Viyana Festivali : Yahudi asıllı Alman felsefeci Omri Boehm ulus devletin aşılması için çağrısında bulundu

Alman-İsrailli filozof Omri Boehm akşam Viyana'nın  ünlü "Judenplatz" Yahudi meydanında “Avrupa'ya Sesleniş” konuşmasına Yahudi aktivistlerin protestoları eşliğinde evrensel değerleri savunan bir konuşma yaptı.

VİYANA.  2019 yılından bu yana Viyana Festival Haftaları, Rathausplatz’ın açılışından önce Viyana’nın Judenplatz’ında yapılan “Avrupa’ya Sesleniş” ile başlatılıyor. Ancak açılış öncesi atmosfer daha önce hiç bu kadar gergin olmamıştı. Nihayetinde kullanılmayan makaslı bariyerler hazırdı; bir düzine polis memuru, asker ve anayasal koruma görevlisi sahadaydı, ancak hazır olmanın dışında yapacak pek bir şeyleri yoktu. Konuşmacı, New York’taki New School for Social Research’te profesör olan İsrailli-Alman filozof Omri Boehm, konuşmasının başında, kendisinden bir ayaklanmaya neden olmasını bekleyen herkesi hayal kırıklığına uğratacağını söylemişti. Kendisi de Holokost’tan kurtulanların akrabası olan Omri Boehm, antisemit olarak sınıflandırılmayı reddetti. Gazze’deki vahşeti şiddetle kınadı ancak İsrail’e yönelik eleştirilerin meşru olması gerektiği konusunda da uyarıda bulundu.

Viyana’da Yahudi merkezin ortasında Avusturya Yahudi Cemiyeti’nin tüm protestolarına rağmen Viyana Festivali sırasında konuşmasına izin verilen Alman Yahudi asıllı  ve Kant uzmanı felsefeci Omri Boehm, “ İnsan onurunu savunmak isteyenler bunu ulus devlet kategorileri içinde yapamazlar.“ dedi. Avusturya Yahudi Cemaati, Boehm’in geçen hafta bu yerde yaptığı konuşmayla ilgili önemli çekincelerini dile getirmişti.

“Avrupa’ya Sesleniş” (“Tarihin Gölgeleri, Günümüzün Hayaletleri: Orta Doğu Savaşı ve Avrupa’nın Meydan Okuması”), Rachel Whiteread’in Viyana’nın Judenplatz’daki Shoah soykırım anıtının önünde, Yahudi aktivistlerin protestoları arasında yapıldı.

Konuşma Judenplatz’da Shoah Soykırım anıtı önünde yapıldı

İngiliz sanatçı Rachel Whiteread’in Shoah Soykırım anıtı 2000 yılından bu yana Ortaçağ Viyana’sında Yahudi yaşamının merkezi olan Judenplatz’da duruyor. Burası, ilk kez 1204 yılında adı geçen eski sinagogun bulunduğu yerdi. 1420 yılında Avusturya tarihinin en kanlı pogromlarından biri bu alanda gerçekleşti; son özgür Yahudiler kuşatma altındaki  Viyana’da ki bu sinagoglarında toplu intihar ettiler.

Konuşmasının başında Boehm, önünde duran Yahudi cemaatinden protestoculara birbirlerini dinlemeleri ve saygı göstermeleri çağrısında bulundu. Kendisi de onları dinleyeceğini ifade etti. Boehm ayrıca Orta Doğu krizinin yorumlanmasına ilişkin mevcut tartışmada kendi şahsi mitlerini terk etme ve kendi tarihinin yüküne karşı kendi evrensel değerlerini savunma çağrısıyla kendini konumlandırdı.

Bugün insan onurunu savunmak isteyen herkesin ulusal egemenlik kavramını terk etmesi gerektiğini söyleyen Boehm, İsrail’in Holokost deneyimlerine dayanan kuruluş tarihine de atıfta bulundu.

Boehm, “Tarihe saygı duymalıyız çünkü onun ideallerine bağlıyız.Ancak idealler mitlere, özellikle de “ulusal mitlere” dönüşebilir.” dedi.  Sağcı hükümetlerin ulusal mitleri kullandığı günümüzde, tarihin birleştirici ideallerine bir kez daha sahip çıkılması gerektiğini söyleyen filozof, eşinin ve Viyana’dan sürülen Yahudi ailesinin kişisel tarihinin kendisini Judenplatz’a bağladığını da eşinin toplama kamplarına ikini dünya savaşı sırasında ailesinden gönderilenleri tek tek sayarak hatırlattıktan sonra, “ Eğer Avrupa insan onurunun dokunulmaz olduğunu ilan ediyorsa, bunu kendi tarihinin ve bu tarihin kabahatlerinin arka planında görmelidir. Sonuçta, insan onurunun dokunulmaz olduğu cümlesi hızla bir efsaneye dönüşebilir.“ dedi.

Avrupa ve ulusal egemenliğin aşılması

Omri Boehm’den satır başları

„Avrupa Birliği, kuruluşunda, büyük imparatorlukların sona ermesinden sonra dünyanın ne olacağı sorusuna verilen tek verimli cevaptı. Avrupa’nın misyonu ulusal egemenlik değil, bu ilkenin aşılmasıdır. Onun için belirleyici soru, Avrupa’nın ulusal egemenliği aşma doktrininin Avrupa tarihinin kurbanlarına, özellikle de Yahudilere ve Holokost’a uygulanıp uygulanamayacağıydı. Çünkü kurbanların doktrinine göre, sadece egemen bir ulus içinde sistematik zulüm ve cinayetten kaçmak mümkündü.“ diyen Boehm’e göre bir İsrail anayasası nasıl olur da tarihsel deneyime, her şeyden önce Yahudi halkının egemenliğine değil de evrenselleştirilebilir insan haklarına dayandırılabilir?

Bu soru şimdi bazıları tarafından Filistinlilerin durumuna uygulanıyor diyen Boehm şunları dile getirdi :  “Bazı Avrupalılar soruyor, kendileri herhangi bir yasa tarafından korunmazken Filistinlileri şiddet kullandıkları için eleştirmemize ne yol açabilir? Avrupa’nın imparatorlukların çöküşüne verdiği yanıt insan haklarının yol gösterici ilke olduğu yönündeyse, diğer taraftaki mağdurlar her zaman ulusal egemenlik hakkına güvenmişlerdir. Avrupa bu çatışma karşısında ancak evrensel ilkelerinin arkasında durabilirdi. Sürekli olarak kendi tarihsel sorumluluğuna odaklanmak, sonuçta sadece yukarıda açıklanan çelişkilere yol açabilir.“

Meydandaki Yahudi göstericilerden bazıları Boehm’e “Yalan söylüyorsun” diye karşı çıktı. Bazı pankartlar 7 Ekim’i Shoah’nın devamı olarak tanımladığı görüldü.

IMG_4716

Milo Rau Boehm’ün kutuplaştırmasına şaşırdı

Konuşma İnsan Bilimleri Enstitüsü ve Viyana Festival haftası tarafından ortaklaşa düzenleniyor.

Erste Bankası Vakfı, Avusturya Yahudi Cemaatinden gelen protestoların ardından kısa bir süre önce desteğini Viyana Festivalin’den geri çekmişti.

Viyana Festivalin yeni direktörü Milo Rau yaptığı bugün sunuş konuşmasında Boehm gibi “uzlaşmak isteyen” bir konuşmacının etkinlik öncesinde olumsuz tepkilere yol açmasına şaşırdığını ifade etti. Rau ayrıca kısa bir süre önce “News” dergisinde gazeteci Heinz Sichrovsky ile yaptığı söyleşide antisemitizmin “dikkatsizce kullanıldığını ve araçsallaştırıldığını” ifade etti.

„Antisemitizm terimi son zamanlarda sağcı partiler tarafından işlerine gelmeyen her türlü pozisyonu kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ancak antisemitizm bir suçtur ve bu terim tüm dünyada Yahudilere zulmetme, onları ötekileştirme ve yok etme arzusunu ifade etmektedir.“ diyen Rau, “ Yahudi soykırımının faili iki ulusun, Almanya ve Avusturya’nın haklı hassasiyeti burada araçsallaştırılıyor ki bu tamamen ters tepen ve aynı zamanda kesinlikle şeffaf bir durum. Özellikle de Yahudi kökenli bir aileye sahip olan benim için bu korkunç ve kabul edilemez bir durum. Sol ve sağ partiler arasındaki siyasi çekişmelerde ahlaki pusulamızı kaybettik. dedi.

„Sizi duyuyorum ama siz beni duyuyor musunuz?”

Milo Rau’nun sözünü etmediği bir nokta ise İsrail eleştirmeni  Yunan asıllı ünlü felsefeci, ekonomist  ve siyasetçi Yanis Varoufakis’i Viyana festival projesi için davet edilmesinin şimdiden kızgınlık yaratmış olmasıydı. Omri Boehm, son ana kadar üzerinde çalıştığı ve bir türlü kabul edilmeyen konuşmasının sonunda Varoufakis’i İsrail-Filistin çatışması konusundaki tek taraflı tutumu nedeniyle eleştirdi. Yaklaşık 20 genç, “İsrail = Kant, Hamas = Anti-Kant” ya da “Gazze’yi Hamas’tan kurtarın” gibi protesto pankartları taşıdı. Gençler Omri Boehm’in sözünü kesmeye çalışınca Boehm onlara doğrudan şu sözlerle hitap etti: “Sizi duyuyorum ama siz beni duyuyor musunuz?”

“İnsan onuru dokunulmazdır”

Boehm’in söyledikleri, bazılarının önceden tahmin ettiğinden çok daha uzlaştırıcıydı: Boehm ilk olarak, akrabaları arasında Viyana’dan Holokost’tan kurtulanlar olduğu için daveti kabul ettiğini açıkladı. Birkaç noktada Hamas tarafından işlenen vahşeti kınadı, ancak Gazze’yi bombalamanın uygun bir yanıt olmadığı konusunda da uyardı. Yahudi Müzesi’nin bitişiğindeki binanın üzerine asılan büyük bir protesto posterinde Karl Lueger’den (“Wer a Jud‘ ist, das bestimm i”) ve “Dämonisierung Israels ist Antisemitismus” ifadesinden alıntılar yer alıyordu. Boehm de buna yanıt verdi: “Kesinlikle” dedi. Burada hiç kimsenin İsrail’i şeytanlaştırma niyeti yoktur ve bunu yapan herkesle yüzleşilmelidir. Ancak İsrail’i meşru bir şekilde eleştirmek de mümkün olmalıdır.“

Boehm konuşmasında, 2019 yılında “Avrupa’ya Sesleniş” konuşmasını yapan ve AB’nin Avrupa’yı yeni bir felaketten kurtarmak için mümkün olan en iyi proje olduğunu düşünen ünlü ABD’li tarihçi Timothy Snyder’den defalarca alıntı yaparak, „İster post-kolonyal bir kılıkla soldan, ister milliyetçilik olarak sağdan gelsin, kimlik siyaseti bu başarının altını oymaktadır. Her iki aşırı uç da reddedilmelidir. Ancak Avrupa’nın asıl görevi, Aydınlanma’nın temel sloganı olan ve birkaç kez tekrarladığı “İnsan onuru dokunulmazdır” ifadesini evrensel olarak geçerli bir temel yasa olarak kabul ettirmekti. Ne emperyal ne de milliyetçi olan federal yapısıyla sadece tarihsel olarak benzersiz bir proje olan Avrupa Birliği çatışma bölgesi için bir model oluşturabilir.“ dedi. 

Boehm Orta Doğu konusundaki fikirlerine sadık kalıyor

Etkinlik öncesinde Boehm konsepti ve konuşma mekânı olarak Judenplatz’ı savundu. Avusturya  İsrail Yahudi Cemaati (IKG) Boehm’ün  Judenplatz’da ki konuşmasının ertelenmesi yönünde görüş bildirmişti.

Boehm Pazar akşamı ORF ZIB2’de yaptığı açıklamada “Holokost tarihine ve dolayısıyla anısına saygı gösterilmesi gerektiğine derinden bağlıyım. Ancak bazen Holokost yanlış amaçlar için kullandığımızda bu anıya karşı saygısız olmanın yollarını geliştirdiğimize inanıyorum.” dedi.

Filozof Boehm , televizyon programında Orta Doğu çatışmasına ve “iki uluslu İsrail” vizyonuna ilişkin eleştirilen görüşlerini sürdürdü. Boehm’e göre Orta Doğu çatışması ancak İsrail-Filistin federasyonu yoluyla çözülebilir, her ne kadar bunu hayal etmek şu anda zor olsa da. İki devletli bir çözüm çeşitli nedenlerden dolayı gerçekçi değildir ifadelerini kullandı.

Boehm  ayrıca “Standard ‘a (Pazartesi baskısı) şunları söyledi: „İsrail’de desteklediğim federal yönelim hakkındaki şüpheleri anlıyorum. Durum 7 Ekim’den bu yana dayanılmaz hale geldi. Ancak bugün iki devletli bir çözümden bahsetmek gerçeklikten çok daha uzak olacaktır. Ya da arabuluculuğa ihtiyaç olmadığını söylemek. Bu iki yanılsama bizi bugünkü felakete sürükledi. Talepleri iki devletli çözümden daha gerçekçidir, zira İsrail’in hak iddia ettiği topraklar aynı zamanda Filistinlilerin demokratik haklarından mahrum kalmasına yol açtığında bu çözüm de gerçekte çökmektedir.“

“İsrail – Bir Ütopya“

Boehm, 2020 yılında yayınlanan “İsrail – Bir Ütopya” başlıklı kitap makalesinde, bir Yahudi devleti ile liberal demokrasi arasında bariz bir çelişki görüyor. Siyonist temelini de aşacak olan “etnik olarak tarafsız bir devlet” vizyonunu savunurken şunları dile getirdi :   „Aslında bir ütopya olarak, bir noktada Yahudilerin ve Filistinlilerin demokratik bir devlette eşit vatandaşlar olarak yaşamalarının mümkün, arzu edilir ve arzu edilir olması gerektiğini söylemesi son derece tutarlıdır. Bu benim için fazla ütopik, itirazlarım var, tartışmaya ihtiyacım var diyen birini anlarım ama böyle bir kişinin öne çıkması, ortaya çıkması ve şu ya da bu yerde konuşmasının utanç verici olduğunu söyleyen birini anlayamam.“

Etkinlik öncesinde Boehm’e karşı Muzicant

„Eğer 30 yaşında olsaydı, Viyana’daki Judenplatz’a gider ve Boehm´i protesto etmek için yumurta atardım“ diyen Yahudi Cemaati (IKG) eski Başkanı Ariel Muzicant, Boehm’in etkinlik öncesinde Viyana’nın Judenplatz meydanına çıkmasını bu şekilde yorumlamıştı.

Halen Avrupa Yahudi Kongresi Geçici Başkanı ve Dünya Yahudi Kongresi Başkan Yardımcısı olan Viyana’lı ünlü iş insanı Muzicant,  Judenplatz meydanının Alman İsrail asıllı  Yahudi filozofun konuşması için uygun bir yer olmadığını düşünüyor.

Muzikan’ın kendi ifadelerine göre, Viyana Belediyesi ve etkinliğin sponsorlarından biri olan Erste Bank Vakfı nezdinde girişimde bulundu. Bu girişim Erste Vakfı (etkinliğe verdiği desteği geri çekti) nezdinde başarılı olsa da Viyana Belediyesi nezdinde başarısız oldu. Viyana Belediyesi Kültürden Sorumlu Meclis Üyesi Veronica Kaup-Hasler tartışma başladığında New York’taydı ve uluslararası bir konferansta 1900’lerde Viyana’daki antisemitizmin kökenlerini tartışıyordu.

„Kant’la birlikte Aydınlanmanın evrenselciliğini temsil ettiğim gerçeği rahatsız ediyor“

Boehm, Muzicant’ın eleştirisini “saygısızlık” olarak nitelendirdi çünkü bu eleştiri insanları tam da bu anma yerine yumurta atmaya teşvik edebilir.

Boehm, kendisinin İsrail bağlamına post-kolonyal düşünceyi soktuğundan şikayet eden “Muzicant gibi insanların” yanlış bilgilendirildiğini ifade ettikten sonra, “Ben hem teorik olarak hem de İsrail-Filistin bağlamında post-kolonyalist düşüncenin açık bir muhalifiyim. Muzicant’ı benim pozisyonumla ilgili rahatsız eden şey, iddia edilen ‚post-kolonyalizmim‘ değil, Kant’la birlikte Aydınlanmanın evrenselciliğini temsil ettiğim gerçeğidir. Bu onu rahatsız ediyor. Bu endişe verici olsa da elbette meşrudur.”

ÖVP‘ li Bakan Edtstadler: “Bu saf bir anti-Siyonizm ve dolayısıyla anti-Semitizmdir”

Avusturya Yahudi Cemiyei IKG Başkanı Oskar Deutsch geçtiğimiz günlerde Boehm’ün konuşmasının ertelenmesi taleplerinin reddedilmesini ayrıca eleştirdi.

Pazartesi günü, kendisi de antisemitizm konusunda uluslararası bir konferans düzenlemekte olan Anayasa Bakanı Edtstadler tarafından da sert eleştiriler yöneltildi. Ö1-Mittagsjournal’a konuşan Edtstadler, “İsrail’i eleştiren birine, ki bu İsrail’i eleştirmek değil, tamamen anti-Siyonizm ve dolayısıyla anti-Semitizmdir, Viyana’nın ortasında bir sahne vermeyi acilen gözden geçirmenin zamanı geldi.” dedi.

Kehlmann Muzicant’a öfkelendi

Boehm’ün yol arkadaşı Daniel Kehlmann Pazartesi günü Ö1-Mittagsjournal’da Boehm’ün yaklaşımını savundu. Kehlmann’a göre Boehm, etik normların, hakların ve insan onurunun hiçbir şekilde gruplara ayrılamayacağı fikrinin savunucusudur ifadelerinden sonra şunları dile getirdi :  “Ve bu nedenle, bir ütopya olarak bunun mümkün ve arzu edilir olması gerektiğini ve bir noktada Yahudilerin ve Filistinlilerin demokratik bir devlette eşit vatandaşlar olarak yaşayabileceğini söylemesi tamamen tutarlıdır. Bu benim için çok ütopik, itirazlarım var, tartışmaya ihtiyacım var diyen birini anlarım ama böyle bir kişinin öne çıkması, ortaya çıkması ve şu ya da bu yerde konuşması utanç vericidir diyen birini anlayamam.”( yenivatan.at, ORF, Ö1, Türkische Allgemeine)

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner