AB ülkeleri, suçlu göçmenlerin temel haklarını kısıtlamak istiyor!

Danimarka ve İtalya, sığınmacı, mülteci adı altında özellikle kanun dışı ve suçlara bulaşmış ve eğilimli göçmenleri sınır dışı etme kararlarında mahkemelerin uygulamalarına ilişkin bir girişim başlatıyor. Avusturya, altı ülkeyle birlikte bu girişime katılıyor.

VİYANA. Avrupa’da düzensiz göçü engellemek için AB kurallarının ve uygulamalarının sıkılaştırılmasına yönelik çabalar Cuma günü yeni bir boyut kazandı. Avusturya Başbakanı Christian Stocker (ÖVP) da dahil olmak üzere dokuz üye ülkenin hükümet başkanları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AB Temel Haklar Şartı’nın uygulanmasına ilişkin eleştirel bir tartışma yapılması gerektiğini belirten bir mektup sundu. Mektup belirli bir alıcıya hitaben yazılmadı. Daha çok, yazarlar, suçluların sığınma ve göç kuralları altında AB bölgesinde yerleşip hükümetler tarafından sınır dışı edilememesi sorununu nasıl ele alacağına dair geniş bir toplumsal ve siyasi tartışma başlatmak istiyor gibi görünüyor. Göç konusu, Haziran 2025 sonunda yapılacak bir sonraki AB zirvesinin gündeminde yer alıyor. Bu zirvede, temel haklar şartı ve bu şartın uygulanması da gündeme alınacak.

STANDARD’ın eline geçen iki buçuk sayfalık mektupta, yazarların sorunu nasıl gördükleri oldukça genel bir şekilde anlatılıyor. Girişim, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen (Sosyal Demokrat) ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni (Ulusal Muhafazakar) tarafından başlatıldı. Avusturya’nın yanı sıra Belçika, Polonya, Çekya ve üç Baltık ülkesi Estonya, Letonya ve Litvanya da mektubu imzaladı.

Değişen koşullar

Mektup, demokrasi ve temel haklara, yani Avrupa değerlerine açık bir bağlılıkla başlıyor. Hem AB hem de NATO ülkeleri, bu değerlere ve BM’nin kurallara dayalı uluslararası düzenine değişmeden bağlı olduklarını belirtiyor. Bireyin onuru ve hakları temel nitelikte olup, korunmaya devam edilmesi gerekiyor. Ancak mektupta, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, AİHS ve daha sonra AB Şartı’nda belirlenen kuralların koşullarının temelden değiştiği belirtiliyor.

Avrupa’ya düzensiz göç “önemli ölçüde artmış” ve bu artış, büyük savaşlardan sonra yaşanan artıştan tamamen farklı bir boyutta gerçekleşmiştir. Göçmenlerin çoğunluğu değerleri paylaşmakta ve demokrasiye inanmaktadır. Ancak, diğer göçmenler entegre olmak istememekte, “paralel toplumlar” oluşturmakta ve Avrupa’nın temel değerlerinden uzaklaşmaktadır. Bazıları suç işlemeyi tercih etmektedir.

Hükümet başkanlarının belirttiği gibi, “azınlık” olan bu sonuncular “toplumumuzun temellerini sarsıyor” ve vatandaşların kurumlara olan güvenini zedeliyor. Bu nedenle birçok hükümet, düzensiz göç ve suçlularla mücadele politikalarını sertleştirdi. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bazı davalarda AİHS’yi çok geniş yorumladığı için bu politikaları uygulayamıyorlar.

“Yanlış insanlar” korunuyor

Bu durum, siyasetin hareket alanını sınırlıyor. Mahkemenin “yanlış insanları” koruduğu, üçüncü ülkelerden suçluların sınır dışı edilmesini engellediği örnekler var. Bu konuda, sınır dışı etmeyi kolaylaştırmak amacıyla bir tartışma başlatılması gerekiyor. Toplumun güvenliği ve istikrarı en yüksek önceliğe sahip olmalı.

AİHS’nin değiştirilmesini mi yoksa sadece mahkemelerin kararlarını sınırlayacak yeni kurallar mı getirilmesini istedikleri henüz belli değil. Bunun “hassas bir tartışma” olduğu vurgulanıyor. Ancak ulusal makamlara yeniden daha fazla hareket alanı tanınması hedefi açıkça tanımlanıyor.

Türkiye’ye mi bu istenmeyen göçmenler AB’den atılacak?

Brüksel’den Yeni Vatan Gazetesi’ne konuşan bir AB uzmanı, „AB’den atılması istenilen göçmenlerin hukuk, adalet ve kamu baskısının olmadığı, ama ekonomik olarak çökmüş ve AB’ye ve ABD’ye bağlı Türkiye’ye arka kapılardan rüşvet ve yolsuzluklara belirli siyasetçilere para vererek atılmasından korkuluyor diyen Türk muhalefeti haklı.Şu anda dolaylı bir takım yolsuzlarla yapılıyor“ dedi.

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner