Avusturya karşısında 11 Eylül 1697 Zenta dehşet yenilgisini bilen var mı?

Birol Kılıç, Analiz,  11 Eylül 2021, Viyana

Sadâret mührü ve Padişah’ın Otağ-ı hümayûn dâhil ordunun her şeyi Zenta’da nasıl Avusturya’nın eline geçti? Tarihten düşmanlık değil ders çıkarmak gerek. Avusturya ve Türkiye´de ki siyasilerden beklentimiz „münafıkça“ itfaiye erleri kıyafetleri ile dostluk adı altında kundakçılık yani düşmanlık yapmamalıdır. Cehalet gafleti, gaflet ataleti, atalet sefaleti, sefalet felaket ve trajediyi getirir diyenler çok haklı.

Dış politika ve tarihi iç politikada oy kazanmak veya milleti birbirine kışkırtmak için kullanılması alkışlamayalım.

Sonu trajedi ve hüsran olur….Analizimizin başında  Türkiye’de trajediye hazır olun demek istemeyiz ama tarihi her yönüyle tarafsız bir şekilde öğrenmek gerek ve taraflı, yamultulmuş, sislenmiş  tarih ile kısaca „Fake History“ ile  tarihten ders çıkarılamaz diyerek isterseniz başlayalım.

Evet bugün 11 Eylül 2021. 2015 yılında Türkiye’de seçim vardı ve bu seçim Viyana sokaklarına, „Kara Mustafa Paşa ve ecdadınız ile Viyana’da gurur duyun  nareleri dışında“  nasıl yansıdı? Bunlar akıllarda. Yanlış yapıldı diye kimse özür dilemedi. Hala Viyana’da zararlarını  „yol, su ve elektrik olarak geri dönme“  şeklinde Türkler ister Avusturya ister Tük vatandaşı olsunlar çekiyor.

Peki bundan 324 yıl önce 11 Eylül 1697’de Osmanlı’nın, Sırbistan’ın Zenta bölgesinde Avusturya karşısında aldığı yenilgi ve sonrasını bilen var mı?

„Başarılarla övünen, başarısızlıktan ders çıkarmak şöyle dursun yok sayan bir kültürümüz var. Okumuş bir yetişkininin Zenta’dan habersiz olması kendi eksikliği ile alakalıdır.“ diye tarih ve ekonomi analizleri dikkat çeken yazar İzzet Akyol’un Osmanlı ve Avusturya tarihinde önemli bir dönüm noktası olan 11 Eylül 1697 tarihini ders niteliğinde hakkında kısa bilgiler vermesi özellikle Avusturya’da afra tafra sahte milliyetçilik ve din istismarı yapıp Avusturya’da Türkler’in başını belaya sokanları düşününce dikkat cekti.

„Devlet hiyerarşisinde en tepenin komple şehit olduğu bir yenilginin adını dahi duymayan çoktur. Lise tarih müfredatını geçtik, üniversitelerde tarih okuyanlar bile Zenta’yı duymamış olabilir. Tarih bizde ancak övünme vesilesidir, başarısızlıklar hatırlanmaz bile. 324 sene önce bugün 11 Eylül 1697’de Zenta’da Osmanlı ordusu Avusturya karşısında perişan oldu. Sadrazam şehit düştü, sultan zor kurtuldu. Sadâret mührü ve otağ-ı hümayûn dâhil ordunun her şeyi karşı tarafın eline geçti. Zenta faciasi, 1683 II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Osmanlı ile Avusturya arasında 1699’a kadar devam eden 16 yıllık sürekli savaş döneminde yaşanmış. Sonunda 1699 Karlofça imzalanarak Osmanlı geri çekilmeyi kabulleniyor. Bütün Osmanlı tarihi boyunca sadâret mührü düşman eline tek bir defa geçmiştir [11 Eylül 1697, Zenta/Sırbistan]. Zenta’da şehit düşen Sadrazam Elmas Mehmet Paşa’nın sadâret [başbakanlık] mührü bugün Viyana’da Arsenal Harp Tarihi Müzesi’nde sergilenmektedir.

Zenta’da şehit düşen Osmanlı komutanlarının acı listesi:

Sadrazam Elmas Mehmed Paşa
Rumeli Beylerbeyi Küçük Cafer Paşa
Anadolu Beylerbeyi Mısırlızâde
İbrahim Paşa
Koca Cafer Paşa
Adana Beylerbeyi Fazlı Paşa
Diyarbekir Beylerbeyi Kavukçu
İbrahim Paşa
Maraş Beylerbeyi Yunus Paşa
Sadrazam, Rumeli beylerbeyi ve Anadolu beylerbeyi Osmanlı devlet teşkilatında en üst üç figür; Zenta’da üçü de şehit düşmüş. Diyarbekir, Maraş ve Adana Beylerbeyleri de şehitler arasında. Padişah II. Mustafa canını zor kurtarmış. Etrafınıza bir sorun, Zenta’yı duyan kaç kişi var?

Sırf Zenta’daki Osmanlı kayıpları Avusturya’nın harp ganimetleri hakkında bir fikir verebilir:

-Sadrazamın göğsünde taşıdığı sadâret mührü
-Otağ-ı hümayûn (padişah çadırı)
– Birçok ordu çadırı
-87 top
-15.000 öküz
-7.000 at
-Birkaç bin deve
-Ordu hazinesi (yüzbinlerce altın lira)
-„Bu mağlubiyet 2.Viyana bozgunundan da büyük felakettir. Zira Viyanadan sonra toparlanma ihtimali vardı. Zenta bozgunu ile bu ihtimal tamamen ortadan kalkmıştır. (1683-1697). Bu savaştan sonra Padişahların ordunun başında olması geleneği sona ermiştir. Padişahın esir olması durumunda sonuçları çok feci olabilir. (Padişah ölürse sorun yok geride onlarca şehzade var.) Başında bir prens olan (Eugene) ordunun karşısına Padişah komutasında ordu ile çıkmak baştan hatadır. Bu Avusturya Prensinin Osmanlı Padişahına denk olduğunun pratikte gösterimidir. (Bir zamanlar tam tersi idi.). Osmanlı ordusunun asker sayısı 2 katı ; ağır silah sayısı 1,5 katı idi.“ 
Viyana’daki Arsenal Harp Müzesi, Osmanlı askeri malzemeleri açısından Türkiye dışındaki en zengin müzedir (sancaklar, ordu çadırları, tüfekler, toplar, kılıçlar, oklar, gürzler, zırhlar vs).Öyle ki, müzedeki Osmanlı eserleri Avusturya eserlerinden çoktur:
Zenta faciası sırasında ganimet olarak düşman eline geçen bu Kur’an-ı Kerim, bugün hâlâ Avusturya devlet arşivinde muhafaza altındadır.
 

Gelelim Avusturya’da yaşayan 400 binden fazla Türk Toplumu açısından bu tarihi gerçekleri günümüz açısından bir aydın sorumluluğu ile 2023 yılında  vuku bulacak Türkiye’de ki Cumhurbaşkanlığı ve TBBM seçimlerinin Viyan sokaklarına taşmaması dileklerimiz ile büyüteç altına almaya…

Evet Zenta faciası 11 Eylül 1697’de yaşandı.

Bu bilgileri iyi analiz etmezseniz mesela bundan üç beş yıl önce mesela 2015’de  Türkiye’de seçim kazanmak için Viyana’ya gelen bazı  siyasetçilerin  Avusturya’da yaşayan Türk vatandaşlarının oylarını almak için, „Atalarınız Viyana’ya kadar geldi. Ecdadınız ile gurur duyun“ gibi  sorumsuzca Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerini gaza getiren, başını belaya sokan gereksiz ve yaşadığı ülkeye düşman etme çabaları karşısında çaresiz kalabilirsiniz….

Hadi Zenta Faciası 1697’de unutuldu  ama 2008 yılında yapılmış bu kanun nasıl unutulur ve çiğnenir. 

Doğrusu Osmanlı Viyana’yı iki kere 1529 ve 1683’de işgal etmeye çalıştı ama ikisi de başarısız geçmiş. Neyi ile gurur duyulacak? Hem de gelip bunu Viyana’da tüm Avusturya basının ve siyasetinin  bu adamların işi burada ne diye kah dalga geçerek kah tiksinti duyarak takip ettiği bir siyasi miting içinde…Seçimler Türkiye’de ama kalkıp sanki Viyana Türkiye’nin bir ili gibi gelip Viyana’da seçim mitingi yapmak en başta Avusturya’da yaşayan tüm Türkiye göçmenlerine düşmanlık etmek değil de nedir ?

Bu ifadelerin, tüm Avusturya kamuoyunun, „Bu Türkiye’de iktidardaki adamlar ülkemizde ne arıyor. Şeçimler Türkiye’de“ diyerek şaşkın, tiksinti ve korkarak baktıkları bir zamanda yapıldığını unutmayın.

Yanlış yer olan Viyana’da bu sözleri , „Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmenin“  hem Avusturya’da yaşayan Türk toplumuna hem de Avusturya Devleti ve Milletine karşı bir tür cahillik ve düşmanlık gösterisi olmadı mı?

Bu, „Viyana’ya gelen Osmanlı ecdadımız ile gurur duyun“ ifadelerinin, zaten başta Viyana ve tüm Avusturya halkının kollektif tarih bilincinde olumsuzca devamlı yaşatılan ama bir  yandan da kendi Avusturya kimliklerinin oluşmasında yani milliyetçi ve dinci Hiristiyan duygularının pekişmesinde tutkal görevi gören Türk düşmanlığını azdırdığını Türkiye’den gelip Viyana’da adeta kundakçılık yapan siyasetçiler niye görmüyor?

Türkiye’den gelip Viyana sokaklarında Türkiye’de iktidar olabilmek için ortaya attıkları söylemlerinin, tüm Avusturya medya ve siyasetini Avusturya Türk toplumuna sürekli olarak düşman edeceğini hala anlamıyorlar ve hala 2021 yılında zararlarını Avusturya Türk toplumu yaşıyor.  Yıl 2021 Türkiye’den İtfaiye eri elbiseleri ile kalkıp Viyana’ya gelip „Avusturya’da Türk düşmanlığı ve İslam düşmanlığı yapılıyor“ diyen siyasetçiler ilk önce üç beş yıl önce Viyana’nın göbeğinde bir kaç kez çıkardıkları yangınların kundakçıları olarak hesap vermelidirler.

Kaldı ki Türkiye dışında seçim propagandası yapmak kanunen yassak. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 22 Ocak 2008 tarihinde TBMM Başkanlığı’na, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngören tasarı gönderildi. Kanunlaşan değişikliğin 94. maddesinin ilgili fıkrası şöyle:“Yurtdışında, yurtdışı temsilciliklerde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır.”  Hadi Zenta Faciası 1697’de unutuldu  ama 2008 yılında yapılmış bu kanun nasıl unutulur ve çiğnenir.

„Tarihi tarafsız bir şekilde öğrenip ders çıkarmalıyız ama düşmanlık değil.“ diyen Yeni Vatan Gazetesi 22 yıllık hayatında gerçeklerin üzerinin karartılması, yamultulması ve sislenmesine karşı mücadele etmiştir.

Avusturya Türk Toplumu’nun başını belaya sokan içimizdeki kundakçılar çeşitli renklerdeler. Hepsinin ortak özelliği gaflet ve dalalet içinde cahillik, çok bilmişlik, ukalalık ve her an saldırganlık.

Dışardaki düşmanlar belli ama içimizdeki sözde dost İdrisleri ama özünde devşirme İblisleri iyi tanımalıyız.

Onların çoğu  Türk bayrağını göz boyamak için kullanıyor ve yüce dinimiz İslam’ı bir din bezirganı olarak maddi, manevi ve siyasi güç kazanmak için suistimal ediyorlar…

Ne gerçek tarihin üzerini örtelim ne de aklın ve bilimin. Bunu yaparsak çekinecek bir şey kalmaz.

Tarihten düşmanlık değil ders çıkarmak gerek.

Avusturya ve Türkiye´de ki siyasilerden beklentimiz münafıkça dostluk adı altında düşmanlık yapmamalıdır.  Dış politika ve tarihi iç politikada oy kazanmak veya  milleti birbirine kışkırtmak için kullanılması alkışlamayalım. Sonu hüsran olur….

Avusturya ve Türkiye’de „Yurtta barış ve dünyada barış istiyoruz“ isteyenlere destek veriyoruz.

Kardeşlik düşmanlık kötüdür. Kışkırtılmasın.

Avusturya ve Türk halkı tarihten ders çıkarmaları gereken kardeş iki halktır.
(yenivatan.at, Birol Kılıç, 11 Eylül 2021, Viyana)

 

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner