Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler, 16.09.2025
Bu satırların yazarı olarak Merdan Yanardağ’ı şahsen tanımam. Ancak aklım, bilgim ve tecrübemle; yurtdışından izlediğim kadarıyla TELE1’in bugün ciddi, güvenilir, belgeli, muhalefet odaklı, cesur ve analiz temelli bir yayıncılık yaptığını açıkça görebiliyorum. Kant-Hegel felsefesi çerçevesine uygun; ama aynı zamanda farklı bir Nietzsche sorgulamasına da örnek teşkil eden bir çizgi bu. Sadece yürek değil, bilgi ve kadim bir tecrübe de gerekli…
Türkiye’nin çok sesliliği ve demokrasisi adına buradan bakınca bu tablo sevindirici ve kesinlikle desteklenmesi gereken bir durum. Hem de iktidar tarafından. Çünkü çok seslilik, iktidara meşruiyet kazandırır. Çekinmemek ve korkmamak gerekiyor
TELE1 analizlerine elbette eleştirdiğim noktalar olabilir. Bu da işin tabiatı gereği normal ve sağlıklı. Ancak özünde, böylesine nitelikli bir yayıncılığı, “korkak, sünepe ve suskun” sözde aydınların ortalıkta afra tafra ile dolaştığı bir dönemde sürdürebilmeleri hem şaşkınlık hem de gıpta ile izleniyor. Bir yandan da endişeyle… Çünkü bu cesaretin başlarına bir bela getirilmesinden korkuluyor.
Çok seslilik bu ülke için hayati önemde. Ve TELE1, bu seslerden biri olarak yalnızca yayıncılık değil, demokratik bir duruş sergiliyor. Farklı açılardan aydınlatma ve seviyeli eleştiriler. Bağlamından koparmamak gerekiyor anlatılanlar.
İşte bu yüzden böyle bildiriyi acele olarak yayınlayan Alevi dernekleri ve federasyonlarının bu kadar önemli bir konuda yeterli araştırma yapmadan, nasıl bu kadar kolay „gaza gelip“ kamuoyuna böylesine bir açıklama yapabildiklerini sorgulamak gerekiyor. Bu açıklamalar, TELE1’in lisansının iptaline kadar gidebilecek bir kıyım sürecinin parçası haline gelebilir. Bu en başta iktidara zarar verir. Ama bu açıklamayı yapan STK’lara şeref kazandırmaz.
Yukarıda ve aşağıda TELE1’in bu konudaki açıklamaları( bakınız aşağıda son program), doğrudan Merdan Yanardağ’ın anlatımıyla ortada. Bu STK’ları açıklamaların geri çekilmesi ve bir yanlış anlaşılma olduğunun kamuoyuna duyurulması şart.
Biz Viyana’dan bu yanlışı uzaktan ama net biçimde fark ediyoruz. Ancak kendilerini Alevilerin temsilcisi olarak tanıtan dernek ve federasyonlar, ellerindeki tüm altyapıya, ilişki ağına, sekreterya ve uzman kadroya rağmen bunu göremiyorlar. Bu durum gerçekten üzüntü verici.
Ortada açık bir akıl tutulması ve gaza gelmişlik hali var. Farkındayız.
Erdemlilik, bu atılan adım ve yapılan kamuoyu açıklamasını düzeltme cesaretinde yatar. Büyüklük buradadır. Aksi takdirde, bu kurumların temsil yetkisini ne ölçüde taşıdıklarını sorgulamamıza neden olacaktır.
Sonuç-Ezcümle-Fazit:
Bu STK’ların, kamuoyuna yaptıkları açıklamaları geri çekmeleri ve bunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını açıkça ifade etmeleri gerekiyor.
Acilen.
Bu kadar basiret bağlanması akla ziyan..
https://www.youtube.com/live/Nj36PMypu5M?si=t4jrG7u4TK4e3Ctr
