Avrupa basınında Türkiye: „Sahte profesörlerin ülkesi“

Türkiye'deki ehliyetten tutun, üniversitede diploma skandalları dünya basınında nasıl verildi? Acı veren haberler.

Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler, 12.08.2025

Bir ülkenin sınırları, o ülkenin namus anlamına gelen egemenliğini temsil eder ve ihlali, bu hakkın ihlali anlamına gelir. Türkiye’nin kevgire dönmüş sınırları biliniyor; peki, eğitim sisteminin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan diplomalar ne durumda?

Türkiye’deki uluslararası ilişkileri etkileyecek diploma skandallarının başta Avusturya ve Avrupa basınına yansıması, bir hafta arayla belki geç ama çok sert bir dalga şeklinde sarsıcı etkisini gösteriyor. Telefonlarımız durmuyor. Avrupa’da tüm üniversiteler, iş sahipleri, devlet bürokrasisi ve Avrupa Parlamentosu milletvekillerine soru önergeleri sunabilmek için temel oluşturacak bu durum, Türkiye adına felaket. Var olan ama bu skandalla aratacak vize işkenceleri sorunlarına girmiyorum.

Neden?

Başta Almanya ve Avusturya olmak üzere diğer AB ülkelerindeki ilgili kişi, kurum ve kuruluşların, Türkiye’den gelen Türk vatandaşı diplomalı kalifiye insanlara şüpheyle yaklaşmaları hoş olmayacaktır. Diplomanın niteliği, ister profesörlük isterse normal dört yıllık bir eğitim belgesi olsun, artık Avusturya üniversitelerinde ve diğer kurumlarda sorgulanır hale gelecektir.

Avusturya: Die Presse’nin Türkiye’de diploma skandalıyla ilgili haberi

Bu durum, Türkiye’de devletin çivisinin çıktığını gösteren çarpıcı bir örnek teşkil ediyor“ diyen Avusturya’nın günlük prestijli gazetesi Die Presse, 12 Ağustos 2025 tarihli haberinde bu konuyu ele alarak „Doktora derecesinden ehliyet belgesine: Türkiye’de sahte belge skandalı“ gibi dikkat çekici bir başlık atmış durumda. Bu duruma sebep verenler ve uzantıları ortada yok.

Almanya-Süddeutsche Zeitung: „Türkiye: Sahte profesörlerin ülkesi“

Almanya’nın önemli ve etkili gazetesi Süddeutsche Zeitung, 2 Ağustos 2025 tarihli manşetinde çok daha sert bir ifade kullanarak „Türkiye: Sahte profesörlerin ülkesi“ ifadesini öne çıkararak altına şunları yazmıştı: „Birçok Türk vatandaşı, devlet memurlarının belgelerinin doğruluğundan uzun süredir şüphe duyuyordu. Şimdi ise ortaya çıktı: Sahtekarlar, sahte imzalar satıyordu, hatta üniversite diplomalarında bile. Bir bakan yardımcısının özgeçmişine göre, kendisi adeta bir dahi – ya da değil mi?“

Geçtiğimiz hafta, Diyanet’in bundan dört yıl önce ahlaksız bir din müşavirinin eskort kadınlarla ilgili yürütülen soruşturması, Diyanet ile ilişkisinin kesilmesine rağmen Avusturya’nın Türk basınına yansıyınca tüm Avusturya basınında geniş yer buldu. En çok okunan bulvar gazetesi Krone, „Kerhaneci İmamlar“ gibi kabul edilemez bir başlıkla tam sayfa bu liyakatsiz ve ahlaksız imam ile devletin müşavirine yer ayırdı. Diyanet’in soruşturma açması ve işten atmalar, bu durumu kurtarmaya yetmedi.

Kısaca, Türkiye’de yaşanan kıyamet, adaletsizlikler, yangınlar ve depremler sırasında hükümetin yaptığı yanlışlıklar, insan haklarının ayaklar altına alınması, basının susturulması ve gazetecilerin eleştiri sınırını aştı adı altında hapse atılmalarının nerede biteceğini beklerken bir de diploma skandalı çıktı. Nereden tutsan ülke sanki tüm kurumlarıyla dökülüyor havası hâkim. Bu böyle değildi. Ne oldu? Yoksa bu bilinçli bir cumhuriyeti yıkma projesinin ölümü gösterip sıtmaya razı etme projesi mi? AB’nin bu konuda sessizliği, iki yüzlülüğünü bir daha gösteriyor.

Bir ülkenin sınırları gibi, namusu gibi verilen diplomaların iktidara yakın kişilerce „ne de olsa bize dokunulmaz“ anlayışıyla sahtekarlıklarının zehirli etkisi, ileride daha da belirgin hale gelecek.

Türkiye’nin uluslararası alandaki üniversitelerinin imajı, bu tür skandallar nedeniyle ayrı bir boyutta ciddi bir tehdit altındadır ve bu durum, sadece bireylerin değil, tüm ülkenin geleceğini etkileyecek bir mesele olarak karşımıza çıkacaktır.

Die Presse gazetesinde 12 Ağustos 2025’te yayınlanan üzücü haberin bir kısmını burada dokunmadan veriyorum:

            „Türkiye’deki medya raporlarına göre, çete, istenen belgeye bağlı olarak, çoğu Türk’ün çalıştığı yıllık asgari ücretin yaklaşık on katı olan 50.000 avroya kadar para talep ediyordu. Sahte ehliyet, yaklaşık bin avro ile nispeten uygun fiyatlıydı. Çete lideri olduğu iddia edilen eski öğretmen Ziya K., daha önce de benzer suçlamalarla hapis yatmıştı. Sahte diplomadan kimlerin yararlandığı henüz bilinmiyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, üniversite diplomasının şüpheli olduğu yönündeki haberleri yalanladı. Ulaştırma Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, bakanlığın internet sitesinde yayınlanan özgeçmişinde on akademik unvanı listelediği için manşetlere taşındı. Sayan, her şeyin usulüne uygun olduğunu açıkladı. Türkiye’de birçok medya kuruluşu, Türkiye’de toplamda 400’den fazla akademisyenin sahte üniversite diplomaları sayesinde pozisyonlarına geldiğini bildirdi. Sağcı muhalefet politikacı Ümit Özdağ, X platformunda, bir uyuşturucu bağımlısının manipülasyonlar sayesinde narkotik şubesinde komiser olarak görev yapabildiğini yazdı. Bir lise mezunu mühendislik diploması almış ve bugün baraj inşa ediyor. Hükümet, 400 sahte üniversite diploması ve uyuşturucu bağımlısının sözde kariyerini yalanladı. Şimdiye kadar sadece 57 sahte diploma vakası tespit edildi. Ancak hükümet, bu manipülasyonları neden daha önce fark etmediğini sorgulamak zorunda. Hükümetin açıklamalarına göre, skandal geçen yıl polis veya internet yetkilileri tarafından değil, bir üniversitedeki iç denetimler sırasında ortaya çıktı. Failler devlet verilerine ulaşmış olmasına rağmen, şu ana kadar hiçbir hükümet yetkilisi istifa etmedi. Erdoğan skandalı küçük tutmak istiyor. Erdoğan Türk yargısını kontrol ettiği için, hükümetin kendisi için utanç verici soruşturmaları neden gizli tutmadığı sorusu akıllara geliyor. Uzman Akdeniz, “Skandal, örtbas edilemeyecek kadar büyük” diyor. Ancak şu anda soruşturmanın ne kadar ileri gideceği henüz belli değil. Sonuçta, devlet kurumlarının çevresinde yolsuzluk soruşturmaları söz konusu. Skandalın tamamen aydınlatılıp aydınlatılmayacağını ve Erdoğan’ın iktidar partisi AKP’nin sorumluların cezalandırılmasına izin verip vermeyeceğini bilmediğini belirtti. Washington’daki Orta Doğu Enstitüsü’nün Türkiye uzmanı Gönül Tol, Türkiye’nin şimdiden yıkıcı bir görüntü verdiğini söyledi. “Skandal, Erdoğan’ın iktidar hırsının Türkiye’nin eskiden saygın kurumlarını nasıl oyduğunu gösteriyor” dedi. Bu durumun “suç şebekelerine ve sistematik yolsuzluğa zemin hazırladığını” belirtti. Erdoğan dönemi sona erdiğinde, hasarın giderilmesi on yıllar alacaktır.“ (Die Presse, 12. Ağustos 2025)

Üzücü, bu tür haberleri Viyana’da okumamak ve bir yerinden bu rezaletler zincirinin tutup düzeltilmesine başlanması dileğiyle. Umutluyuz!

Kaynaklar>

Die Presse: Vom Doktortitel bis zum Führerschein:Skandal um gefälschte Dokumente in der Türkei

Süddeutsche Zeitung: Türkei : Im Land der falschen Professoren

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/turk-ogrenciler-yasal-olmayan-yollarla-duzenlenmis-belgelerle-fakultelere-girdi-sahte-pasaport-skandali-2425424

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner