„Giderek ahlaksızlaşıyor.“ – Avusturyalı albay, Avrupa’nın Ukrayna siyaseti hakkında!
"Avrupalı üst düzey politikacılar, Ukrayna ile dayanışma içinde olduklarını söylüyorlar; ancak gerçekte sadece ölümleri uzatıyorlar." Bu oldukça iç karartıcı ifadeler, Avusturyalı Albay Markus Reisner'in analiziyle dikkatleri üzerine çekiyor. Reisner, ya gerçek yardım ya da savaşı sona erdirmek istediğinin AB'den dürüstçe itiraf edilmesini talep ediyor. Aksi takdirde, Ukrayna'yı bir felaket bekliyor. Yeni Vatan Gazetesi, bu ifadeleri sizler için Türkçe toparladı.
VİYANA. Avusturya, İsviçre gibi „tarafsız“ ama AB tam üyesi çok sesli, çoğulcu hukuk devletinin işlediği demokratik cumhuriyet. Avusturya’nın başkenti Viyana, başta AGİT, OPEC, BM ve onlarca diğer önemli uluslararası kuruluşun merkez bürolarının bulunduğu bir şehirdir. Bu manada Avusturya Federal Ordusu’nda albay, tarihçi ve hukukçu olan Markus Reisner, bugün Almanca konuşulan ülkelerde en çok aranan askeri uzmanlardan biri olarak son analizlerini farklı ama önemli bir boyutta önem arz ediyor. Lüksemburg’un Tageblatt gazetesinde verdiği sansasyonel röportajda, Avrupa’nın Ukrayna politikasını sert bir dille eleştirmesini Yeni Vatan Gazetesi olarak okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Reisner’in analizi çok net: “Bence şu anda yaptığımız şey giderek ahlaksızlaşıyor” diye uyarıyor. “Ukrayna sadece savaşmasına izin veren şeyleri elde ederse, ama kazanamazsa, bu savaş aylarca uzayacak ve hiçbir sonuç alınamayacak.” Sonuç: ”Bu böyle devam ederse, Ukrayna gelecek yıl on binlerce insan daha kaybedecek. Bir noktada ülkenin insan gücü tükenecek.”
Markus Reisner, Avusturya Federal Ordusu’nda albaydır, tarih ve hukuk doktorası vardır ve Ukrayna savaşı konusunda en çok aranan uzmanlardan biri olarak tanınıyor.
Markus Reisner’in YouTube’da yayınladığı açıklayıcı videolar, yüz binlerce izleyiciye ulaşıyor.
Reisner, savaşın başlangıcından bu yana sayısız röportajında ve uzmanlara özel Telegram kanalında Ukrayna, Rusya ve dünyanın diğer çatışma bölgelerindeki gelişmeler hakkında neredeyse her gün bilgi veriyor.
Konu bu kadar ciddi olmasaydı, ona bir „influencer“ denilirdi.
Reisner, Rusça biliyor ve Rus blogcuların propaganda kanallarını da takip ediyor.
Buna “The Other Side of the Hill” (Tepenin Öteki Yüzü) adını veriyor. Sonuçta, bu savaşın çeşitli yönleriyle birlikte, süslenmemiş bir bakış açısı ortaya çıkıyor. Reisner’in sık sık yazdığı : “Savaş açıktır… Her zaman. Savaş her zaman cehennemdir.“
Bu manada Yeni Vatan Gazetesi, Reisner’in acımasız bir savaşta yanlış umutlar üzerine yaptığı söyleşi olan Lüksemburg’un Tageblatt’taki ifadelerini tarihe not düşmek amacıyla aşağıda haber olarak veriyor.
Ya hep ya hiç – ortası yok
Reisner için kesin olan bir şey var: Batı bir karar vermek zorunda. Sadece iki dürüst seçenek var: “Ya bu savaşta her şeyi ortaya koyup Ukraynalılara ihtiyaçları olanı sağlarsınız ya da buna hazır olmadığınızı kabul edersiniz. Ve eğer öyleyse, bunu Ukraynalılara söylemeli ve bu savaşı bitirmelisiniz.”
Ara çözümler, yarı yürekli önlemler ve sembolik jestler sadece ölümü gereksiz yere uzatıyor. Askeri gerçeklik acımasız ve Avrupa’nın tereddütleri Batı’yı giderek daha güvenilmez hale getiriyor.
Reisner şunları vurguluyor: “Ukrayna bu savaşı kaybetmek üzere. Bu denklemdeki değişkenler Ukrayna’nın lehine değişmezse, Ukrayna diktatif bir barışa, hatta teslim olmaya zorlanacak.”
Görünürdeki dayanışma ve gerçeklik
Reisner’in sözleri, AB politikasının boş laflarını ortaya koyuyor. Çok sayıda üst düzey politikacı – aralarında Şansölye Christian Stocker (ÖVP) ve özellikle Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger (NEOS) – dayatılan bir barışı resmi olarak reddediyor. Ancak fiilen tam da buna doğru gidiliyor. Basın fotoğraflarında uzlaşma veya dayanışma jestleriyle savaş kazanılmaz – ve sonunda kimse sorumluluk almaz.
Reisner’e göre, şu anki rota en tehlikeli rotadır. Kiev’e sadece sembolik olarak destek verip fiilen yüzüstü bırakanlar, acıyı daha da şiddetlendirir ve kendi güvenliklerini tehlikeye atar. Batı bir karar vermelidir: gerçek yardım mı, yoksa dürüst bir geri çekilme mi? Reisner’e göre, bunun dışındaki her şey etkisiz ve “ahlaka aykırı”dır.
Bu politika, küresel ölçekte de ölümcül sinyaller gönderiyor ve Avrupa’nın Küresel Güney’e karşı konumunu daha da zayıflatabilir.
Putin’in yeni koalisyonu
Çünkü Rusya artık tek başına savaşmıyor. Reisner, “Putin bu savaşı tek başına yürütüp kazanamaz” diyor. “Çin, insansız hava araçları için önemli parçalar, İran ve Kuzey Kore ise tüm silah sistemleri ve mühimmat sağlıyor. Kuzey Koreli askerler Rus birliklerine destek veriyor ve bu nedenle uluslararası hukuka göre savaş tarafı konumundalar.”
Hindistan da büyük miktarda hammadde satın alarak Putin’in savaş kasasını doldurarak kendi payına düşeni yapıyor. Reisner’in bulgusu: Küresel Güney, stratejik, ekonomik ve giderek artan bir şekilde askeri olarak Batı’ya karşı birleşiyor.
Amerika sendeliyor, Avrupa tereddüt ediyor
ABD’nin sırtını dönmesi durumunda durum patlayıcı hale geliyor. Washington askeri yardım ve istihbaratını sonlandırırsa, Avrupa bunu telafi etmeye ne istekli ne de muktedir. Reisner uyarıyor: “Ukrayna tek başına kalırsa, savaş tablosu hızla değişebilir. Avrupa bunu telafi etmek istediği ya da telafi edebileceği izlenimini vermiyor.”
Batı zayıf, tereddütlü ve çökmüş bir izlenim veriyor. Böylece küresel güveni ve liderlik rolünü de kaybediyor.
NATO parçalanıyor mu?
Reisner, Rusya ile Avrupa arasında doğrudan büyük bir savaşın olası olmadığını söylüyor. Ancak Ukrayna’nın askeri olarak çökmesi halinde, “Rusya’nın Baltık ülkelerinde ilerlemeye devam etmesi gerçekçi bir senaryo. Moskova, NATO’nun yardım maddesini kasıtlı olarak test edebilir ve bunun dramatik sonuçları olabilir: “NATO müdahale etmezse, NATO ölür ve Avrupa güvenlik mimarisi kalmaz. Avrupa tarafında Avrupa’nın birliğinin erozyonu şimdiden görülürken, düşmanlar çoktan birleşti. ” uyarısında bulunuyor.
Kaynak
