halde, kendilerine menfaat devşiren din istismarcılarına karşı da aziz milletimizi bir defa daha uyarıyoruz. Hem dini duygu ve değerlerimizin hem de gözbebeğimiz olan çocuklarımızın istismara karşı korunması için herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.“

FATİH NURULLAH’IN BİLİNMEYENLERİ…

GÜREŞÇİ

Fatih Nurullah Şağban 1962 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Hasan Bedrettin; annesi Bedriye hanım idi. Aslen Sivaslı; Divriği ilçesinden.

1973 yılında Özdemiroğlu ilkokulunu, 1976 yılında Kemal Atatürk Ortaokulunu, 1979 yılında ise Haydarpaşa Erkek Lisesini bitirdi.

İstanbul Üniversitesi Spor Akademisine girdi; 1983’de mezun oldu.

Güreşçiydi.

57 kiloda bir Türkiye şampiyonluğu ve Balkan üçüncülüğü var…

Evlendi… İnşaat malzemeleri satan bir firma kurdu.

Fakat düşleri başkaydı, aile ise tarikatlarla pek içli dışlı idi.

Artık…

Oğullarının da müritlikten çıkıp artık bir “şeyhlik” unvanı alıp, bir post kapması önemli olacak ki kollar sıvandı; kapılar çalındı…

NAKŞİBENDİLERDEN YÜZ BULAMADI

İşler yolunda gitti; bir Nakşibendi liderinden tam da icazet alacakken adam ölüverdi.

Açıkçası pek sevilen biri de değildi; diğer müritlerle arası limoni.

Baktı ki bir iş çıkmayacak tarikattan ayrıldı…

UŞŞAKİLER

Bu kez Uşşakilerin kapısı çalındı; bir süre dergaha gidip geldi. Merkezleri Kasımpaşa’daydı; lideri ise Sıddık Naci Eren.

“Kim evliyalık ilan ederse ben Allah dostuyum derse tehlikelidir” söylemiyle meşhurdu Naci Eren…

Şanssızlık diyelim, yeni şeyh de Fatih Nurullah’a pek yüz vermedi.

Vazgeçmedi; ısrarla icazet istedi…

Olmadı.

Kızdı!

Tası tarağı toplayıp İstanbul’u terk etti; Anadolu’ya gitti.

Yeni bir tarikat buldu elbet…

Sordular, merak ettiler niyedir ani bu terk ediş?

Kılıfına uydurdu…

Güya… Rüyasında Anadolu’yu işaret eden bir evliya görmüştü de o sebeptendi!

Ve…

Başardı da… Halveti Uşşaki tarikati şeyhi İbrahim İpek’den icazet aldı… Kimdir derseniz  Anadolu’da etkili bir tarikat.

Özellikle Çankırı; Kırıkklale, Ankara vs.

Sonrasını hiç sormayın…

Bu rüyalar hiç bitmedi onu baştan söyleyelim…

BENİ ÇARPACAK MISIN BİNALİ

Tarikat ve siyaset! Bu işin raconu elbet…

Öyle uzak durmak olmaz, sonuçta nihai hedef…

Bir ara Binali Yıldırım’a sardı; pek yüz bulmadı ki yine rüyalar devreye girdi.

Güya… Rüyasında Binali Yıldırım’ın kendisini aşağılayıp, “beni çarpacak mısın?” dediğini anlattı.

Bak, seçimi kaybettin demeye getirdi…

Artık… Kim çarptı bilemiyoruz!

MEHTER TAKIMI VAR

Fatih Nurullah’ın 2016 yılında “umre” dönüşü görüntüleri çok konuşuldu.

Havaalanı Dış hatları bayağı bir karıştırdılar.

Hoş geldin demeye giden müritler mehter takımı tuttu! Kasideler filan; son model arabalarda beyaz cübbeli adamlar…

El öpme sırasında birbirini itekleyen büyük hayranlar…

E, önemli mevzuu tabi.

Şeyhleri elini öpenin cennete gideceğinin garantisini vermişti kolay mı? El öpen sıranın sonuna bir daha giderdi o derece!

Latif Doğan’ın “merhaba, merhaba” şarkısı eşliğinde kendinden geçen müritler bütün hazırlığı yapmıştı.

Bu arada dikkat çekici olan şuydu:

“tale’al bedru ‘aleyna” okudular…

İslam kültürünün bilinen en eski ilahisidir. 622 yılında Hicret’te Medine’ye gelince Ensar Hz. Muhammed’i bu ilahiyle karşılamıştır.

Sözleri şöyledir:

“Ay doğdu üzerimize; veda tepesinden, şükür gerekti bizlere, Allah’a davetinden, ey bizden seçilen elçi, yüce bir davetle geldin, sen Medine’ye şeref verdin, merhaba ey sevgili”

Kendini “mehdi” ilan edeni çok gördük de, kendini peygamber ilan eden pek yoktu…

Ne diyelim?

Hayaller peygamberlik makamı…

Gerçekler mahkeme koridorları!

TARİKAT ŞEYHİNİN AÇIKLAMALARI GÜNDEME GELMİŞTİ

Uşşaki tarikat lideri Fatih Nusrullah’da geçtiğimiz haftalarda devlet içerisinde kadrolaşma isteğini açıkça dile getirmesi sonrası gündeme gelmişti.

“Sarık veya cübbe giymek, resmi işlerimizde engel oluşturuyorsa nasıl bir yol izlemeliyiz?” sorusu üzerine Nurullah, müritlerine ‘sabırlı olun’ dedi ve şu skandal ifadeleri kullandı:

* O kisveyi taşıyacağım diye devletten, hizmetten, ticaretten kopmak yok. Biz devleti, makamları bıraktığımız zaman oraya ne idüğü belirsizler geliyor

* Hele İslami devlet olsun, en güzel sarığı biz saracağız, en güzel cübbeleri biz giyeceğiz. Başörtü meselesi çözüldü değil mi? Ayasofya, Tayyip Bey ‘Bekleyin’ dedi. Ayasofya açıldı. Sarık ve cübbe de… Vakti gelir.

* Devletin kontrol mekanizmalarında olalım. Ne idüğü belirsizler karar mekanizmalarına geçince Müslümanlar sıkıntı çekiyor. Nurullah, 15 Temmuz sonrası “1. Türkiye Cumhuriyeti son buldu. 2. Osmanlı kuruluyor, Tayyip Bey birinci padişahımız olarak gözüküyor” demişti.

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner