Rusya istedi, et ithalatında test şartı nasıl kaldırıldı?

Avusturya´dan Türkiye´de tatil yapanlar dikkat

Rusya’nın Türkiye’ye et ihracatı konusunda ‚gereksiz prosedür‘ diyerek kaldırılmasını istediği laboratuvar testi şartı, yapılan yönetmelik değişikliği ile kaldırıldı. Türkiye son günlerde İstanbul Silivri ve Sivas Gürün ilçelerinde görülen şarbon vakası ile çalkalanırken, bakanlığın yurt dışından ithal edilen hayvanlar için uygulanan denetimi son altı aydır yaptırmadığı iddia edilmişti.

Şarbon nedeniyle hastanelere başvuranların sayısı her geçen gün artıyor…

RUSYA ‚LÜZUMSUZ‘ DEDİ, YÖNETMELİK DEĞİŞTİ

Türkiye’nin gıda ithalatı konusunda yeterli denetimi yapıp yapmadığı tartışılırken, 20 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yapılan yönetmelik değişikliği dikkat çekti.

Tarım ve Orman Bakanlığı „Sığır Eti İthalatında Sağlık ve Teknik Şartların Belirlenmesine İlişkin Tebliğ“e geçici madde ekleyerek et ithalatındaki denetimlere istisna getirildi.

Değişiklikte, „Ürünlerin Ülkeye Girişinde Veteriner Kontrollerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğin geçici 3’üncü maddesi bu Tebliğ kapsamı dışındadır“ ibaresi yer aldı.

Rusya Tarım Ürünleri Denetim Ajansı (Rosselhoznadzor), geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye başlatılan sığır eti tedarikiyle ilgili lüzumsuz şartların kaldırılarak, ihracat prosedürünün daha sade hale getirilmesini önermişti.

Ajansın, Türkiye’nin sığır eti tedarikiyle ilgili öne sürdüğü bazı taleplerin lüzumsuz olduğuna dikkat çekildiği açıklamada, „Türkiye’nin büyükbaş hayvanların her birine ‘deli dana‘ laboratuvar testlerinin uygulanmasını talep etmesi, Rusya‚da bu hastalığın varlığı ille ilgili herhangi bir kaydın olmaması nedeniyle lüzumsuz ve ekonomik açıdan mantıksız. Buna bağlı olarak Rosselhoznadzor, daha önce dile getirilen şartlarda değişikliğe gidilmesini önerdi. Rus yetkililer, Türk meslektaşlarımızın taleplerinde yapılmasını önerdiği değişikliklerle ilgili bilgiyi en kısa zamanda kendilerine iletecek“ ifadelerine yer verilmişti.

 PUTİN DE ‚RUS ETİ‘ İSTEMİŞTİ

Temmuz ayında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılan 10. BRICS Zirvesi kapsamında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan ikili görüşme Rus basınında geniş yankı bulmuştu. Ria Novosti haber ajansı habere, „Putin, Erdoğan’la restoranda başbaşa yemeğe evet dedi, ama bir şartla“ başlığını attı.

Resmi Vesti televizyon kanalı da, „Türk restoranında Rus et yemekleri olursa bu durumda Erdoğan ve Putin birlikte yemekte buluşacak“ diye haber yapmış ve bu haber yalanlanmamıştı.

 BİR GÜN SONRA RUS ETİ GELDİ

Rusya ile Türkiye arasında iki yıldan bu yana sıkı pazarlık konusu olan et ithalatı, Rusya lideri Putin’in BRICS zirvesinde Cumnurbaşkanı Erdoğan’a “Sizinle Türkiye’de restorana Rus eti geldiğinde giderim” esprisinden bir gün sonra gerçekleşmişti.

Putin ile Erdoğan arasında geçen bu konuşmanın üzerinden 24 saat bile geçmeden Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksey Gordeyev ilk parti etin Rusya’dan Türkiye’ye gönderildiğini açıklamıştı.

 ‚SİYASETEN‘ İTHALAT

Bir önceki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ise mart ayında yaptığı açıklamada, Türkiye’nin et ihtiyacından değil de, siyasi olarak et alımı yaptığını söylemişti.

Rusya ‚dan kırmızı et, süt ve deniz ürünleri ithalatına ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Fakıbaba, „Süt ile ilgili olarak süt fazlalığımız var. İthalat olacak mı şu anda bilmiyorum. Ülkeler bazen siyasi olarak birbirleri ile alışveriş yapmak zorunda kalıyorlar“ demişti.

 ‚SİYASİ‘ RİSK Mİ?

Bakan’ın bu açıklamaları, Putin’in Erdoğan’a koyduğu ‚Rus eti‘ şartı ve yönetmelikte yapılşan değişiklik, „Türkiye gıda ithalatı konusunda ’siyaseten‘ bazı risklere mi giriyor?“ sorusunu akla getirdi.

  RUSYA BİNLERCE TON GIDAYI GERİ YOLLUYOR

Öte yandan Türkiye’den narenciye ve domates başta olmak üzere çeşitli tarım ürünleri ithal eden Rusya, sık sık ülkesindeki gıda güvenliği şartlarına uymadığı gerekçesi ile binlerce ton gıda maddesini Türkiye’ye iade ediyor.

Şarbon hangi belirtilerle ortaya çıkıyor

Şarbon nedeniyle hastanelere başvuranların sayısı her geçen gün artıyor…

Şarbon nedeniyle hastanelere başvuranların sayısı her geçen gün artıyor. Şarbonun belirtilerini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şarbonun deri şarbonu, akciğer şarbonu ve bağırsak şarbonu olmak üzere üç tane formu olduğunu söyledi. Ceyhan, kurban etinden de şüphe ediliyorsa tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

Brezilya’dan ithal edilen büyükbaş hayvanlarda şarbon çıkmasının ardından Türkiye’nin birçok noktasında karantina ilan edildi. Ankara ve İstanbul’da onlarca kişi şarbon hastalığı şüphesiyle 22 kişi başvuru yapmıştı.

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şarbonun “bacillus anthracis” adı verilen bir mikroptan kaynaklandığını ve doğada oldukça yaygın bir şekilde bulunduğunu söyledi.

İSTANBUL VALİSİ ŞAHİN’DEN ŞARBON AŞISI AÇIKLAMASI!

Habertürk’ten Demet Demirkır’ın haberine göre, hasta hayvanların ölümünden sonra toprakta 50 seneye kadar mikrobun yaşadığını vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Şarbon, hayvanlarda son derece öldürücüdür. Eğer hastalık tedavi edilmezse hemen hemen hayvanların yüzde 100’ünü öldürür. Hayvanların etlerine temas edenler bu hastalığa yakalanabiliyor. Ete temas eden el vücudun herhangi bir yerine değdiğinde o zaman deri şarbonu ortaya çıkabiliyor” dedi.

Şarbonun üç tane formu (deri şarbonu, akciğer şarbonu, bağırsak şarbonu) olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ceyhan, “Akciğer şarbonu ve bağırsak şarbonu daha az görülmesine rağmen daha tehlikelilerdir. Bir tanesi, enfekte etlerin iyi pişirilmeden tüketilmesidir. Çiğköfte alışkanlığı nedeniyle bu bizim için önemli bir konu. Özellikle bu dönemlerde çiğ etten uzak durmak lazım. Gastrointestinal şarboni deri şarbonuna göre daha tehlikelidir. Genellikle mikrop bağırsağa yerleşiyor ve orada yara meydana getiriyor ve oradan vücudun diğer bölgelerine yayılıyor. En tehlikelisi ise solunum formu denilen şeklidir. Bakteri sporlarının solunması şekliyle oluşur. Bu daha da tehlikelidir ve ölüm oranı son derece yüksektir. Toz şarbon genellikle akciğerlerde, gözde şişme ve beyin yayılımına neden oluyor” diye konuştu.

‘HASTALIK İZ BIRAKAN YARAYLA ORTAYA ÇIKAR’

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, genelde bir yarayla ortaya çıkan deri şarbonunun tedavi edilmezse öldürme riski olduğunu kaydetti. Tedavide etkin ilaçlar olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ceyhan, “Erken tedavi başlanırsa ölüm oranı son derece düşüktür. Hastalık iz bırakan bir yarayla ortaya çıkar, yaranın olduğu yere yakın bir yerdeki lenf bezinde büyüme, ağrı şikayetleriyle geçiştirilebiliyor. Tedavide son derece etkili ilaçlar var” dedi.

ŞARBON HANGİ BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR? 

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şarbon belirtileriyle ilgili şunları söyledi:

“Genellikle ciltte görülen formunda, ete temas edilen yerlerde önce pembe sonra kızaran bir yara şeklinde ortaya çıkar. Birkaç gün içerisinde o yara, içi sıvı dolu ‘bül’ adı verilen bir şekle dönüşüp, ortadan başlayarak yara siyahlaşmaya başlıyor, kabuklaşıyor ve ortasında da ülser meydana geliyor. Genelde elde görüldüğünde koltuk altında; başta görüldüğünde boyunda lenf bezi şişliği, ateş, kusma şeklinde ortaya çıkıyor. Kuluçka süresi oldukça kısadır, 1 ila 5 gün arasında ortaya çıkar. Hasta tedavi edilmediğinde ya da geç tedavi edildiğinde mikrop, lenf bezlerinden kana, kandan diğer organlara yayılabilir. Bu nedenle erken dönemde tanıyı koyup, hemen tedaviye başlamak çok önemlidir.”

KURBAN ETİNDE ŞÜPHE VARSA…

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalığın sık görülmesi açısından bazı risk grupları var. Özellikle hayvan besicileri, veterinerler, laboratuvarda şarbon içeren materyalle çalışanlar, kasaplar, çiğ et yiyenler risk altında… Yediği etten hastalık kapanlarda bağırsak şarbonu meydana geliyor, o daha tehlikelidir. Eğer kurban etinde şüphe varsa tüketmemek gerekiyor. Ayrıca çok yaşlılar, çok küçük çocuklar, kanser hastaları, kortizon gibi bağışıklık baskılayan ilaç kullananlarda hastalık daha ağır seyredebilir.

 

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner