Ah Rumeli, Ah Rumeli

Ah, Rumeli – Balkanlar; Öz Vatan/Ayhan Aydın

Uçan kuşuna sevdalı, esen yeline hasretim…

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Sevdandır beni diyar diyar koşturan
Aşkındır damarlarımdaki al kan
Ver deseler düşünmeden tek bir an
Neyim vardır ki başka al sana bir can
Can sana kurban, sana can kurban

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Tütünümsün Kaygusuz Abdal mirası
Ak bulutlarla ufkumsun kaderimi yazan
Osman Paşam Pelevne’den çıkmaz
Kadırgalarım Tuna Deltasında yüzmez
Yüzbin tabur gelse kederimi örtmez
Adriyatik’ten Karadeniz’e,
Akdeniz’den Sibirya’ya kadar
Sen benim alın yazımsın, hayat bağımsın

Ah Rumeli, Ah Rumeli!

Bağrımdaki özlem hançeri,
Gönlümdeki sevda mavzeri,
Gözümdeki umut ışığı,
Dağ başlarındaki yarpuz kokumsun,
Al beni sar şanlı sancağına
Nazlı bir ana kucağı gibi
Salla beni Trakya bağlarında
Moldovya, Vardar Ovaları’nda,
Karpat, Priştine Yaylaları’nda
Tanrı ve Şar Dağları’nda
Tuna, Tunca ve Meriç boylarında
Yıka beni en derin Ohri Göllerinde
Ap aydınlık günlere sal beni, al sal beni
En huzurlu uykular diyarına

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Böyle güzel, böyle nazlı mıdır seherlerin
Böyle yanık avazlı mıdır, kazların, ördeklerin
Var mıdır dağlarında ceylanların, kekliklerin
Semah dönen Allı Turnaların, Telli Turnaların
Gözü yaşlı mıdır gelinlerin, kızların
Fatıma Ana yadigarı mıdır hüzünlerin
Derin öykülerini hangi dilde daha güzel anlatırsın
Sırpçan, Boşnakçan, Arnavutçan, Slavcan
Hangi on dil aynı yürek dili olmuştur dünyada
Hangi ozan Virani ve Yemini Sultan olup
Şakıyıp anlatmıştır ölümsüz dizeleriyle
Evliyalar Şahı, İmam Ali yani Şir-i Yezdan’ı
Gel beni öksüz koyma,
Yetim koyma Hakk aşkına

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Drana Köprüsü, Blagay’da Sarı Saltık
Ya Berat yakınlarındaki kutsal tılsımlarınla
Şimşekler saçan Tomor Dağı’n
Kerbela’dan Celal Abbas’ı getirip
Gökyüzüne atıyla şahlandıran kudret
Deliorman’da Dipsiz Göl içinde
Bogomillerle Pehlivan Demir Baba’yı buluşturan
O benzersiz tarih bilinci
Trakların dolmenleriyle
Bulgar Kilisesi’ni birleştiren ya o hoşgörü
Selanik’te ezelden kurulu
Yahudi, Müslüman, Hıristiyan komşuluğu
Tüm dağlar, tüm nehirler, tahta tekerleklerinin
Ateş tütsülerinin ve de en bıçkın delikanlılarıyla
En uzun ve renkli eteklerinden akan
En onulmaz yanık sevda öyküleriyle
Kocaman büyük yurt sevdası bakışlarıyla,
Yoklukla ve en büyük sevinç çığlıklarıyla
Çingenelerin ömür sürdüğü sınırsızlığında
Bu benzersiz yaşam hangi topraklarda vardır
Hangi kutsanmış topraklarda vardır daha

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Daha da çok insan bilmez belki
Sen de bir Erenler Yurdusun
1263’de geçmiş
Senin ikizin olan her yönüyle
Büyük olan, dertli olan Anadolu’nundan
Yine gelip senin bağrına sığınmış
Hacı Bektaş’ın yadigarı Sarı Saltık
1354’de tümden fethetmiş sonra
Atlılarından çok sevgi dilleriyle
Seyyid Ali Sultan – Kızıldeli’m,
İce Sultan, Evronos Bey, Mihailoğulları,
Şeyh Bedreddin’in dedesi Abdülaziz
Ve daha niceleriyle
Bir yürüyüş eylemişler
Nice gönülleri birlemişler
Cümle canı canan bilmişler
Bir lokmayı kırk parçaya bölüp
Canı başı dost yoluna vermişler
Yunus Emre’nin izinde bir Muhyiddin Abdal
Olup ozanlara bir büyük kapı açıp
Çağıl çağıl çağlayıp birlik meşalesiyle
Ve yakmışlar umudun kandillerini birer birer
Erenlerin ocağını Anadolu’dan sonra
En gür bir şekilde bu diyarda harlamışlar
Engür suyuyla muhabbetler eyleyip
Avazlı sazlarını manalı deyişleriyle çalıp
Batın yolunu bu topraklarda gönülleriyle
Yüzyıllarca ne de güzel sürmüşler
İsimlerini saysam bir kitap olur;
Musa Babalardan, Elmalı Babalara
Gül Baba’ya kadar Viyana kapılarına,
Budapeşte’ye ellerinde gülle varmışlar
Dostluk için gül alıp, gül satmışlar alana
İnsanlık yolunda yüzülen Nesimi’nin
Derisinden bir terazi yapıp
İnsan-ı kamil olma okulunda
İlim, irfan, erdem, cevherini dağıtmışlar
Ocaklarda, tekkelerde, dergahlarda
Yüzyıllar boyunca bu topraklarda
Birer ölümsüz barış köprüsü ve elçisi olup
Her gelip geçene maneviyat yemişi saçmışlar

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Ama yazmasan elim tutmaz, dilim lal olur
Bilirsin değil mi, 600 yıldır hiç sönmeden bir Hakk / Muhammet/ Ali çerağın yanar bağrında
Bu bin yılların muştusu ve biricik umududur
Yunanistan’da yeryüzünün hiç sönmemiş
Hala en eski çerağı yanar
Alevi – Bektaşî Yolu ilelebet yaşasın, diye
O bize klavuz olur, rehber olur hala
Ve bizim o kutup yıldızımızdır,
Doğruluğun terazisi, Mansur Darı’mızdır
Yeryüzündeki hiç bir güç ama hiçbir güç
Onu söndüremeyecektir, gerçi bunu da bilirsin,
Sen yine çok iyi bilirsin ki,
Makedonya Tetova’da yani Kalkandelen’de
Sersem Ali Dedebaba / Harabati Baba Tekkesi’nde de
480 yıldır yanmaya devam eden
Bir diğer çerağımız da vardır,
Şimdi bir işgali yaşasa da,
Dost düşman bilsin ki,
O çerağı da yeryüzündeki hiçbir güç
Söndüremeyecektir, söndüremez
Bu da senin hikmetindir…

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Sen ki, dünya filozoflarının ve güçlü tanrıların
Zeusların, Aristoların, Büyük İskenderlerin
Değeri hiçbir zaman azalır mı Nikola Tesla’nın
Demir, çinko ve cümle madenlerin, aletlerin
Felsefe, mantık, geometri tüm ilimlerin,
Doğudan -batıya, kuzeyden -güneye
Eskiçağlardan bugüne tüm göçebe yollarının,
Antartika’dan Afrika’ya seyyah tüm kuşların
Hem kaynağı, hem de geçiş Yurdusun,
Ana Yurdusun ilk çağdan bu yana
Yeni keşiflerin, yeni buluşların ve tüm muştuların
Bulmadılar mı zaten Küçükçekmece’de de
Avrupa’daki ilk uygarlığın izlerini
Daha başka nerede var böyle büyük
Tarih, kültür ve medeniyet birikimi ve bilinci

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Öyle derindir ki öykülerin, destanların
O kadar çoktur ki acıların, güzelliklerin
Hangi dilde, hangi coğrafyada var bu zenginlik
Hangi divit, hangi yazı, hangi kitap yazsın seni
Homeroslardan, Nazım Hikmetlere
Spokleslerden, Namık Kemallere
Sabahattin Ali, Necati Cumalı, Ayşe Kulin
Türk Halkbiliminin öncüsü Pertev Naili Boratav
Osmanlıca binlerce belge içinden
Çekip çıkaran Ayan Ve Eşkıyalar Tarihini
Orada yaşanan gerçeklerle buluşturan bizi
Razgrat Yonkovo Yunus Abdal’ın köyünden
Ölümsüz bir de Ahmet Hezarfen’in vardır
Hangisini sayalım, hangi yüzlercesi dersin
Binlerle sayılan yazarın, ozanın
Kavafis, Seferis bir yanda Yunanistan’da
Faşizmin kurşuna dizdiği Bulgaristan’da
Ölümsüz ozan Nikolay Vaptsarov bir yanda
Türkiye’ye matbaayı getiren
Macar asıllı İbrahim Müteferrika
Elbetteki senin bağrımdandır
Tüm yasakları yok edip cesaretle ileri atılan
Tüm yiğitler senin soluğundandır

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Eskiçağlardan beri Roma, Bizans, Türk
Ve nice milletin öz Yurdusun
Derin vadilerin, nehirlerin ve ovalarınla
Bereket harmanı, göz nurusun
Spartaküslerden bu yana ateşi çalanların sığınağı
Düşmanlara korku salan dost kolusun
Gürzünü ve asasını salladıkça
İkilikleri ve hamlıkları bir eden
Rum Erenlerinin Ve Otman Baba’nın
Ocağı, dergahı, gürlü asası ve has gülüsün
Sen ki ölümsüz bir önderi bağrından çıkarıp
Bu mazlum millete hediye ettin,
Mustafa Kemal Atatürk gibi uzun ömürlü
Bir kudret gölüsün

Ah Rumi, Ah Rumeli

Bir zaman Romanya’da boy veren
Drakula nedir ki,
Dünyanın başka hangi toprağı
Kanla, kederle, gözyaşlarıyla
Yoğrulmuştur seninki kadar
Emperyalist sistem daha nerede ustaca Kurmuştur ölüm tezgahını senden başka
Daha nerede akşam dost gülüşlü komşu
Sabah en zalim katil kasap olmuştur bir yanda
Nerede, nerede bin yıllık yürüdüğüm,
At sürdüğüm yollar kanla dolmuştur
Acılarla, kederle, zulümlerle
Tarihler boyu savaş alanı olmuş her yerin
Irkçılık en çok sende can almanın piyonu yapılmış
En usta casuslar yarasalardan çok sende
Geceye çevirmiş gündüz aydınlıklarını
Fısıldamışlar en hain yalanlarını rüzgarlarla
Mazlumların yalvaran bakışları
En çok senin dağlarında donuklaşıp
Dostu dosta; ikinci evi bildiği komşuyu komşuya Düşman eden sömürgeci sistem
Senden başka hangi coğrafyada
Ezraille bu kadar ortak çalışmıştır
En son kanlı, onursuz pususunu ise
Gün ortasında
Sözde demokrasi adası Batılı yüzsüzlük
Abidelerinin huzurunda
Bosna – Hersek, Sreprenitsa’da
İnsanlığın maskeleyemediği
En yüz karası olarak kurmuştur

Ah Rumeli, Ah Rumeli

Yaşanmasın bir daha asla başka bir acı
Bu topraklar hep sevgiyle, dostlukla sürülsün
Sarı altın başaklar gibi gençlerimizin avuçlarında
Kültür, sanat, edebiyat, bilim, sevda, aşk ve şiir
Büyüsün, büyüsün de boy versin ormanlar gibi
Tüm ağaçlarında Yunus Emrenin, Hacı Bektaş’ın
Barış güvercinleri, kumruları yuvalar kursun
Tüm Balkan ülkelerini
Kültür ve ortak kökler buluşturup, kenetlesin
Örülsün, insan özüyle örülsün, dostlukla örülsün
Ne ırkçılık, ne bağnazlık, ne de faşizm çözsün
Bizi birbirimize bağlayan bu kutsal toprakların
Ölümsüz birlikte yaşama kudret bağını
Hiç bir güç söndüremesin
İlk çağdan bu yana yanan
İnsanlık ateşini, ışığını, güneşini
Hiç bir güç susturamasın asla
Eşitlik, barış, kardeşlik türkülerini

10 Aralık 2021
Ayhan Aydın

 

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner