Sudi Arabistan Kabe´den devrim gibi ilerici hutbeler yükselirken Türkiye neden bataklığa saplandı?

Kâbe’nin en meşhur İmam ve Hatibi Şeyh Abdurrahman es-Sudeys'in geçtiğimiz Cuma (4 Ağustos 2023) uzun kariyerinin en ilginç hutbelerinden birini irad etmesi, Türkiye'nin nasıl geriye Sudi Arabistan'ın ise nasıl ileriye gittiğini bir daha gösterdi. Sırası ile...

Birol Kılıç, Viyana, Analiz,21.08.2023

„Türkiye’de AKP Erdoğan ve takımının, „İhvan“ın ( Müslüman Kardeşler) adeta Türkiye şubesi olarak İslam dinini siyasallaştırarak koskoca İslam dünyasında tek modern laik cumhuriyet olan ve kör topal işleyen  demokrasisi ile  Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yılında demokrasiyi ve hukuk devletini  mahvettiklerini her gün sarsılarak gören seküler demokrasi taraftarı vatandaşlar Türkiye’nin bir  Halidi Nakşibendi Hindistan Tarikati ile Talibanvari  bir dünya haline gelmesinden“ şikayetçiler.   Doğru mu ?

Avusturya bile bunun farkına vardı ve Avusturya devletinin altını oyan bu siyasallaşmış İslam’a adeta savaş açtı. Avusturya, Avrupa’da tek ‚Siyasal İslam Dokumantasyon Arşiv Dairesi“ni kurarak bu alavere dalavere ile kendini İslam dininin tek temsilcisi gösteren din bezirganlarına devletin tüm kurumları ile adeta savaş açmış durumda. Almanya ve Fransa alarmda. AB uyanmış durumda.

Bu yüzden Türkiye’deki iktidarın bu U dönüşleri. Sudi Arabistan ve BAE’de kendi monarşilerini yıkmak isteyen bu İhvan takımı ve türevlerine yıllardır savaş açmış durumda. Avusturya’da ve AB ülkelerinde isimleri farklı ama hepsi siyasal İslam’a yani dincilere karşı açılmış birçok devlet dışı kurumların arkasında BAE ve Sudi Arabistan var. Bunlar Avusturya basınına konu oldu, bizler de yakinen takip edip analiz ettik. Takip etmek çok zor ama bilinmesi gerekiyor.

Öbür taraftan şunun da bilinmesi gerekiyor; Avusturya mesela Sudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan „Kral Abdullah Uluslararası Dinler ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi(KAICIID)’ni Yeşiller ve solun baskısı ile resmen kapattı.

2011 yılında kurulan “Kral Abdullah Uluslararası Dinler ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi” (KAICIID) hakkında, Viyana-Schottenring’deki Avusturya Parlamentosu’nun kararı ile  faaliyetlerine son verme ve 1 Haziran  2022 tarihinde Lizbon’da yeni bir merkez açma kararı alınmıştı.  Suudi Arabistan tarafından finanse edilen kısa adı KAICIID olan Uluslararası Kral Abdullah Dinler ve Kültürler Arası Diyalog Merkezi’nin kapatılması yönünde verilen önerge Sudi Arabistan’ın tüm protestolarına rağmen Avusturya Meclisi’nde  oylamayla kabul edilmişti.

Kısaca Avusturya gerek parlamentosu gerek medyası ve derin devletiyle siyasal İslam ve selefilik vs. konularında çok derin bilgi sahibi ve tüm bunları çoğulcu anayasal demokrasilerine düşman görüyorlar.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz 2021’de Lefkoşa’da bayram namazı sonrası yaptığı açıklamada, Afganistan’daki Taliban güçlerinin tepkileri için „Nasıl ki Amerika’yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban bu görüşmeleri Türkiye’yle çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye’nin, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” demişti.

Tüm İslam dünyası böyle mi ? Hayır. İslam’ın çıkış noktası Mekke Kabe’den verilen devrim gibi hutbeler sarsmaya devam ediyor. Kısaca Sudi Arabistan’ın son yıllarda Kabe’deki hutbeler ile nasıl bir devrimci çıkış yaptığını görmek gerek.  Kâbe imamlarından Şeyh Abdurrahman es-Sudeys’in, geçtiğimiz Cuma verdiği ilginç hutbesine kulak vermek gerek.

Sudi Arabistan eski Sudi Arabistan değil. İşte o yüzden İslam entelektüellerinin gündeminde Sudeys’in hutbesi var… Kâbe’de inanılmaz sözlere bir bakalım. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi işlerinden sorumlu Genel Müdür ve aynı zamanda Kabe İmamlığı da yapan Abdurrahman es-Sudeys, bundan önce yaptığı bazı siyasi açıklamaları ile tepki çekmişti… Ama bu sözleri onlardan çok farklı ve İslam dünyasında iç barış için önemli bir adım. Sudi Arabistan’ın -özellikle Çin öncülüğünde- İran ile karşılıklı elçilik açma kararlarını hesaba katarsak atılan adımlar ve Kabe’den çıkan sözler inanılmaz ama gerçek…

Yeni Şafak yazarı Taha Kılınç „Bir hutbenin analizi“ başlıklı yazısında Sudeys’in hutbesinin önemli noktalarını şöyle dile getirdi

„Kâbe’nin en meşhur İmam ve Hatibi Şeyh Abdurrahman es-Sudeys, geçtiğimiz Cuma (4 Ağustos 2023) uzun kariyerinin en ilginç hutbelerinden birini irad etti.

Arap dünyasının namlı hatipleri, hutbelerine ve konuşmalarına başlarken seçtikleri ibarelerle, dikkatli dinleyicilere ele alacakları konuyu sezdirirler. Sudeys de hutbenin girişindeki hamd ve senâ kısmında içinde “makâsıd” (dinî emirlerin esas hedefleri), “içtihat” (ulemânın kaynaklardaki hükümlerden faydalanarak, hakkında açık emir veya yasak olmayan konulardaki problemlere çözüm araması) ve “istinbat” (dinî naslardan hüküm çıkarma çabası) kelimelerinin geçtiği ibareleri arka arkaya sıraladı. Ardından, “İslâm dininin bütün zaman ve mekânlara uygun olduğunu, âlimlerin içtihat ve istinbat faaliyetlerinin kulların hayatını kolaylaştırmayı hedeflediğini” vurgulayarak sözlerine başladı. “Dinî hükümler asla değişmez. Maslahatın gözetilmesini ve kolaylığın temel alınmasını bazıları Şeriat’ın değiştiği şeklinde yorumlayabilir, ancak dikkatli bir nazar, bunun böyle olmadığını anlar” diyen Sudeys, İslâm fıkhında makâsıd mefhumunu öne çıkarmasıyla ünlenen meşhur Endülüslü fakih Şâtıbî’nin bu yöndeki ifadelerini aktardı.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın uygulamaya koyduğu bazı içtihatlardan örnekler veren Şeyh Sudeys, sonrasında sözü mezheplere getirdi: “Râşid halifelerin açtığı bu yolu, âlimlerimiz de izlemiştir. Hanefîler rey ve kıyas yoluyla, Mâlikîler makâsıd ve Medîne halkının amelini takip usulüyle, İmam Şâfiî’nin birçok meselede eski ve yeni fetvalar vermesiyle, İmam Ahmed’in zamana göre farklı fetvalar ortaya koymasıyla, içtihat yöntemi Müslümanların hayatını kolaylaştırmaya devam etmiştir.” Bundan sonraki cümleleri de şöyleydi: “Günümüz âlimleri arasında İslâm’da kolaylık yöntemini benimseyen ve buna göre fetva verenleri itham etmek, onların imanlarına söz söylemek, hatta ırzlarına ve ahlâklarına dil uzatmak kesinlikle doğru değildir. Onlar, yanılsalar bile ecir kazanacaklardır.” Nihayet söz şuraya geldi: “Yöneticilerimizin aldığı kararlar da, kulların maslahatı icabıdır. Onlar da tartışmaya kapalıdır. Bir konuda yöneticimiz söz söylediğinde, artık ihtilaflar sona erer.”

Mescid-i Haram’ın sakin bir köşesinde Şeyh Sudeys’in hutbesini dinlerken, ister istemez gülümsedim. Kim derdi ki, günün birinde Kâbe’nin minberinde Hanbelî mezhebinin görüşleri dışındaki diğer mezhepler, hatta İslâm fıkıh ekolleri içinde bugün “modernist” çizginin önemsediği bazı isimler övgülerle göklere çıkarılacak? Hele, Selefî ekolün Hanefî mezhebindeki “rey ve kıyas” (bir fakihin kendi düşüncesi ve benzer hükümlere kıyas yöntemiyle, meselelere çözüm geliştirmesi) yöntemine getirdiği ağır eleştiriler -temel argümanları “dinî naslarda yeri olmayan hükümler, şahsî yorumlar yoluyla çoğaltılıyor, bu şekilde naslar tahrif ediliyor” şeklinde özetlenebilir- hatırlandığında, Kâbe’de “Rey ve kıyas sayesinde Müslümanların hayatı kolaylaşmıştır” cümlesini duymak, insanı tabii ki gülümsetiyor.

Sudeys’in hutbesi, elbette Suudi Arabistan’da son birkaç yıldır devam etmekte olan baş döndürücü sosyal dönüşümlerden bağımsız değil. 10 sene kadar önce, Kâbe’nin ilk siyahî imamı olan Şeyh Âdil Kelbânî, “İslâm’da müziğin haram olduğuna dair kesin bir delil bulamıyorum” dediği için imamet vazifesinden el çektirilmişti. Şu anda Riyad ve diğer şehirlerde on binlerin katıldığı konserler, şölenler, Cadılar Bayramı kutlamaları vb. düzenleniyor. Vaktiyle sinema yasakken, şimdi film festivalleri gündemden düşmüyor. Suudi toplumu, dinî gerekçelerle kadınlara otomobil kullanmanın yasaklandığı zamanlardan, kadınların hayatın her alanında gayet açık şekilde ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın görünür hale geldiği oldukça “modern” bir döneme geçiş yaptı. Tüm bu süreçlerin en ağır yükünü Suudi ulemâ yükleniyor. Şimdiye kadar savundukları, hatta varlıklarını üzerine bina ettikleri her şey tek tek tedavülden kaldırılırken, toplum nezdindeki konumlarını ve itibarlarını muhafaza edebilmenin de mücadelesini veriyorlar. Şeyh Sudeys’in “İçtihatlar ve yorumlar zamana göre değişebilir, tarih boyunca da zaten böyle olmuştur” temalı hutbesini bu bağlamda anlamak gerekiyor.

Suudi Arabistan’daki değişimlerin bir başka yönüne, geçen pazar günü Tâif’te ziyaret ettiğim bir mescidin hikâyesi bağlamında ayrıca değinmek istiyorum. Nasipse, çarşamba günü devam edelim.“

Kaynaklar>

https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/bir-hutbenin-analizi-4552385

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/erdogandan-talibanin-tepkisine-yanit-bizimle-ters-yani-yok-1853938

https://www.yenivatan.at/viyanada-bulunan-sudi-arabistan-destekli-uluslararasi-abdullah-merkezi-kapaniyor/

https://www.yenivatan.at/naksibendi-tarikatinin-halidiye-kolununun-kurucusu-haldi-bagdati-el-kuerdi-kim/

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner