Macaristan Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjén: „Burada, Macaristan’da hiçbir kilise cami olmayacak“

Katolik gazetecilik yayın çizgisi ile Almanca yayın yapan "Die Tagespost"a konuşan Macaristan Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjén, "Macaristan’da hiçbir kilise, cami olmayacaktır. Avrupa’yı Türkler ve Moğollardan yüzyıllarca koruduk. Değerimizi Avrupa bilmeli" dedi.

Birol Kılıç, Haber Analiz
BUDAPEŞTE-
Macaristan’ın Başbakan Yardımcısı ve KDNP Başkanı olarak hükümet ortağı Zsolt Semjén, Stephan Baier imzalı Vatikan Katolik gazetecilik yayın çizgisi ile Almanca yayın yapan    “Die Tagespost” röportajında ​​Macaristan’ın Avrupa’daki rolünü çarpıcı tespitlerle açıkladı; AB, Müslümanlar ve Türkler hakkındaki söylemleri ise oldukça dikkat çekti.

Haberi okumadan ilk önce bir ön bilgiler!

Bu haberi okumadan önce bilmemiz gereken Macaristan Hiristiyan Demokrat Partisi Başkanı Zsolt Semjen Başbakan Orban’ın FIDESZ Partisi’nden değil.  Zsolt Semjen Avusturya Hiristiyan Habsburger ailesinin son bireylerinin  St. Gerorgs Orden adlı tarikatının nişanını almış. Kısaca Zsolt Semjen Almanya Katolik Bavyera, Katolik Avusturya Habsburg ve Katolik Vatikan’ın Macarları takribi  1000 yıllarında eski dinleri olan Orta Asya ardılı olan Şamanizm ve Tengricilik’den döndüren damarın temsilcisi ve tabii ki müslüman ve Türk karşıtı. Diğerleri bunu bağırarak söylemiyor çünkü Türkiye’de siyasi İslam’ın temsilcisi AK Parti Hükümeti’nin ülkelerine mülteci salması başta olmak üzere  Türkiye’de ki  milyonlarca Arap mülteci karşısında korkuyorlar. Bu mültecileri Türkiye’nin başına dengesiz bir siyaset ile  bela eden AK Parti hükümeti hem Türkiye’de tüm vatandaşların tepkisini çekerken AB’de başta Macaristan, Çekya, Slovakya, Avusturya ve Yunanistan’ın birlikte AB içinde mülteci istemiyoruz çizgisinde Türkiye karşıtlığı üzerinde omuz omuza siyaset yaptırıyor. AK Parti mültecileri güya AB’e karşı kullandığını sanarken tam tersi bir yeni „Arap, Afganlı vs.  mülteci istemiyoruz ve Türkiye bize yolluyor. Türkiye bizim düşmanımız. Türkiye’de kalsınlar ve biz parasını azıcık ödeyelim siyasetini“  güdüyorlar. Macaristan Avusturya ve Almanya ile karşılaştırıldığında müslüman mülteci hele hele Arap hiç almadı. Aldıysa çok az ve daha almak istemiyor ama geçiş ülkesi olduğu için burada Macaristan‘ a hak vermek gerekiyor sert bir mülteci siyaseti güderken devamlı abartılı ve kompleks kokan bir , „Biz Macarlar Avrupa’yı müslümanlardan , İslam’dan ve Türkler’den koruduk. Avrupa bizim değerimizi bilmiyor“ mealinde bir siyaset ile oldukça kışkırtırken ve AB’nin hem içte hem de dışta demokratik değerlerine ters iç ve dış siyaset güdüyor. Macaristan’ın Arap ve müslüman ülkesinde istememesini aslında son 1500 yıllık tarihi incelenerek anlaşılabilir. Macaristan´da Katolik ve Protestan Macarlar arasında Protestan Macarlar Türkler’e mesala çok daha yakın.   Macaristan Avrupa’da ne Alman ne Slav asıllı bir millet olarak çok karıştırıldığı için yakından incelenmesi ve özellikle Türkler tarafında ve empati gösterilerek anlaşılması gerekiyor.

Bu manada Almanca haberi ve mülakatın birebir olarak aşağıda  tercüme olarak yayınlamak ayrıca önemli bir haber olsa gerek.

 

İyi okumalar: 

 

Macaristan Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjén: „Burada, Macaristan’da hiçbir kilise cami olmayacak

 

Katolik gazetecilik yayın çizgisi ile  Budapeşte şehrinde Almanca yayın yapan „Die Tagespost“a konuşan Macaristan Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjén, „Macaristan’da hiçbir kilise, cami olmayacaktır. Avrupa’yı Türkler ve Moğollardan yüzyıllarca koruduk. Değerimizi Avrupa bilmeli“ dedi.

Avrupa’yı Hristiyan mirasını reddetmekle suçlayan Semjén, Avrupa’nın aksine Macar anayasasında Hristiyan medeniyetinin korunmasına dair maddelerin yer aldığını belirtti. Maddi desteklerinin de devam edeceğini özellikle belirten Başbakan Yardımcısı, Doğu’daki Hıristiyanlar iki kat zor durumda olduğu için yardımlarının büyük çoğunluğunun oraya yönelik olduğunu da özellikle vurguladı ve AB’ye “Bize yardım etmeyeceklerse de en azından bizi engellemesinler.” çağrısında bulundu.

Hristiyan değerlerine, özellikle de aileye çok daha fazla önem verdiklerini de bildiren Semjén, eşcinsellere sınırsız özgürlük verme, aile kurmalarına ve evlat edinmelerine olanak sağlama konusunda da AB’ye yönelik oldukça sert eleştirilerde bulundu. Bir tarafta dünya genelinde birçok ülkede LGBTİQ’li bireylerce “Onur Yürüyüşü” düzenlenirken, öte yandan Semjén, AB ülkelerinde LGBTİQ propagandası yapıldığını, Macaristan’da ise bunun yasaklandığını belirterek “Çocuğun sağlıklı gelişme hakkı, eşcinsel bir çiftin evlat edinme hakkından daha güçlüdür.” sözleriyle aile değerlerini korumayı amaç edindiklerini de açıkladı.

Macaristan Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjén’in dikkat çeken açıklamalarına dair tüm detaylara erişmek için Türkçe diline çevirdiğimiz bu çarpıcı röportajı mutlaka okumalısınız!

İşte Semjén’in AB, Hristiyanlar, Müslümanlar, Türkler ve eşcinsellere yönelik çarpıcı açıklamaları!

Die Tagespost: Bay Semjén, Macaristan tarihinin çok farkında görünüyor. Hükümetiniz büyükelçi olarak iki Habsburglu gönderdi: Roma ve Paris’e.

Zsolt Semjén: Viyana’ya bir Habsburg Büyükelçisi göndermek istiyorum. Avusturya-Macaristan monarşisinin yıkılması en büyük suçlardan biriydi, çünkü aynı zamanda AB’den çok daha fazla organik bir topluluk ve zihinsel bir topluluktu. Nazilerin doğuya, Bolşeviklerin batıya genişlemesi, Avusturya-Macaristan korunsaydı önlenebilirdi. Macar ulusu ile Habsburg Hanedanı arasındaki ilişki tarihsel olarak ikircikli olmuştur, ancak 1867 uzlaşmasından bu yana nettir: Tarihimizin en büyük dönemlerinden biriydi.

Die Tagespost: Papa Eylül ayında Budapeşte’ye geliyor. Ülkeyi mi ziyaret ediyor yoksa sadece Efkaristiya Kongresini mi?

Zsolt Semjén: Budapeşte’deki 1938 Efkaristiya Kongresi, Nazilerin açık bir reddiydi. Manevi etkisini bugüne kadar hissedebilirsiniz. Şimdi Papa’yı Macaristan’a ve Efkaristiya Kongresi’ne davet ettik. Her şeyin geleneksel protokole uygun olmasını istiyoruz. Papa, aynı zamanda Vatikan’ın devlet başkanı olduğu için Macaristan’daki en iyi politikacılarla görüşmeli. İnanç ve toplum aktörleriyle tanışmasının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Konstantinopolis Patriği Bartholomeos burada olacak ve ayrıca güçlü bir Protestan topluluğuna ve Avrupa’nın en büyük Yahudi cemaatine sahibiz. Bu nedenle, çeşitli mezheplerle bir toplantının önemli olduğunu düşünüyoruz.

Die Tagespost: Papa Franziskus Macaristan’da herkes tarafından hoş karşılanıyor mu yoksa bir kırgınlık da var mı?

Zsolt Semjén: Henüz reddedildiğini duymadım. Kutsal Baba’nın herkes tarafından hoş karşılandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Unutulmamalıdır ki Papa II. Johannes Paul’ün Macar milletini ziyaretleri derin bir etki bırakmıştır.

Die Tagespost: Macaristan hükümeti, Orta Doğu’daki kiliseleri mali ve siyasi olarak destekliyor. Neden?

Zsolt Semjén: Hıristiyan medeniyetinin korunması Macar anayasasında yer almaktadır, çünkü bu bizim kimliğimizdir. Bu, kişisel inançları nedeniyle farklı bir tutum sergileyenler tarafından bile kabul edilmektedir. Bu nedenle, Doğu’daki Hıristiyan kiliselerini desteklememiz tek mantıklı. Ve daha zengin uluslardan çok daha yüksek meblağlarla. Doğu’daki Hıristiyanlar iki kat zor durumda: Bir yandan oradaki insanların çektiği her şeye katlanıyorlar, diğer yandan Müslüman denizinde Hıristiyan bir azınlık olarak eziliyorlar. Hıristiyanlığın Doğu’da korunması kültürel ve manevi açıdan önemlidir. Ayrıca göçün kendi içinde kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz. Normal durum, birinin hayatını doğduğu yerde yaşamasıdır. Bu nedenle yardım, insanların geldikleri yerde düzgün bir yaşam sürmelerini sağlamaya yönelik olmalıdır. Tehdit nedeniyle evinizden ayrılmak zorunda kaldıysanız, tehdit sona erdikten sonra oraya geri dönebilmeniz gerekir. Herkes gittiğinde bu ülkeleri kim yeniden inşa edecek? Göç menşe ülkeler için de kötüdür.

Die Tagespost: Macaristan neden AB’de bu konuda fikir birliğine varamıyor?

Zsolt Semjén: Avrupa’da göçün iyi bir şey olduğunu düşünen bir ana akım varken biz bunun kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz. Göç dostu güçler göçü durdurmak değil, yönetmek istiyor. Birçoğu insan haklarından bahsediyor, ancak zulme uğrayan Hıristiyanları cinsel yönelimli azınlıklarla bir araya getiriyor. Ana akım, zulüm gören Hıristiyanlardan değil de din özgürlüğünün ihlallerinden bahsediyor. Avrupa’nın Hıristiyan mirasını reddediyor. Batı Avrupa’da burada elde edilen şey, yani sadece STK’ların Doğu’daki Hıristiyanlara yardım etmesi değil, aynı zamanda hükümetin bir devlet sekretaryasına yardım etmesi düşünülemez. AB istediğini yapar ve biz de istediğimizi yaparız. Bize yardım etmezlerse de en azından bizi engellemesinler.

Die Tagespost: Birleşik Avrupa, Avrupa’nın değerlerinden uzaklaştı mı?

Zsolt Semjén: Ne yazık ki evet. AB, ağaçtan uzağa yuvarlanmış bir elmadır. Schuman, Adenauer ve De Gasperi, Avrupa’yı Hıristiyan medeniyeti üzerine inşa ettiler. Bugün ana akım Hıristiyanlıktaki ilerlemenin Avrupa’yı tanımlayan bir konumdan kaybolmakta olduğunu söylüyor. Geleneksel aile görüşünü reddederler ve ulusal egemenliği görelileştirirler. Buna karşılık, doğadan gelen ve Hıristiyan geleneğine bağlı olan aileye inanıyoruz. Zengin bir insan mirasının temeli olan ulusal varlığa inanıyoruz. Medeniyetimizin temeli olan Hristiyanlığa inanıyoruz, müze için bir şey değil. Fidesz-KDNP hüküm sürdüğünden beri binlerce kilise yenilendi ve yüzlercesi inşa edildi. Burada hiçbir kilise alışveriş merkezi veya cami olmaz.

Die Tagespost: Fidesz, Hıristiyan Demokrat parti ailesi EVP’den ayrılmamış olsaydı, Macaristan AB’de daha güçlü olacaktı.

Zsolt Semjén: Fidesz’in çıkışı zorlandı. Bu, EVP’nin sola kaymasının bir sonucudur. Sağa giden Fidesz değil, EVP’yi sola çeken ana akımdı. Bu, Başbakan Kohl döneminde düşünülemezdi. Her bireyin özgürlüğüne saygı duyduğumuz okullarda LGBTİQ propagandasının yasaklandığını anayasaya yazdık. Herkes özel hayatında istediğini yapar ama her şeye evlilik dememeliyiz. Evlilik, bir kadın ve bir erkek arasındaki ilişki için kutsal bir kelimedir. Çocuğun sağlıklı gelişme hakkı, eşcinsel bir çiftin evlat edinme hakkından daha güçlüdür.

Die Tagespost: Avrupa Parlamentosu “kürtaj hakkını” tartışıyor ve AB Komisyonu, eşcinsel evlat edinme ve taşıyıcı anneliğin geniş çapta mümkün olabilmesi için ebeveynliğin karşılıklı olarak tanınmasına hazırlanıyor. Macar hükümeti buna nasıl tepki veriyor?

Zsolt Semjén: AB’nin karşı karşıya olduğu diğer sorunu tarif ediyorsunuz. Değerler düzeninin krizine ek olarak, kurumların bir krizi var. Avrupa Parlamentosu ve Komisyon adına, bu, üye devletlerin haklarının gayri meşru ihlaliyle birlikte, sürünen bir iktidar fethidir. Macaristan’daki biz Hıristiyan Demokratlar, doğmamış kardeşlerimiz için en az haklarla donatılmış azınlığı temsil ediyoruz. Yok edilebilirlerse, neden farklı bir durumdaki insanlar olmasın? Ana akımın düşmanca politikaları, doğmamış çocuklar için ayağa kalkma hakkımız konusunda şüphe uyandırıyor. İfade özgürlüğü bu şekilde sınırlandırılır. Sonunda İncil’in bir yasağı var.

Die Tagespost: Macaristan’da Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi aynı ideolojik kutuplaşma var.

Zsolt Semjén: Evet, ama Macaristan’da herkes siyasi doğruluktan bir deli gömleği olmadan düşündüklerini söylemekte özgürdür. Hükümetimiz üç kez üçte iki çoğunlukla seçildi. Onun için diyoruz ki: İnsanlara soralım! Göç politikasında AB ile en şiddetli çatışmayı yaşıyoruz. Halka Müslümanların kitlesel göçünü isteyip istemediklerini sorduk. Ve bilge Macar halkı bunu istemedi. AB liderleri Avrupa vatandaşlarına sormayı unuttu. Bu konuda başka hiçbir AB ülkesinde referandum yapıldığını hatırlamıyorum. Avrupa vatandaşlarına gelecekle ilgili en önemli soru sorulmadı.

Die Tagespost: AB’nin Macaristan hükümetine karşı değerler veya göç konularıyla ilgisi olmayan iddialar var. Brüksel’de, Macaristan’da hukukun üstünlüğünün tehlikede olduğu ve basın ve kanaat çeşitliliğinin kısıtlandığı görülüyor.

Zsolt Semjén: Onlar apaçık yalan! Bu ideolojik bir saldırıdır. Her soruyu ayrıntılı olarak cevapladık. Burada birçok AB ülkesinde olmayan hiçbir şey yok. Örneğin Soros Üniversitesi: Bavyera kurallarını harfi harfine benimsedik. Her bir suçlama için, kuralların bizimkine benzer veya daha katı olduğu birkaç AB ülkesi sayabilirim. Ama sadece Polonyalılar ve biz saldırıya uğradık.

Die Tagespost: AB’ye katılmadan önce Macaristan örnek bir öğrenci olarak görülüyordu, bugünse -Polonya ile- sorunlu çocuk olarak. Neden?

Zsolt Semjén: Biz değil, AB değişti. Ana akımın etkisi altına girdi. Egemenliğimizi ve geleneklerimizi istiyoruz. Moskova’dan kurtulan bizler, Brüksel’in bizi kandırmasına izin vermeyeceğiz! Değişiklik zamanında, AB’nin talebi üzerine tüm koruyucu tarifeleri kaldırdık, ancak sonuç Macaristan’ın sömürgeleştirilmesi oldu. Piyasalar tekelleştirildi ve Macar şirketleri boğuldu. AB ekonomik ya da göç krizini yönetemedi, İngilizleri elinde tutamadı ve aşı organize edemedi. Ekonomik kriz çıkınca vergileri kestik ve insanlara iş verdik. Çok uluslu şirketlerden ve büyük bankalardan vergi aldık. İflasın eşiğindeki bir ülkeyi sosyalistlerden devraldık ve krizden çıkardık. Taahhütlerimizin her birini yerine getiriyoruz. Avrupa İlaç Ajansı’nın yumurtaları olmamasına rağmen Macaristan’da Çin ve Rus aşılarını da kullanıyoruz. Mümkün olduğunda batı aşıları satın almamız gerektiğini kabul ediyorum. Ama yeterli değil. AB Rus ve Çin aşılarına izin vermediği için Macaristan’ın ölmesine izin vermeyeceğiz.

Die Tagespost: Macaristan’ın AB’den çıkması sizin için gerçekçi bir seçenek mi?

Zsolt Semjén: AB’den çıkmak söz konusu değil! Bin yıllık tarihinde Macaristan, Avrupa’ya aldığından çok daha fazlasını verdi. Avrupa’yı Moğollardan ve Türklerden koruduk. Avrupa’da bizim doğal yerimiz var! 1945’te Yalta’da ihanete uğradığımız için Sovyet işgali ortaya çıktı. Aynı şekilde 1956’da da ihanete uğradık! Bize Avrupa hakkında ders vermelerine izin veremeyiz. Avrupa’nın yanındayız ve ona inanıyoruz. Hıristiyan mirası, ulusal egemenlik hakkımız tanınsın istiyoruz.

Die Tagespost: Sadece Brüksel ile Budapeşte arasında değil, Macaristan’ın iç siyasetinde de keskin bir kutuplaşma var.

Zsolt Semjén: Muhalefetimiz 12 yıl sonra biraz hüsrana uğradı. Ana akım tarafından saldırıya uğruyoruz ama şu muhalefete bir bakalım: Bu, reform komünistleri ve reform faşistlerinin bir koalisyonu. Macaristan’daki komünistleri veya Nazileri sevmiyoruz. Aşırı uçlar şimdi muhalefette birleşti. Fidesz-KDNP bir merkez sağ ittifakıdır. Geleneklere Batı Avrupalılardan daha fazla önem verebiliriz ama biz Hristiyan Demokrat bir hükümetiz.

Die Tagespost: Hükümetiniz özellikle aileleri destekliyor. Başarı ölçülebilir mi?

Zsolt Semjén: Evet, üreme oranı arttı, evlilikler arttı, kürtaj sayısı azaldı. Tüm Avrupa’da buradaki kadar güçlü bir aile desteği yoktur. Politikamız, Macar çocukların Macaristan’da doğmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Diğer ülkeler göçe güvenebilir. Ancak insanların aileleri desteklemek istediğimizi kabul etmelerini bekliyoruz.

 

Kaynak: https://www.die-tagespost.de/politik/aktuell/hier-in-ungarn-wird-keine-kirche-zur-moschee;art315,218766?fbclid=IwAR3MwsCtkXzn_34ZCY80TiRpQkrGugkp_QArslNyFBBraEthwORnv7iz9dw

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner