„Son Avusturya Macaristan İmparatoru veliahtı Otto von Habsburg ve Türkler“

BİROL KILIÇ/  VİYANA/ GÖZLEM/ 10.NİSAN.2022

Şu  dikkat çekici analizi Hürriyet Gazetesi´nde kaleme alan İlber Ortaylı, beni son veliaht Otto von Habsburg’un  (1912-2011) huşu içinde yapılan cenaze töreninin yapıldığı 2011 yılına götürdü: 

„1911 doğumlu Otto von Habsburg, babasının imtina ettiği Avusturya tahtının ve hâlâ Habsburglara açık sayılabilecek Macaristan tahtının veliahtıydı. 11 yaşındaydı. İmparatoriçe Elizabeth’ten (Sisi’den) beri âdet olduğu üzere çocuklukta Macarcayı ve Almancayı da öğrenmişti. Son İmparatoriçe Zita son derece dirençli çıktı. Savaş sırasında kendi ülkesinin askerlerini hastanelerde ziyaret ettiği gibi İtalyanları da bazı ahmak milliyetçilerin protestosuna rağmen hastanelerde ziyaret etti. Çocuğunu kozmopolit bir tahta varis olarak yetiştirmek için diğer lisanları öğretti. Habsburg sülalesinin bitimi tıpkı Osmanlılar gibi aniden sonu vurgulayan Beethovenyen bir final değil, zaman içinde tınlamaya devam eden bir Wagneryen final gibi oldu. Veliaht Otto sempatik, tarih okuyan, imparatorluğun hemen bütün lisanlarını bilen ve Avrupa’nın düşük ve yaşayan hanedanlarının sıradan üyelerinin aksine parlak bir entelektüeldi. “von Habsburg” unvanını Avusturya’da kullanmadı ama Almanya’da kullanabiliyordu. Almanya’nın Avrupa Birliği’ndeki parlamento temsilcisi de oldu. Bir dönem sonra pek beğenmediği Avrupa aristokratlarının aksine Osmanlı hanedan üyeleriyle çok sıcak ilişki kurdu. Doğrusu son Halife Abdülmecid’in ve Padişah Vahideddin’in torunları diğer şehzadeler içinde tıpkı onun gibi birçok lisan bilen, dünyayı görüp, ecdatlarının aksine imparatorluğu tahttan düştükten sonra daha iyi bilip tanıyanlar vardı. …..

2011 yılında vefat eden ve bütün Habsburg ailesinin gömüldüğü birinci Viyana Neumark´da, bizim büroya yüz adımlık mesafede bulunan Capuchin Kilisesi’nin (Kapuzinerkirche) aile kabristanında (Gruft) yapılan aile içi törenine davet edilen tek Türk olmam beni de şaşırtmıştı. Katıldım. İki Müslüman olduğunu fark ettiğim törende Bosna asıllı Müslüman imamın duası etkileyici idi.

1922 yılında doğan ve 2011 yılında vefat eden Otto von Habsburg ile tanışmış bir insan olarak Türklere karşı  samimi  duygularını çeşitli ortamlarda dinleme olanağını bulmuştum.

Tam bir Rusya karşıtı olan Otto von Habsburg’un devamlı Rusya’nın işgalinden bahsetmesi dikkatimi o zamanlar çekmişti.

Dikkatimi çeken bu çok dar aile arasında yapılan törende hem Musevi hem de bir Müslüman İmam’ın son İmparator veliahtı Otto von Habsburg için dua etmeleri ve güzel ifadeleri idi. Tam bir İmparatorluk edası içinde…

Yeni Vatan Gazetesi “ Müslümanlar da Otto von Habsburg için dua etti“ Almanca dilinde bir haber yayınlamıştı.

Bu Almanca haberin ayrıca Türkçe tercümesi yapılmamış. Yakında  bu sayfalarda tarihe not düşmek  amacı ile  yayınlarız.

İlber Ortaylı’nın Hürriyet Gazetesi’nde Avusturya ile ilgili yayınlanan uzun analizinin dikkat çeken kısımları şöyle:

„BUNDAN 100 sene evvel, 1 Nisan 1922’de son Avusturya-Macaristan İmparatoru ve Kralı Karl von Habsburg Portekiz, Madeira’da hayata gözlerini yumdu. Doğduğu an tahta çıkışı söz konusu olamazdı. Zira kimse iki yıl sonra Arşidük Rudolf’un 1889 yılında, 30 yaşındayken intihar edeceğini hesaba katmamıştı. Arşidük’ün ölümü aşk dolayısıyla bir çifte intiharla izah edildi. Karl’ın babası Arşidük Otto ise Viyana’da ve imparatorluğun neredeyse her köşesinde aşk skandallarıyla meşhurdu. Annesi, Saksonya Büyük Dükü’nün kızı Prenses Maria Josepha’ydı. Kocasının aksine son derece Hıristiyanca, muhafazakâr bir anne ve eş olarak hayatını sürdürdü.

1914’teki suikastın kurbanı Arşidük Franz FerdinandHabsburglara da Avusturyalı düzenine de birçok noktada karşıydı ve yenilikler yapmak niyetindeydi. Denizle bağlantısı çok az olan imparatorlukta büyük bir harp filosu kurmaya teşebbüs gibi… Gerek imparatorluğun Orta Macarlar üzerinde gerekse diğer taç ülkelerinde izlemek niyetinde olduğu despot politika yüzünden düşmanı da çoktu. En başta yeterince soylu olmayan Sophie Chotek ile evlendiği için İmparator Franz Joseph’in bile pek hazzettiği bir veliaht olmadı. Rivayete göre Bosna’daki suikasttan sonra Franz Ferdinand’ın akıbetine, İmparator’un çok üzülmemesi bir yana, Avusturya-Macaristan üstündeki yükün hafiflediğini açıkça söylediği bilinir.

Adeta aniden taht sırasındaki veliahtlık Arşidük Karl’a kalmıştı. Karl yine imparator büyük amcasının tasvibiyle İtalya’nın birleşmesinden sonra Avusturya’da mülteci olarak yaşayan Bourbon-Parma hanedanından Parma Dükü Robert’in kızı Zita’yla evlendi. Bu geleneksel yolla kurulan evlilik, ikisinin çok mutlu yaşamasına ve altı çocuk sahibi olmalarına mâni olmadı.

Zita geçen asrın sonlarında öldü. Bütün ailenin gömüldüğü Capuchin Kilisesi’nin (Kapuzinerkirche) aile kabristanı (Gruft) kapısında tören yapıldığında; “Zita, Avusturya İmparatoriçesi, Macaristan Kraliçesi vs. vs.” dendiğinde, rahipler “Tanımıyoruz” cevabını verdiler. Birkaç kere kısaltılarak tekrarlanan bu unvanlara cevap, hep “Tanımıyoruz” diye bitti. Ne zaman ki; “Zita, Tanrı’nın mağfirete muhtaç kulu” denildi, rahipler “Gelsin” dedi ve kiliseye kabul edildi. Tören muhteşemdi; Avusturya monarşistlerinin bütün teatral özlemi ortadaydı. Ama doğrusunu söylemek gerekirse Avusturyalılar her zaman yaşadıkları rejime bir kulp takarlar ve onun için geçmiş, gözde çok büyütülür.

 

AVUSTURYA TAHTINDAN ÇEKİLDİ

Otto, 1918’de monarşi sona erdiğinde Avusturya tahtından çekildiğini beyan etti. Sonradan bunun Macaristan Krallığı’nı da kapsamayan bir çekilme olduğunu ileri sürerek Macar Krallığı’na yöneldi. Oysa Macaristan’da “Donanmasız Amiral ve Kralsız Naib” denen Amiral Miklós Horthy bu sürprizi hiç kabul etmeye niyetli değildi. Zorla Macaristan’dan atıldılar. Sürgünde Portekiz, Madeira’da 1 Nisan 1922 yılında İspanyol gribinden henüz 35 yaşındayken trajik bir sonla öldü.

1911 doğumlu Otto, babasının imtina ettiği Avusturya tahtının ve hâlâ Habsburglara açık sayılabilecek Macaristan tahtının veliahtıydı. 11 yaşındaydı. İmparatoriçe Elizabeth’ten (Sisi’den) beri âdet olduğu üzere çocuklukta Macarcayı ve Almancayı da öğrenmişti. Son İmparatoriçe Zita son derece dirençli çıktı. Savaş sırasında kendi ülkesinin askerlerini hastanelerde ziyaret ettiği gibi İtalyanları da bazı ahmak milliyetçilerin protestosuna rağmen hastanelerde ziyaret etti. Çocuğunu kozmopolit bir tahta varis olarak yetiştirmek için diğer lisanları öğretti. Habsburg sülalesinin bitimi tıpkı Osmanlılar gibi aniden sonu vurgulayan Beethovenyen bir final değil, zaman içinde tınlamaya devam eden bir Wagneryen final gibi oldu.


PARLAK BİR ENTELEKTÜEL

Veliaht Otto sempatik, tarih okuyan, imparatorluğun hemen bütün lisanlarını bilen ve Avrupa’nın düşük ve yaşayan hanedanlarının sıradan üyelerinin aksine parlak bir entelektüeldi. “von Habsburg” unvanını Avusturya’da kullanmadı ama Almanya’da kullanabiliyordu. Almanya’nın Avrupa Birliği’ndeki parlamento temsilcisi de oldu. Bir dönem sonra pek beğenmediği Avrupa aristokratlarının aksine Osmanlı hanedan üyeleriyle çok sıcak ilişki kurdu. Doğrusu son Halife Abdülmecid’in ve Padişah Vahideddin’in torunları diğer şehzadeler içinde tıpkı onun gibi birçok lisan bilen, dünyayı görüp, ecdatlarının aksine imparatorluğu tahttan düştükten sonra daha iyi bilip tanıyanlar vardı.

ASIRLAR SONRA OLUŞAN DOSTLUK

Doğuştan etkileyici bir kişilik olan Prenses Neslişah Sultan ile Otto fevkalade iyi dosttu. Bunu başka mecrada düşünmeyelim çünkü birisinin Halife’nin torunu, öbürünün Apostolik İmparator unvanlı Katolik Kilisesi’nin dünyevi koruyucusu Habsburg Hanedanı’nın varisi olduğu malum. Ama Habsburglar ve Osmanlıların düşüşten sonraki dostluğu, mazide bu olayı tahayyül bile edemeyecek ecdatlarının tersinedir. İki tarafın ecdadının aksine bir yapıdaydı; herkes onlara hürmet ediyordu, ayrıca onların etrafa pek itibar ettiği söylenemez. Yakın zamanlarda Avrupa Parlamentosu’nda ve bütün Avrupa muhitlerinde Türklerin en yakın dostu olan politikacı Veliaht Arşidük Otto’nun babasının böyle bir evlat yetiştirmekte ne kadar payı var bilinmez ama annesinin vardır.

Karl, Franz Joseph’ten sonra Osmanlı Sultanı ile temas eden ikinci imparatordu. Birincisi Franz Joseph’tir. Abdülaziz’in Viyana ziyaretinde buluştular. Harp içinde de Karl geldi. İmparator Karl, Almanların orduda müttefiklerine karşı kaba tavır ve politikalarının çok karşısındaydı. Türkiye’ye de onun için çok yaklaşmıştır. Yine Karl kendi döneminde Avusturya ve Macaristan’a 1908’de resmen ilhak edilen Bosna’da da daha sempatizan bir politika güttü. “

İlgili sayfalar:

Auch „Muslime“ beteten für Otto von Habsburg

https://tr.wikipedia.org/wiki/Otto_von_Habsburg

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner