Alman Federal Anayasayı Koruma Dairesi eski Başkanı İslamlaşma konusunda uyardı: „Avrupalılar yenilecek“

Çoğunluğu Müslüman olan göçmenlerin beraberinde tamamen farklı bir kültür getirdiğine dikkat çeken Alman Federal Anayasayı Koruma Dairesi eski Başkanı (BfV) Hans-Georg Maaßen (61), “Avrupalılar bu çatışmaya hazırlıklı değil. Avrupalılar yenilecek” uyarısında bulundu.

Berlin/Viyana. Almanya’da 2012-2018 yılları arasında Anayasayı Koruma Federal Dairesi (BfV) Başkanlığı yapan Hans-Georg Maaßen (61), siyasetçilere yönelik ciddi suçlamalarda bulundu. Politikacıların artık yasadışı göçe karşı ciddi önlemler aldığından şüphe duyduğunu belirten Maaßen, Almanya’daki son göç zirvesinde daha çok „göz boyama“ ya da „kukla siyaset“ yapıldığına dikkat çekti. Maaßen, “Sığınmacılar için daha fazla para ve daha hızlı iltica prosedürleri konuşuldu ama kimse şu can alıcı soruyu sormadı: Bu insanları neden Almanya’ya ve Avrupa’ya alıyoruz?“ eleştirisinde bulundu.

Çoğunluğu Müslüman olan göçmenlerin beraberinde tamamen farklı bir kültür getirdiğine dikkat çeken ve “Avrupalılar bu çatışmaya hazırlıklı değil” uyarısında bulunan eski başkan, Alman ve Avusturyalı siyasetçilerin derhal karşı önlemler alabileceğini ve göçmenleri sınırdan geri çevirebileceğini söyledi.

FPÖ TV’de Marie-Christine Giuliani ile yaptığı söyleşide siyasetçilere yönelik ciddi suçlamalarda bulunan Maaßen, „Göçmenler neden sınırlardan geri çevrilmiyor? Neden İtalya ve Yunanistan gibi ülkeleri Avrupa anlaşmalarına göre yapmaları gereken şeyi, yani mantıklı sınır korumasını yapmaya zorlamıyoruz? Neden bu insanların bize gelmesine izin veriyor, onları besliyor ve onlar için milyarlarca dolar harcıyoruz da birçok yerel halk, tam bir çalışma hayatından sonra 920 Euro emekli maaşı alan yoksul emekliler, şişe toplamak zorunda kalıyor?“ diye sordu.

“Almanya ve Avusturya daha katı önlemler alabilir”

Almanya ve Avusturya’nın göçmenleri sınırlarından derhal geri çevirebileceğini söyleyen Maaßen’in, “Eğer siyasi irade mevcut olsaydı, karşı önlemler hemen alınabilirdi. Almanya ve Avusturya, üçüncü ülke yönetmeliğine dayanarak insanları bir gecede sınırlardan geri çevirmeye başlayabilir. Benzer şekilde, uyum sağlamak istemeyen, suç işleyen ve devletten sosyal yardım almaya devam eden yüz binlerce yabancı sınır dışı edilebilir ya da gönüllü olarak ülkeyi terk etmeleri sağlanabilir“ sözleri dikkat çekti.

Üçüncü ülkeleri, sınır dışı edilen kendi vatandaşlarını geri almaya ikna etmenin de mümkün olduğuna dikkat çeken eski başkan, “Eğer bunu yapmazlarsa, basitçe „mal varlıklarını dondurabilir“, Avrupa’ya seyahat etmelerini engelleyebilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz. Bu devletler uluslararası hukuka uygun davranmaya ikna edilmelidir“ önerisinde bulundu.

„Politikacılar farklı bir nüfus istiyor“

Tüm bu önlemlerin gerçekleşmemesini politikacıların farklı bir nüfus isteğine ve siyasi solun, Alman karşıtı bir yol izlemesine bağlayan Maaßen, “Bir nüfus ne kadar heterojen olursa, kendini ifade etme ve demokratik katılımı da o kadar az olur. Politikacılar diğer ülkelerden gelen göçmenleri kendi takdirlerine göre kabul ettikçe ve onlara vatandaşlık verdikçe, devletin halkını daha fazla seçiyor ve seçim sonuçlarını etkiliyorlar. Bu göçmenler daha sonra yerlilerden farklı oy kullanıyorlar“ uyarısında bulundu.

Medeniyetler çatışmasının çoktan başladığına dikkat çeken Maaßen “İslamlaşma” konusunda sorulan soruları ise şu şekilde cevapladı: „Bize tamamen farklı bir kültür, din ve aile bilinciyle gelenler ağırlıklı olarak Müslümanlar. Laik Avrupa’da din ve aile -eğer hala önemliyse- bireyin meselesiyken, bu kültürlerde klanın meselesidir. Burada başka değerler de önemli. Bu iyi gitmeyecek. Bize tamamen farklı bir kültür geliyor. Buna tamamen hazırlıksızız çünkü artık Arap ülkelerinden gelen bu aile aşiretleri gibi çatışmaları şiddetle çözemiyoruz. Bu insanlar anlaşmazlıkları çözmek için şiddete başvuruyor, oysa Orta Avrupalılar bunun sadece mahkemeler ve tahkim merkezleri aracılığıyla olabileceğini düşünüyor. Farklı kültürler çatışıyor. Avrupalılar yenilecek çünkü ilk olarak bu çatışmayı hiç fark edemiyorlar ve ikinci olarak da çatışmaları benzer şekilde çözemiyorlar. Sonuç: Avrupa kültürlerimiz yavaş yavaş yok olacak. Bunu şimdiden görebilirsiniz, özellikle de büyük şehirlerde.”

„2000 yılından beri Arap ve Çeçen klanları var“

Maaßen entegrasyon konusunda ise şunları söyledi: „Çok fazla hoşgörü gösterildi. Artık haddi aşanlara net bir tavır göstermeliyiz. Net tavrımızı korumak zorundayız. Sınırları göstermeliyiz. Kendinizi ancak sınırlarınızı bilirseniz koruyabilirsiniz. Bazı politikacılar İsrail karşıtı gösterilerdeki antisemit savaş çığlıkları ve terör bayrakları karşısında paniğe kapıldı. Entegrasyonun başarısız olduğunu şimdi fark eden siyasetçilerin aklı başında değil. Bu 20 yıl önce zaten belliydi. 2000 yılından itibaren Arap ve Çeçen aşiret yapıları vardı. Bugün ise entegrasyon tam bir felaket. Bazı göçmenlerin artık Almanca öğrenmesine bile gerek yok çünkü her şey anadillerinde zaten mevcut.“

„Etnik kavram“ fikrini reddeden Anayasayı Koruma Dairesi eski Başkanı Maaßen’in göçmenlerin yaşadıkları ülkeye uyum sağlaması konusundaki şu sözleri de dikkat çekti: “İnsanların toplumumuzun kültürel taşıyıcıları haline gelmesi çok önemli. Ancak gelen insanlar kültürümüzü benimsemeye ve yapıcı bir rol oynamaya istekli olurlarsa bu işe yarayabilir. Göçmenler kendi ülkelerindeki tüm ideolojileri ve çatışmaları bir kenara bırakmalı, sosyal uyuma katılmalı, vergi ödemeli, çocuklarını düzgün bir şekilde eğitmeli ve paralel toplumlar oluşturmamalı ve „takımın bir parçası“ olmalıdır. O zaman daha güçlü oluruz.“ (yenivatana.at)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner