Avusturya Başbakanı Nehammer’in 2024 seçim programı: “ Yasadışı göçü durdurun – üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri kurun“

Birol Kılıç, Viyana´dan gözlem ve analizler, 27.01.2024

2024 yılı Avusturya’da seçim yılı.

Bugün 27 Ocak 2024. Tarihe not düşmemiz gereken noktalar var bugün.

Öne çekilmesi beklenmeyen Avusturya Parlamentosu seçimleri Eylül 2024 ayında kesin yapılacak.

Taşların tekrar ciddi manada aşırı sağa kaydığı bir Avusturya Parlamentosu olarak Avrupa’da çok ses getirecek ve sonunda büyük tartışmalara neden olacak bu seçim Avusturyalı Türkler çok önemli. Avusturya’da aşırı sağ diğer AB’deki çakma sağ partilerinin „orijinalidir“  ve şu anda Avusturya parlamentosunda 50 yıllık tecrübesi vardır. Not edelim.

2024 yılında bu seçimin yanı sıra Avusturya’nın dokuz eyalet ve belediyelerinin bazılarında da seçimler yapılacak, ayrıca Avrupa Birliği Parlamentosu Milletvekilleri seçimleri de 9 Haziran tarihinde gerçekleşecek. Avrupa Parlamentosu sandalye sayısının 705’ten 720’ye çıkarılmasının ardından Avusturya’nın önceki 19 milletvekili yerine tüm Avusturya’nın partilerinden olmak üzere toplamda 20 milletvekili parlamentoda yerini alacak. Burada yine aşırı sağa bir kayış olması bekleniyor. 1995 yılında AB’ye tam üye olan Avusturya’nın Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin seçimleri için yapılacak yedinci doğrudan seçiminde katılımlar az oluyor.

Avusturya’da durum

Tüm bu seçimlerin içinde şu anda Yeşiller Partisi ile başbakanlığı çıkaran  kısa adı ÖVP olan Avusturya Halk Partisi’nin  özellikle Sebastian Kurz skandallarından ve partinin bu kadar çalkantılarından sonra birinci parti çıkması  çok zor görünüyor.  AB seçimlerinde geleneksel olarak ÖVP en fazla milletvekilini çıkarıyor.

Aşırı popülist ve sağcı FPÖ’nün  Avusturya Parlamentosu’nun Eylül 2024 seçimlerinden birinci partisi çıkması ülkede tüm ciddi araştırmaların ortak sonucu.

İktidarda olan ÖVP bu alanda başarılı mı yoksa değil mi?

Öte yandan ÖVP’nin Avusturya’da başta İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı elinde bulundurması nedeniyle kaçak göçmen konusunda Avrupa’da ırkçılık yapmadan en başarılı siyaseti güttükleri ve sap ve samanı birbirinden ayırarak özellikle kaçak ve ekonomik ilticacılar sayısında 2023 yılında Avusturya’da yüzde 50 gibi inanılmaz bir sayıya ulaşması not edilmesi gereken bir gerçek. Bu manada birçok kişi ÖVP’yi özellikle yerleşik göçmenler bu seçimlerde seçecekler. Not edelim.

Avusturya’nın Türk vatandaşlarıyla veya Müslümanlarla problemi yok

Avusturya, bir yandan niteliksiz ekonomik ilticacılara kapılarını kapatırken ve hatta onları ülkesinden „resmen atarken“ bir yandan da örneğin Türkiye’den kalifiye ve nitelikli Türk vatandaşlarına direk Ankara ve İstanbul elçilik ve başkonsoloslukları üzerinden gerekli belge ve diplomanın ibraz edilmesi ve Avusturya’da bir iş bulunmasıyla zahmetsiz „Kırmızı Beyaz Kırmızı (Rot Weiß Rot) adlı başta süreli oturma ve çalışma hakkını direk Türkiye’de veriyor. Nitelikli Türk vatandaşı, dil bilir ve aranılan bir meslek grubu üzerinden Avusturya’da belirli yükseklikte maaşlı bir iş yerinde iş bulursa İstanbul veya Ankara’dan paşalar gibi uçağına binip Avusturya’ya gelebilir. Avusturya’da, son yıllarda bu durumdan yararlanmış yüzlerce Türk vatandaşı var.

Bu sayı iktidarın, okumuş başta doktor ve diğer yetişmiş meslek sahibi olan, laik demokrat yaşam tarzını benimsemiş insanlara “ Defolun gidin“ demesi, Ankara iktidarının üzücü siyaseti ve başta cumhuriyet artı Atatürk düşmanlığı nedeniyle adeta bunun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Türkiye kan ağlıyor. Her alanda. Yetişmiş insanlar Türkiye’de adaleti ve ekonomiyi liyakatsizlerle mahveden Ankara iktidarı nedeniyle kaçıyor. Yazıktır. Günahtır.

Avusturya’ya ve Almanya’ya Türkiye’den direk Alman ve Avusturya konsolos ve elçilikleriyle gelen kalifiye nitelikli Türk vatandaşlarının bazıları Almanca bile bilmiyor. İngilizce dili yetebiliyor. Sonradan Almanca dilini Avusturya’da öğreniyor. Kısaca Avusturya’nın Türk vatandaşlarıyla veya Müslümanlarla problemi yok. Ülkesine yalnızca bundan sonra yetişmiş, dil bilen ve ülkesinin kültür ve yaşam stilinin düşmanı olmayan insanları seçerek almak istiyor. Bizim okuduğumuz bu. Bunu Kanada yıllardır yapıyor.

İçişleri Bakanı Karner: „Kaçak göçmenleri Güney Doğu Avrupa ülkesine yönlendirdik“

Soru : Güney Avrupa´da hangi ülke sayın İç İşleri Bakanı Karner ?

Die Presse’ye konuşan Avusturya İçişleri Bakanı  Karner’ın kendisine sorulan „Kaçak göçmenler nereye yönlendirildi?“ sorusuna şu kapalı cevabı vermesi Türkiye’yi aslında  direk ilgilendiriyor:
„Bu kaçak göçmenler daha Güney Avrupa ülkelerine yönlendirildi.“ Kendisine aslından bizlerin dostça sorulması gereken soru şu olmalı : “ Güney Avrupa´da hangi ülke sayın İç İşleri Bakanı Karner. Sadece Türkiye olmasın?“

Bu cevap özellikle Türkiye için niye önemli ?

Nedeni çok basit.

Güney Doğu Avrupa’da hiç bir ülke Avusturya’dan bir tane kaçak ve ekonomik göçmen kabul etmiyor ve etmez. Erdoğan ile güya büyük dost Macaristan Başbakanı Orban, ülkesine gelen ekonomik nedenli olsun olmasın kaçak göçmenler konusunda “İster Müslüman olsun ister Afgan ister Suriyeli ister Afrikalı olsun Orta Asya’dan getirdikleri „kamçıyla“ popolarına yallah diyerek ülkeden atıyoruz” mealinde açıklamalarıyla ünlü. Sırbistan aynısı. Bosna, Sırbistan ve Arnavutluk kaçak göçmen ve ekonomik göçmen ister Afgan ister Suriye isterse Afrikalı olsun almıyor, tam tersine ülkesinden atmak için elinden geleni yapıyor.

Güney Avrupa veya Güney Doğu Avrupa diye bahsedilen ve adı anılmayan ülkenin, bu satırın yazarının aylardır birçok AB ve Avusturya kaynaklı haberin analizlerinde ifade ettiği Türkiye olduğu muhtemeldir. Avusturya Devleti, emperyalist dünyanın kullandığı “siyasallaşmış dinin” ülkesinin bekası için tehlikeli olduğunu, AB’de Avusturya Macaristan İmparatorluğu’ndan gelen çok milletli devlet tecrübesi ile biliyor. O yüzden Avusturya’nın bu travmalar üzerine kurulmuş bir siyaset yapması ve tepki vermesinin normal olduğunu ve bu işi takiye ile uyutularak geçiştirebilmenin imkansız olduğunu yazmak gerek.

Avusturya Devleti farkında

Avusturya kendi istediği ve oturduğu demokrasisini, din özgürlüğünü ve Anayasası’nda yer alan Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’ni, bu manada kendi cumhuriyet ve demokrasi değerlerini yıkmak ve sulandırmak için kendi ülkesinde yerleşik ve din tüccarlığı yapan yurt dışı merkezli oluşumların farkında olduğunu gözlemliyoruz.

Bu konuda AB’de  tek olan Avusturya Başbakanlığı’na bağlı  „Siyasal İslam Dokümantasyon Arşivi Dairesi’nin güçlü bir bütçeyle geçtiğimiz yıllarda kurulması hem dikkat çekici hem de ürkütücü ve üzücüdür.  Demek ki sorun hatta sorunlar var. Konuşalım. Üzerini kapatmayalım. Türkiye’de 1980 sonrası yaşanılanları resmen Avusturya’da yaşıyoruz. Avusturya Devleti kendi çoğulcu hukuk devleti üzerine oturulmuş demokrasi ve cumhuriyet değerlerine karşı takiye yaparak din özgürlüğü adı altında yıkıcı her türlü kişi, kurum ve kuruluşa karşı demokratik mücadele ettiğini yıllardır izliyoruz. Burada konu devamlı özellikle Türkiye’den gelen Türkiye’de laik sistemi ve cumhuriyeti yıkmak isteyen Atatürk düşmanı parti, tarikat veya kişi, kurum ve kuruluşlardır. Bunların hepsi Avrupa’da demokrasi ve din özgürlükleriyle din tacirlikleriyle Karun gibi zengin oldular. Takiye yapılmasın. Demokrasi ve çok seslilik adı altında DAVA nedir ?  Bu „Siyasal İslam Dokümantasyon Arşivi Dairesi’nin arşivini incelediğinizde „Hanya’yı ve Konya’yı anlamak ve görmek“ çok kolay. Bu satırın yazarı bu gelişmeleri tedirginlikle izlemektedir. Bizim için Avusturya’nın özgürlükçü, çoğulcu, kuvvetler ayrılığına ve özgür parlamenter sistemiyle güçlü bir Anayasası olan Avusturya Cumhuriyeti çok önemlidir. Bu ülkenin vatandaşı olarak bu değerleri savunmacı bir demokrat olarak korumak ve kollamak önemlidir. Herkesi bu alanda „aptala yatmamaya“  davet ediyoruz.  Alemi şaşkın milleti aptal yerine kimse koymasın.

Ankara iktidarının eliyle son yirmi iki yılda liyakatsizlerin, „Milletin a…koyacağım“ diyen ahlaksız siyaset bürokrat tüccar sıfatlı hemşericilerin, çok bilmiş yarı cahil ve din tüccarların elinde ekonomi bataklığına sokulan, adalet devleti olmaktan uzaklaşmış bir ülkede okumuş, dil ve mesleği elinde olan vefakar Türk vatandaşlarının keder ve acı içinde aziz vatanlarına en yararlı olacakları bir zamanda adeta kaçtığını görüyoruz.

Türkiye’den ayrılan ve ayrılmak isteyen bu nitelikli aydın Türk vatandaşları karşısında, adeta mafyanın eline düşmüş Türkiye’ye gizli ve açık bir şekilde AB ülkelerinden kaçak göçmen veya ekonomik ilticacıların kafa başı para verilerek yollandığı biliniyor.

Bu işin içinde kafa başı para ve provizyon alan bürokrat ve siyasilerin olduğu iddiaları da Türkiye’nin sadece orman, deniz, göl ve yeşil alanlarının değil ülkenin tamamının peşkeş çekildiğinin göstergesi olsa gerek.

Kısaca AB’nin bir yandan ülkedeki nitelikli ve dil bilen çağa ayak uydurmuş ve cumhuriyet ve demokrasi yanlısı Türk vatandaşlarını AB’ye maddi ve manevi destek vererek davet ederken, öte yandan resmen AB içine gelmiş kaçak ve aslında ekonomik ilticacı olan başta Afrika, Afgan, Suriye ve Hindistan asıllı göçmenleri Türkiye’de mafyalaşmış sisteme kafa parası vererek „adeta çöplüğe atar“ gibi üzerine para vererek attığını görmekteyiz.

Bunun için Viyana’da aracı olarak fino gibi takla atanları gördükçe insanın kederlenmemesi elde değil. Avusturya Cumhuriyeti’nin siyasilerinin kendi vatanlarının ali menfaatlerini „vatanseverler olarak“ koruması karşısında Türkiye’deki veya buradaki bazı pişmiş kellelerin yalakalıklarını sözde din, iman hatta bazen Atatürk ismi altında yapmaları utanç verici değil midir? Hele hele Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını 2023’te buruk olarak kutladığımız dönemde ve Avusturya Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti resmi ve diplomatik ilişkilerinin imzalandığı ve 100. yılına girdiği 28 Ocak 2024 tarihinde…

„Yasadışı göçü durdurun – üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri kurun“

İşte bu denklemin içindeki bilgilerle kaçak göçmen ve ekonomik göçmenlerin Avusturya’ya yığılmasının yüzde elli azaltılmasında başarı sağladığına inanan Avusturya Başbakanı Nehammer’in 2024 seçim programında “ülkenin güvenliği” adı altında sunduğu 2024 seçim dosyasının başlığı bu analizimizden sonra daha önem taşıyor: „Yasadışı göçü durdurun – üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri kurun“

Hiç uzatmak istemem. Size bu özeti Almanca verilmiş, “ Yasadışı göçü durdurun – üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri kurun“ başlıklı ÖVP’nin seçim sözlerini Türkçe dilinde dokunmadan ve yorumsuz vermek isterim :

Güvenli Avusturya ÖVP-Seçim 2024 vaatleri

“ Yasadışı göçü durdurun – üçüncü ülkelerde sığınma merkezleri kurun“

1 -Mevcut Avrupa iltica sistemi başarısız olmuştur.

2-Avusturya, örneğin güvenlik ya da sosyal sektör açısından bu durumdan özellikle etkilenmektedir.

3-Avusturya Halk Partisi ÖVP  iltica sayılarında  yüzde elli gibi istikrarlı bir düşüş sağlamış olsa da, Avusturya’da artık etkisiz bir AB politikasının kurbanları arasında yer almamamız gerektiği açıktır.

4-2030 yılına kadar, Avrupa iltica sisteminde sadece sıkı önlemlere değil, tamamen yeni genel çözümlere ihtiyacımız olacak. Aynı zamanda, bir halk partisi olarak, AB’nin uygun çözümler bulamaması durumunda sonuçların gerekli olduğu da açıktır.

6-2024 seçimler var.  Avusturya´da 2030 yılına kadar şunlara ihtiyacımız vardır

7-Kısıtlayıcı göç yasası: Sınır dışı merkezleri ve yurtdışındaki işlem merkezleri kurulması gerekmektedir. Yurtdışındaki ıslah merkezlerinin uygulanabilir olup olmadığı da incelenmelidir.

8-Avusturya’da ulusal düzeyde harekete geçmek için daha fazla kapasite sağlamak üzere göç krizlerinde devreye sokulabilen acil durum maddesinin AB düzeyinde etkinleştirilmesini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için revizyon yapılması gerekmektedir.

9-Danimarka’da halihazırda uygulandığı gibi, üçüncü ülkelerden hüküm giymiş suçluların cezalarını üçüncü ülkelerde çekmeleri için o ülkelere transfer edilmesi gerekmektedir.

10-Avusturya’da kaçak göçmenlerin başka AB ülkesini kaçmalarını önlemek amacıyla, reddedilen sığınmacıların hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların tutarlı bir şekilde uygulanması ve masrafları karşılamak için girişte değerli eşyalara el konulması gerekmektedir.

11-Kalkınma yardımlarının göçü önleme stratejilerine bağlanması. Bu, ülkelerin ülkelerinden kitlesel göçü önlemek için etkili tedbirler almadıkları sürece daha fazla yardım almamaları gerektiği anlamına gelmektedir.

Diğer analiz ve haberlerimiz 

Kaynaklar

https://www.deroesterreichplan.at/

https://www.diepresse.com/17986846/karner-kickl-ist-ein-schaebiger-schaumschlaeger?ref=ues_ahttps://www.dokumentationsstelle.at/

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner