Korona’ya Viyana’da yakalanan Türk vatandaş: „Korona Sağlık Hattına ulaşamadık. Sağlık desteği kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalmıştır“

Korona Virüsü acil yardım telefon hatlarını Viyana'da hanımı ile birlikte Virüs ile mücadele ederken defalarca arayan Türk vatandaşı sert eleştirilerde bulundu:" İlgili Korona Virüs numaralar üzerinden verilen sağlık desteği kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Elbette biz yaşadığımız ağır süreç içerisindeki tecrübeye binaen bu eleştiriyi yapabilme hakkını kendimizde görüyoruz.Özellikle hastalığımızın ilk haftasında ki bu hafta en ağır süreçlerden geçtiğimiz dönemdi; defalarca ilgili numaraları aramamıza rağmen maalesef başarılı olamadık. Sadece biz değil çevremizden birçok yakınımızın, arkadaşımızın o numaralara erişim sağlayamadığını öğrendik. "

Viyana’ya yaşayan Çağdaş Arslan adlı Türk vatandaşı Korona Virüsü’na yakalandığını özel Facebook hesabından paylaştığını duyduktan sonra kendisi ile telefon ile irtibata geçerek yaşadığı süreci  Yeni Vatan Gazetesi adına soru ve cevap şeklinde konuştuk. Görüşme sırasında, “İlk defa Korona Virüsü sonrası ellerimde eldiven ve ağzında maske ile alışverişe çıkıyorum“ diyen Çağdaş Arslan  sorumlu mercilere  Korona Sağlık Hattına ulaşmak istediği halde ulaşamadığını ifade ettikten sonra, „İkinci Test sunucumuz pozitif, ancak virüsü vücudumuzdan tamamen attık mı veya vücudumuz tam bağışıklık kazandı mı diye kan ölçüm testi yaptıracağız.“ dedi.

(C) Çağlar Arslan

Geçmiş olsun Çağdaş Bey! İki hafta Korona Virüsüne karşı eşiniz ile ağır bir mücadele verdiniz ve Virüsü yendiniz. Virüsü nerede, nasıl ve kimden kaptığınızı düşünüyorsunuz?

Çağdaş Arslan: Sağ olun! Voralberg Eyalet seçimlerinin 15 Mart 2020 tarihinde olması nedeniyle siyasi görüşmeler ve çalışmalar yapmak amacıyla 6 Mart tarihinde Voralberg’e gittik. Bu arada ailemiz de Vorarlberg’de ikamet ediyor. Aile mensuplarından biri Virüsü kapmış, ancak bir belirti göstermediği için taşıyıcı olduğunun da farkına varamadık. Ben de virüsü Voralberg’den kapıp Viyana’ya geldim ve eşime bulaştırmış oldum. Virüs başta belirti göstermediği için taşıyıcı olduğumuzu sonradan öğrendik. Örneğin ben Vorarlberg’deyken aileden kimse hasta değildi.

Okuyucularımızın ve kamuoyunun Korona Virüsü mücadelesine karşı tedbir alması amacıyla biraz daha konuyu açabilir misiniz?

Arslan: Tabii. Zaten hedefimiz burada başka insanların paniğe kapılmadan bu Virüsü iyi tanımaları, en başta kendilerini sonra sevdiklerini ve toplumu korumalarıdır. 6 Mart tarihinde gittiğim Voralberg’ de her zaman ki gibi ailemin yanında kaldım ve gelip giderken kucaklaştık. Aynı evde yedik ve içtik.  Korona Virüsü ilk hafta insan üzerinde hemen hemen hiç belirti vermiyor. Aile üyelerimizden biri, kendisi ile ilk görüştüğüm 6 Mart öncesi komşu Eyalet Tirol’e Şubat 2020 sonlarında gitmiş ve oradan Korona Virüsünü kapmış, tabii farkında değil. O tarihlerde henüz devlet yetkilileri de Avusturya’da işin ciddiyetini kamuoyuna yansıtmadıkları için, aile üyelerimiz konuya karşı ne kadar duyarlı olsalar da sonunda gitmişler. Hem de virüsün, Avusturya’da hatta Avrupa’da merkez üssü olarak şu anda basına yansımış olan Tirol Bölgesine tatile gitmişler. Tabii, Tirol’ün virüsün merkez üssü olduğunu o dönem kimse bilmiyordu. İnsanlar tıpkı ailemiz gibi günlük normal hayatlarına devam ediyordu. Avusturya ve özellikle de Tirol için herhangi bir kısıtlama veya uyarı yoktu. Bir insan bu virüsü vücuduna aldıktan üç aşağı beş yukarı 4 ila7 gün arasında ilk belirtisini yaşıyor. Dolayısıyla bu süreç içerisinde Virüsü aldığının farkında olmadan normal hayatına devam ediyor. İşte bu yüzden ben de dahil olmak üzere, tüm aile mensuplarımız maalesef bu virüse yakalanmış olduk, yani fark etmeden aile içerisinde birbirimize bulaştırmış olduk.

Viyana’ya döndükten sonra Korona Virüsün, siz de ve eşiniz de ilk belirtileri ne zaman başladı?

Arslan: Ben Korona Virüsünü kapmış bir insan olarak 9 Mart tarihinde Viyana’ya geldiğimde, hiçbir belirti vermeden normal yaşamıma devam ettim. Korana Virüsünün ilk sert belirtisini ağır ishal şeklinde 13 Mart tarihinde hissettim.  Sonraki gün ateşim yükseldi ve öksürük başladı. Sonra kabız oldum. Adeta sabah ishal ve akşam kabız olarak yüksek ateş, mide krampları, sırt ve göğüs ağrıları ve öksürükle vücudumun bağışıklık sisteminin Korona Virüsü ile savaşına şahit oldum. Daha sonra ateşimin yükselmesini (ibuprofen) ateş düşürücü ilaç ile düşürmeye çalıştım. Oysaki ibuprofen bu süreçte önerilmiyormuş, ancak bunu doktorumu arayana kadar bilmiyordum. Doktorum başka bir ilaç tavsiye etti ve onu kullanmaya devam ettim. Daha sonra nefes alıp vermekte zorluk çekmeye başladım. Nefes alırken ayrı bir dert verirken ayrı bir acı. Nefes alamıyorsunuz, sanki ciğerlerinize bıçak batıyor. Göğsünüz ve sırtınız her nefes alışta ve öksürükte ağrıyor. Göz kapaklarınızı açamayacak kadar kendinizi yorgun hissediyorsunuz. Burnunuz zaten tamamen tıkalı. Buharlama metodu ile başıma bir bez atarak akciğerlerimi rahatlatmaya çalıştım.  2 hafta böyle devam etti. Bu arada hastalığın ikinci haftasında koku ve tat alma duyularımızı da yitirdik. İnanılmaz bir duygu, örneğin kolonyayı yüzünüze sürüyorsunuz, gözünüz alkolden yanıyor ama kokusunu alamıyorsunuz, kokmuyor! Hayatımda daha önce böyle bir durumu hiç tecrübe etmemiştim. Bir taraftan endişeleniyorsunuz ancak diğer taraftan güçlü durmaya çalışıyor ve kendinizi hastalığı yeneceğiniz umuduyla diri tutmaya çalışıyorsunuz.

Eşiniz bu zamanda size nasıl yardımcı oldu?

Eşim hastalığa benden üç dört gün geç yakalandığı için bana hastalığımın ilk günlerinde çok yardımcı oldu. Daha önce de belirttiğim gibi hastalık sizi yorgun düşürüyor. Öyle ki temel ihtiyaçlarınızı dahi karşılayamayacak hale geliyorsunuz. Bu süreçte bakıma muhtaç kalıyorsunuz. Benden üç gün sonra eşimde de ilk belirti başladı. Ağrılarımızın seviyesi ve süresi farklıydı ama hastalığın seyri aşağı yukarı aynıydı. Ortalama iki hafta boyunca ciddi bir mücadele verdik. Kolay değildi elbette, hatta zaman zaman olumsuz düşüncelere kapıldığımız da olmadı değil ama umudumuzu hiç yitirmedik. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmamalı, başaracağına inanmalıdır. Kimseyi korkutmak istemiyorum. Kimse panik olmasın ama bu Virüsün nasıl, hangi yollarla bulaştığını bilip, önlem alsın; kendisini ve çevresini korusun.

Alış-veriş işlerini nasıl hallettiniz?

Arslan: 9 Mart tarihinde Voralberg’den Viyana´ya döndükten hemen sonra yani virüs ilk belirtisini göstermeden iki gün önce zaten birkaç haftalık, toplu ev alışverişimizi yapmıştık. Elbette bilmiyorduk başımıza gelecekleri, ancak haberleri takip ettiğimiz kadarıyla endişelenip kendimiz ev karantinasına girmiştik. Karantina öncesi de örneğin alışveriş yaparken maske ve eldiven gibi koruma tedbirlerimizi de almıştık. Zaten alışveriş sonrası evimizden hiç çıkmadık. Daha sonra yani hastalık süresince ihtiyaçlarımızı çevremizdeki eşimiz dostumuz karşıladılar. Sağ olsunlar, bizlere yaklaşmamak kaydı ile alışverişlerimizi yapıp kapımızın önüne bıraktılar. Bu gibi durumlarda insanın sosyal çevresi ziyadesiyle önem arz ediyor. Tekrar hepsinin emeğine, yüreğine sağlık!

Bir aile mensubunuzun taşıyıcı olduğunu söylediniz,  o farkında olmadan size bulaştırdı. Siz de Viyana’da eşinize bulaştırdınız. Bazı insanlar Virüsü kapıyorlar ama Korona Virüsünün hiçbir sarsıcı etkisini vücutlarında göstermiyorlar. Peki, Vorarlberg’deki diğer aile üyeleriniz bu süreci nasıl geçirdiler?

Arslan: 54 yaşındaki Kayınbabam bu süreci çok ağır geçirdi. Hatta ailede süreci en ağır geçiren kayınbabam oldu. Nefes darlığı, kısa ve hızlı nefes alıp verme, şiddetli ve günlerce süren ateş ve öksürük gibi birçok zorlukla baş etmeye çalıştı. Öksürdüğünde ağzından kan geldiğini üzülerek öğrendiğimizde kendi durumumuzu bırakıp onun için çok daha fazla endişelendik. Kayınvalidem ona göre biraz daha hafif geçirdi ama yine de sarsıldı.  17 ve 26 yaşlarındaki baldızlarım çok daha hafif atlattılar. Hatta ortancı baldızım bizim yaşadığımız süreçleri yaşamadan atlattı diyebiliriz.


Korona Virüsü konusunda tavsiyeleriniz nedir?

Arslan: Ben otuzlu yaşlarımda genç bir birey olarak ve elbette yaşadığım bu acı tecrübeye dayanarak, herkesten önemle rica ediyorum, bu süreci çok ama çok ciddiye alsınlar. Bu iş muhtemelen çok uzayacak. Korona Virüsünün A, B ve C gibi değişik mutasyonlara uğramış halleri varmış. Avrupa’da biz sanırım ‘B’ tipine yakalandık ve zor süreçlerin sonunda çok şükür iyileştik. Bağışıklık sistemimizin bu ‘B’ tipine karşı direnç kazandığını düşünüyoruz.  Ama ‘A’ tipine karşı kazanmadı. ‘C’ tipine de. Ben yakında kan vererek vücudumun direnç durumunu öğreneceğim.  Bu nedenle herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum. Evden çıkarken bile maske takılmasını öneriyorum. Benim durumum şu anda iyi ama emin olun, eşimle birlikte çok ciddi bir mücadele azmi ile bu hastalığa karşı savaştık. En büyük gücümüz, psikolojik olarak kendimizi diri tuttuk, moralimizi yüksek tutup, panik yapmadık. İnsan bu Virüsün taşıyıcısı olup belirti vermeyebiliyor ama farkında olmadan çevresine yayıyor. Bu anlamda hem sevdiklerinizi hem kamuoyunu korumak adına uzmanların uyarılarını dikkate alıp, tedbirli olmaya ve en önemlisi karamsarlığa kapılmadan morallerin yüksek tutulması gerektiğine inanıyorum.

Ayrıca virüse yakalanmış kişilerin, kesinlikle bol bol sıvı almalarını, olabildiğince çok uyumalarını ve dinlenmelerini tavsiye ediyorum. Bu anlamda biz ilk 15-20 gün yakın çevremiz ve sağlık personelleri dışında kimse ile iletişim kurmadık, sosyal medya, ulusal ve uluslar arası medyadaki virüs ile ilgili yayınları izlememeye gayret gösterdik. Yani özellikle dinlenmeyi tercih ettik ki bugün baktığımızda ne kadar doğru bir yaklaşım sergilediğimizi gördük. Tabii bu süreçte moral ve motivasyon da ziyadesiyle önemli. Yakın çevremizin bu süreçte ihtiyacımız olan manevi desteğini özellikle hissettik. Virüsü yenen kişilerin kısa videolarını, kafa dağıtacak birçok yazılı ve görsel yayını bizlere göndermeleri, tavsiye etmeleri, zaman zaman telkinde bulunmaları çok kıymetliydi. Bunun yanı sıra özellikle ikinci haftadan sonra zamanımızı kitaplarla geçirdik. Şu an geldiğimiz noktada tekrar eski sağlığımıza kavuşmanın kıymetini çok daha iyi anlıyoruz.  Bana göre yenemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur, yeter ki akıl ve bilimle hareket edelim.

Bu süreçte Korona Virüsü ile mücadele etmiş biri olarak Avusturya’da yaşayarak tecrübe edip gördüğünüz yanlış siyaset ve hizmetleri kısa olarak açıklar mısınız?

Arslan: Elbette! Süreçle ilgili eleştiride bulunacağım birçok nokta var. Ancak burada bunlardan özellikle ikisine değinmek istiyorum. Bunlardan ilki, tedbirlerin çok erken alındığı kanısında değilim. Şöyle ki, iki eyalette seçimler var ve şubat ayının başında ilk vakalar ülkede görülmeye başlanmış. Ancak siz bir aydan fazla sürede farklı sosyo-ekonomik gerekçelerle önlem almaktan imtina ediyorsunuz. Bu hiç doğru bir yaklaşım değildi; yani sürecin başının iyi yönetildiğini düşünmüyorum. Binlerce insan 15 Mart tarihinde sandığa gidip oy kullanacak, ancak siz seçimlerden 3 gün önce, yani 12 Martta seçimleri iptal ettiğinizi duyuruyorsunuz ve tedbir almaya başlıyorsunuz. İşte geç kalınmış bu sürecin ilk kurbanları bizler olduk, eğer seçimleri 3 gün önce değil de en az 1 hafta, 10 gün öncesinden iptal etmiş olsalardı, bizim de içinde bulunduğumuz belki yüzlerce kişi hastalığa yakalanmamış olacaktı.

Korona yardım numaralarına ulaşabildiniz mi

Arslan: Diğer bir eleştiri konum devletin verdiği Korona Sağlık Hattı numaralarınadır. İlgili Korona Virüs numaralar üzerinden verilen sağlık desteği kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Elbette biz tek başına yaşadığımız  ağır süreç içerisindeki tecrübeye binaen bu eleştiriyi yapabilme hakkını kendimizde görüyoruz. Özellikle hastalığımızın ilk haftasında ki bu hafta en ağır süreçlerden geçtiğimiz dönemdi; defalarca ilgili numaraları aramamıza rağmen maalesef başarılı olamadık. Sadece biz değil çevremizden birçok yakınımızın, arkadaşımızın o numaralara erişim sağlayamadığını öğrendik. Belki okuyucularınız böylesine büyük bir pandemi durumunda bu konuya anlayış gösterilmesi gerektiğini düşünebilir. Ancak ben burada herkesi empati yapmaya davet ediyorum; düşünün ki ölümcül bir virüs kaptınız ve devletin sağlık birimlerine, alt yapı eksikliği sebebiyle ulaşamıyorsunuz ve bir anlamda devlet sizi evde hastalıkla baş başa kalmaya mahkum etmiş, ne düşünürdünüz? Özellikle teknolojik imkân bakımından güçlü batı ülkelerinin böylesi bir pandemiye karşı zamanında hızlı ve etkili bir alt yapı kurmasını beklemek sanırım toplumun en doğal hakkı olsa gerek. Tabii bu eleştirileri yaparken ve özellikle birçok dünya ülkesini de ele aldığınızda, Avusturya makamlarının ciddi bir emek vererek virüse karşı şeffaflıkla yürüttükleri mücadelenin takdire şayan olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Eleştirimizin özü daha az hasarla atlatılabilecek bir sürecin maalesef daha fazla insanı etkilemiş olmasınadır.Son olarak başta sağlık emekçileri olmak üzere bu süreçte emek veren herkese sonsuz şükranlarımızı sunarız

Yeni Vatan Gazetesi: Tecrübelerinizi bizler ile paylaştığınız için teşekkür ederiz.Tekrar size ve değerli eşinize büyük geçmiş olsun.

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner