AVUSTURYA VE MACAR  GAZETELERİNE GÖRE TÜRKİYE CUMHURİYETİ NASIL KURULDU?

Türkiye Cumhuriyeti 2023 yılında 100. yılına girdi ve Yeni Vatan Gazetesi birçok haber, proje ve analizleri ile özellikle Avusturya  Macaristan menşeli tarihe konulara yer vermeye devam ediyor.

Bu analizlerden bir tanesini “Ankara’dan Türk Macar Dostluk Derneği Başkanı Tosun Saral’ın aşağıda,  “AVUSTURYA VE MACAR  GAZETELERİNE GÖRE TÜRKİYE CUMHURİYETİ NASIL KURULDU?” başlıklı haber analizi olarak yayınlıyoruz.

Tosun Saral birçok önemli eserin yazarı. Bunlardan bir tanesi, Neue Welt Verlag ve Yeni Vatan Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Birol Kılıç’ın yönetiminde yayınlanan, Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı ve daha sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti arasındaki 1. Dünya Savaşı ve “Avusturya Türk İşbirliği’nden Kesitleri” anlatan  “Kırmızı Beyaz Kırmızı” adlı çok önemli kaynak eser.

Söz Tosun Saral’da…

AVUSTURYA VE MACAR  GAZETELERİNE GÖRE TÜRKİYE CUMHURİYETİ NASIL KURULDU?

Türkiye Cumhuriyeti daha ilan edilmeden önce  bile çeşitli Avusturya ve Macar gazetelerinde “Türkiye Cumhuriyeti” kavramından bahsedilir olmuştu.

İsviçre’nin Cenevre şehrinde okuyan Ermeni asıllı Osmanlı devleti  vatandaşı öğrenci olarak 1902 yılında “La Federation Ottomane” adlı el yazması bir Türkçe gazete  yayınladı. Gazeteyi bütün Avrupa hükümetlerine gönderdi. Zaman içinde gazete Türkiye’de de bir çok okuyucu kazandı. Gazetenin amacı  mevcut Osmanlı saltanat rejimini yıkmak ve devletin tebaası olan bütün halkları, Türkleri, Arnavutları, Makedonyalıları, Rumları, Ermenileri bir arada toplayan bir cumhuriyet kurmaktı.[1]

13 Nisan 1909  (31 Mart 1325) da İstanbul’da zuhur eden gerici  ve dinci isyan Selanik’ten gelen Hareket Ordusu kıtaları sayesinde bastırıldı ve şehirde huzur ve sükûnet sağlandı. Bu olay bütün Avrupa ve Avusturya- Macaristan gazetelerinde günlerce bütün ayrıntıları ile okuyucuya duyuruldu.

Avusturya gazetelerinde 17 Nisan 1909 günü Selanik’ten gelen bir haber yayınlandı. Bu habere göre   “Makedonya’da padişahın tahttan indirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurulması için bildiriler dağıtılıyordu. Bildirilerde  Cumhuriyetin geçici başkentinin Selanik olacağı yazılıyordu. Ancak bu heyecan uyandırıcı davranışın Jön Türklerden gelip gelmediği şüpheli idi. Jön Türklerin tahtın varisi Prens Reşat Efendi’yi Sultan ilan etme niyetinde oldukları da söyleniyor.”[2]

İzmir henüz Yunanlılar tarafından işgal edilmemiş, Mustafa Kemal Paşa 9’nu Ordu Müfettişi olarak atanmamıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’deki eski Büyükelçisi Abraham EIkus [3], 4 Mayıs 1919 günü  Philadelpiha’da yaptığı bir basın toplantısında  “Türkiye’nin kendisini ancak bir cumhuriyet olarak pekiştirebileceğine olan inancını dile getirerek , “Küçük Asya’nın eski topraklarındaki tüm küçük devletlerin bir federasyonu ve Suriye ile Ermenistan’ın bağımsızlığı en uygunu olacaktır, Güneydoğu Avrupa’nın işleri şimdilik uluslararası bir hükümet tarafından yönetilmelidir” demiş.[4]

Büyük zafer kazanılmış işgalci Yunan ordusu İzmir’de denize dökülmüştü. Avusturya  ve Macar gazetelerinde  “Eine Türkische Republik?“ (Bir Türkiye Cumhuriyeti mi?), “Die Türkei— Republik” (Türkiye- Cumhuriyet mi?) “Republik Türkei” ( Türkiye Cumhuriyeti) başlıklı haberler yer almaya başladı : “Ankara Millet Meclisi padişahın azledildiğini ilan etti. Konstantinopolis’in başkent olarak kalmaması ve yerini İzmir’in alması muhtemeldir.  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı da olası görülüyor.”[5] Pester Lloyd, 6.5.1919,s.6, Eine türkische Republik?

„Chicago Tribune“ Gazetesinin İstanbul’dan bildirdiğine göre, Ankara Ulusal Meclisi padişahın görevden alındığını  ilân etti. Kâzım Karabekir Paşa İstanbul’a vali atandı, [6]hanedan hakları olmaksızın devlet başkanı seçimini saklı tuttu, halkın egemenliğini ilan etti ve „Osmanlı İmparatorluğu“ unvanını „Türk Devleti“ ile değiştirdi.”[7]

“İtalyan haber ajansı  „Messaggero“nun  29 Eylül 1923 günü Ankara’dan bildirdiğine göre : „Milletvekilleri hükümet şeklini tartışmaya devam ediyor. Görüşmeler kapalı yapılıyor ama müzakerelerde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının ön planda ele alındığı bildiriliyor.”[8]

“Yeni anayasaya göre Türkiye’de, dört veya altı yıllık bir dönem için seçilen bir cumhurbaşkanının başkanlık ettiği bir cumhuriyet ilan edilecek. Büyük Millet Meclisi sadece yasama yetkisine, hükümet ise  yürütme yetkisine mâlik olacak. Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir Danıştay senatonun görevlerini yapacak.”[9]

„Monarşiler çöplüğünde akşam oluyor: imparatorlar ve  krallar, çarlar, prensler ve sultanlar dünya savaşından bu yana çok  sarsıldılar ve savaş sonrası dönem artık onların sonunu getiriyor.  Kralların, doğuştan soyluların, doğuştan prenslerin kıtası Avrupa  zamanın gelişmesini ve halkların iradesini dikkate alarak  taht sahiplerini birer birer uğurluyor.  Avrupa halkı reşit oluyor. En verimsiz, en geri kalmış, asırlık hurafelerle dolu yerlerde reşit oluyor. Sadece  on yıl önce İsviçre ve Fransa, Avrupa’nın monarşik denizinde iki adaydı, bugün ise durum değişti.  İngiltere, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç, Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan hâlâ altın çağın ve Tanrı’nın istediği düzenin kalıntılarıyken, Fransa ve İsviçre’nin yanında şimdi büyük Almanya, Avusturya, Çekoslovakya, Polonya ve Rusya cumhuriyetler olarak var ve bunlara en genç cumhuriyet olarak Türkiye de katılmaktadır. Gerçekte meydana gelen bu anayasal gelişmeyle ilgili olarak siyah ve sarı,[10] Wittelsbach[11] veya Hohenzollern[12] fanatiklerinin sızlanmaları ne anlama geliyor?  Orgesch[13] ve gamalı haç adamlarının el bombaları ve makineli tüfekleriyle bile artık hükümdarların zamanları hayal edilemez. İster Monarşistler  Hıristiyan Sosyalistlerin desteğinden sevinsinler, ister 21 Ekim’deki seçimler en büyük umutları olsun artık Habsburg için süre kesinlikle dolmuştur ve bunu seçim günü teyid edecektir.

Birkaç gün önce yeni Türkiye’nin yaratıcısı Mustafa  Kemal bir gazeteciye şu açıklamaları yaptı: “Size Yeni Türk anayasasının ilk paragrafını  tekrarlamak istiyorum.“ Şöyle diyor: “Egemenlik, halkın mutlak, münhasır mülkiyetidir.[14] Tüm hükümet gücü, yalnızca ve kayıtsız şartsız halkın kendisi tarafından kullanılır.“ Anlamları ve yorumları kısa ve kolay olan bu üç cümle tek kelime ile özetlenmiştir. Bunlar Cumhuriyet’in açık ve net tanımıdır.

Yeni Türkiye’nin gelişme süreci henüz bitmedi. Savaş sonrası Türk anayasasının gelişimi henüz tamamlanmış olarak kabul edilemez.  Sonuna kadar yürünmeli, değişiklikler, düzeltmeler, iyileştirmeler gereklidir. Başlayan şeyin son mükemmelliği hâlâ muallakta. Çok kısa bir süre içinde Türkiye zaten özünde var olan Cumhuriyete kavuşacak. TBMM yakında ilgili hükümet tekliflerini görüşmek zorunda kalacak. Tüm eğilimler, bu önerilerin tüm çabaları, eşmerkezli olarak bu mükemmelliği, bu nihai gelişmeyi amaçlayacaktır. Tıpkı Avrupa ve Amerika’nın çeşitli cumhuriyetlerinin, tekdüze temel ilkelerine rağmen, dış biçimlerinde birbirinden çok uzak görüldükleri gibi, bugün Türkiye, gerçek mahiyetinde onlardan sapmadan, diğer cumhuriyetlerden yalnızca belirli dış hatlarda farklılık göstermektedir. Diğer tüm cumhuriyetçi devletlerde olduğu gibi, bizim de egemen parlamentomuz var, ancak Ulusal Meclisin yasama yetkilerine ek olarak yürütme yetkilerimiz de var. Başka yerlerde olduğu gibi, tüm bakanlarımız kendilerine ait olan tüm devlet işlerinden kişisel olarak sorumludur. Yeni Türk devletinin bakanlarının TBMM’nin elinde aciz araçlardan başka bir şey olmadığı yaygın bir görüştür, ancak çok yanlıştır. Hukuki olup atlanmış olan her şey  anayasamızın yakında yapılacak iyileştirmesiyle telafi edilecektir.“

Türk ve bilinen diğer başlıca hükümet sistemleri ustaca bir incelemeden sonra, TBMM Başkanı yeni bir sonuca vardı: Türk Anayasasında yapılacak değişiklikler  yalnız başlanmış işin son mükemmelliğini ifade eder ve Türkiye Cumhuriyeti Yeni Türk Devleti’nin hali hazırda var olan doğasına uygundur  ve sadece dış şeklini vermekle yetinir. Sözlerini şöyle özetledi: „Cumhurbaşkanı, Hükümet başkanı ve sorumlu bakanları olan bir cumhuriyet olacağız  ve yeni Türkiye’nin başkenti neresi olacak sorusuna  yanıtım şudur: Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentidir!“[15] Arbeiterwille, 3.10.1923, s.3, Die Republik Türkei, (Türkiye Cumhuriyeti)

Macar Hung. Tel.-Korr.- Büro’sunun 5 Ekim  1923de bildirdiği habere göre “Halk Fırkası Komitesi’nin, Türkiye’nin resmi adının „Türkiye Cumhuriyeti“ olmasını ve Ankara’nın devletin başkenti olmasını önermeye karar verdiği söyleniyor.”[16]

La Gazette de France gazetesinin eski ortaklarından Charles-Louis Havas (1783-1858) tarafından Paris’te, 1832 yılının Ağustos ayında kurulan dünyanın ilk haber ajansı Havas’ın 4 Ekim 1923 de Ankara’dan bildirdiğine göre : “Yeni anayasaya istinaden Türkiye’de cumhuriyet ilan edilecek, dört veya altı yıl için seçilen bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilecek. Büyük Millet Meclisi sadece yasama yetkisine, hükümet  ise yürütme yetkisine  sahip olacak. Senatonun görevlerini ise, üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanacak  Danıştay üstlenecek.”[17]

Yine Havas’ın  5 Ekim 1923 günü Ankara’dan bildirdiği bir başka habere göre : “Halk Fırkası Komitesi’nin Türkiye’nin resmi adının „Türkiye Cumhuriyeti“ olmasını ve Ankara’nın devletin başkenti yapılmasını önermeye karar verdiği söyleniyor”. [18]

Havas Haber Ajansı 29 Ekim 1923 günü Ankara’dan yayınladığı haberle Türkiye Cumhuriyetinin ilân edildiğini “Millet Meclisi, oy çokluğu ile Cumhuriyeti ilân etti ve Mustafa Kemal Paşa’yı cumhurbaşkanı seçti.” şeklinde bütün dünyaya duyurdu.[19] 

[1] Innsbrucker Nachrichten, 28.11.1902,s.2

[2] Mährisches Tagblatt, 17.4.1909,s.5, Das interessante Blatt, 22.4.1909,s.11

[3] Abram Isaac Elkus (6 Ağustos 1867 – 15 Ekim 1947) 2 Ekim 1916 – 20 Nisan 1917 tarihleri  arasında görev yaptı. Yahudi asıllı  devlet ve hukuk adamı.

[4] Pester Lloyd, 6.5.1919,s.6, Eine türkische Republik? (Türkiye Cumhuriyeti mi?)

[5] Wiener Montags-Journal, 3.11.1922,s.3

[6]  Saltanat 1 Kasım 1922 günü kaldırıldı. Karabekir Paşa vali olarak atanmadı, Refet Paşa atandı.

[7] Murtaler Zeitung, 4.11.1922,s.1, Die Türkei— Republik. (Türkiye- Cumhuriyet mi?)

[8] (Allgemeiner Tiroler Anzeiger, 2.10.1923, Eine türkische Republik? (Türkiye Cumhuriyeti mi?)

[9]Die Stunde,6.10.1923,s.2, Die Republik Türkei (Türkiye Cumhuriyeti)                                                  

 

[10] Alman bayrağının renkleri

[11] Bavyera, Pfalz, Hollanda ve Zelanda, İsveç (Danimarka ve Norveç ile birlikte), Macaristan (Romanya ile birlikte), Bohemya, Köln Elektörlüğü, Yunanistan ve diğer bazı prens-piskoposluklara hükmetmiş olan Alman hanedanı.

[12] Avusturya hanedanı

[13] Alman Binbaşı Dr.Georg Escherich’in kurduğu milis birlikleri. Organisation Escherich sw deniyor.

[14] “Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir.” Millet  egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibidir.

[15] Arbeiterwille, 3.10.1923, s.3, Die Republik Türkei, (Türkiye Cumhuriyeti)

[16] Pester Lloyd, 6.10.1923,s.13„Türkische Republik.“, (Türkiye Cumhuriyeti)

[17](Linzer) Tages-Post, 6.10.1923,s.6, Die türkische Republik, (Türkiye Cumhuriyeti)

[18] Tagblatt, 9.10.1923,s.6, Die türkische Republik, (Türkiye Cumhuriyeti)

 

[19] Wiener Zeitung, 30.10.1923,s, 4,Wie türkische Republik proklamiert. (Türkiye Cumhuriyeti nasıl  ilan edildi), Vorarlberger Landes-Zeitung ve Salzburger Chronik für Stadt und Land, 31.10.1923,s.7, Die türkische Republik. (Türkiye Cumhuriyeti)

 

 

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner