Udav Ajansı’na konuşan Burhan Ateş, “Vîr hafıza demek. Hafıza sadece kişisel bir birikim değil, toplumsal bir hafızaya da karşılık geliyor. Filmin ana karakterinden yola çıkarak, yaşadığımız coğrafyada olup bitenleri anlatmaya çalıştım. İnsanların kişisel yaşanmışlıkları anı veya tecrübe iken, toplumun çoğunda benzer yaşanmışlıklar söz konusu olduğunda ve bütün bir topluma etki ettiğinde bu artık o toplumun tarihi olur. Kısaca Vîr kişisel bir yaşanmışlıktan yola çıkarak toplumsal bir acıya ayna olma manası taşıyor” diye konuştu.
Filmin konusuna da değinen yönetmen, “Savaşın, çocukların masum dünyasına olan müdahalesi ve etkisini, hepimizde olması gereken vicdani sorumluluk duygusunu filmde anlatmaya çalıştık. Yaşadığımız coğrafyada kullanılan diller arasında Zazaca yapılan film sayısı çok az. Zazaca, sanat anlamında üretimin en az olduğu bir dil. UNESCO, 2008 yılında yok olmakta olan diller arasında Zazaca’yı gösterdi. Bu nedenle dilin varlığını koruması kültürün yok olmaması bir anlamda bu dilde üretilecek eserlere de bağlıdır. Sinema da bunu sağlayacak güce sahip bir alan. Bu nedenle dilin varlığını koruması konusunda ufak da olsa katkı sağlayabilirsek ne mutlu bize.”” dedi.
„Ajite etmek, etik değildir“
“Bazı yönetmenleri tenzih ederek söylüyorum- ZAZA halkımızın ve Kürtler‘ in acılarının daha fazla ajite edilerek, gerçeğin dışında çıkılarak yansıtılması bana göre etik değil, insani de değil. Sevgili Metin Kaygalak’ın da dediği gibi; ‘Ah! Acı ne kadar kendiydi..’ Toplumumuz acıyı kalbinde en saf haliyle yaşayan bir toplum zaten. Bu duygunun kör göze parmak sokarak yansıtılması bundan prim sağlanmaya çalışılması bana göre haksızlık. Elimden geldiğince kültürel dokuyu bozmadan ve objektif olarak halkımızın varlığını olduğu gibi ifade etmeye ve yansıtmaya çabalıyorum. Bunun dışında daha fazla üretimin olması gerektiği ve farklı bakış açılarına ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyim.”