Viyana: Köroğlu’nun epik mirası ve Azerbaycan’ın Oğuz kültürünü dünyaya açışı

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel strateji farkına Viyana´dan bir bakış. Köroğlu ile Nesimi’nin Türkiye’de ve Azerbaycan’da nasıl farklı anlamlar taşıdığı sorusu ve Oğuz kimliğinin modern sanatla Viyana’da adeta buluşması. Bu metin, o gözlemlerin bir denemesidir.

 

Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler,  17.11.2025

Bu ayın başında Theater Akzent’te Üzeyir Hacıbeyli’nin “Arşın Mal Alan (Kadife ve İpek)” opereti, Almanca sahne adı “Samt und Seide” ile üç gün boyunca izleyiciyle buluştu. Bu gösteri şunu açık biçimde ortaya koydu: Azerbaycan, adalet, dürüstlük, sevgi, barış ve kardeşlik temelleri üzerine kurulu Oğuz Türk dili ve kültürel kimliğini sahneye taşırken hiçbir kompleks duymuyor; tersine bunu gururla ve en önemlisi arabeskleştirmeden yapıyor. Azerbaycan, devlet politikasıyla modern Batı dünyasıyla doğrudan iletişim kuruyor ve bu temsil yapay değil; sahneye taşınan şey, kültürel gerçekliğin kendisidir.

 

https://www.akzent.at

 

Günümüzde uluslararası sanat sahnesinde, kendi Türk dili, kahramanları ve kültürünü öne çıkaran ülke Azerbaycan olarak dikkat çekiyor. Medeni dünyanın sanat sahnesinde Türk dili ve kahramanlarını en görünür biçimde temsil eden ülke Türkiye değil, Azerbaycan’dır. Türkiye’de Oğuz Türkçesi doğal olarak yaşarken, Azerbaycan bu dili ve kültürü devlet politikasıyla uluslararası sahnede aktif biçimde tanıtıyor. Bu durum dil açısından bir üstünlük sağlamasa da, kültürel diplomasi ve temsil açısından daha organize bir stratejiyi gösteriyor. Türkiye’de kültürel etkinlikler genellikle popüler müzik, arabesk, yerel sanatlar ve diaspora faaliyetleriyle sınırlı kalıyor. Azerbaycan ise Viyana gibi uluslararası kültür merkezlerinde devlet destekli projeler aracılığıyla operalar, konserler, sergiler ve tiyatro gösterileri düzenleyerek kültürel görünürlüğünü artırıyor. Bu etkinlikler yalnızca sanat üretmekle kalmıyor; kültürel diplomasi ve uluslararası etkileşim açısından da önemli bir rol oynuyor.

Viyana’da Azerbaycan’ın izleri

Azerbaycan, Viyana’da kültürünü tanıtmak amacıyla bir dizi etkinlik gerçekleştiriyor. Üzeyir Hacıbeyli’nin Arşın Mal Alan (Kadife ve İpek) opereti Theater Akzent’te sahnelendi. Eser, doğulu romantizmi Viyana cazibesiyle buluşturuyor ve aşk, özgürlük ile kimlik üzerine felsefi bir sorgulamayı sahneye taşıyor.

Rita Sereinig’in yönetmenliğinde ve Michael Schnack’ın müzik yönetiminde sahnelenen operet, Hacıbeyli’nin 140. doğum yıldönümünde neşeli, sürprizlerle dolu ve etkileyici bir performans olarak izleyiciyle buluştu. Christian Ariel Heredia’nın görsel tasarımı, geleneksel imge dilini moda, popüler kültür ve projeksiyon gibi çağdaş öğelerle harmanlayarak eseri operet ve müzikal arasında görkemli bir bütün sanat eserine dönüştürdü. Konu, aşkın ötesinde özgürlüğü, kimliği ve arzular için ne kadar risk almaya hazır olduğumuzu sorgulayan bir hikâyeye evriliyor.

Üzeyir Hacıbeyli ve Köroğlu

Ünlü Azerbaycanlı besteci Üzeyir Hacıbeyli denince akla ilk gelen eserlerden biri Koroghlu operasıdır. 1937’de sahnelenen bu eser, Azerbaycan’ın ulusal kimliğini sahneye taşıyan bir başyapıt olarak kabul edilir. Halk kahramanı Köroğlu’nun zalime karşı mücadelesi yalnızca bir destan değil, adalet, hakikat ve özgürlük üzerine derin bir felsefi metindir.

Bugün Azerbaycan Devlet Tiyatrosu’nda, dünyaca ünlü opera sanatçısı Yusif Eyvazov tarafından sahnelenmektedir. Eyvazov’un bu eseri dünya sahnelerine taşımayı amaçlaması, Azerbaycan’ın Oğuz Türk kültürünü modern sanatla ve uluslararası sahneyle bütünleştirme çabasının somut bir göstergesidir.

Bakü´de Köroğlu. (c) Azerbaycan Kültür Merkezi. Yusuf Eyvazov ile.Yusif Eyvazov, Azerbaycanlı opera sanatçısı ve tenor ses sahibidir; aynı zamanda Azerbaycan Devlet Operası’nın müdürüdür. https://video.azertag.az/video/271923

Köroğlu’nun iki yüzü: Türkiye´de ve Azerbaycan´da

“Oğuz” adı eski Türkçe’de “ok” (boy, kabile) kelimesinden türemiştir; “Oğuz” ise “oklar, boylar birliği” anlamına gelir. Oğuz demek, adalet, yiğitlik, özgürlük ve halkın yanında olma değerleriyle özdeşleşmiş bir kimliği işaret eder. Köroğlu gibi kahramanlık destanları da bu kültürün halk hafızasında ve edebî mirasında canlı örnekleri olarak yaşar.

Türkiye’deki Köroğlu, Bolu Beyi’ne karşı çıkan halk ozanı olarak bilinir. Sazıyla türkü söyleyen ve halkın haklarını savunan bir eşkıya-âşık figürüdür. Azerbaycan’daki Koroghlu ise daha epik bir savaşçı ve halk lideridir; devlet sahnesinde oynanması onu ulusal kimliğin sembolü hâline getirmiştir.

Her iki varyant da Oğuz destan geleneğine dayanır. Ancak Türkiye’de folklorik bir halk hikâyesi olarak yaşarken, Azerbaycan’da epik ve kahramanlık boyutu korunmuş; modern sanatla birleşerek dünya sahnesine taşınmıştır. Azerbaycan metinleri destanın daha eski ve epik dilini korurken, Anadolu varyantlarında halk dili ve türkü formu öne çıkar.

Türkiye’deki Köroğlu daha çok türküleşmiş dizelerle (“Benden selam olsun Bolu Beyi’ne”, “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu”) bilinirken, Azerbaycan’daki Koroghlu epik bir savaşçı ve halk lideri olarak sahneye çıkar. Bu nedenle sözleri daha çok yiğitlik, savaş ve özgürlük üzerine kuruludur.

Türkiye’de Köroğlu / Azerbaycan’dsa  Koroghlu figürü aslında tek bir tarihî kişi değil; Oğuz destan geleneğinin içinde farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde yaşamış ortak bir kahraman tipi olması dikkat çekicidir.  Peki ortak kökenleri neresidir? Ortak köken: Köroğlu hikâyeleri Oğuz destan geleneğine dayanır. Bu nedenle hem Anadolu’da hem Azerbaycan’da aynı kahramanın farklı varyantları vardır.

-Türkiye’deki Köroğlu: Daha çok 16.–17. yüzyıllarda Bolu Beyi’ne karşı çıkan bir halk ozanı ve eşkıya-âşık olarak anlatılır. Sazıyla türkü söyleyen, halkın haklarını savunan bir figürdür.
– Azerbaycan’daki Koroghlu: Daha epik bir savaşçı ve halk lideri olarak sahnelenir. Atı Kırat’la birlikte zalime karşı savaşan, yiğitleriyle dağlarda direniş kuran bir kahramandır. Bu varyant, destanın daha eski ve epik dilini korur.
– Zaman farkı: Türkiye’deki anlatılar daha geç dönemde, Osmanlı toplumunun sosyal çatışmaları içinde şekillenmiştir. Azerbaycan’daki varyant ise daha eski epik kökleriyle, 15.–16. yüzyıldan itibaren yazılı ve sözlü kaynaklarda yer bulmuştur.

Köroğlu ve Koroghlu aynı kahramanın farklı varyantlarıdır. Yani farklı zamanlarda yaşamış ayrı kişiler değil; Oğuz destan geleneğinin Anadolu’da halk ozanı, Azerbaycan’da epik savaşçı olarak şekillenmiş iki yüzüdür.

Felsefi ve edebi bakış

Koroghlu ( Azerbaycan) ve Köroğlu hikâyeleri, zalime karşı direnişin ve halkın yanında olmanın evrensel sembolüdür. Azerbaycan, bu destanı modern opera ve sahne sanatlarıyla yeniden üretirken, bir kültürel felsefe ortaya koyar:

• Adalet: Zalim düzenin reddi
• Hakikat: Halkın sesi olarak sanatın işlevi
• Özgürlük: Kimlik ve dilin uluslararası sahnede korunması

Türkiye’deki kültürel yönelimler daha yerel ve popüler sanat ekseninde şekillenirken, Azerbaycan Oğuz Türk kültürünü samimi ve orijinal bir biçimde modern sanatla harmanlayarak dünya sahnesinde temsil ediyor.

Türkiye´de Köroğlu’nun halk arasında en bilinen sözleri

-“Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.”  : Bu söz, Köroğlu’nun yiğitlik ve mertlik anlayışını simgeler. Halk arasında atasözü gibi kullanılır.

Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Yiğit olan meydanlarda belli olur
Korkak olan geri yaslanmalıdır

-“Benden selam olsun Bolu Beyi’ne.”  : Bolu Beyi’ne karşı mücadelesini dile getiren en meşhur şiirlerinden biridir. Halk türküsü hâline gelmiştir.

Benden selam olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir

“Yürün aslanlarım savaş edelim.”:   Yiğitlik ve direniş çağrısıdır. Köroğlu’nun savaşçı kimliğini yansıtır.

Yürün aslanlarım savaş edelim
Buna kavga derler bey ne paşa ne
Haykırıp haykırıp kelle keselim
Seyreyleyin eli ayağı şaşana

–  “Ver yolun bacını gel geç bezirgan.” : Halk arasında söylenen ve türküleşen dizelerden biridir.

Azerbaycan’daki Köroğlu’nun önemli sözleri

Azerbaycan’daki Koroghlu destanında en önemli sözler, kahramanın yiğitlik, adalet ve özgürlük çağrısını dile getiren dizelerdir. Halk arasında en çok bilinen örnekler: “Ey igidler, meydan bizimdir”, “Zalime karşı duran, halkın yanında olur”, ve “Atım Kırat, kılıcım elimde, haksızlığa boyun eğmem” gibi epik söylemleridir.

Yiğitlik ve Direniş

-“Ey yiğitler, meydan bizimdir.”
Köroğlu’nun yiğitlerine seslenişi, destanın en bilinen çağrılarından biridir. Halk arasında cesaret ve birlik sembolü olarak söylenir.
-“Atım Kırat, kılıcım elimde, haksızlığa boyun eğmem.”
Köroğlu’nun savaşçı kimliğini ve zalime karşı direnişini simgeler. Kırat atı, Azerbaycan varyantında kahramanın ayrılmaz bir parçasıdır.

Adalet ve halkın yanında olma

“Zalime karşı duran, halkın yanında olur.”
Köroğlu’nun adalet anlayışını özetleyen sözlerden biridir. Halk hafızasında bir öğüt gibi yaşar.
– ⁠“Yiğit ölse de adı kalır.”
Kahramanlık ve şöhretin ölümsüzlüğünü vurgular. Azerbaycan varyantında sıkça tekrarlanan bir epik öğedir.

Özgürlük ve kimlik

– “Dağlar bizimdir, özgürlük bizimdir.”
Köroğlu’nun dağlarda kurduğu direniş düzenini ve özgürlük idealini dile getirir.
– “Köroğlu ölmez, halkın yüreğinde yaşar.”
Halkın hafızasında kahramanın ölümsüzlüğünü simgeler.

 Azerbaycan ve Türkiyede Nesimi ve anlamı

Bizler Azerbaycanlı Türk olan Nesimi denince şu satırlarla onu hatırlarız

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim’i
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem…

Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hakk kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem…

Ey Nesimi can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatkârım Ahmed-i Muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani Settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem…

Destansı anlatımla Nesimi

– Büyük Türk ozanı Nesimi bir tarikata gider.

– Oradaki bir softa, Nesimi’nin Türkçe konuşmasından rahatsız olur.

– Nesimi’den ya Arapça ya da Farsça konuşmasını ister.

– Nesimi ise softaya şu cevabı verir:

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem,

Arabî, Farisî bilmem,

Dile minnet eylemem.

Sırat-ı müstakim üzre gözetirim Rahîm’i,

İblisin tâlim ettiği yola minnet eylemem.

Bir acayip derde düştüm, herkes gider kârına,

Bugün buldum, bugün yerim; Hak kerîmdir yarına.

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına,

Rızkımı veren Hüdâ’dır, kula minnet eylemem.

Oy Nesimi, can Nesimi; ol Gani mihman iken,

Yarın şefaatlarım Ahmed-i Muhtar iken,

Cümlenin rızkını veren ol Gani Seddar iken,

Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem.

Hâlbuki Nesimi’nin ana dili Türkçe olmakla birlikte, Arapça ve Farsçayı da çok iyi bildiği bilinir. Fakat Türkçenin kendisi için taşıdığı değeri vurgulamak için “Arabî, Farisî bilmem” demiştir.

Anadolu başta olmak üzere pek çok Türk yurdunda ozanlarımızın Türkçede ısrarı, Bugün Türkçe dilinin  günümüze kadar yaşamasında Nesimi ve benzerleri ne kadar belirleyici olmuştur?

Azerbaycan’da Nesimi

Azerbaycan’da ise Nesimi yalnızca bir şair değil, aynı zamanda ulusal bir düşünür ve kültür simgesidir. Burada hem edebiyat hem de milli kimlik bağlamında anılır. Hurufi felsefesi ve mistik şiirleriyle tanınan Nesimi, klasik edebiyatın bir parçası olarak sahnelenir, eğitim müfredatında yer alır ve ulusal bilinçle doğrudan ilişkilendirilir. Bu nedenle Azerbaycan’da Nesimi, hem edebî hem de kültürel bir ikon olarak güçlü bir şekilde temsil edilir.

Türkiye’de Nesimi

Türkiye’de Nesimi, özellikle Alevi-Bektaşi geleneği içinde öne çıkan bir isimdir. Halk arasında “yedi ulu ozan”dan biri olarak kabul edilir. Onun yaşamı, şiirleri ve mistik anlayışı bu kültürel çerçevede hatırlanır. Akademik çalışmalarda felsefi eğilimleri ve Hurufi düşünceleri incelense de, gündelik hafızada Nesimi daha çok ahlaki, mistik ve toplumsal bir şair olarak bilinir. Türkiye’deki tanınırlığı, cemlerde, dedelerin anlatılarında ve Alevi-Bektaşi topluluklarının sözlü kültüründe canlı bir şekilde sürer.

Türkiye’de Nesimi, Alevi-Bektaşi toplumsal ve dini hafızasında bir ulu ozan olarak öne çıkarken; Azerbaycan’da hem edebiyatın hem de milli kimliğin sembolü olarak kabul görür. Aynı şair, iki farklı coğrafyada iki ayrı hafıza biçimiyle yaşatılır: Türkiye’de mistik ve toplumsal bir ozan, Azerbaycan’da ise ulusal bir kültür ve edebiyat simgesi.

Viyana sahnesinde Azerbaycan’ın Türk dili ve kahramanlarını temsil etmesi, Bakü’den Viyana’ya uzanan kültürel bir köprü kuruyor. Türkiye’deki folklorik Köroğlu ile Azerbaycan’daki epik Koroghlu arasındaki fark, yalnızca iki varyantın değil, iki farklı kültürel stratejinin farkını da ortaya koyuyor: biri daha içe dönük ve yerel, diğeri ise dünya ile etkileşimli ve stratejik olarak organize edilmiş bir temsil modeli. Bugün medeni dünyanın sanat sahnesinde Türk dili ve kahramanlarını en görünür biçimde temsil eden ülke Azerbaycan’dır. Yusif Eyvazov’un Koroghlu yorumuyla bu destan, Bakü’den Viyana’ya uzanıyor ve iki kültürel stratejinin farkını net biçimde gösteriyor

Nesimiyle devam edelim…

Exit mobile version