BRÜKSEL- Nisan ayı başında gerçekleşen ziyarette, sadece AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanındaki koltukta oturması, von der Leyen’in ise önce şaşkınlıkla ayakta kalıp daha sonra yan taraftaki bir kanepede oturmak zorunda kalmasıyla gündeme düşen diplomatik kriz, kısa süre içinde sosyal medyada „Sofagate“ adı ile anılmaya başladı.
Türkiye’ye yaptığı ziyarette yaşanan bu diplomatik skandaldan üç hafta sonra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ciddi açıklamalarda bulundu. Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada kendisini çok üzen koltuk skandalına da değinen ve sırf kadın olduğu için Türkiye ziyareti sırasında makamına göre muamele görmediğini söyleyen von der Leyen, „Bir kadın ve bir Avrupalı olarak kendimi incitilmiş ve yalnız kalmış hissettim“ dedi.
“İncinen tüm kadınlar için ayağa kalkmalıyız!”
Resmi twitter hesabından da konuyla ilgili paylaşımlar yapan von der Leyen, „Bu, kadınlara eşit muamele gösterilmesi adına daha ne kadar yol alınması gerektiğini gösteriyor. Üst düzey bir politikacı olarak, istediğim zaman konuşabilir ve sesimi duyurabilirim. Peki ya yapamayan milyonlarca kadın? Gezegenimizin her yerinde her gün gücenen ama kendini savunamayan kadınlar. Onlar için ayağa kalkmalıyız“ şeklinde bir tweet attı.
My visit to Turkey showed how far we still have to go before women are treated as equals. Always. Everywhere.
My story made headlines. But there are so many stories of women, most of them far more serious, that go unobserved.
We have to make sure these stories are also told!
— Ursula von der Leyen (@vonderleyen) April 26, 2021
Kadının Korunmasına dair İstanbul Sözleşmesi’nin buna karşı önemli bir belge olduğunu ve Türkiye’nin anlaşmadan çekilmesinin korkunç olduğunu beyan eden Başkan, “Bazı AB ülkelerinin de anlaşmayı henüz onaylamamış olması, hatta kimisinin çıkmayı düşünmesi asla kabul edilemez” dedi.
“Kadın haklarına saygı ön koşuldur”
Türkiye’ye seslenen von der Leyen, Türkiye ile ekonomik iş birliğini derinleştirmek için şartlarını şu şekilde sıraladı; “Kadın haklarına saygı, diyaloğun yeniden başlaması ve ortak programların genişletilmesi için önemli bir ön koşuldur. Doğu Akdeniz’de gerginliğin daha da azaltılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına saygı duyulması da gereklidir.“ (yenivatan.at)