Perihan Mansur, yenivatan.at
VİYANA, 25.11.2025 -Viyana Belediyesi, gelecek yıldan itibaren mülteciler için finanse edilen Almanca kurslarını kaldıracağını açıkladı. Kararı, Sosyal İşler Şehir Meclis Üyesi Peter Hacker (SPÖ) duyurdu. Mevcut kurslar tamamlanacak ancak 2026’dan itibaren Fonds Soziales Wien (FSW) tarafından yeni kurs ihalesi yapılmayacak.
APA’nın verdiği habere göre FSW yalnızca 2024 yılında mülteciler için yaklaşık 1.700 Almanca kursu kontenjanı oluşturmuş ve bunun maliyeti 1,9 milyon avro olmuştu. 2017–2024 yılları arasında ise toplam maliyet yaklaşık 20 milyon avroya ulaştı. Hacker, aslında bu görevin federal hükümete bağlı Österreichischer Integrationsfonds (ÖIF) tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, ancak ÖIF’in Viyana’da yeterli kurs imkânı sağlamadığını savundu. Bu nedenle yıllardır Viyana şehir yönetimi devreye girmek zorunda kaldı.
Şimdi ise tartışmaya yeni bir boyut ekleyen unsur, Viyana’nın karşı karşıya olduğu milyarlarca avroluk bütçe açığı. Belediye sözcüsüne göre Almanca kurslarında yapılacak yıllık tasarruf, son yıllardaki mali yükle yaklaşık aynı seviyede olacak. Hacker, ÖIF’i bir kez daha göreve çağırarak Viyana’da “nihayet” yeterli sayıda kurs yeri sunması gerektiğini söyledi. Hacker’a göre ihtiyaç, mevcut kapasitenin çok üzerinde; son dönemde 4.000 mülteci, ÖIF’ten kendileri için bir kurs yeri bulunamadığını bildiren mektuplar aldı.
ÖIF iddiaları reddediyor
Öte yandan ÖIF, eleştirileri defalarca geri çevirdi. Açıklamalarında, kurs hakkı bulunan herkese kısa süre içinde uygun bir Almanca kursu sunulduğunu belirtti. Kurum ayrıca, Hacker’ın defalarca talep edilmesine rağmen tek bir somut örnek bile gösteremediğini, yani hakkı olmasına rağmen kurs yeri bulamayan kimsenin ispatlanamadığını vurguladı.
Viyana’nın özel yolu artık çok pahalıya mal oluyor
Viyana’nın yıllardır izlediği sosyal politika hattı—yerel kamuoyunda “özel yol” olarak adlandırılan yaklaşım—artık sürdürülebilir olmaktan uzak bir maliyet düzeyine ulaşmış durumda. Belediye Başkanı Michael Ludwig’in yıllar sonra ilk kez acil frene basması ve Şehir Meclis Üyesi Peter Hacker’ın bile söylem değiştirmek zorunda kalması, durumun ciddiyetini somut biçimde ortaya koyuyor. Bu gelişme, Viyana’nın sosyal politikasında paradigmatik bir dönüşümün başlangıcı olarak okunabilir.
Şehir yönetimi yıllar sonra haklı olarak ilk kez acil fren çekiyor
Bugün Avusturya’daki tüm sosyal yardım ve Mindestsicherung alıcılarının yüzde 73’ü Viyana’da yaşıyor. Kent nüfusu ülke toplamının yalnızca yüzde 22’sini oluşturmasına rağmen, sosyal yardım yükünün dörtte üçünün tek bir eyalette toplanması, Avusturya’nın başka hiçbir bölgesinde görülmeyen bir orantısızlık seviyesine işaret ediyor. Bu, yalnızca maliyet değil, aynı zamanda toplumsal entegrasyon ve siyasi istikrar açısından da kritik bir kırılma noktasıdır.
Bu yoğunlaşmanın en önemli sonucu, hızla tırmanan maliyetlerdir. 2014’te yaklaşık 400 milyon avro olan Mindestsicherung harcamaları 2024’te 1,25 milyar avroya ulaşarak üç katından fazla artmış durumda. Harcanan her iki avrodan biri doğrudan koruma statüsü sahiplerine gitmektedir. Artış geçici değil; bütçe eğrisi 10 yıldır neredeyse kesintisiz yukarı yönlü. Viyana, Avusturya’nın sosyal yük merkezi hâline gelmiş durumda ve bu merkezileşme, ülke çapında sosyal politikanın geleceğini belirleyen en önemli faktörlerden biri haline geliyor.
Sosyal yardımlarda patlayan maliyetler yeni önlemleri zorunlu kılıyor
Viyana istatistikleri, sosyal yardıma bağımlılıkta farklı göçmen grupları arasında ciddi uçurumlar olduğunu gösteriyor. Toplam nüfusta sosyal yardım oranı yüzde 9, Avusturya vatandaşlarında yüzde 4 iken, bazı gruplarda tablo tamamen farklı:
• Suriyeliler: yüzde 74
• Somalililer: yüzde 72
• Afganlar: yüzde 54
• Iraklılar: yüzde 46
Bu grupların Viyana’da çok yüksek oranlarda bulunması, şehirdeki sosyal yardım yükünün yapısal olarak artmasına neden oluyor. Bu tablo, göçmen entegrasyonu ve sosyal uyum politikalarının yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Ailelere yönelik yüksek sosyal yardımlar orantısız yük oluşturuyor
Bu orantısız yoğunlaşmanın tesadüf olmadığı, yıllarca izlenen özel yol sayesinde açıkça görülüyor. Viyana, ikincil koruma statüsü sahipleri için ülkenin en cazip eyaleti hâline gelmiş durumda.
Viyana, ikincil koruma statüsüne tam Mindestsicherung ödedi. Diğer eyaletler bu kişileri yalnızca temel yardıma yönlendirdi. Çocuk başına ödeme ülke genelinde en yüksek tutardı: 326 avro. Beş çocuklu bir aile örneğinde Viyana–Aşağı Avusturya farkı neredeyse iki kat: Aşağı Avusturya 725 avro, Viyana 1.630 avro. İkincil koruma statüsü sahipleri için fark daha da büyüyor: Aşağı Avusturya 985–1.315 avro alırken, Viyana 2.841 avro + konut katkısı sağlıyor.
SPÖ’lü Peter Hacker’ın yıllarca savunduğu bu sosyal model, kendi kendini besleyen bir maliyet döngüsü yaratmış durumda: yüksek yardımlar → yoğun göç → artan maliyetler → daha fazla yoğunlaşma.
Koruma statüsü sahipleri Viyana’da diğer eyaletlerden çok daha yoğun
Entegrasyon Fonu verileri, uzun süredir tahmin edilen ancak resmî olarak kanıtlanmamış bir durumu doğruluyor: Koruma statüsü alanlar, hangi eyalette tanınmış olursa olsun, kısa sürede Viyana’ya taşınıyor.
2023 verileri:
• İkincil koruma statüsü alanların yüzde 68,9’u
• Mülteci statüsü alanların yüzde 52,41’i
statü tanındıktan sonra başkente geçti. Hangi eyaletten geldiğine bakıldığında tablo daha da netleşiyor:
• Yukarı Avusturya ve Steiermark’tan ayrılanların yüzde 94’ü
• Aşağı Avusturya’dan ayrılanların yüzde 92’si
• Burgenland’dan ayrılanların yüzde 90’ı
Viyana’ya taşınıyor. Bu, yoğunlaşmanın rastlantı değil, sistematik bir iç göç dinamiği olduğunu gösteriyor. İç göçün bu ölçekte merkezileşmesi, Avusturya’nın federal dengeleri açısından da yeni tartışmalar doğuruyor.
Başkent, Avusturya’nın sosyal ve mülteci gerçekliğinin merkezi hâline geldi
Viyana’nın bugün karşı karşıya olduğu sosyal maliyet krizi, yalnızca yüksek göç oranlarının değil, yıllarca sürdürülen siyasi tercihlerle şekillenmiş bir sistemin sonucudur. Yüksek destek seviyeleri, koruma statüsü sahiplerine yönelik ülke çapındaki en cazip koşulları oluşturmuş ve kendi kendini besleyen bir geri besleme döngüsü yaratmıştır. 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek reformlar, bu döngünün kırılması yönünde atılan ilk ciddi adımlar olarak okunabilir. Ancak mevcut yoğunlaşma ve maliyet seviyeleri dikkate alındığında, Viyana’nın önünde hâlâ uzun ve zorlu bir dengeleme süreci bulunmaktadır. ( Perihan Mansur, yenivatan.at, 25.11.2025)
