Şubat ayı geldi: Alevi Bektaşiler Hızır orucu tutacak

Hızır orucu, Alevî Bektaşî inancına göre her yıl Şubat ayında tutulan ve 3 gün süren bir oruçtur. Peki Hızır kimdir, Hızır orucu nedir, ne zaman ve nasıl tutulur? Alevî Bektaşîler neden Hızır orucu tutarlar?

Alevihaberler.com.tr´in  verdiği  bilgilere göre ocak ayından Şubat ayının sonuna kadar süren Hızır ayında, Alevî Bektaşîler arınma, Allah sevgisini yüceltmeye yönelik ibadetler yanında, paylaşma ve dayanışmayı önemseyen ritüeller meydana getirmişlerdir. Alevî – Bektaşî inancında “Hızır” önemli bir yer tutar ve günlük hayatta sürekli kullanılan sözcüklerin başında yer alır.

Hızır ayı” Alevi – Bektaşiler için ibadet ayıdır.

Hızır’ın uğradığı yerlere, bolluk ve bereket getirdiğine, dertlere derman, hastalara şifa olduğuna ve aynı zamanda uğurun ve kısmetin sembolü olduğuna inanılır.

Hızır ayında üç gün oruç tutulur, orucun sonunda Hızır kurbanı kesilir, lokma olarak pay edilir ve Hızır Cemi yürütülür. Alevî – Bektaşî inancına göre, Hızır ve İlyas Aleyhisselam ve Zülkarneyn ile birlikte Ab-ı Hayat suyunu aramaya çıkarlar.

Hızır ve İlyas bu suyun kaynağını bulup içmişler ve ölümsüzlüğe ermişlerdir. HIZIR KİMDİR? Hızır sözcüğü, Arapça’da “El hazır, Al Hızır” olarak geçmekte ve yeşillik anlamına gelmektedir. Çünkü Hızır’ın oturduğu ve/veya ayağını bastığı yerlerin yeşerdiğine inanılır. Hızır Alevî Bektaşîlerde ak sakallı, boz atı olan, derviş sıfatlı, dede simalı bir mürşid-î kâmildir. Alevî Bektaşî inancına göre, Hızır Allah’ın ilmi olan ilm-i ledün’e sahiptir. Hızır, Allah’ın dört büyük peygamberinden biri olan Hz. Musa’ya yardım etmiş, darda kaldığında ona rehberlik yapmıştır. Nuh Peygamber’in gemisi fırtınaya tutulunca, halk feryat edip “yetiş ya Hızır, bizi kurtar” diyerek dua etmiştir.

KİMSESİZLERİN KİMSESİ

HIZIR Hızır, karada, İlyas denizlerde zor durumda olanlara yardım etmektedir. “Yetiş ya Hızır” diyenlerin carına yetişir, bizlerin de carına, imdadına yetişir. Hızır; halk inanışında umudun, geleceğin, kimsesizliğin simgesidir. Hızır ermiştir, derviştir, kurtarıcıdır. Dara düşen canların yardımcısıdır. Yolda kalmışların rehberidir. Kötülerin ve kötülüklerin cezalandırıcısıdır. Hızır yoksul ve garibin, kimsesiz, öksüz ve yetimin sesidir. Ölümsüzlük suyu içmiştir, ilahî nurdur.

ALEVÎ BEKTAŞÎLERDE HIZIR

Ahmet Yesevi’den Pir Sultan Abdal’a, Hacı Bektaş Velî’den Şah İsmail Hatâî’ye, Abdal Musa Sultan’dan Seyyid İmadeddin Nesimî’ye tüm Alevî Bektaşî erenlerinin dilinde ve öğütlerinde “Boz atlı Hızır” darda olan müminlerin carına yetişen bir evliya olarak anlatılır. Ahmet Yesevî Hızır’ı şöyle anlatır: “Vahşi gibi çöller içinde eyler vatan; Sahralarda yoldaşları karga ve çaylak; Hacet değil âşıklara bağ ve çemen; Hızır İlyas yoldaş kılıp yürür olur.”

 

Hacı Bektaş Veli Vilayetnemesi’nde Hızır ile ilgili yer alan şu menkıbe Alevi-Bektaşi inanç evrenindeki yerini netleştirmektedir. “Hünkâr’a, bir gün, ikindi üstü, güler yüzlü, tatlı özlü, Alevi saçlı, yeşil elbiseli bir aziz geldi. Boz bir ata binmişti. Saru İsmail karşıladı, atını tuttu. O zat, teklifsizce doğru “Kızılca Halvet” e yöneldi. İçeri girdi. Saru İsmail, acaba bu atını tuttuğum er kim ola, şimdiye dek bunun gibi nurlu, yüzü güzel ve heybetli er görmedim diye düşünceye daldı. O sırada halifelerden biri geldi. İsmail, tut şu atı diye atı ona verdi, Kızılca Halvet’in kapısına vardı. Baktı ki o aziz, Hünkâr’ın karşısında oturmada. Tam bu esnada Hünkâr, ne yapalım Hızır’ım diyordu, Ulu Tanrı seni bu işe koşmuş. Tanrı kullarını zordan kurtarman gerek; şimdicek Karadeniz’de bir gemi batmak üzere seni çağırdılar; sohbetine müştakız amma ne çare, tez dur, medetlerine eriş, Tanrı izin verirse gene müşerref oluruz. Hızır peygamber, hemen kalktı, Saru İsmail, dışarıda atı tuttu.

Hızır, dışarı çıkınca İsmail, Hızır’ın üzengisini tuttu, öptü. Saru İsmail, baktı ki Hızır atını sıçrattığı gibi at, bir adımını Karaöyük’ün üstüne bastı, öbür adımda güneşle beraber dolundu, gözden kayboldu, yalnız karşıdan parıltısı göründü. Saru İsmail, vardı, gördüğünü anlattı, erenler şahı dedi, bu giden aziz kimdir? Hünkâr’a, kardeşimiz Hızır peygamberdir. Karadeniz de bir gemi, batmak üzere, oraya imdada koştu; onun yürüyüşü böyledir. dedi. Saru İsmail, Hızır’ı gördüğünde pek sevindi.” Alevî Bektaşî tasavvuf edebiyatının zirvesi olarak görülen Yunus Emre ise, Divan’ında Hızır hakkında şöyle söyler: “Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalur dirler Meger Hızır-İlyas ola ab-ı hayat içmiş gibi… Şol Hızır’la şol İlyas ab-ı hayat içdiler Bu birkaç gün içinde bunlar ölesi değil…” Alevî Bektaşî edebiyatında Hızır’ın Hz. Ali yerine konulduğu örnekler de vardır: “Zulmet deryasını nur edip gelen Hızır-İlyas Şah-ı Merdan Ali’dir… Hızır ile içen ab-ı hayatı Hızır-İlyas Şah-ı Merdan Ali’dir…” (ŞÜKRÜ METİN BABA) “Bin bir adı vardır, bir adı Hızır Her nerede çağırsan orada hazır Ali’m padişahtır, Muhammed vezir O fermanı yazan Ali değil mi?…” (PÎR SULTAN ÂBDAL) “Hatâî sözünün manisin verdi Yar ile ettiği ahdinde durdu Cebrail Musa’ya Hızır’a var dedi Mürşid-i kâmile varmadan olmaz…”

(ŞAH İSMAİL HATÂÎ) HIZIR ORUCU NEDİR?

Hızır orucu, Alevî Bektaşî inancında genellikle her yıl Şubat ayında başlayan ve 3 gün süren oruçtur. Hızır’a adanan bu oruç ardından Hızır Cemi yapılır, oruç boyunca geleneksel olarak köylerde sazlar çalınır, deyişler söylenir ve Hızır peygamber ile ilgili hikâyeler anlatılır, oruç ardından kavrulmuş ve öğütülmüş buğday irmiğinden gavut isimli bir pilav pişirilip içine tereyağı dökülerek tüm komşularla birlikte dua edilerek yenir.

HIZIR ORUCU NE ZAMAN TUTULUR?

Hızır orucu, Alevî Bektaşî inancında genellikle her yıl Şubat ayının ikinci perşembe günü Hızır günüdür. Bu yıl Hızır orucu 13-14-15 Şubat 2024 tarihleriarasında tutulacak. Hızır orucu, üçüncü günü perşembeye gelecek şekilde, salı, çarşamba ve perşembe günleri tutulur.

HIZIR ORUCU NASIL TUTULUR?

Hızır Orucu içerisinde illere veya bölgelere farklılıklar gözükebilir. Ancak geleneksel şekilde Hızır Orucu şu şekilde tutulur; -Hızır orucu, 3 gün tutulur. Oruç tutan akşamdan niyet eder ve sahur etmeden ertesi gün akşam vakti gelene kadar oruç tutar. Alevî Bektaşîler oruç tutarken sahur yapmazlar. -Hızır orucunun 3. gününde buğday taneleri ocak üzerinde kavrulur ve geleneğe göre taş değirmende öğütülmesi sağlanır. El değirmeni ile öğütülen buğday unu irmik büyüklüğündedir. -Unu öğüttükten sonra bir araya toplanır ve tepsiye veya temiz bez parçası üzerine dökülür. Bir gece boyunca bekletilir. Evde bulunan genç kız ya da erkekler niyet edip uyuduktan sonra sabah kalkar ve bez üzerine bakar. Eğer unun üzerine izler varsa Hızır’ın uğradığına inanırlar ve dua ederler. -Hazırlanan un akşam yemeğinde içine tereyağı katılarak helva yapılır gibi hazırlanır ve yenilir. Kalan kısmı ise komşulara dağıtılır. -Maddi durumu iyi olan aileler daha sonra Pîrin dualarıyla kurban tığlanır. Tığlanan kurban Hızır Cemi’nde lokma olarak canlara pay edilir.

Kaynak> Alevihaberler.com.tr

 

 

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner