Suriyeli rahip: “Tüm Hristiyanlar ülkeyi terk etmek istiyor. Hiç kimse bu koşullara dayanamaz“

Exxpress’de Emanuela Sutter tarafından kaleme alınan, “ Suriyeli rahip: “Tüm Hristiyanlar ülkeyi terk etmek istiyor.Hiç kimse bu koşullara dayanamaz“ başlıklı bir mülakat dikkat çekti.

Yeni Vatan Gazetesi Türkçeye sizler için çevirdi.

Emanuela Sutter/Exxpress/Viyana/2.01.2024

Suriyeli Hristiyanlar ülkelerinin geleceğinden endişe ediyor. Yeni İslamcı HTŞ rejiminin Suriye’ye gerçekten demokrasi ve hepsinden önemlisi dini özgürlük getireceğinden şüphe ediyorlar. Viyana’dan internet üzerinden yayın yapan Exxpress onlardan bazılarıyla görüştü. Anavatanlarını nasıl görüyorlar? Ve neden Almanya’daki pek çok yurttaş Esad’ın düşüşünü kutladı?

Diktatör Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra Suriye: Türkiye, Irak, Ürdün, İsrail ve Lübnan arasında kalan bu ülkeye ne olacağını sadece Tanrı bilir. Magd, annesi Samar, babası Waldid ve 25 yılı aşkın bir süredir Avusturya’da yaşayan kız kardeşi Yara, Suriye’deki akrabalarından ve arkadaşlarından Mart ayında yeni seçimlerin yapılabileceğini duymuşlardı. Şimdi yeni yönetici Ahmed al-Sharaa’dan ( Coloni)  gelen haberlere göre 23 milyondan fazla nüfusa sahip ülkenin yeni bir anayasaya kavuşması ve 8 Aralık’ta eski rejimin yıkılmasından bu yana ilk kez seçimlere gidilmesi dört yıl kadar sürecek.

“Bunu kim düşünebilirdi ki? Tabiri caizse eski hükümete 360 derecelik bir dönüş,” diyor 25 yaşındaki Magd, haberleri alaycı bir tonla yorumlayarak. Viyanalı tarih ve psikoloji/felsefe öğretmeni ve ailesi Esad’ın 24 yıllık iktidarının sona ermesine sevinmemiş. Magd Exxpress’e şu açıklamayı yaptı: “Biz azınlıkların Esad rejimi altında avantajları vardı: baskı görmedik, zulüm görmedik.“

Diktatörlüğe rağmen Suriye’de dini özgürlük hüküm sürüyordu.

Magd ve ailesi Melkite Yunan-Katolik Hristiyanlar. Avusturya başkenti Viyana’nın doğusundaki kenar mahallelerde bir evde köpekleriyle birlikte yaşıyorlar.

Suriye’de şu anda sadece 500.000 civarında Hristiyan yaşıyor. 2011’de patlak veren savaştan önce bu sayı 1,5 milyondu. Ancak bu konuda güvenilir rakamlar yok. Hristiyanların yaklaşık yüzde 15’i, başı Roma Katolik Papası olan Melkite Kilisesi’ne mensup. Suriyeli Hristiyanların çoğunluğu (yüzde 47) Rum Ortodoks’tur.

8 Aralık’tan önce Suriye, diktatörlüğe rağmen dini özgürlüğün hüküm sürdüğü laik bir devletti. Eski Başkan Esad’ın kendisi de ülkedeki bir azınlığa mensuptu: Kendisi bir Arap Alevisi’dir. Arap Alevileri, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan ve Hristiyanlardan (yaklaşık yüzde 7) biraz daha fazla olan Şii olmayan ama Şii İslami bir alt gruptur. Liberal olarak kabul edilirler.

Rahip Hanna Ghoneim Viyana’daki Caritas Socialis binasındaki ofisinde. Halep’teki sepet topluluğu grubunun başkanı George İbrahim ekranda görülebiliyor. (c) Emanuela Sutter

“Hristiyanlar rejimi destekliyordu”

Viyana’nın 9. bölgesindeki Katolik kadın kuruluşu Caritas Socialis’in bir odasında, bir köşede bir tekerlekli sandalye ve bir tekerlekli sandalye koltuğu var. Bunlar, Suriye’ye yardım malzemeleri içeren konteynerler gönderen ve 2020’den bu yana Şam yakınlarında kar amacı gütmeyen bir fırın işleten “Korbgemeinschaft”( Sepet Cemiyeti)  derneğine yapılan bağışlar. Fırında 40 kişi çalışıyor ve yaklaşık 10.000 aileye ekmek tedarik ediliyor.

Avusturya’daki “Korbgemeinschaft” Melkite rahibi Hanna Ghoneim tarafından yönetiliyor. “Esad döneminde tüm vatandaşlar aynı hak ve yükümlülüklere sahipti. Hristiyanlar rejimden yanaydı” diyen 58 yaşındaki Suriyeli Melkite rahibi Hanna Ghoneim , yaklaşık 20 yıl önce Katolik Kilisesi tarafından buradaki Melkite Katoliklere göz kulak olması için Avusturya’ya gönderilmiş.

„Diktatör Esad Hristiyanlara karşı çok iyiydi. Hristiyanlar da onun hükümetinde görev aldılar.“ diyen Rahip Esad bunu “Hristiyanları sevdiği için değil, Hıristiyanlara güvendiği için” yaptığını söylüyor ve ekliyor: “Çünkü Hristiyanların  vatanlarını sevdiklerini ve onun için çalıştıklarını gördü. Hristiyanlar eğitimli ve ülkede iyi eğitim veriyorlar. Ayrıca her zaman hayır işlerine çok önem vermişlerdir. Hristiyanlar Suriye eğitim sisteminde önemli bir rol oynadılar. Amin al-Hafiz liderliğindeki sosyalist Baas Partisi tarafından 1960’ların başında kamulaştırılan birçok okulu Hristiyanlar kurmuştu“

Peder Ghoneim ve Magd’ın ailesine göre Suriyeli Hristiyanlar diktatörün devrilmesinden pek de memnun değiller. Peki Esad rejiminin sonunu kutlamak için dünyanın dört bir yanında sokaklara dökülen binlerce göstericiyi nasıl açıklıyorlar?

“Suriyelilerin üçte ikisi Sünni. Bu insanlar 50 yıllık Arap Alevi yönetiminin ardından şimdi Sünni bir rejimin iktidara gelmesinden memnunlar. Ama Sunni Araplar Esad rejimi altında her yerde en üst görevlerdeydi. Esad’ın hanımı Sünni Arap bir aileden geliyor” diye açıklıyor Magd. Orta Doğu yardım kuruluşu “Initiative Christian Orient” (ICO) verilerine göre iç savaştan önce Suriye’de yaşayanların yüzde 76’sı Sünni idi.

Şeriat yeniden hüküm sürecek mi?

“Esad döneminde insanların sokakta ya da kamu binalarında dua etmesine  ve dini ibadetlere izin verilmiyordu. On iki yaşından küçük kızların başörtüsü takmasına izin verilmiyordu. Sünniler şeriat hukukunun yeniden daha büyük bir rol oynayacak olmasından memnun. Bu bizim gibi Hristinyanlar için kötü” diyen Magd’ın Suriye’de ekonomi eğitimi almış olan annesi Samar sözlerinden sonra oğlu Magd annesini şu ifadelerle onaylıyor : „Hristiyanlar, eskiden laik olan devlette şimdi yeniden Sunni şeriat hukukunun hakim olmasından korkuyor. Laik  Suriye olan ülkemizde şeriat hukuku geçerli olacak mı, olmayacak mı? Hristiyanların ve tüm azınlıkların korkusu bu. Dürziler, Yezidiler, Aleviler, Şiiler.”

Ahmed al-Sharaa( Coloni) kendini Batılı-modern olarak sunuyor

İslamcı isyancı milis gücü Hajat Tahrir al-Sham’ın (HTS) lideri ve yeni yönetici Ahmed al-Sharaa şu ana kadar ılımlı bir duruş sergiledi. HTŞ’nin ve Suriye gizli servisinin feshedildiğini açıkladı. ABD’li diplomatlar Washington’daki hükümetin El Şaraa’nın başına konan ödülü iptal etmeye karar verdiğini duyurdu. HTŞ milislerinin cihatçı örgüt El-Kaide ile bağlantıları vardı ve şimdiye kadar Birleşmiş Milletler, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılmıştı.

“Tüm Hristiyanlar ülkeyi terk etmek istiyor. Kimse bu koşullara dayanamaz. Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıklar yeni İslamcı rejim altında zulüm göreceklerinden korkuyorlar. ” diyen Peder Ghoneimm  Suriye´yi en sonra Ekim 2024´de eklediğini ifade ettikten sonra ve ekliyor : “İsyancıların Şam’ı ele geçirdiği haberini duyduğumda gece yarısıydı. Bütün arkadaşlarım beni aradı. İlk tepkileri şu oldu: ‚Biz Hristiyanlar için her şey bitti. HTŞ cephesi bizi ya katledecek ya da kovacak.“

 

“Bu gruplar gerçek yüzlerini ne zaman gösterecekler?”

Yerel Hristiyanlar ilk başta İslamcıların bu kadar dost canlısı olduğuna inanamadılar. Sonra bir rahatlama hissi geldi: Esad’ın gizli servisinden duyulan eski korku sona ermişti. “Ama şimdi yeni bir tür korku var. Gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Bu gruplar gerçek yüzlerini ne zaman gösterecek?” diyen Peder Ghoneim, pek çok Suriyeli Hıristiyan’ın endişelerini dile getiriyor.

https://x.com/Ostensiblay/status/1874104076511895688?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1874104076511895688%7Ctwgr%5E9c5a720cdc4c11a7477eb3b6e8ad94c0f69feb46%7Ctwcon%5Es1_c10&ref_url=https%3A%2F%2Fexxpress.at%2Fpolitik%2Fsyrischer-priester-alle-christen-moechten-das-land-verlassen-niemand-kann-diese-umstaende-ertragen%2F

Suriyeli HTŞ ve türevleri olan selefi vahabi İslamcıların azınlıklara yönelik saldırılarını gösteren yeni videolar neredeyse her gün internette yer alıyor. Noel arifesinden bir gün önce Hama yakınlarındaki bir kasabada halka açık bir Noel ağacı ateşe verildi. Şehrin yakınlarındaki Rum Ortodoks kilisesi Hagia Sophia tahrip edildi. İngilizce yayın yapan yabancı televizyon kanalı “PressTV”, Suriye’nin güneybatısında, Mar Thekla hac manastırının bulunduğu ve İsa’nın dili olan Aramice’nin günümüzde de konuşulduğu Maaloula’da “etnik temizlik” yapıldığını bildirdi. “Irak Hıristiyan Vakfı “na dayandırılan habere göre, HTŞ’ye bağlı İslamcılar Hıristiyanları evlerini boşaltmaya ve göç etmeye zorluyor.

Yeni HTŞ İslamcı rejimin azınlıklara yönelik zulmüne ilişkin yeni vakalar “X” kanalında neredeyse her gün yayılıyor. Ocak ayının ilk günlerinde HTŞ hükümetinin okul müfredatını değiştirmek istediğine dair haberler yayıldı. Diğer şeylerin yanı sıra, “Yahudi ve Hıristiyanların” “Tanrı’nın gazabını hak edenler ve yoldan çıkanlar” olduğu da müfredata eklenmeliydi.

Suriye’deki Hıristiyanların korktuğu senaryo bu mu? “Hakikat saatinin geleceğini düşünüyorlar. Bu da gelecekte zulüm görecekleri anlamına geliyor,” diyor ilahiyatçı.

Suriye toplumunda kadınların yeri ne olacak?

Ülkenin geleceği söz konusu olduğunda şu anda cevaptan çok soru var gibi görünüyor. Magd, “Bir sonraki Afganistan olacak mı, olmayacak mı?” diye merak ediyor. Ailesi, anavatanlarının din özgürlüğünü anayasada güvence altına alan laik bir hükümete sahip olmasını umuyor. Samar, “Hiçbir dini kayırmayan bir hükümet,” diye ifade ediyor. Kocasıyla birlikte Viyana’da bir altın takı dükkânı işleten Magd’ın annesi, Suriye toplumunda kadınların yerinin ne olacağını merak ediyor. HTŞ geçiş hükümetinin kadın yargıçların görevden alınmasını talep ettiğine dair haberler medyada yayıldığından beri kadınların akıbeti konusunda endişeli.

“Demokrasi bizim için çalışmıyor”

Magd, en son 2022’de ziyaret ettiği ülkede demokratik seçimlerin yapılacağına şüpheyle yaklaşıyor. “Şimdi aniden temiz seçimler olursa şaşırırım. Yaklaşık 50 yıllık diktatörlükten, aylar ya da belki yıllar süren şeriat hukukundan sonra birdenbire bir demokrasinin ortaya çıkması mı bekleniyor?” diyor.

Rahip Ghoneim’in de şüpheleri var. “Suriyeli Hıristiyanlar demokrasi istiyor mu?” diye sorulduğunda rahip cevap vermekte tereddüt ediyor. Sonra şöyle diyor: “Bakın, Sünniler çoğunlukta. Demokrasi burada işlemez. Sünnilerin üstünlüğü var, her şeyi onlar yönetebilir, bu yüzden biz hep muhalefette kalıyoruz. Demokrasi iyi tanımlanmalı. Demokrasiyi analarının ak sütü gibi helal sayan Avrupalılar için bir şeyi anlamak zor: Dinlerin ve etnik grupların gücü. “Gelenekler gibi din de bir rol oynar. Batı demokrasisi şu anlamda: İki parti var ve insanlar bir tarafa ya da diğerine oy veriyor, burada böyle bir şey yok. Hıristiyanların asıl istediği, tüm vatandaşlara aynı hakları garanti eden bir anayasa ve parlamento. Ancak Kuran’ın yeni anayasada daha fazla yer alması bekleniyor, Biz yeni anayasa içinde ne İncil ne de Kur’an nede Tevrat istiyoruz. Laik bir devlet istiyoruz. ” diye açıklıyor.

Ortodoks Patriği X. John: “Biz bu ülkede misafir değiliz”

Magd ve Samar Ana, Rum Ortodoks Patriği X. John’un 15 Aralık’ta Şam’da verdiği vaazı övüyor. Vaazın İngilizcesine Antakya Patrikhanesi’nin internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Antakya Rum Ortodoks Kilisesi’nin ruhani lideri, yeni hükümetin, Hıristiyanlar da dahil olmak üzere her bireyin kanun önünde aynı hak ve yükümlülüklere sahip olduğu laik bir devlete odaklanması çağrısında bulunan ilk Hıristiyan liderlerden biri oldu. “Batı’dan hiçbir şey duymadım. Papamızdan (Papa Francis, editörün notu) Hıristiyanların unutulmaması gerektiğini, Hıristiyanların bir yeri olması gerektiğini duymadım,” diyor Samar sitemle.

“Biz bu ülkede misafir değiliz, bu ülkeye ne bugün ne de dün geldik. Biz Suriye’nin kadim köklerinden geliyoruz ve Şam’ın yasemini kadar eskiyiz” diye yazıyor Patrikhane Hıristiyan vatandaşlar hakkında. Avrupalı kulaklara bu cümleler biraz süslü gelebilir. Ancak Suriye’deki Hıristiyanlar için söz konusu olan anavatanlarından başka bir şey değil – ve hatta muhtemelen hayatları.

Kaynak: https://exxpress.at/politik/syrischer-priester-alle-christen-moechten-das-land-verlassen-niemand-kann-diese-umstaende-ertragen/

Relevante Artikel

Back to top button