Avusturya’nın günlük liberal demokrat Der Standard Gazetesi’nde Paul Lendvai tarafından kaleme alınan “Avusturya’nın tam Hollandalaşmadan önceki haline bir bakış?“ başlıklı analizinde Avusturya’nın sağcı partisi hakkında „Avusturya’da FPÖ liderliğini sağlamlaştırıyor. Hollanda’da Geert Wilders’in parçalanmış bir parti ortamında elde ettiği seçim zaferi Avusturya için ibret verici bir hikaye olabilir.“ denildi.
Geert Wilders (sağda), sağ liberal VDD’den Dilan Yeşilgöz (ortada), merkez sağ NSC partisinden Pieter Omtzigt (solda) ve Yurttaş Çiftçiler Hareketi’nden (BBB) Caroline van der Plas’ın yer aldığı dört partili bir koalisyon kurdu. Geert Wilders birinci parti seçilmesine rağmen Hollanda’da Başbakanlık görevinden feragat etti.
Paul Lendvai’nin Der Standard’ta yayınlanan 27 Mayıs 2024 tarihli analizi şöyle:
Avusturya’da FPÖ liderliğini sağlamlaştırıyor. Hollanda’da Geert Wilders’in parçalanmış bir parti ortamında elde ettiği seçim zaferi Avusturya için ibret verici bir hikaye olabilir.
9 Haziran Avrupa Parlamentosu ve Avusturya´da bu yıl sonunda yapılacak Avusturya Parlamento Ulusal Konsey seçimleri öncesinde Avusturya siyasetinde çok önemli yeni bir dönem başlıyor.
Tüm kamuoyu yoklamalarına göre FPÖ liderliğini pekiştiriyor.
Eski AB Komiseri Franz Fischler’in geçtiğimiz günlerde Tiroler Tageszeitung gazetesinde altını çizdiği nokta şu cümle çok önemli: “FPÖ teflon bir parti, her şey onun üzerinde yuvarlanıyor. FPÖ liderliği ne isterse yapabilir, seçimlerde her zaman yüzde 25 ila 30’luk bir seçmen rezervine güvenebilirler.”
Avusturya’nın Brüksel’deki açık ara bu güne kadar en başarılı temsilcisi eski AB Komiseri Fischler, AB seçimleri öncesinde seçmenlerin ilgisizliğinin ve hayal kırıklığının temel nedenlerinden birini de açıkladı: „Avusturyalı partiler çoğunlukla “Avrupa’dan ne istiyoruz, Brüksel’den ne alabiliriz? Mesele şu değil: Biz Avrupa’dan ne istiyoruz?”
ÖVP’nin ömür boyu politikacısı sayılan o Fischler haklı olarak merkez partilerin zamanının geçtiği uyarısında bulundu.
Korkutucu bir örnek
Hollanda’da yapılan son parlamento seçimlerinde aşırı sağcı Geert Wilders’in parçalanmış bir parti ortamında kazandığı zafer, Avusturya için de uyarıcı bir hikaye olabilir. Wilders’in partisi Hollanda Parlamentosu’nda bulunan 150 sandalyeden “sadece” 37’sini kazandı, ancak geri kalanı diğer 14 partinin elinde bulunuyor ve param parçalar. Sağcı liberal ve muhafazakâr partilerin Wilders ile koalisyon kurmaya hazır hale gelmeleri altı aydan fazla zaman aldı ve bu koalisyonda Wilders başbakan olarak yer almadı. Onun kurulacak koalisyon hükümetinde “geriden liderliğinin” Avrupa siyaseti için ne anlama geleceğini göreceğiz.
Avusturya’daki Parlamento olan Ulusal Konsey’deki tüm partiler FPÖ lideri Herbert Kickl’i ne başbakan ne de bakan olarak bu yıl yapılacak seçimlerden sonra koalisyon ortağı olarak kabul ediyor. Aynı Hollanda gibi. Öbür taraftan ama onun FPÖ partisinin başında olduğu üç eyalette FPÖ ile barışçıl bir koalisyon içinde olan ÖVP, federal düzeyde FPÖ ile bir koalisyona girmeyecekmiş. Avrupa ve mülteci politikasına ilişkin açıklamalarıyla şimdiden FPÖ’nün müstakbel “Halk Şansölyesi” gibi görünen Avusturya Başkanı Federal Şansölye ve ÖVP Genel Başkanı’nın, ÖVP’nin gelecek seçimlerde öngörülen çöküşü durumunda geleceğin rotasını belirleme konumunda kalması pek olası görünmüyor.
Atılım yok
Sözde Kickl-FPÖ’nün şansını daha da arttırabilecek olan şey, partide ortaya çıkmakta olan parçalanmadır. SPÖ’lü Burgenland valisinin SPÖ partisi içindeki anlamsız engelleme politikası ve diğer bazı görevlilerin entrikaları sayesinde Andreas Babler, SPÖ başkanı olarak sahip olduğu fırsatları henüz değerlendiremedi. Schilling fiyaskosunun bir sonucu olarak Yeşiller küçülerek cüce bir parti haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya. Neos, en yetenekli Avusturyalı politikacı tarafından yönetilmesine rağmen, umdukları atılımı gerçekleştiremedi.
Ancak Bira Partisi gibi “saçma” partilerin şansı yüksek görünüyor. Genç ve sempatik bir kabare sanatçısı ve amatör bir politikacı tarafından kurulan ve hiçbir programı olmayan bu gülünç grup, Ulusal Konsey seçimlerinin kesin galibi gibi görünüyor. KPÖ de kötü geçmişine rağmen bir sürpriz yapabilir. Sonbaharda “Hollandalılaşma” hayaleti mi beliriyor? ( Paul Lendvai. 27.05.2024, Der Standard)
