VİYANA, 1.11.2025- “İslamcılık ve Okul Krizine Karşı Bir Kurtarma Planı” başlığıyla, Avusturya’nın ciddi günlük gazetesi ve internette en çok okunan Almanca gazetelerinden biri olarak kabul edilen Der Standard’da yayınlanan haberde, Hristiyan Demokrat çizgideki ÖVP içinde aktif sağ siyaset yapan ve Viyana’nın Floridsdorf semtinde bir ortaokulun müdürü olan Christian Klar’a yer verildi. Bu konu, özellikle 60 yıldır Viyana’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri ve Türkiye’de yaşayan tüm insanları doğrudan ilgilendiriyor.
Haberde kimlikleri verilmeyen ancak “Müslüman çocuklar” olarak tarif edilen grubun önemli bir kısmı, 2015 sonrası Avusturya’ya gelmiş Suriye, Irak, Afganistan veya Çeçenistan kökenli ailelerin çocukları. Bu nedenle Türk toplumuna burada büyük sorumluluk düşüyor. Öncelikle bu sorunun varlığını fark etmek, çocukların eğitimine anaokulu döneminden itibaren önem vermek ve çocuklarını korumak gerekiyor
İşte Der Standard’da Gerald John imzasıyla 1 Kasım 2025 tarihinden yayınlanan haber
Der Standard: „İslamcılık ve Okul Krizine Karşı Bir Kurtarma Planı“
Viyana’nın Floridsdorf semtinde bir ortaokulun müdürü olan Christian Klar, okul hayatından yine tüyler ürpertici olaylar aktarıyor. Akhmad, bir sınıf arkadaşıyla kavga ettiğinde ne yapması gerektiğini biliyor: On iki yaşındaki çocuk, kendisinden iki yaş büyük olan küçük bir okul çetesinin lideri Abdulbek’e başvuruyor. Abdulbek, takipçileriyle birlikte Akhmad’ın rakibini bekliyor. Çocuk etrafı sarılıyor, tekmeleniyor, hakarete uğruyor; Abdulbek’in mühür yüzüğünü öpmek ve itaat etmek zorunda kalıyor. Klar, “artan empati yoksunluğu” gözlemliyor: “İnsanlar pişmanlık duymadan hakaret ediyor, zorbalık yapıyor, vuruyor, başkasının malını yok ediyor.”
Eğitimcinin Tanıklığı ve Medya İlgisi
Christian Klar, on yıl önce STANDARD gazetesinde öğretmenlerin günlük yaşamını açık sözlülükle anlattığından beri röportajlarda ve talk şovlarda sıkça konuk oluyor. “İslam gerçek bir gençlik kültü haline geldi” sözleriyle dikkat çeken Klar, geçen yıl bu talebi bir kitapla karşıladı. Şimdi de Seifert yayınevinden bir devam kitabı yayınladı.
Okulda Onur ve Kimlik Üzerinden Çatışmalar
Klar, çok uluslu ve çoğunluğu Müslüman olan öğrenci topluluğundaki çatışmaların artık gündelik meselelerden değil, halkın ve ailenin onurunun zedelenmesi iddiasından kaynaklandığını belirtiyor. Davranış kurallarının bozulduğunu şu örnekle açıklıyor: “Anneni beceririm” yeni “günaydın” demek.(Yeni Vatan Gazetesi notu: Der Standard, burada abartıyı seven öğretmenin Almanca sinkaflı ifadesi olan çocukların ağzından “Ich ficke dich” (ananı si..im) sözünü yumuşatarak “Anneni beceririm” şeklinde tercüme etmiştir.)
İslam her yerde var; bu sadece sigara içmenin “haram” mı “helal” mi olduğu tartışmasıyla sınırlı değil. Giderek daha fazla kız öğrenci başörtüsü takıyor, Müslüman olmayan çocuklara din değiştirme baskısı artıyor — ister arkadaş etkisiyle ister ait olma ihtiyacından dolayı. Bir ilkokulda, bir babanın eşcinsel bir öğretmene düşmanca davrandığı bir vaka yaşanıyor. Homofobik Müslüman babanın oğlunun sınıfını değiştirmeyi başarması, Klar’a göre bir hata: Artık “dur” deme zamanı geldi.
Alarm Zili: Saat On İkiden İki Dakika Önce
“Abartmıyorum ve iyimser bir insan olduğum için, saatin on ikiden iki dakika önce olduğunu söylüyorum,” diyor Klar. Sorunları dile getiren değil, çözüm üreten biri olarak tanınmak istediğini belirtiyor. Yeni kitabında bu çözümleri geniş biçimde sunuyor. Kitabın başlığı: “Çocuklarımızın geleceğini nasıl kurtarabiliriz?”
Sistematik Müdahale Çağrısı
Klar, okulu dinlerden bağımsız bir alan olarak savunmakla kalmıyor; sistemde tutarlı müdahaleler öneriyor. İlkokula ek bir hazırlık yılı eklenmesini savunuyor, böylece birinci sınıfa başlayan çocukların Almanca ve temel becerilerde eksiklikleri kalmayacak. Anaokullarının üçüncü yaş gününden itibaren zorunlu hale getirilmesini istiyor.
Tartışmalı Almanca destek sınıflarının kaldırılmasını değil, genişletilmesini öneriyor: Dil eksikliği olan çocuklar haftada 20 saat değil, bir yıl boyunca tüm zamanlarını ayrı bir sınıfta geçirmeli. Çünkü hem yabancı bir dili hem de dersleri aynı anda öğrenmek çocukları aşırı zorluyor. Birçok ilkokulda Almanca’yı yeterli düzeyde bilen çocuk sayısı çok az. Bu hazırlık yılının ardından, çocuklar bir yıl gecikmeyle normal okul hayatına geçebilecek.
Disiplin ve Güvenlik Dengesi
Klar, sorun çıkaranlara karşı daha sert bir tutum sergilenmesini savunuyor. Time-out sınıfları geçici izolasyon için bir seçenek olsa da, ağır vakalarda normal okuldan ayrı özel yerleştirme gerekli olabilir. “Çocukların güvenli ve rahatsız edilmeden öğrenebilecekleri bir ortama hakları var,” diyor. Ancak bazen faillere gösterilen anlayış, mağdurlara karşı duyarlılığın önüne geçiyor. Genç suçlulara verilen hafif cezalar da onu rahatsız ediyor.
Klar’ın Misyonu ve Siyasi Duruşu
Klar’ın misyon bilinci okul duvarlarının ötesine uzanıyor. Bölgede ÖVP için çalışıyor ve zaman zaman aşırı sağcı portal Exxpress’te köşe yazıları yayınlıyor. Ancak bu nedenle onu tek taraflı bir ajitatör olarak nitelemek büyük hata olur. Klar’ın düşünce dünyasında muhafazakâr ve liberal yaklaşımlar bir arada yer alıyor. “Açık toplum” savunusu, eşitlik kadar cinsel yönelim özgürlüğünü de içeriyor. Genellemeci suçlamalardan uzak duruyor.
Başarı Hikâyeleri de Var
Yazar, çete lideri Abdulbek’in nihayetinde başarı hikâyelerine katıldığını da gizlemiyor. Polise yapılan bir ihbar ve dört haftalık uzaklaştırma cezası, bu çocuğun hayatında bir dönüm noktası olmuş. Klar, doğru zamanda yapılan müdahalenin en sorunlu görünen öğrencinin bile yönünü değiştirebileceğini vurguluyor. Bunun için cesaret, kararlılık ve sistematik yaklaşım gerektiğini savunuyor.
Sonuç: Eğitimde Krizden Çıkış İçin Cesur Reformlar
Christian Klar’ın anlatıları, yalnızca bir okul müdürünün gözlemleri değil; aynı zamanda eğitim sisteminin, entegrasyon politikalarının ve toplumsal dönüşümün nabzını tutan belgeler niteliğinde. Önerdiği reformlar, pedagojik olduğu kadar sosyolojik ve kültürel bir yeniden yapılanma çağrısıdır. Ancak bu adımların hayata geçmesi, yalnızca eğitimcilerin değil; siyasetçilerin, ebeveynlerin ve toplumun tüm kesimlerinin ortak iradesini gerektiriyor. Çünkü çocukların geleceği, yalnızca sınıf içinde değil; toplumun tüm yapısında şekilleniyor.
( Tercüme haber: Der Standard, 01.11.2025, Gerald John)
