Türkiye’nin adalet sistemi yine şaşırtmadı! Gazeteciye saldıranlar serbest, gazeteciler tutuklu!

Türkiye’nin adalet sistemi yine şaşırtmadı! Bitlis’te gazeteci Sinan Aygül’ü darbeden Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumaları tahliye edilirken, öte yandan 21 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda gözaltına alınan gazetecilere “tutukluluk halinin devamı” kararı çıktı.

Ankara. 21 ilde 25 Nisan’da eş zamanlı düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler Abdurrahman Gök ve Mehmet Şah Oruç Diyarbakır ve Bitlis’te hakim karşısına çıktı. İki gazetecinin de tutukluluk halinin devamına karara verildi. Bitlis’te gazeteci Sinan Aygül’ü darbeden Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumaları ise tahliye edildi.

Hakkında “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddialarıyla dava açılan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı.

Duruşma öncesi Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) üyeleri ile Yeşil Sol Parti ve CHP milletvekilleri adliye önünde açıklama yaptı. DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, meslektaşlarının gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığında dikkat çekerek, “Aslında yine burada gazetecilik yargılanıyor. Gazeteci arkadaşlarımızın işlediği suç olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunu kabul etmiyoruz. Arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalılar. Onların yeri cezaevi değil” dedi. MKGP Sözcüsü Roza Metina ise, gazetecilerin hukuksuz bir şekilde gözaltına alındığını savunarak, Gök’ün Diyarbakır’da nevruz kutlamaları sırasında polisin açtığı ateşle öldürülen Kemal Kurkut’un cinayeti nedeniyle hedef alındığını söyledi.

Daha sonra başlayan yargılamada konuşan Gök, 2017 yılındaki nevruz olayları sırasında Kemal Kurkut’un vurulma anını çektiği için hakkında beş kez soruşturma açıldığını söyledi. Hakkındaki yalan ifadeler nedeniyle tutuklandığını öne süren Gök, daha önce hakkında açılan davalardaki suçlamaların da dosyaya konulduğuna vurguladı. Hakkında bir gizli tanık ifadesinin olduğunu dile getiren Gök, “Bence bu davasın asıl motivasyon noktası üzeri açıkken öldürülen Kemal Kurkut’u çektiğim fotoğraflardır. Bu fotoğraflarla polislere açılan davanın baskısı var” diye konuştu. Gök’ten sonra söz alan Avukat Resul Temur, Tanık Ümit Akbıyık’ın ilk ifadesinde müvekkilinin ismini vermediğini hatırlatarak “Dosyanın tamamına bakıldığında müvekkilimin ‚örgüt üyesi‘ olduğuna dair delil yoktur. Kolluk ve savcılık bunun böyle olduğuna dair yorumda bulunmuştur. Bu sadece müvekkilime yönelik değil mahkemeyi de baskı altına almayı dayatıyor” şeklinde konuştu.

Savunmaların ardından söz alan savcı, Gök’ün tutukluluk halinin devamını istedi. Savcıdan sonra yeniden söz alan Gök, 22 yıl ceza ile yargılandığı davanın duruşmasına bile katıldığını belirterek tahliyesini talep etti. Ancak mahkeme talebi kabul etmeyerek tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Oruç da tahliye edilmedi

Aynı operasyonda gözaltına alınan ancak dosyası ‘takipsizlik’ kararıyla Bitlis’e gönderilen Mehmet Şah Oruç, 5 aylık tutukluluğun ardından bugün yargılanmaya başladı. “Terör örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılanan Oruç Bitlis 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Oruç, Ses ve Görüntü Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Hakkındaki iddialarla ilgili savunma yapan Oruç, yaptığı haberlerin de suçlama konusu yapıldığını söyledi.

Oruç’un avukatı Resul Temur ise Tanık Ümit Akbıyık’ın dinlenmemesi, tutukluluğa gerekçe yapılmaması gerektiğini savundu. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce Mezopotamya Ajansı muhabirleri hakkında açılan bir davada ihlal kararı verdiğini hatırlatan Temur, “Müvekkilime yöneltilen suçlamaların hiçbiri kesin değil ve tutuklamaya delil olarak sunulamaz. Müvekkilim sadece toplumsal olaylara ve Kürtlere ilişkin haberler yapmıştır” dedi.

Savunmaların ardından kararını açıklayan Mahkeme Oruç’un tutukluluğunun devamına karar verdi.

Gazeteci Aygül’e saldıranlar serbest

Bu arada Bitlis’in Tatvan ilçesinde Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e saldırarak yaralayan, Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin iki koruması bugün hakim karşısına çıktı. Olaydan sonra tutuklanan iki sanık Aygül’e saldırdıkları için “kasten yaralama”, araya girmeye çalışan iki kişi de müdahale ettikleri için “hakaret” ve “tehdit”le suçlanıyor.

Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya sanıklar Engin Kaplan ve Yücel Baysalı, tutuldukları Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuklu sanıklar Aygül’ün kendilerine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği için saldırdıklarını öne sürdü. Daha sonra söz alan Aygül ise bu iddiaları reddetti. Olay öncesi diş tedavisinden döndüğünü hatırlatan Aygül, “Onlara küfrettiğimi söylüyorlar ama ben dişçiden çıktığım için ağzım hem anestezi etkisizdeydi hem de tamponlar vardı. Bırakın küfretmeyi, konuşacak durumum yoktu. Zaten ilk saldırıdan sonra boynumu sıkıp, ‘Geylani hakkında yazanın sonu bu olacak’ dedi. Polis memuru Kaplan’ın, yaklaşanlara ‘ben polisim kimse yaklaşmasın’ dediğini ben duydum. Tatvan Belediye Başkanı olan Mehmet Emin Geylani ve etrafındaki rant çetesi benim yazdıklarımdan dolayı rahatsız olduğu için bu saldırı oldukça planlıydı ve azmettiricisi belediye başkanının kendisidir” dedi.

Mahkeme savunmalarının ardından, sanıkların üzerlerine atılı bulunan suçun niteliği, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçen süre, delillerin toplanmış olması nedeniyle iki sanığın tahliyesine karar verdi.

Karara tepkiler

Duruşmadan sonra VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Aygül, karara tepki gösterdi. Kimsenin can güvenliğinin olmadığını savunan Aygül, “Ben biraz olsun pişmanlık bekliyordum, karşımda sırıtan iki kişi gördüm. Azmettiren zaten yargılanmadı. Beni öldürmeye gelmişlerdi, yaralama olarak değerlendirilmemesi gerekirdi. Herkes şunu iyi bilsin ki can güvenliğimiz yok. Benim de yok sokaktaki herhangi bir insanın da yok. Gazetecilik yaptığım için saldırıya uğradım ama sanki mağdur olan onlardı” şeklinde konuştu.

Kararı VOA Türkçe’ye değerlendiren Medya ve Hukuk Derneği Eş Direktörü Veysel Ok, cezasızlık politikasına vurgu yaptı. Ok, davadan adalet beklentisinin olmadığını ifade ederek, şunları söyledi: “Kamu görevlilerinin topluma karşı suçlarında, gazetecilere karşı suçlarında artık idari pratik haline gelmiş bir uygulamadır. Kameraların önümde şiddetin her ayrıntısını gördüğümüz bu olayda tahliye kararı verilmesi, yargının kamu görevlilerinin hukuksuzluklarını örtme çabası dışında başka bir anlama gelmiyor. Bu davadan da adalet beklentisi olmayacağının işareti. Umarım yargılamanın ileriki aşamalarında ya da üst mahkemelerde bu dava daha ciddiyetle ele alınır ve suçlular cezalandırılır.”

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi ve Bianet sitesi medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu, iki gazetecinin tutukluluk haline devam kararı verilmesini ‚üzücü‘ olarak değerlendirdi. Kararı VOA Türkçe’ye değerlendiren Önderoğlu şunları söyledi: „Abdurrahman Gök’ün 2017 Nevruzunda bir gencin polisçe öldürülmesini gündeme getirmenin sonuçlarını yaşadığına dair kanaat, ne yazık ki tutukluluğunu uzatan kararla bir kez daha akla geldi. Güvenlik merkezli politikalar hüküm sürdükçe, hak odaklı ve gazeteci haklarını teslim eden yargıya dair beklentilerin beyhude kalacağına bu yargılamada bir kez daha tanık olduk.“

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner