2 Kasım 2025: Viyana’da “Muasır Medeniyet” ve Cumhuriyet’in 102. Yıldönümü, Heinrich Krippel ile Anılıyor

Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG), Cumhuriyet’in 102. yılında Atatürk’ün Viyanalı heykeltıraşı Heinrich Krippel’in anıtı önünde anma töreni düzenliyor. Türkiye, 29 Ekim 2025’te tarihi bir dönüm noktasında ve kavşakta. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim 2025’te Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” vurgusu, TKG tarafından Cumhuriyet’in temel hedeflerinin devamı olarak, birleştirici ve dikkat çekici açıklamalarla önemli bir çıkış olarak değerlendirildi.

VİYANA, 30.10.2025- Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG Think Tank), Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 102. yıldönümünü, “Atatürk’ün heykeltıraşı” olarak tanınan Viyanalı sanatçı Heinrich Krippel’in anıtı önünde özel bir törenle kutlayacak. 19 Mayıs Samsun Onur Anıtı başta olmak üzere pek çok ünlü Atatürk anıtını Viyana’da yapan Krippel’in anısına düzenlenecek etkinlik, 2 Kasım 2025 Pazar günü saat 15.00’te Viyana Ober St. Veit Mezarlığı’nda (Gemeindeberggasse 26, 1130 Wien) bulunan Atatürk Anıtı önünde gerçekleştirilecek. Davet metninde, muasır medeniyetin temelini oluşturan sanatçılara olan saygıyı ifade eden Atatürk’ün “Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür.” sözüne de yer veriliyor.

Ankara’dan “Muasır Medeniyet” Vurgusu: Cumhuriyet’in Temel Hedefi Adalet, Liyakat ve Çağdaş Hukuk Devleti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim 2025’te Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” vurgusu, Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG) tarafından Cumhuriyet’in kurucu hedeflerinin devamı olarak önemli bir mesaj şeklinde değerlendirildi. “Muasır medeniyet”, Mustafa Kemal Atatürk’ün söyleminde Türkiye Cumhuriyeti’nin temel hedeflerinden biri olarak tanımlanır. Arapça kökenli “muasır” kelimesi “çağdaş, zamanın gereklerine uygun” anlamına gelirken, “muasır medeniyet seviyesi” bilim, hukuk, eğitim, sanat ve toplumsal yaşamda dönemin en ileri ülkelerinin ulaştığı düzeyi ifade eder.

“Muasır Medeniyet” Ne anlama geliyor?

TKG açıklamasında Atatürk’ün bu ifadeyi özellikle 29 Ekim 1933’te, Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamaları sırasında Ankara’da yaptığı 10. Yıl Nutku’nda kullandığını hatırlattı. Atatürk o konuşmasında,

“Asla şüphem yoktur ki, Türk’ün unutulmuş büyük medeni vasfı ve kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına adaletle sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız.”

ifadeleriyle Türkiye’nin modernleşme vizyonunu ortaya koymuştu.

“Atî” kelimesinin Osmanlıca’da “gelecek, istikbal” anlamına geldiğini belirten TKG, bu sözlerle Atatürk’ün Türk milletinin gelecekte insanlık uygarlığının en ileri seviyesine ulaşacağına olan inancını dile getirdiğini vurguladı.

Türkiye, 29.Ekim.2025’de tarihi bir dönüm yolu ve  kavşakta

TKG, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 92 yıl sonra aynı ifadeyi kullanmasının Türkiye’nin bugün de benzer bir dönüm noktasında bulunduğunun göstergesi olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bu hedef, çok açık ifade etmemiz gerekirse karşılıklı takiyesiz bir şekilde, ciddiyetle desteklenmeli ve ama en önemlisi uygulanması adımlar atılmalıdır.” denildi.

Viyana’dan “Muasır Medeniyet”e sanatsal destek Heinrich Krippel’den 

TKG, Viyana’da Atatürk’ün heykeltıraşı Heinrich Krippel’in anısına düzenlenecek anma töreninde de “muasır medeniyet” kavramının altını çizecek. Krippel’in, Atatürk’ün çağdaş Türkiye vizyonunu sanat yoluyla dünyaya tanıttığı hatırlatıldı. 1923 yılında, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmeden kısa bir süre önce Ankara, genç devletin başkenti ilan edildi. Bu yeni statüyle birlikte beklentiler de yükseldi: Küçük bir taşra kasabası olan Ankara, Batı’dan esinlenen modern bir metropole dönüşmeliydi. Bu büyük dönüşümde başrolü Avusturyalı mimarlar ve sanatçılar üstlendi.

Ankara, tarih boyunca önemli bir ulaşım kavşağı olmuş ve askeri açıdan stratejik bir konuma sahipti. Osmanlı İmparatorluğu’nun metropolü İstanbul’un tam zıttı olarak, Anadolu’nun ortasında yer alan bu şehir, yeni Türkiye’nin kalbi olarak bilinçli bir tercihle seçildi. Başkentin ülkenin merkezine taşınmasıyla birlikte büyük projeler için geniş bir alan açıldı. 1917’deki büyük yangının ardından şehrin birçok bölgesi hâlâ boş durumdaydı. Atatürk’ün hedeflediği ilerlemeyi mimari olarak da yansıtmak gerekiyordu. Ayrıca altyapının hızla geliştirilmesi şarttı; zira 1920 ile 1928 yılları arasında Ankara’nın nüfusu 25.000’den 100.000’e fırlamıştı.

TKG açıklamasında şu ifadelere yer verildi: Cumhuriyet’in ilk ve en zorlu yıllarında, Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, Rusya’da Stalin yükselirken ve 1945 yılına korkunç bir yıkıma giderken; Atatürk,“Yurtta barış ve cihanda barış“ diyerek  Türkiye’de hukuk, adalet, bilim, teknoloji, sanat, tarım ve sanayi alanlarında köklü reformlar başlattı. Bu yeni güç dengesinin mimariyle de somutlaştırılması için çalışmalar uluslararası uzmanlara emanet edildi. O dönemde Almanca konuşulan ülkelerde etkili olan “Yeni Nesnellik” akımı, mimaride devrim yaratmış ve işlevselliği estetiğin merkezine yerleştirmişti.

Bu dönemin en önde gelen isimleri Avusturyalı mimarlar Clemens Holzmeister ve Ernst Arnold Egli oldu. Her iki isim de Cumhuriyet’in simgesi haline gelen Ankara’nın modern yüzünü şekillendiren projelere imza attı. Atatürk’ün heykeltıraşı Heinrich Krippel ile Türkiye’yi tanıştıran kişi de, yalnızca TBMM binasının değil, başkentin genel mimari kimliğinin de mimarı olan ünlü Avusturyalı Clemens Holzmeister idi.

Atatürk Türkiye’sine Avusturya’dan Sanatsal, Sosyal, Hukukî ve Bilimsel Destek (1923 Sonrası Dönem)

TKG, Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk, “muasır medeniyet” hedefi doğrultusunda Avrupa’nın önde gelen bilim, sanat ve hukuk insanlarını Türkiye’ye davet ettiğini açıklayarak bazıların ismini vererek şu açıklamalarda bulundu:

“ Bu çağrıya en yoğun yanıt veren ülkelerden biri Avusturya oldu. 1920’lerin sonu ve 1930’ların başında, özellikle Nazi baskısından kaçan Avusturyalı ve Alman aydınlar Türkiye’de yeni Cumhuriyet kurumlarının kurulmasına doğrudan katkı sağladılar ve hatta Clemes Holzmeisteri’n TBMM önünde bir anıtı vardır. Holzmeister, mimarlık dışında Türkiye’de mimari danışmanlık ve eğitim faaliyetlerinde de bulunmuştur. Viyana’daki görevinden 1938’de Nazi baskısıyla uzaklaştırılınca Türkiye’ye yerleşmiş, 1940’larda Ankara’da yaşamıştır. 1950 sonrası Avusturya’ya dönmüş, 1983’te Salzburg’da vefat etmiştir. Clemens Holzmeister, Türkiye’de 1927–1950 arasında başta TBMM ve Çankaya Köşkü olmak üzere 30’dan fazla kamu binası, askeri tesis ve anıt tasarlamıştır.

Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkent Ankara’da kurumsal mimarisini şekillendiren en etkili yabancı mimarlardan biridir. 1927’de Türkiye’ye davet edilmiş, özellikle Atatürk’ün modern devlet vizyonuna uygun kamu yapıları üretmesiyle öne çıkmıştır. Mimari yaklaşımı sade, simetrik ve devlet ciddiyetini yansıtan bir üsluba dayanır.

Türkiye’de gerçekleştirdiği başlıca yapılar:

  III. Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası (1938–1960): Günümüzde aktif olarak kullanılan TBMM binasıdır.

  Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü (1932): Atatürk’ün talimatıyla inşa edilmiştir.

  Genelkurmay Başkanlığı Binası (1929–1930): Askeri mimaride simgesel bir yapı.

  Milli Savunma Bakanlığı Binası

  İçişleri Bakanlığı Binası

  Yargıtay Binası

  Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Binası

  Ankara Harp Okulu

  Ankara Orduevi

  Güvenpark’taki Güven Anıtı (1935): Cumhuriyet’in güvenlik ve adalet ilkelerini simgeler.

  Avusturya Büyükelçiliği Binası (Ankara)

  Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Binası

  Ticaret Bakanlığı Eski Binası

1. Sanat ve Mimarlık Alanında Avusturyalı Katkıla

  • Clemens Holzmeister (1886–1983) – Avusturyalı mimar. TBMM binası (3. dönem), İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Ankara’daki birçok kamu binasını tasarladı. Atatürk’ün güvenini kazanarak Türkiye’nin mimari modernleşmesinde öncü rol oynadı.

    Samsun’daki 19 Mayıs Atatürk Onur Anıtı, Viyana’da yapıldı. Heykeltıraş Heinrich Krippel, bu eserin ardından birçok önemli sanat yapıtına imza attı. Viyana’da Krippel anitı üzerinde eseri Samsun Onur Anıtı var.
  • Heinrich Krippel (1883–1945) – Atatürk’ün bizzat davetiyle Türkiye’de birçok anıt yaptı: Sarayburnu (1926), Konya (1926), Ankara Ulus (1927), Samsun (1932). Cumhuriyet’in estetik vizyonunu taş ve bronzda simgeledi.

  • Ernst Egli (1893–1974) – Viyana doğumlu mimar. Gazi Eğitim Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ve çok sayıda okul binasını tasarladı. Türkiye’de modern mimarlığın kurucularından sayılır.

2. Hukuk, Bilim ve Üniversite Reformunda Katkılar

  • Hans Reichenbach (1891–1953) – Avusturya kökenli felsefeci ve bilim insanı, 1933 Üniversite Reformu’yla İstanbul Üniversitesi’ne geldi. Bilimsel düşüncenin temellerini attı.

  • Ernst E. Hirsch (1902–1985) – Avusturya doğumlu hukuk profesörü. Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanmasında katkı sağladı.

  • Leo Spitzer (1887–1960) – Avusturya asıllı dilbilimci, İstanbul Üniversitesi’nde Roman dilleri kürsüsünü kurdu.

  • Paul Hindemith (1895–1963) – Alman asıllı, ama Avusturya müzik çevreleriyle iç içe besteci. Türkiye’de müzik reformunun öncüsü olarak Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşuna katkı verdi.

3. Sosyal Bilimler ve Eğitimde Katkılar

  • Gertrude Langer (1908–1984) ve eşi Karl Langer (1903–1987) – Viyana kökenli sanat tarihçileri, Türkiye’de müze ve sanat eğitimi sisteminin oluşturulmasında görev aldı.

  • Eduard Zuckmayer (1890–1972) – Viyana doğumlu müzik eğitmeni, Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nü kurdu, binlerce öğretmen yetiştirdi.

    Bruno Taut (1880–1938) – Avusturya bağlantılı Almanca konuşulan mimarlık çevrelerinden gelen ünlü modernist. 1936’da Türkiye’ye davet edildi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi binasının mimarıdır. Modern Türk mimarisinde sade ve işlevsel çizgileriyle etkili oldu.

    Paul Hindemith (1895–1963) – Avusturya bağlantılı Almanya doğumlu besteci ve müzik kuramcısı. 1935’te Atatürk’ün isteğiyle Türkiye’ye gelerek Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda danışmanlık yaptı. Türkiye’de çağdaş müzik eğitiminin temellerini attı.

    Eduard Zuckmayer (1890–1972) – Avusturyalı müzik eğitimcisi. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nü yönetti. Türk müzik eğitiminin halkla buluşmasını sağladı; “Çoksesli müzik” anlayışını Anadolu’ya taşıdı.

    Clemens Holzmeister, Ernst Egli ve Bruno Taut’un öğrencileri ve takipçileri, Türkiye’deki modern mimarlık akımlarını 1940’lar boyunca sürdürdüler. Böylece Avusturya kökenli sanat ve bilim insanları, Cumhuriyet’in ilk on yılında Türkiye’nin şehircilik, sanat ve eğitim vizyonuna kalıcı katkılarda bulundu.

Cumhuriyet’in kurucu vizyonu

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “muasır medeniyet” hedefi, sanayi, bilim, teknoloji, adalet, hukuk devleti, eğitim ve kültürde ileri toplumların seviyesine ulaşmayı, hatta bunu kadın-erkek eşitliği, seküler hukuk sistemi, bilimsel düşünce ve özgür yurttaşlık ilkeleriyle aşmayı amaçlar. Bu vizyon, 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’ten bugüne Türkiye’nin eğitim, hukuk, ekonomi, kültür ve sanat politikalarının temel ilkesi olmaya devam etmektedir.

Viyana’da Atatürk’ün Samsun Onur Anıtı’nda olduğu manevi anlamı yüksek bir anıt 29.10.2023´de dikilerek törenle açıldı. Törene Avusturya’dan Cumhurbaşkanlığına yakın başta olmak üzere değişik partilerden kişi, kurum ve temsilcileri katıldı.

 

Atatürk ve Krippel: Sanatla somutlaşan bir dostluk

Birol Kılıç’ın “Heinrich Krippel / Atatürk’ün Viyanalı Heykeltıraşı” adlı kitabında belirtildiği üzere Krippel’in sanatsal mirası, modern Türkiye ve Mustafa Kemal Atatürk ile doğrudan bağlantılı. 1130 Viyana’daki atölyesinde ürettiği Atatürk heykelleri, yüz yılı aşkın süredir Türkiye’nin en önemli kent meydanlarını süslemeye devam ediyor. Sanatçının en tanınmış yapıtları arasında, 15 Ocak 1932’de açılan Samsun’daki 19 Mayıs Atatürk Onur Anıtı bulunuyor. Krippel’in eserleri, modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini taş ve bronzda simgeleyen simgesel yapıtlar olarak değerlendiriliyor.

 

Viyana’da Atatürk’ün Samsun Onur Anıtı’nda olduğu manevi anlamı yüksek bir anıt 29.10.2023´de dikilerek törenle açıldı.

Atatürk’ün İlham kaynağı “Muasır Medeniyet”

Atatürk (1881–1938), seküler, demokratik ve çağdaş bir hukuk devleti vizyonunu hayata geçirirken dönemin Avusturyalı mühendis, usta ve sanatçılarından da yararlandı. 1914 öncesi Avusturya, Almanya ve Fransa gibi ülkeler, dönemin modern kültür merkezleri olarak Atatürk için önemli bir esin kaynağı oldu. Viyanalı heykeltıraş Heinrich Krippel (1883–1945), Atatürk’ün sağlığında birçok sembolik eser üretmiş, Türkiye’de halkın katkısıyla yaptığı anıtlar arasında
1926 İstanbul Sarayburnu Atatürk Anıtı,
1926 Konya Atatürk Anıtı,
1927 Ulus Meydanı Atlı Atatürk Heykeli,
1932 Samsun 19 Mayıs Onur Anıtı,
1936 Afyonkarahisar Zafer Anıtı ve
1938 Ankara Sümerbank Atatürk Heykeli yer almıştır. Krippel, Atatürk’ü Çankaya Köşkü’nde bizzat ziyaret etmiş, uzun sohbetlerde çizimler yapmış ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın hikâyesinden derin biçimde etkilenmiştir.

Heinrich Krippel’in Atatürk heykelleri, Cumhuriyet’in temel değerlerini simgeleyen görsel manifestolardır: liderlik, halkla bütünleşme, zafer, çağdaşlık ve laiklik.

Krippel’in 1926–1938 arasında yaptığı Atatürk heykelleri, yalnızca estetik değil; aynı zamanda siyasi ve kültürel mesajlar taşıyan simgesel yapılardır. Her biri farklı bir temayı vurgular:

  1926 İstanbul Sarayburnu Anıtı: Atatürk’ün ileriye bakan duruşuyla devrimci liderlik ve yeni bir başlangıç mesajı verir. Türkiye’deki ilk Atatürk heykelidir. 1926 İstanbul Sarayburnu Atatürk Anıtı, yönüyle de simgesel bir mesaj taşır: Atatürk arkasına Asya’yı alır, yüzünü Batı’ya döner. Bu duruş, çağdaşlaşma ve uygarlık hedefinin mekânsal bir ifadesidir. Türkiye’deki ilk Atatürk heykeli olan Sarayburnu Anıtı, yalnızca figüratif değil, aynı zamanda yönsel bir semboldür. Atatürk’ün yüzü Boğaz’a ve Avrupa’ya dönüktür; arkasında ise Anadolu ve Asya yer alır. Bu konumlandırma, Cumhuriyet’in “muasır medeniyet” hedefini coğrafi bir duruşla somutlaştırır.

1926 İstanbul Sarayburnu Anıtı mesajları:

  İleriye bakan duruş: Geleceğe, reformlara ve devrimlere açık bir liderlik simgesi.

  Batı’ya yönelme: Bilim, hukuk, eğitim ve kültürde Batı standartlarını benimseme kararlılığı.

  Asya’yı arkaya alma: Geleneksel yapılarla hesaplaşma ve muasır medeniyete ulaşma iradesi .

  Sarayburnu konumu: Osmanlı’nın 600 yıllık geçmişine saygı, Osmanlı’nın saray bölgesinde Cumhuriyet’in liderini konumlandırmak, tarihsel bir kopuşu değil bir devamı ve yeni bir başlangıcı simgeler.

Bu yönsel tercih, Krippel’in Atatürk figürlerinde sıkça kullandığı bir anlatım biçimidir: liderin duruşu, sadece fiziksel değil, ideolojik bir yönelimi temsil eder.

  1926 Konya Anıtı: Atatürk’ün halkla iç içe duruşu, yerel halkla bütünleşme ve Anadolu’ya güven temasını taşır

  1927 Ulus Meydanı Atlı Heykel: Atatürk’ün at üzerinde zafer pozuyla askeri başarı, kararlılık ve bağımsızlık vurgulanır. Kaidesindeki kabartmalar Kurtuluş Savaşı’nı anlatır

  1932 Samsun 19 Mayıs Onur Anıtı: Atatürk’ün Samsun’a çıkışını simgeler. Milli mücadelenin başlangıcı ve gençliğe güven mesajı taşır.

  1936 Afyon Afyonkarahisar Zafer Anıtı: Atatürk’ün askerî giysili duruşuyla zaferin bedeli ve ulusal direniş simgelenir. Kaide kabartmalarıyla savaşın halk boyutu vurgulanır.

  1938 Ankara Sümerbank Heykeli: Oturan Atatürk figürüyle ekonomi, kalkınma ve devlet aklı ön plana çıkar. Sümerbank’ın önünde olması, sanayi ve üretim mesajı verir

Krippel’in heykelleri, Atatürk’ün fiziksel duruşu üzerinden Cumhuriyet’in ideallerini taş ve bronzda somutlaştırır: liderlik, halkçılık, zafer, çağdaşlık ve üretim.

Sanata ve sanatçıya duyulan saygı

Atatürk, sanatçıyı “uzun emek ve çalışma sonucunda alnında ışığı ilk hisseden kişi” olarak tanımlamış, sanatı ise “düşüncenin aynası” olarak nitelendirmiştir. “Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür.” sözü, hem Krippel’e hem de tüm sanatçılara duyulan saygının ifadesi olarak Cumhuriyet’in sanata ve sanatçıya verdiği değeri simgelemiştir.

Cumhuriyet ve Muasır Medeniyet Hedefi

Viyana’da yaşayan Türk toplumu, son 60 yılda sanatın ve sanatçıların demokrasiye, toplumsal gelişmeye ve kültüre yaptığı katkılara tanıklık etti. Krippel’in mezarının 2015 yılında satılıp kaldırılmasının ardından, Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG) sanatçının hatırasını yeniden bulmuş ve bir anıta dönüştürmüştür. 29 Ekim 2023’te, Cumhuriyet’in 100. yılında bu anıt başında yapılan törende Cumhuriyet, şehitler ve Krippel dualarla anılmış, Avusturya–Türkiye dostluğuna kalıcı bir kültürel köprü kazandırılmıştır.

Erdoğan’ın mesajında “Muasır Medeniyet” vurgusu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim 2025’te Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” vurgusu, TKG tarafından Cumhuriyet’in temel hedeflerinin devamı olarak önemli bir çıkış olarak değerlendirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı Anıtkabir’i ziyaret etti. Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. „Aziz Atatürk, bu önemli günde zatıalinizi ve aziz şehitlerimizi şükranla yad ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ni, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak amacıyla kararlılık içinde çalışıyoruz.“

Bu sözleri herkesin ciddiye alarak bu  amaç doğrultusunda, Türkiye’de çok yönlü sanat ve kültür faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye’de adalet ve demokratik hukuk devletinin AB tam üyeliği için Kopenhag Kriterleri çerçevesinde güçlendirilmesi ve yurtdışından yatırımcılar için ülkenin daha cazip hale getirilmesi ve  hedeflenmesi gerekiyor; bu TKG’nin beklentileri arasında yer alıyor.

TKG’ye göre Atatürk’ün “muasır medeniyet” sözü, “Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına adaletle sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız.” ifadesiyle özetlenmiştir. Bu vizyon, Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı ve onu aşmayı hedefleyen bir modernleşme anlayışını temsil etmektedir.

Toplumda Adalet, barış ve esenliğin önemi

TKG, İslam dininin son peygamberi ve elçisi Hz. Muhammed’in (sav) “Emin” yani güvenilen ve güven duyulan sıfatıyla anılan kişiliğini hatırlatarak adaletle ilgili sözlerini gündeme taşıdı. TKG, peygamberin “Bir saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir yıl veya altmış yıl nafile ibadetten hayırlıdır. Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun; ancak ondan da önemlisi, insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmedin” ifadelerini vurguladı. Ayrıca Maide Suresi’nin 8. ayetine atıfta bulunan TKG, “Ey iman edenler, adil şahidler olarak Allah için hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın” ayetinin çok açık ve yol gösterici olduğunu belirtti. TKG, bu sözlerin hem Sünni hem Alevi inancına sahip, Türk, Kürt, Zaza veya farklı kökenlerden gelen ve Türkiye’ye gönül bağıyla bağlı her insanı ortak paydada birleştirdiğini, İslam dininin temelinde adalet, barış ve esenlik bulunduğunu ve toplumdaki tüm haksızlıklara karşı birliğin önemini ortaya koyduğunu ifade etti.

Etkinlik Bilgileri

Tarih: 2 Kasım 2025, Pazar, Saat: 15.00

Yer: Friedhof Ober St. Veit, Gemeindeberggasse 26, 1130 Wien

Kaynaklar

VIDEO: Açılış: 29 Ekim 2023– Heinrich Krippel’in anıtından tören görüntüleri ve mesajları

https://www.facebook.com/www.turkischegemeinde.at/videos/einweihung-des-denkmals-von-atürks-bildhauer-heinrich-krippel-am-100-jahrestag/870231334756162/

Almanca kaynak eser 29.10.2024: “Heinrich Krippel / Atatürk’ün Viyanalı Heykeltıraşı”

https://neueweltverlag.at/?r3d=heinrich-krippel

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner