Nobel Edebiyat Ödülü Macar yazar Laszlo Krasznahorkai’ye verildi

2025 Nobel Edebiyat Ödülü, “kıyamet temalı vizyoner eserleri” nedeniyle Macar yazar Laszlo Krasznahorkai’ye verildi.

VİYANA. Nobel Edebiyat Ödülü, Macar yazar Laszlo Krasznahorkai’ye verildi. İsveç Akademisi, Perşembe günü Stockholm’de yaptığı açıklamada, yazarın “kıyamet benzeri bir korku atmosferinde sanatın gücünü vurgulayan, karşı konulmaz ve vizyoner eserleri” nedeniyle ödüle layık görüldüğünü duyurdu.

71 yaşındaki yazar, haberin ardından Frankfurt’tan Sveriges Radio’ya yaptığı açıklamada “Çok mutluyum, sakinim ve aynı zamanda çok heyecanlıyım. Nobel ödülü sahibi olarak ilk günüm” dedi. Akademi Sekreteri Mats Malm, Krasznahorkai ile telefonla görüşerek ödül töreniyle ilgili ilk detayları paylaştıklarını bildirdi.

“Kıyametin ustası” olarak biliniyor

Krasznahorkai, 5 Ocak 1954’te Macaristan’ın Gyula kentinde doğdu. Szeged’de hukuk, Budapeşte’de ise Macar dili ve felsefe eğitimi aldı. Edebiyata 1985’te yayımladığı ilk romanı “Sátántangó” ile büyük bir çıkış yaparak adım attı.

Eserlerinde genellikle apokaliptik temalar, trajikomik ironi ve insanlığın karanlık yönleri öne çıkar. 1988’de yayımlanan “Gnadenverhältnisse” (Merhamet koşulları))adlı öykü derlemesi ve 1999 tarihli “Krieg und Krieg” (Savaş ve savaş )romanı, bu tarzın güçlü örneklerindendir. Ünlü yazar Susan Sontag, onu bir keresinde “kıyametin ustası” olarak tanımlamıştı.

Orta Avrupa’nın “büyük epik yazarı”

Akademi açıklamasında Krasznahorkai, Franz Kafka ve Thomas Bernhard çizgisinde, absürd ve grotesk anlatımıyla Orta Avrupa edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak tanımlandı. Bununla birlikte, eserlerinde Doğu felsefelerine yönelen “daha kontemplatif ve derinlikli bir üslup” da dikkat çekiyor.

Yazar, eserlerinde Robert Musil, Ingeborg Bachmann ve Heimito von Doderer gibi Avusturyalı edebiyatçılardan etkilendiğini sık sık belirtiyor. Bugün yaşamının büyük bölümünü Viyana ve Trieste arasında sürdürüyor. 2023’te yayımladığı “Im Wahn der Anderen” (Başkalarının deliliğinde)adlı kitabı, takıntılı bir New Yorklu kütüphanecinin hikayesini anlatıyor.

Avusturya ile güçlü bağlar

Krasznahorkai, 2021 yılında Avusturya Avrupa Edebiyatı Devlet Ödülü’ne layık görülmüştü. 2024 yılında Avusturya Ulusal Kütüphanesi (ÖNB), yazarın arşivini devralarak onun “hayatının ve eserlerinin uluslararası yönelimini yansıttığını” açıklamıştı.( Aşağıda yenivatan.at geniş bilgileri toparladı)

“Macaristan’da fazla umut kalmadı”

Krasznahorkai, memleketindeki Orban yönetimine yönelik eleştirileriyle de biliniyor. İsveç gazetesi Svenska Dagbladet’e verdiği demeçte, “Bugün Macaristan’da fazla umut kalmadı, bunun nedeni yalnızca Orban rejimi değil. Sorun sadece siyasi değil, sosyal” demişti.

2018 yılında Macar hükümetine yakın “Magyar Idök” gazetesi, onu “Macaristan ve Viktor Orban’ı karalayan sol liberal fikir önderleri” listesine almıştı. Buna rağmen Başbakan Viktor Orban, ödülün ardından sosyal medyada “Macaristan’ın gururu, Gyula’nın ilk Nobel ödüllü yazarı Laszlo Krasznahorkai. Tebrikler!” paylaşımında bulundu.

“Dünya edebiyatının bir parçası”

Avusturya Sanat ve Kültür Bakanı Andreas Babler (SPÖ), yazar için yayımladığı mesajda, “Anlatımındaki yoğunlukla sınırları aşan bir edebi dünya yaratıyor. Düşünce ve duygu gücüyle tüm dünyadaki insanları etkiliyor. Nobel Edebiyat Ödülü ile artık dünya edebiyatının bir parçası olmuştur.” dedi.

11 milyon kronluk ödül

Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü için 200 yazar aday gösterildi. Kazananlar, 10 Aralık’ta – Alfred Nobel’in ölüm yıldönümünde – Stockholm’de düzenlenecek törenle ödüllerini alacak. Ödülün parasal değeri 11 milyon İsveç kronu(yaklaşık 1 milyon avro).

Geçtiğimiz yıl ödülü Güney Koreli yazar Han Kang kazanmıştı. Avusturya’dan ise Elfriede Jelinek (2004) ve Peter Handke (2019) geçmişte Nobel Edebiyat Ödülü almıştı.

Dünya Çapında Tanınan Bir Yazar: Nobel Ödüllü László Krasznahorkai’nin Mirası Artık Avusturya Ulusal Kütüphanesi’nde

“Kafka, Beckett ve Thomas Bernhard bir araya gelmiş gibi” ifadesi, László Krasznahorkai’nin edebi tarzını en iyi tanımlayan cümlelerden biri haline geldi. 2015’te “Man Booker International Prize”, 2021’de “Avusturya Avrupa Edebiyatı Devlet Ödülü” ile onurlandırılan ve 2025 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Macar yazar, çağdaş dünya edebiyatının en etkileyici isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Yıllardır Nobel için adı geçen Krasznahorkai, artık yalnızca eserleriyle değil, mirasıyla da Avrupa kültür mirasının bir parçası. Avusturya Ulusal Kütüphanesi (ÖNB), yazarın kapsamlı arşivini devralarak bu mirası 2024 koruma altına aldı.

Kütüphane Genel Direktörü Dr. Johanna Rachinger, “László Krasznahorkai’nin mirasını devralarak, dünya çapında bir yazarın yaşamına ve eserlerine ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyuyoruz” dedi.

Bu yıl 71 yaşına giren yazarın eserleri 30’dan fazla dile çevrildi, romanları birçok ülkede yayımlandı ve bazıları sinemaya uyarlandı. Özellikle yönetmen Béla Tarr’ın 1994’te filme aldığı “Satanstango” romanı, dünya sinemasında kült statüsüne ulaştı.

Kütüphaneye devredilen miras; 1980’lerden bu yana 23 ülkeden 700’den fazla kişiyle yapılan yazışmalar, roman taslakları, el yazmaları, düzeltilmiş metinler, film senaryoları ve çeviri süreçlerine dair belgeler gibi son derece kapsamlı materyalleri içeriyor. Arşiv ayrıca günlükler, seyahat belgeleri, ses kayıtları, videolar ve fotoğraflar gibi kişisel dokümanlarla yazarın yaratıcı dünyasının küresel boyutunu gözler önüne seriyor.

1954’te Gyula (Macaristan)’da doğan Krasznahorkai, Szeged’de hukuk, Budapeşte’de Macar dili ve felsefe eğitimi aldı. Gençlik yıllarında Macaristan taşrasında farklı işlerde çalıştıktan sonra Güney Amerika, Moğolistan, Çin ve Japonyagibi ülkelere uzun araştırma ve yazı seyahatleri yaptı. ABD’de okuma turları düzenledi ve dersler verdi. 1987-1988 yıllarında Berlin Sanatçı Programı (DAAD) konuğu oldu; son yıllarda ise Viyana ile Trieste arasında yaşamını sürdürüyor.

Eserlerinde Robert Musil, Franz Kafka, Thomas Bernhard, Ingeborg Bachmann ve Heimito von Doderer gibi Orta Avrupa edebiyatının devlerinden esinleniyor.

“Kıyametin Ustası” Olarak Anılan Nobel Ödüllü Yazar

Krasznahorkai, 1985’te yayımladığı ilk romanı “Satanstango” ile edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Roman, güneydoğu Macaristan’daki harap bir köyde geçen ve devlet sosyalizminin çürümüş yapısını alegorik biçimde ele alan bir başyapıt olarak görülüyor.

Yazarın eserlerinde apokaliptik temalar, trajikomik ironi ve varoluşsal bir karanlık dikkat çeker. 1988 tarihli “Gnadenverhältnisse” adlı öykü kitabı ve 1999 tarihli “Krieg und Krieg” romanı da bu atmosferi derinleştirir. Amerikalı yazar Susan Sontag, onu “Kıyametin ustası” olarak tanımlamıştır.

1989’da yayımlanan “Melancholie des Widerstands” (Direnişin Melankolisi), siyasi ve toplumsal değerlerin çöküşünü dev bir doldurulmuş balinanın gelişiyle simgeleyen kıyametvari bir roman olarak dikkat çekti.

Krasznahorkai’nin seyahatleri, 1993’te yayımlanan “Urga’nın Tutsağı” (Çin üzerine bir seyahat kitabı) ve 2005 tarihli “Kuzeyde bir dağ, batıda yollar, doğuda bir nehir” adlı eserine de ilham verdi. “Seiobo auf Erden” (2010) kitabında farklı dönemlerde ve kıtalarda geçen 17 öykü yer alırken, “Baron Wenckheims Rückkehr” (2018) ve “Herscht 07769” (2021) romanları, çağdaş toplumun çöküşüne dair karanlık ama lirik bir bakış sunar.

Krasznahorkai’nin Nobel Edebiyat Ödülü, bu uzun edebi yolculuğun doruk noktası olarak görülüyor. Akademi, yazarı “kıyamet sonrası bir dünyada sanatın kurtarıcı gücünü vurgulayan vizyoner bir dilin ustası” olarak tanımladı. Son çıkan öykü kitabı “Im Wahn der Anderen” (2023) ise takıntılı bir New Yorklu kütüphaneciyi konu alıyor. (yenivatan.at APA, ORF)

Exit mobile version