VİYANA. Avusturya Kızılhaçı (Rotes Kreuz), Cumartesi günü endişe verici kan bağışı sıkıntısı konusunda uyarıda bulundu. Kurumun sözcüsü Margit Draxl, Cumartesi günü, “Alarm vermenin eşiğindeyiz” dedi. Bağışların bu şekilde devam etmesi halinde, yaz aylarında hastanelere kan temin edilemeyecek. Draxl, “Kronen Zeitung” gazetesinin haberini doğrulayarak, bağış sıklığının azaltıldığı yeni bir yönetmelikle durumun daha da zorlaştığını belirtti. Uzmanlar, bağışlanacak 1 ünite kanın 450 ml. olduğunu ve bu oranın vücudumuzdaki toplam kanın % 8-9’una karşılık geldiğini ifade etti. Bu oranda bağışlanan kanın vücuda herhangi bir zararı olmamakta, aksine yararlı olacağı kabul edilmektedir. Zira 2 aylık bir sürede kemik iliği, taze ve genç kan hücreleri üreterek dolaşıma katılacaktır.
Kan bağışıyla; baş ağrısı, yüksek tansiyon, stres, yorgunluk gibi rahatsızlıklar büyük oranda azalmakta ve buna bağlı olarak kalp krizi riski de düşmektedir. Hasta bireyin sağlığına kavuşmasına yardımcı olma düşüncesiyle bağışçı psikolojik olarak rahatlar ve kendisini huzurlu hisseder. Donörün (bağışçı-kan veren) kanında yağ oranının düşmesi yanı sıra AIDS, Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz hastalıklarının taramasından geçmesini sağlar.
17 Ocak 2024 Çarşamba günü Viyana’daki Avusturya Kızılhaç Kan Bağış Merkezi’nde kan torbaları. Kan bağışında kol damarından yaklaşık 465 ml kan alınır. Alınan tam kan hemen güvenlik testlerine tabi tutulur, çeşitli bileşenlere ayrılır ve farklı kan ürünlerine işlenir. Ardından Avusturya’daki hastanelere dağıtılır.
Beslenme alışkanlıkları değişti
Buna göre, 1 Haziran’dan itibaren erkekler yılda en fazla dört kez tam kan bağışı yapabilirken, kadınlar, interseks ve çeşitli cinsiyet kimlikli kişiler ile cinsiyet bilgisi açık veya belirtilmemiş kişiler yılda en fazla üç kez bağış yapabilir. Daha önce yılda altı kez kan bağışı yapılabiliyordu. Artık iki tam kan bağışı arasında en az sekiz hafta geçmesi gerekiyor. Bağış sıklığı, Avusturya halkının beslenme alışkanlıklarının değişmesi nedeniyle değiştirildi. Draxl, birçok gencin daha az et yemesi veya hiç et yememesi nedeniyle demir eksikliği olabileceğini söyledi.
Ancak yeni yönetmelik uyarınca, tek bir organı etkileyen otoimmün hastalıkları olan kişiler, örneğin Hashimoto hastalığı, vitiligo veya sedef hastalığı, kan bağışı yapabilir. Sıtma testi uygulaması sayesinde, sıtma bölgelerinde doğmuş kişiler de test sonucu negatif çıkarsa kan bağışında bulunabilecek. Ancak, sıtma bölgelerinde geçirilen tatil gibi yurt dışı seyahatler sonrasında bekleme süresi devam edecek.
“Aşırı kan eksikliği”
Kızılhaç sözcüsü Draxl, bugün Dünya Kan Bağışı Günü’nde “Şu anda aşırı kan sıkıntısı çekiyoruz” dedi. Kan bağışı, 18 ile 70 yaşları arasında, sağlıklı ve zinde olan kişiler tarafından yapılabilir. Kan konservesi sadece 42 gün saklanabilir. Birçok genç, kan bağışının yapay olarak üretilemeyeceğini bilmiyor ve bağış yapmaya pek istekli değil.
Bu konu, Graz’daki bir okulda meydana gelen silahlı saldırının ardından kan bağışı çağrısı yapılmasıyla yeniden gündeme geldi. Gerald Schöpfer, Cumartesi günü Viyana’da düzenlenen 78. Kızıl Haç Genel Kurulu’nda, saldırının kurbanları için bir dakikalık saygı duruşu yapılırken, “Böyle korkunç bir olay, sağlık kurumlarımızın kan nakli için kan rezervine ne kadar ihtiyaç duyduğunu bir anda hepimizin gözleri önüne seriyor. Bugün Dünya Kan Bağışı Günü’nde, kanın yapay olarak üretilemeyeceğini, sınırlı bir raf ömrü ve saklama süresi olan, yeri doldurulamaz bir acil durum ilacı olduğunu hatırlıyoruz.” dedi.
Gönüllü bağışçılar için kan bağış merkezi, istisnai olarak bugün Cumartesi ve önümüzdeki Perşembe (Fronleichnam) tatil günü açık olacaktır.
Neden Kan Bağışı Yapılmalıdır?
Günümüzde çeşitli kazalar ve yaralanmalara bağlı operasyonlarda kanamalı hastalar için acil kan gereksinimi doğmaktadır. Yine çağımızın lösemi, talasemi, kanama-pıhtılaşma bozuklukları gibi önemli kan hastalıklarında da kana gereksinim duyan hastalarımız olmaktadır. Yılda bir ya da iki kez bağışlanabilecek kanın bir ya da birkaç hayat kurtarabileceği gerçeği unutulmamalıdır. Düzenli, gönüllü ve karşılıksız yapılan kan bağışı sayısı hâlâ yeterli düzeyin altındadır. Kan bağışı ile ilgili eğitim eksikliği giderilir ve bu konuda toplumsal bilincin olgunlaşması sağlanabilirse ulusal ölçekli kan bağışçı kazanım programları da daha etkili olur.
