21 Mayıs 1864 Rusya’nın insanlık suçu 160 yaşında: Çerkes sürgünü ve soykırımı
İnsanlık tarihine kara leke olarak geçen Rusya'nın Çerkes sürgünü ve soykırımı, tarihin en acı olaylarından biri olarak 21 Mayıs 2024 tarihinde 160 yaşına girdi.
İSTANBUL. İnsanlık tarihine kara leke olarak geçen Rusya’nın Çerkes sürgünü ve soykırımı tarihin en acı olaylarından biri olarak 21 Mayıs 2024 tarihinde 160 yaşına girdi diyen güvenilir tarihçiler, “ Rus Çarlığı Çerkezlere sistematik bir şekilde soykırım, katliam, toplu tecavüz, işkence, ölüm yürüyüşü ve tehcir uygulamışladır.“ demiştir.
Ne oldu?
1800’ler–1870’ler tarihleri arasında Çarlık Rusya sistematik Çerkes katliamımı 1800’lerde başladı.
Hayatta kalan Çerkes nüfusu 1860-1870’lerde Osmanlı topraklarına sürgün edildi.
Osmanlı topraklarına bile ulaşamadan binlerce kişinin öldüğü bu sürgün, „tarihin en acı olaylarından biri“ olarak nitelendiriliyor. İnsanlık tarihine kara leke olarak geçen Çerkes sürgünü, her yıl Türkiye’de yaşayan Çerkesler tarafından gözyaşı ve hüzünle anılıyor.
Türkiye’deki Çerkesler, sürgünü anmak için çeşitli etkinlikler düzenliyor. Deniz kenarında „Nart ateşi“ yakıp çevresinde „mezar taşı nöbeti“ tutulan anma törenleri, „Sürgün Andı“ okunmasıyla sona eriyor.
Çarlık Rusyası’nın, stratejik açıdan önemli gördüğü Kafkaslar’dan Çerkes halkını sürgün etmesinin üzerinden 160 yıl geçti. Rusya’nın Karadeniz sahiline inme politikasının gereği olarak Kuzey Kafkasya’yı ele geçirme amacıyla 1556’dan itibaren başlattığı Kafkas-Rus Çarlığı savaşı 308 yıl sürdü.
Rus-Çerkes Savaşı sırasında Rus İmparatorluğu sistematik olarak Çerkes nüfusunu yok etme stratejisi uyguladı. Sadece Çerkesler arasında Ruslaştırmayı ve Rusya’nın diğer bölgelerine yerleşmeyi kabul eden küçük bir kısım olaylardan hiç etkilenmedi. Reddeden geri kalan Çerkes nüfusu çeşitli şekillerde dağıtıldı veya toplu halde öldürüldü. Bazı durumlarda Çerkesler Hristiyanlığı kabul etmeye zorlandı. Çoğu durumda Çerkes yerleşim yerleri bulundu ve yakıldı, sistematik olarak aç bırakıldı veya tüm nüfusu katledildi.Yok edilmesi planlanan halk genel olarak Çerkesler olsa da, Kafkasya’nın diğer Müslüman halkları da etkilendi.
Çerkesleri yok ederek Kafkas Dağları’nın iç kesimlerine ilerleyen Ruslar, teslim olan Çerkesleri ya Çarlık ordusuna katılmaya ya da göç etmeye zorladı.
21 Mayıs 1864’ten itibaren Çerkes toplulukları başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere, dünyanın çeşitli bölgelerine sürgüne maruz kaldı.
Çarlık Rusyası tarafından Çerkeslere gerçekleştirilen sistematik toplu katliam ve sürgününe Çerkes Soykırımı veya Çerkes Sürgünü deniyor. Olaylardan Çerkeslerin %80-97’si, yaklaşık 1,5 milyon kişi, etkilenmiştir.
Grigori Zass gibi Rus generaller Çerkes sivillerin toplu katliamını yücelttiler, bilimsel deneylerde kullanılmalarını savundular ve askerlerin kadınlara tecavüz etmesine izin verdiler. Rus kuvvetlerin hamile kadınların karınlarını deşmek gibi çeşitli yöntemler kullandığı bildirildi.
Resmi olmayan rakamlara göre 1,5 milyona yakın Çerkes bir ay içinde sürgün edildi. Yol şartları, salgın hastalıklar ve açlık gibi nedenlerden dolayı yaklaşık 500 bin Çerkes hayatını kaybetti.
Sürgüne tabi tutulanlar Anapa, Novorossiysk, Gelincik, Soçi ile Adler gibi Karadeniz limanlarından gemilere bindirilerek gönderildi.
Çerkeslerin birçoğu Anadolu’da Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Yozgat, Düzce, Adapazarı ve Kocaeli’de iskan edildi, bir kısmı ise Suriye ve Filistin başta olmak üzere Orta Doğu’ya yerleştirildi. Sürgün edilen Çerkesler zamanla yerli halka karıştı.
Osmanlı İmparatorluğu’na sürgün edilemeyen Çerkesler ise Orta Laba ve Orta Kuban nehirleri bölgesindeki Rus Kazak köylerine yerleştirildi.
Rusya’nın çok önceden planladığı „Çerkes halkını öz vatanlarından sürgün etme operasyonu“, adım adım gerçekleştirilen bir eylem olarak değerlendiriliyor.
2010 öncesi
Sürgün sürecinde Rus hükûmeti Çerkeslere yönelik katliamları gizlemeye çalıştı. Bu süreçte „temiz dil“ kavramları kullanılıyordu, Rus kaynaklarında „Nihai zapt etme“ ve „zararlı nüfusun azaltılması“ gibi kavramların kullanımı yaygındır. Rus hükûmeti köylerin yakılması, sürgün edilmesi ve katliamlarla ilgili ne Rus halkına ne de uluslararası topluma bilgi vermedi. Kafkasya’dan gelen haberlerde yalnızca gelişen Kozak yerleşimlerindeki başarılara ilişkin hikâyeler yer alıyordu. Karadeniz kıyısındaki Çerkes tehcir kamplarında yiyecek ve ilaç sıkıntısı olduğuna dair raporların Çar’a ulaşmasının ardından Çar, durumu kontrol etmek için yetkililer gönderdi, geri dönenler „her şeyin tamamen yolunda olduğunu“ bildirdi. Ancak Rus generaller kendi aralarında iletişim kurarken eylemlerini gizlemek için hiçbir çaba göstermediler. Bazı raporlarda. Grigori Zass gibi generaller açıkça sivil nüfusu yok etmekle övünüyorlar veya vahşeti övüyorlardı.
2010: Arşivlerin açılması
Rus-Çerkes savaşına ilişkin bu raporları içeren belgeler Tiflis’te halka kapalı arşivlerde saklanıyordu. Gürcistan, 21. yüzyılın başında Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan siyasi çatışmanın bir parçası olarak arşivleri açmaya karar vererek, bu belgelere erişime izin verdi. Arşiv materyalini daha kapsamlı bir şekilde duyurmak için Gürcistan’da 20-21 Mart 2010’da bir konferans düzenlendi. Konferansa hem Çerkes hem de Çerkes olmayan akademisyenler ve tarihçiler geniş katılım gösterdi, ancak Rusya Federasyonu vatandaşlarının katılmasını engellemek için büyük çaba gösterdi. Konferansın ardından Gürcistan parlementosu oy birliğiyle Çerkes soykırımını tanıdı.
Rus tepkisi
Buna yanıt olarak Moskova, 14 Şubat 2011’de kendi konferansını düzenledi. „Rus-Kafkas savaşı diye bir şeyin olmadığı, aksine bunun küçük bir çatışma olduğu“ sonucuna vardılar ve olayları ifşa etmeye yönelik tüm hareketi „Kuzey Kafkasya’da kaos yaratma“ girişimi olarak reddettiler. Kremlin adına konuşan Rus sivil toplum kuruluşları, Gürcülerin soykırım sırasında Rus İmparatorluk Ordusu’nda görev yapması nedeniyle Gürcistan hükûmetinin bu konu hakkında konuşmaya hakkı olmadığını savundu.
Rus tarihçi Alexei Malashenko, Çerkeslerin soykırımı tanıma çabalarının terörizmle bağlantılı olduğunu iddia etti. Daha ılımlı Rus tarihçileri, olayların gerçekliğini kabul etmekle beraber 1948’den önce gerçekleştiği için soykırım olarak tanımlanamayacağını iddia etmiştir. Rus hükûmeti soykırımın tanınması için çalışan aktivistleri ve konuyla ilgilenen akademisyenleri aşırılık yanlısı, terörist veya CIA ajanı olarak göstermeye devam etti.
Sonuç olarak Rusya Çerkes soykırımını görmezden gelmektedir. Rusya’da Çerkes soykırımını reddetmek için bir başkanlık komisyonu kuruldu.[224] Rusya’da olaylar rızaya dayalı bir göç olarak sınıflandırıyor (Rusça: Черкесское мухаджирство, ’Çerkes muhacirizmi‘). Şubat 2020’de Rusya’nın Ankara büyükelçisi Aleksey Yerhov, Çerkes Soykırımını „güzel bir masal“ olarak nitelendirdi. Çerkeslerin iş bulmak için Türkiye’ye göç ettiğini söyleyen Yerhov, KAFFED’in baskıları sonucu özür diledi.
Tarihçilerin görüşleri
Azınlıktaki bazı Rus akademisyenler dışında, tarihçiler arasında „soykırım“ teriminin olayları tanımlamak için haklı olduğu konusunda genel bir fikir birliği vardır. Bazı görüşler şunlardır:
Fransız tarihçi Robert Mantran, Osmanlı Tarihi adlı kitabınının 3. cildinde olayları tanımlamak için Çerkes Sürgünü ve Soykırımı adlandırılmasını kullanmıştır.
Türk tarihçi Server Tanilli Yüzyılların Gerçeği ve Mirası adlı eserinde aynı olaylar için Büyük Çerkes Sürgünü ve Katliamı adlandırmasını kullanmıştır.
Türk tarihçi İlber Ortaylı tarafından olaylar „ölüme sürgün“ olarak tanımlanmıştır.
Alexander Ohtov, Kommersant röportajında soykırım teriminin haklı olduğunu söylüyor: „Evet, Çerkeslere karşı soykırım kavramının haklı olduğuna inanıyorum. Neden soykırımdan bahsettiğimizi anlamak için tarihe bakmalısınız. Rus-Kafkas savaşı sırasında, Rus generaller sadece sürgün etmediler. Aynı zamanda onları fiziksel olarak yok ettiler. Sadece çatışmada öldürmekle kalmadılar, aynı zamanda sivillerle yüzlerce köyü yaktılar. Ne çocukları ne kadınları ne de yaşlıları yaşattılar. Olgun ekin tarlalarının tamamı yakıldı, bahçeler kesildi, böylece Çerkesler geri dönemeyeceklerdi. Sivil nüfusun büyük ölçekte yok edilmesi bir soykırım değil mi?“
Anssi Kullberg, Kırım Tatarlarına ve Çerkeslere yönelik politikaların Rus devletinin „modern etnik temizlik ve soykırım stratejisi“ icat etmesiyle sonuçlandığını belirtir.
Ellman, bir kitap incelemesinde, soykırım teriminin kullanımının BM tanımına göre „bir etnik grubu tamamen veya kısmen“ yok etmeyi amaçlayan eylemlere atıfta bulunarak haklı olduğunu kabul eder.
Walter Richmond da 1864 olaylarının „modern toplum mühendisliğinin ilk örneklerinden biri“ olduğunu düşünerek „soykırım“ teriminin uygun olduğunu savunur.
İtalyan tarihçi Fabio Grassi’ye göre, sürgün kelimesi az kalmakla birlikte, katliam kelimesi olayları açıklamak için kullanılabilir.
Tarihçilerin görüşleri
- ^ „İlber Ortaylı“. Twitter. 27 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2020.
- ^ „Это намеренное уничтожение народа“. Kommersant. 6 Haziran 2011. 11 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2020.
- ^ Kullberg, Anssi (2004). „The Crimean Tatars“. Tanner, Arno (Ed.). The Forgotten Minorities of Eastern Europe: The history and today of selected ethnic groups in five countries. East-West Books. ISBN 9789529168088. 11 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim2020.
- ^ Ellman, Michael. The Circassian Genocide/Neizvestnaya Kavkazkaya voina. Byl li genotsid adygov? 20 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machinesitesinde arşivlendi.. 26 Jan 2015. Review of Walter Richmond, 2013, The Circassian Genocide
- ^ Kumykov, Tugan. 2003. Arkhivnye Materialy o Kavkazskoi Voine i Vyselenii Cherkesov (Adygov) v Turtsiiu. Nalchik. Page 80.
- ^ Richmond, Walter. The Circassian Genocide. Pages 92-97
- ^ „Fabio L. Grassi ile 156. Yılında Çerkeslerin Sürgünü“. 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Magazine, Smithsonian; Harris, Carolyn. „150 Years Ago, Sochi Was the Site of a Horrific Ethnic Cleansing“. Smithsonian Magazine (İngilizce). 31 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim2023.
- ^ Ahmed, Akbar (2013). The Thistle and the Drone. Washington, D.C.: Brookings Institution Press. ISBN 978-0-8157-2379-0. 16 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim 2023.
- ^ a b c Karpat, Kemal H. (1985). Ottoman population 1830–1914: Demographic and social characteristics. ABD: University of Wisconsin Press. ss. 68, 69. ISBN 0-299-09160-0.
- ^ „Circassian Genocide on its 159th Anniversary“. Human Rights Association. 21 Mayıs 2023. 22 Ağustos 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi.
- ^ a b Levene, Mark (2005). „6: Declining Powers“. Genocide in the Age of the Nation-State Volume II: The Rise of the West and the Coming of Genocide. 175 Fifth Avenue, New York NY 10010. s. 300. ISBN 1-84511-057-9.
- ^ Akın, Orhan (2020). Kafkasya İşgali ve Çerkes Sürgünü. Cinius Sosyal Matbaası. ISBN 978-625-7790-09-3. 13 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2023.
- ^ Shenfield, Stephen D.; Levene,Roberts, Mark, Penny (1999). „7: The Circassians: A Forgotten Genocide?“. Levene (Ed.). The Massacre in History. New York, NY 10038, USA: Berghahn Books. ss. 153-154. ISBN 1-57181-935-5.
- ^ Neumann, Karl Friedrich (1840). Russland und die Tscherkessen [Russia and the Circassians] (in Almanca).
^ a b c d e Richmond, Walter (9 Nisan 2013). The Circassian Genocide(İngilizce). Rutgers University Press. ISBN 978-0-8135-6069-4. 17 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2017.https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87erkes_Soyk%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1