1922 tarihli Viyana Gazetesi’nde Liman Paşa Atatürk’ü anlatıyor: „Avrupa kapılarında Türkler“

Türkiye Cumhuriyeti 2023 yılında 100. yılına girdi ve Yeni Vatan Gazetesi birçok haber, proje ve analizleri ile özellikle Avusturya menşeli konulara yer vermeye devam ediyor. Bundan takribi yüz yıl önce 17 Eylül 1922 tarihli „Neues Wiener Tagblatt“ Gazetesi´de Müşir Liman v. Sanders Paşa imzalı, “Avrupa Kapılarında Türkler” başlıklı haberinin Türkçe tercümesi özellikle 100.'cü yaşına giren ve içten dıştan yıkılmak için her türlü sözde İdris ve özünde İblisler'in cirit attığı Türkiye için önem taşıyor.

Bu analizlerden bir tanesi „Ankara’dan Türk Macar Dostluk Derneği Başkanı Tosun Saral’ın „Avrupa kapılarında Türkler“ başlıklı kaynakları ile aşağıda yayınladığımız analizidir.

İsmail Tosun Saral [1]

Beşinci Türk Ordusu’nun komutanı ve Filistin Cephesi’nde Yıldırım Orduları Komutanı  olan seçkin Alman generali  Müşir Liman v. Sanders Paşa

Avusturya’nun başkentinde Viyana yayınlanan 17 Eylül 1922 tarihli Neues Wiener Tagblatt Gazetesi,    9 Eylül 1922 günü işgalci Yunan Ordusunun İzmir’de denize dökülmesi ile kazanılan büyük zafer nedeniyle “Avrupa Kapılarında Türkler” başlığı altında yayınladığı yazısında , Dünya Savaşı’nda  İstanbul ve Gelibolu Yarımadası’nın savunmasıyla ünlenen  Beşinci Türk Ordusu’nun komutanı ve Filistin Cephesi’nde Yıldırım Orduları Komutanı  olan seçkin Alman generali  Müşir Liman v. Sanders Paşa’nın görüşüne başvurarak,  Türklerin büyük zaferinin yarattığı küresel siyasi durumdan bahsediyor ve Paşa’nın ve  Mustafa Kemal’in harekâtına duyduğu sempati, Kemal Paşa’nın Onun  öğrencisi [2] olması ve savaş sırasında doğrudan komutası altında bir birliğe komuta etmesi bilinirse daha da iyi anlaşılabilir diyor. [3]

Bundan takribi yüz yıl önce 17 Eylül 1922 tarihli „Neues Wiener Tagblatt“ Gazetesi´de Müşir Liman v. Sanders Paşa imzalı, “Avrupa Kapılarında Türkler” başlıklı  haberin Türkçe tercümesi şöyle:

      “Bütün dünya Türklerin hızlı zaferi karşısında şaşırdı. İstanbul’da olduğu gibi Kalküta’da  Türk zaferlerinin onuruna bayraklarla donatıldı. Ancak Londra bu durumdan memnun olmadı. Türkleri Yunanlılar tarafından yerle bir etmek ve onları İngiliz barış şartlarına uymaya zorlamak şeklindeki Doğu’ya yönelik İngiliz politikası büyük bir talihsizlik olduğunu kanıtladı. Şimdi Mustafa Kemal’in orduları Asya ve Avrupa sınırlarına dayandılar ve İngiltere, Türklerin başkent Konstantinopolis’e ve Türkiye’nin son Avrupa toprakları olan Trakya’ya girmelerini ve Çanakkale Boğazı kıyılarının işgal etmelerini zorla engellemek isteyip istemediği sorusuyla karşı karşıyadır. Özellikle İngiliz basını tarafından yayılan tüm endişe verici haberler ışığında, bu soruya çok soğukkanlılıkla bakmak uygun görünüyor. İstanbul, Trakya ve Boğazlar gibi Türk İmparatorluğu’nun gerekli bir parçasıdır. Mustafa Kemal bu yerlerden asla vazgeçmeyecektir ve tüm İslam dünyası bu talebin arkasında ve onun yanındadır. İtilaf devletleri, dünya savaşında Trakya’nın bir karışını işgal edemedi. Çanakkale Boğazına donanma ile yaptıkları büyük  saldırı 18 Mart 1915 de başarısız oldu. Sonra özellikle The Times’ın haklı olarak İngiltere’nin şimdiye kadar yaşadığı en muazzam beceriksizlik olarak adlandırdığı  uzun ve kanlı Gelibolu harekâtı başarısızlığa uğradı. Türkiye ile İtilaf Devletleri arasındaki  30 Ekim 1918  ateşkes gününe kadar bu durum değişmemiş, Trakya ve İstanbul gibi Çanakkale Boğazı Türkiye’nin elinde kalmıştır. İstanbul, 1453’ten beri Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti ve Hilafetin merkezidir. Konstantinopolis İslam’ın başkentidir ve öyle kalacaktır! İngiltere, İslam’ın başkentinin halifeliğin bulunduğu yer olduğunu iddia ederken yanıldı.  İngiltere tarafından Mekke’de görevlendirilen düzmece halife Hüseyin’in  tüm Müslüman dünyasının oybirliği ile muhalefetiyle karşılaştığını görmek zorundaydı. İngilizler, Trakya halklarının sözde “kendi kaderini tayin etme” hakkını bile talep edemez. Trakya, en son Türk istatistik verilerine göre – Türkler için biraz fazla elverişli olduğu söylenebilir, ancak genel olarak doğrudur – 1.550.000  toplam nüfusta sadece yaklaşık 300.000 Rum bulunmaktadır.  Bu arada, İngiliz hükümeti muhtemelen en son olaylar sayesinde Trakya’nın bir Yunan bölgesi olmasının  siyaseten   imkansız olduğunu  fark etmiş  olmalıdır. Hindistan heyetinin geçen yıl Londra’da Müslümanlar adına Lloyd George’a ciddiyetle söylediği sözler bugün büyük önem kazandı.Müslüman bakış açısını en iyi şekilde açıklayan anahtar noktaları aşağıda  sıralıyorum.

Hind heyeti sözcüleri, Sevr Antlaşması Müslümanlar tarafından zalimce sert ve adaletsiz olarak algılandığını belirttiler. Trakya’nın Yunanlılara verilmesi, İstanbul’a ve dolayısıyla halifeliğe sürekli bir tehdit anlamına gelir. Hilafet, Müslüman dininin temel bir parçasıdır. İslam’ın başı olarak halife, yasal olarak haklı bir zorunluluktur. İslami itikada göre halife, herhangi bir dış kontrolden bağımsız olmalıdır. Boğazlarda uluslararası bir garnizon kurulması, Türk egemenlik hakları  ile bağdaşmaz vs.  Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de   zaferle biten Türk müdafaası ve İslam dünyasında tarifsiz bir coşku yaratan son birkaç günlük olaylar  ve  bu beyanlar karşısında İngiltere, Konstantinopolis, Trakya ve Boğazlar üzerinde kendi iradesine göre tasarruf hakkını nereden alıyor?  Fransızlar ve İtalyanlar, prensipte Türk bakış açısına karşı çıkarlarsa ve İngiliz Başbakanı’nın bakış açısını takip etmek isterlerse, Doğu’daki tüm konumlarını tehlikeye atarlar. Bu kesinlikle olmayacak ve Birleşik İslam karşısında İngiltere, sonucu öngörülemeyen bir savaşa girecek durumda değil?  Bu nedenle, bugün çok trajik bir şekilde ruhları heyecanlandıran açıklamaları trajik görmemek  gerekir. Türkler İzmir’i almakta çok güçlü olduklarını gösterdiler. Türk birlikleri disiplinli ve Mustafa Kemal’in kontrolu altındadır.  Yunanlıların Küçük Asya topraklarına ayak bastıklarında katlettikleri Türk ahalinin intikamını Türkler almadı. İngiliz gazetelerinin  yazdığı Ayasofya’daki zafer kutlamalarında „Kahrolsun Hıristiyanlar“ çığlığının yükseldiği haberleri de kesinlikle doğru değil. Şimdi, bölünmemiş bir Osmanlı İmparatorluğu’nun tanınmasına yönelik meşru Türk taleplerine arabuluculuk yapan Fransız ve İtalyan görüşlerinin, yardımcı olacağı müzakereler gerçekleşecek.  Ancak hiç kimse bugün İslam ülkeleri tarafından desteklenen  ve son yirmi yıl içinde uzun süren savaşlarının ardından yeniden özgür bir Osmanlı İmparatorluğu için savaşmak zorunda kalan ve son güçlerini kullanan Türklere saygıyı kimse ardına komasın. Bu, bugün İslam’ın gücünün yüksek bir göstergesidir. Kalküta’da olduğu kadar İstanbul’da da ve yüzlerce camide insanlar İslam’ın üstünlüğü, Osmanlı İmparatorluğu için dua ediyor.”

[1] Emekli İş Bankası Müdürü, Türk Macar Dostluk Derneği Başkanı, Macaristan Şövalyesi

[2]  Mustafa  Kemal’in Çanakkale Muharebeleri sırasında 19’ncu Tümen Komutanı olarak Liman Paşa’nın emrinde görev yapmış olması, Onun Liman Paşa’nın öğrencisi olmasını gerektirmez. Liman Paşa Mustafa Kemal gibi büyük bir askeri dehayı kendi öğrencisi gibi göstermekle kendine onur bahşediyor.

[3] Neues Wiener Tagblatt (Tages-Ausgabe), 17.9.1922, s.2 Die Türken vor den Toren Europas.

Diğer haber ve analizler

Cumhuriyet 100. Yaşında: Müşir Liman v. Sanders  Paşa Türk zaferini anlatıyor
Liman Paşa 1921,22 ve 23 yıllarında Avusturya’nın Innsbruck ve Viyana şehirlerinde Türkiye ile ilgili seri konferanslar vermiştir. https://www.yenivatan.at/cumhuriyet-100-yasinda-muesir-liman-v-sanders-pasa-tuerk-zaferini-anlatiyor/

Mustafa Kemal (Atatürk)  hakkında Avusturya gazetelerinde yayınlanan ilk haberler
https://www.yenivatan.at/mustafa-kemal-atatuerk-hakkinda-avusturya-gazetelerinde-yayinlanan-ilk-haberler/

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI CEPHELERİNDE TÜRKLERLE OMUZ OMUZA SAVAŞANLAR…https://www.yenivatan.at/birinci-duenya-savasi-cephelerinde-tuerklerle-omuz-omuza-savasanlar/

KIRMIZI BEYAZ KIRMIZI

ROT WEISS ROT

Birinci Dünya Savaşı‘nda Avusturya-Türk İşbirliğinden Kesitler adlı kitap, hem internet ortamında E -Book şeklinde hem de baskı halinde yayınlandı. Eser Avusturya’nın Milli Kütüphanesi, Parlamentosu başta olmak üzere önemli tüm kütüphanelerinde yerini kaynak eser olarak almaya başladı. Eserin yazarı İsmail Tosun Saral, „Kitabımla Avusturya Türkiye arasında bir nebze iyilik ve yakınlaşma yolunda bir tohum da ben serpebildiysem ne mutlu bana!“ dedi.
https://www.yenivatan.at/kirmizi-beyaz-kirmizi-rot-weiss-rot/

Otto Viktor Karl Liman von Sanders kimdir?

Otto Viktor Karl Liman von Sanders (Almanca telaffuz: [ˈɔtoː ˈliːman fɔn ˈzandɐs] 17 Şubat 1855, Stolp – 22 Ağustos 1929, Münih), Alman general ve Osmanlı mareşali olan asker.

Otto Liman Von Sanders, 17 Şubat 1855 tarihinde, Prusya’nın Pomerania bölgesindeki Slupsk’de dünyaya geldi. Babası Prusyalı Yahudi bir asilzade ve mülk zengini bir aristokrattı. Genç yaşta orduya yazılan Sanders, 1874 yılında, Essen Muhafız Birliği’nde subay olarak göreve başladı.

1911 yılında generalliğe kadar yükseldi. 1913’de Alman Ordusu’nun Osmanlı birliklerine eğitim ve lojistik hizmet vermek üzere oluşturduğu komisyona başkan olarak atandı ve I.Kolordu Komutanlığı’na getirildi.

Yaklaşık 80 yıldır ordusunu Avrupa’nın teknik seviyesine getirmek için modernizasyon çalışmaları yürüten Osmanlı İmparatorluğu’nda, bu amaç doğrultusunda görev alan son Alman general, Liman Von Sanders oldu.

Özellikle Sultan II. Mahmud döneminde oldukça fazla ağırlık verilen askeri ıslahat çalışmalarının, aradan 75 yıl geçmesine rağmen istenilen başarıya ulaşamamasının nedeni, Alman teknik ve eğitim desteğinin yetersiz kalmasından ziyade, Türklerin, Doğu medeniyetlerine özgü alışkanlıklarını, Batının katı askeri metotlarına uyduramamasıydı.

Osmanlı şehzadeleri ve yüksek asilzade sınıfının oluşturduğu yönetim kademeleri ve bunlar arasındaki koordinasyonsuzluk büyük bir problemdi. Bunun yanı sıra, saraydaki iç çekişmeler, yolsuzluklar ve kötüye kullanılan görevler de büyük bir sorun teşkil ediyordu. Bu durumda, Alman danışmanların, ordunun altyapısını iyileştirmeye, ıslah etmeye yönelik çalışmaları etkisiz kalıyordu. Hizmet sektöründe ihtiyaç duyulan nakliye ve iletişim de, altyapı eksikliğinden dolayı, o yıllarda oldukça yetersizdi.

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner