Avusturya Burgenland Valisi Doskozil : İltica başvuru ve prosedürlerine AB dışında karar verilmeli

Birol Kılıç, Analiz Gözlem, 7.11.2023

Avusturya’da solun içinde kaçak mültecilere karşı sert önlemler alınması karşında dikkat çekici gelişmeler var. En sonuncusu tekrar dün önemli bir toplantıda gün yüzüne çıktı. Bu durum Türkiye için ne anlama geliyor? Birçok kişiyle AB ülkeleri içinde konuşuyoruz, dinliyoruz ve izliyoruz. Analiz ve gözlerimizi kısa olarak tarihe not düşmek amacı ile Viyana’da dile getirelim.

Ne oldu ? Türkiye için önemi nedir? 

SPÖ içinde sağı temsil eden Burgenland Valisi Hans Peter Doskozil, „Bir AB ülkesine ilticaya AB dışında karar verilmeli ve olumlu bir karar çıkması halinde sığınmacıların AB içinde nasıl dağıtılacağına bakılmalı. AB dışında toplanan merkezlerde  iltica etmek insanlar hakkında olumsuz bir karar çıkması halinde ise ülkelerine nasıl geri gönderilecekleri Avusturya ve AB sınırlarına girmeden sağlanmalıdır.“ dedi. Şu anda bağlı olduğu SPÖ Merkez federal partinin siyasetinden açıkça uzaklaşmış olan Burgenland’ın SPÖ’lü Valisi, bu belgenin federal SPÖ için de hala geçerli olduğunu varsaydığını ifade etti.

Thomas Prantner’in danışmanlık ajansı C3 tarafından Viyana´da düzenlenen „Business Talk“ etkinliğinde konuşan SPÖ´nün Burgerland Eyaleti Valisi Doskozil, AB ülkeleri sınırlarında daha sıkı sınır kontrolleri gibi baskıcı önlemlerin çözüm olmadığını, iltica konususunda prosedürel sistemin değiştirilmesi gerektiğini ifade ettikten sonra, “ entegrasyon söz konusu olduğunda  Avusturya’da federal hükümet ve eyaletlere görev düştüğün“  söyledi.

Ülkeye şu anda giren ilticacılara „Avusturya değerler kodu anlaşması“ imzalatılacak

Avusturya’da kısa adı SPÖ  başkanlığını şaibeler ile kaybeden  partinin ortanın sağ siyasetçisi olarak bilinen Burgenland valisi Hans Peter Doskozil’in (SPÖ) altını çizdiği diğer önemli nokta şu oldu. Özellikle Avusturya’nın Hiristiyan Demokrat Partisi olan ÖVP tarafından yönetilen  Eyalet tarafından tartışılan sığınmacılar için bir değerler kodunun imzalanmasının önemli olduğunu ve desteklediğini ifade etti. „Göç sorununu“ çözmek için Avrupa Birliği dışında prosedürel merkezlere ihtiyaç olduğunu söyleyen Doskozil, birkaç yıl önce aynı partiden Karintiya Valisi Peter Kaiser ile birlikte geçmişte SPÖ için geliştirdiği modeli tanıttı.

Doskozil Orta Doğu’daki gerilimin ardından Avusturya’da Yahudi düşmanlığı yani antisemit suçlarda artışın „yanlış bir göç politikası ve yanlış bir entegrasyon politikasının“ sonucu olduğunu ifade etmesi dikkat çekti. Viyana’da son üzücü İsrail ve Gazze olayları sonucunda sokaklara çıkarak İsrail’i sert bir sekilde protesto eden  özellikle Arap ve müslüman artı  yerli sol görüşlü Avusturyalılar dikkat çekiyor ve yasaklanıyor. 

Peki bu AB dışındaki ülkeler veya bölgeler neresi olacak?

Avusturalya( Avusturya değil) şu anda bir ada olarak ülkesine gelen ilticaları ada dışında bir yerde tutuyor ve iltica işlemlerini başlatıyor. İltica eden kişiler ister kaçak isterse normal yollarla gelsin Avusturalya dışında bir adada toplanıyor.  Hızlı bir şekilde karar veriliyor. İltica hakkı kazanalar ülkenin dili, gelenek, görenek, tarih ve demokrasi kurslarına gitmek ve tamamlamak zorunda.

Şu anda  İtalya Arnavutluk ile bir anlaşma sağlamış bulunuyor. İtalya ülkesine gelen kaçak veya normal ilticaları Arnavutluğun bir yerine adeta açık hapishane gibi götürecek.

İngiltere Türkiye’nın sınırlarında böyle bir çalışma için anlaştı.  Sınır koruma adı altında İngiltere Türkiye’nin batısında  ülkesinde istemediği kaçak göçmenlerini kafa başına 20 bin Pound gibi yüksek paralar ödeyerek yollama derdinde olduğunu uzmanların ortak görüşü. Bir ülkeyi kaosa süreklemenin kaçak göçmenlerle olacağını burada uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Avrupa Birliği başta geçtiğimiz aylarda Luxemburg ve daha sonra Brüksel’de ki toplantılarında AB ülkeleri arasında ilk geldikleri ülkelere geri atma anlaşması üzerinden Macaristan ve Polanya’nın vetosuna rağmen kabul etti.  Kaçak ilticacılar ilk geldikleri ülkeler olan mesela Macaristan’a 10 bin Avro ile 16 bin Avro para ödenerek ya ülkesine geri almasını veya geri yollanmasını isteniyor. Nasıl mı? Burası sorunun bam teli.

Macaristan Başbakanı Orban kendi ülkesine gelen kaçak mültecileri başta Avusturya üzerinden Almanya ve İsveç’e kendi deyimiyle postaladı ve kendi ülkesinde mülteci istemediğini defalarca söyledi. Macaristan ve Polanya Avrupa Birliği ülkelerinde neredeyse sıfır iltica kabul etmeleriyle dikkat çekiyor.

Hepsinin yeri Türkiye

Viyana’da mülteci konularında uzman A. B. bu konuda bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz sorumuza şöyle cevap verdi: „Ekonomisi bitap düşmüş, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan, kontrol sistemleri ve demokratik hukuk devleti çökerek iflasa giden, Avrupa´da mafya ve organize suçların resmi açıklamalara lideri olmuş diğer bir değişle mafya bataklığına dönüşmüş Türkiye’ye AB tarafından  veya bir AB ülkesi tarafından iltica başı bir formül bulnuarak 10 bin Avro veya daha fazla paranın mafyatik siyaset bürokratik sistemde paraların paylaşılması karşında Avrupa’dan kaçak iltica alması muhtemeldir. 1000 kaçak ilticacı ne kadar para eder hesap edin? 10 Milyon Avro. Bu para için tahmin edin neler yapar bu mafya sistemi ? Zaten gelenlerin hepsi müslüman Arap, Afganlı ve Afrika’dan. Hepsinin yeri Türkiye. Bu yeni vatandaşlarla ülkenin laik sistemini yok etmek daha kolay değil mi. Ortada bir Win Win durumu yok mu ?“ dedi.

AB’nin dış sınırlarında toplama kampları gibi „sığınma merkezleri“, „daha sert ve sıkı kontroller“,  Avrupa Birliği üye ülkeler arasında sığınmacıların daha eşit dağılımı.

Bu başlıklarla Lüksemburg’da vuku bulan Haziran 2003 zirvesinde, AB daha sert bir iltica politikası üzerinde anlaşmış durumda.  Lüksemburg’da  AB sığınmacı zirvesini  izleyen Türk uzmanlar, „AB’ye güya tam üyelik müzakereleri devam eden Türkiye’nin ve yerli halkının çıkarlarının dikkate bile alınmamasının nedeni, son yirmi yıldır ve özellikle 2015 yılından bu yana Türkiye’deki iktidarın para karşılığında adeta Türkiye’yi bir sığınmacı cehennemine çevirmesidir. AB, ‘Türkiye’ye para veririz, sığınmacıları ekonomik sorunu olan Türkiye’ye yollarız’ kafasında. Türkiye’yi kabuslu yıllar bekliyor.“ dedi.

Avrupa Birliği başkanı başta olmak üzere Almanya, Avusturya başbakanları ve dışişleri bakanlarının 28 Mayıs 2023’te AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı ardı ardına acil kodları yan cümle kurmaksızın kutlamalarının nedeni bir daha belli oldu dediğimizde pek inanan çıkmadı.

AB’nin adeta AB üyeliğinden atmak istediği Macaristan‘ın Başbakanı Orban, Erdoğan’ın kazanması için tüm hükümetin kiliseye gidip dua ettiğini açıklamıştı. Hedef Türkiye üzerinden AB’ye sığınmak isteyen Suriye, Afgan ve Afrika asıllı vatandaşların Erdoğan hükümetine para ödeyerek Türkiye’de kalması. Alkışların nedeni buydu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çektiği eziyet kimsenin umurunda değil.

Kesin olan birçok AB ülkesinin hızlı çözüm için bastırıyor olması.

AB´ye yönelik yüksek sayıdaki sığınmacı ve iltica başvuruları ve Haziran 2024’te yapılacak AB seçimleri göz önüne alındığında, birçok AB ülkesinin hızlı bir çözüm için baskı yapmasına şaşırmamak gerekiyor, çünkü başta Avusturya ve Almanya’da olmak üzere yerli halk, sadece erkeklerden oluşan ve çoğunluğu medeni olmayan bir dünyandan gelen ve yerli halkı rahatsız eden sığınmacılardan rahatsız.

Bundan dolayı Avusturya ve Almanya’da aşırı ve popülist sağ  FPÖ partisi resmen 2024 seçimlerinde  birinci olma yolunda ilerliyor.

Peki uzlaşma ne diyor ?

AB içişleri bakanlarının uzlaşması, esas olarak kalma ihtimali olmayan sığınmacı ve göçmenlere çok daha katı bir muamele yapılmasını öngörüyor.

Gelecekte, güvenli kabul edilen başta Türkiye gibi ülkelerden gelen insanlar sınırı geçtikten sonra gözaltı benzeri koşullar altında sıkı bir şekilde kontrol edilen  toplama kampları gibi kabul merkezlerine gönderilecekler.

Burada normal şartlarda altı ay içerisinde iltica etme şanslarının olup olmadığı incelenecek. Eğer şansları yoksa derhal geri geldikleri ülkeye mesela Türkiye’ye geri gönderileceklerdir.

Roberta Metsola, Avrupa Parlamentosu Başkanı’nın ifadelerine dikkat , “AB dış sınırında ağır yük altındaki üye ülkelerle daha fazla dayanışma iyidir.  Daha katı iltica prosedürlerinin yanı sıra, AB’nin dış sınırlarında ağır yük altında bulunan Üye Devletlerle daha fazla dayanışma içinde olunmalıdır. Gelecekte bu artık gönüllü değil, zorunlu olmalıdır. Mültecileri kabul etmek istemeyen ülkeler tazminat ödemek zorunda kalacaktır.“

Bu başlıklarla Lüksemburg’da vuku bulan Haziran 2003 zirvesinde, AB daha sert bir iltica politikası üzerinde anlaşmaları AB’nin başkenti üç aşağı beş yukarı kabul edilmiştir.

Hem AB’ye hem Türkiye’ye hayırlı uğurlu olsun.

 

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner