NÖ’de FPÖ’nün oylarını arttırması diğer partilerin güçsüz olduğunu gösterdi

Niederösterreich (Aşağı Avusturya) seçimlerinde bozguna uğrayan ÖVP ve SPÖ nerede hata yaptı? FPÖ’nün galibiyeti ne anlama geliyor? Der Standard’ın İç Politika Departmanı Başkanı Michael Völker’in seçim sonuçlarını tüm yönleriyle ele aldığı analizi dikkat çekti.

St. Pölten. FPÖ’nün yükselen başarısı, ÖVP ve SPÖ’nün ise keskin düşüşüyle sonuçlanan Aşağı Avusturya seçimleri ülkede bomba etkisi yarattı. FPÖ’nün oylarında iki kat artış görülmesi, federal düzeyde de bir sağa yönelim olma ihtimalini akıllara getirdi.

Aşağı Avusturya’da en büyük kazanan kesinlikle Özgürlük Partisi (FPÖ) oldu. Der Standard’ın İç Politika Departmanı Başkanı Michael Völker’in kaleme aldığı analizinde dikkat çektiği üzere, bu zafer Aşağı Avusturya’nın çok ötesinde bir önem atfediyor. Bir yandan FPÖ’nün skandallardan sonra ne kadar çabuk toparlanabildiğini gösteriyor ve benzer bir iyileşmenin federal düzeyde de yaşanabilme ihtimalini akıllara getiriyor. Öte yandan, henüz FPÖ’ye karşı bir çözüm bulamayan parti ve liderlerin başlarının dertte olduğuna işaret ediyor. İşler özellikle Karl Nehammer ve Pamela Rendi-Wagner için de rahatsız edici bir hal alıyor.

Özellikle ÖVP’nin zayıflığından yararlanamayan ve pazar günü 2018 eyalet seçim sonucunun gerisinde kalan SPÖ için tehlike çanları çalıyor. Üçüncü olarak FPÖ’nün gerisinde kalması “fiyasko” olarak yorumlanıyor. SPÖ’nün eyalet düzeyindeki bu başarısızlığının federal partiye de yansıması hatta halihazırda devam eden parti içindeki tartışmayı alevlendirmesi bekleniyor. “Pamela Rendi-Wagner bir sonraki ulusal seçim kampanyasında SPÖ’ye liderlik edecek ve FPÖ’ye karşı çıkacak doğru kişi mi?” sorusuna karşılık bu konudaki şüpheler gün geçtikçe artıyor.

Güçlülerin rehaveti

Hükümet partisinin seçim kampanyasının böylesine zayıf ve güvensiz olması da eleştirildi. Federal partinin de kısmen, partinin bu şekilde raydan çıkmasından sorumlu olduğuna dikkat çekilen analizde, “Böylesine önemli bir seçimin daha iyi düşünülmesi ve hazırlanması gerekiyor. Bu, parti içindeki liderliğin bariz bir zayıflığını gösteriyor. Bu şimdi içeride de yoğun bir şekilde tartışılacak” ifadelerine yer verildi.

Seçim öncesinde öngörüldüğü gibi, ÖVP’nin üstünlüğü kırılmadı, Aşağı Avusturya’da hala neredeyse yüzde 40 oy oranına sahip ama mutlak çoğunluğunu kaybetti. Bu, kesinlikle görmezden gelinecek bir yenilgi değil. Eyalet valisinin seçim kampanyasının inandırıcılığı yoktu. Ek olarak, Johanna Mikl-Leitner’ın bariz retorik zayıflığı da dikkatlerden kaçmadı.

Her şeyden öte Aşağı Avusturya seçimleri aynı zamanda, iktidarı ve gücü elinde tutanların kapıldığı rehavetin nelere sebep olduğuna ve bunun nasıl alt edilebildiğine örnek olarak gösteriliyor. İnsanlar artık ÖVP’nin sağlıklı demokrasi fikriyle çelişen uygulamalarına -özellikle ORF’i ele geçirdiği gerçeğina- karşı çıkıyor. Aşağı Avusturya seçimleri bu tepkinin ilk ayağı olarak görülüyor, sonuçların adeta güç yozlaşması yaşayan partilere ve liderlerine bir “uyarı” niteliğinde olduğu söyleniyor.

Seçmenleri bu kadar kızdıran ne?

Geriye kalan büyük soru şu: FPÖ seçmenleri neden her skandalı affediyor ve açık ırkçılığı görmezden geliyor? FPÖ, inandırıcı kavramları olduğu için değil -aksine inandırıcılık yok- sadece sisteme karşı olduğu için kazanıyor. Bunu yaparken, artık „karşı“ olan birçok kişiye de hitap ediyor.

Yani sistemi temsil eden partiler artık iki kez düşünmek zorunda. Seçmenlerin çoğu mevcut sistemde hayal kırıklığına uğradığı için, bunlara sırt çevirdi. ÖVP ve SPÖ güvenilirliklerini yitirdi. Bunu yeniden kazanmak için tüm partilerin önünde şimdi çok iyi hazırlanmaları gereken büyük bir yarış var. (yenivatan.at)

 

 

Kaynak: https://www.derstandard.at/story/2000143019438/wahlsieg-der-fpoe-offenbart-die-ohnmacht-der-anderen-parteien

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner