Aydınlanalım: Alevi inancında Pir/Piro, sadece gerçek inanç önderlerine sıfat olarak kullanılır!

Muharrem ayını yaşıyoruz. Muharrem ayı bir matem ayı olmakla birlikte bir aydınlanma ayıdır. Alevi inancında sıfat olarak "Pir/Piro" kime kullanılabilir ve yanlış kullanılmasının ya işgüzarlık ya da kültürel ırkçılık olacağını öğrenelim. Bir siyasetçi olan eski CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun başından itibaren kendisi sıfat olarak kullanmadığı halde niye Aleviler için manevi ama önemli bir makam olan "Piro" demek yanlıştır? Adını koyalım! Din ile siyaseti karıştırmamak gerek. Sonu her yerde din bezirganlığı üzerinden hem devlet hem de toplum için facia. Özellikle Türkiye'de hem Sünni hem de Alevi kesimlerde. Dikkatli olmamız gerekiyor. Din üzerinden ahlak gelmiyor. İlk önce ahlaklı, tutarlı, erdemli, aklı ve vicdani hür insan her türlü "şirke" karşı olmak gerekiyor

Giriş

Anadolu’ya has Müslüman Alevi Bektaşi inancı olan kişiler arasında kendilerine Pir/Piro diye sıfat takılan kişilerin bu sıfatın yanlış kullanılıp kullanılmadığını (sapla samanı ayırmak için) anlamak amacıyla bir analiz kaleme alan Kazım Balaban, „Alevi inancında kime Pir/Piro denir“ başlıklı çalışmasında birçok eksik bilgiyi doğrultarak aydınlatmaya çalışıyor.

Eski CHP Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine Piro lakabını takmadığını ve kendisini seven kişilerin ya bilgisizlik ya da işgüzarlıkla ya da her kesimden kültürel ırkçılık düzeyinde Alevi düşmanlarının „Piro“ sıfatının bir siyasetçi için neden yanlış kullanıldığını ve kullanılmaması gerektiğini anlıyoruz.

„Piro“ sıfatını Kemal Kılıçdaroğlu’na takmak, kendisinin tüm liyakatlerini ve kişiliğini yok sayarak onu dini bir terim üzerinden hapsedip „kültürel ve dini bir terim üzerinden değişmez bir DNA özelliği olarak kodlamanın (bu durumda Alevi kimliği) „kültürcülük/kültürel ırkçılık/Neorassismus“ olduğunu anlıyoruz.

Bu, Sayın Kılıçdaroğlu’na en başta haksızlık olduğu kadar, bu inancı yaşayarak icra edenlere, inanç ve kültürü yaşayanlara veya bu inanç ve kültür havzasından gelen, ister dindar ister dindar olmayan, ama yüzyıllar içinde artık bir „kültürel kimlik“ olarak damgalanmış veya hümanist bir yol olduğu için adeta bir mülteci olarak güvenilir bir liman olarak sığınılmış hepsi farklı farklı olan  insanlara karşı „kültürel ırkçılık“ olduğunu bu analiz üzerinden fark ediyoruz.

Peki, „Kültürel Irkçılık/Kültürcülük“ yani Neorassismus nedir?

„Kültürel Irkçılık/Kültürcülük“ yani Neorassismus, bir ırkın veya milletin biyolojik değil, ‚kültür olarak kodlandığını‘ ve bu süreçlerin temel özelliğinin sosyal, dini ve mezhepsel grup olarak özelliklerinin DNA gibi hiç değişmeyecek şekilde beyinlerde önyargı şeklinde sabitlenerek doğallaştırılması, zamanla kabul edilmesi ve sözde biyolojik olarak tanımlanmış ırkçılığın (Rassismus) bir kültürcülüğe/kültürel ırkçılığa (Neorassismus) dönüştürülerek yerleştirilmesi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Dikkatli olalım.

Piro lakabı  „kültürel kodlama“ gibi siyasetçiler için kullanılamaz!

Buyurun hep birlikte sayın Kazım Balaban’ın „Alevi inancında kime Pir/Piro denir?“ başlıklı yayınlamaya değer bulduğumuz analizini okuyalım ve „Piro“ sıfatını kimlerin veya kimlere karşı hassas bir şekilde kullanabileceğimizi, özellikle siyasetçiler için niçin kesinlikle kullanılmayacağını öğrenelim. Buna çok dikkat etmek ayrıca Hacı Bektaşi Veli’nin bir felsefi özlü sözüyle „bir milletin birliği, dirliği ve iri olabilmesi“ için önem arz etmektedir. ..(BK, yenivatan.at)

ALEVİ İNANCINDA KİME PİR/PİRO DENİR?

-Kazim Balaban / Viyana, 28.06.2025

Bu yazıyı Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişinin yıl dönümü olan bu günlerde yazmak istemezdim. Ancak bazı gelişmeler bunu zorunlu kıldı.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesini arzulayan pek çok kişi onun için ‘’Piro…’’ başlıklı mesajlar paylaşıyor. Bu mesajlar son günlerde giderek artmaya başladı.

CHP veya Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili gelişmeler hakkında herkes gibi elbette benim de bir kanaatim var. Ancak ben bu yazıda kendi kanaatlerimi paylaşmayacağım. Zaten herkes kendi kanaatlerini paylaşıyor. Benim kanaatimin pek bir önemi yok.

Mesajlarını paylaşanların Sayın Kılıçdaroğlu için ‘’Pir, Piro’’ demelerini, ona sürekli bu şekilde hitap etmelerinin ne anlama geldiğini veya gelmediğini açıklamaya çalışacağım.

Alevi inancında her Alevi kişi veya ailenin 3 ayrı İnanç Önderi vardır. Bunlara ‘’Mürşid, Pir ve Rehber’’ denir. Bunlar esasta farklı ocaklardan ve ailelerden olurlar. Hiyerarşik olarak en önemli (en üst) inanç önderi Mürşid’dir.

Mürşid, talibini, ikrar (Kutsal söz) üzerinden kendisine bağlı kişiyi irşad edendir. Yani onu ‘’Eğitim ve uygulama olarak’’ Ham Ervahlıktan çıkarıp İnsan-I Kâmil düzeyine getirmekle görevli şahsiyettir. Bilgili ve erdemli kişidir.

Rehber, talibini Mürşid’ine götüren kişidir. Dinsel tören ve ritüelleri nasıl yapması gerektiğini öğretme ve denetleme ile görevli kişidir.

Pir ise bilgi ve kemaleti ile talibine örnek teşkil eden, Mürşid’inden sonra ona bilgi aktarmakla görevli kişidir.

Her Alevi can, Erkân gereği görgü Cem’ine girmek zorundadır. Görgü Cemi, kişinin son bir sene (bazı hallerde 3 seneye kadar uzayabilir) içinde yaptığı davranışların hesabını vermek sorumluluğu taşıdığı bir ritüeldir. Başka bir deyimle Şeriat makamından Tarikat Makamına geçişin uygulandığı ritüldür. Bu ritülde her 3 İnanç önderi de orada bulunmak zorundadır. Özellikle Mürşid ve Pir kesinlikle bu Cem ayininde bulunmakla görevlidir.

Görgü Cemi’nde eğer Mürşid kişiyi Dar’a kaldırırsa (sorguya alırsa) ve örneğin ona ‘’Düşkünlük’’ (dışlama/izole) etme cezası verirse, orada bulunan diğer İnanç önderi Pir’in de onayının alınması gerekir. Pir’in buradaki asli görevi Dar’a kaldırılan ve ‘’Düşkün’’ ilan edilen (dışlanan/izole edilen) talibi denetlemek ve onu Dar’dan (sorgudan) indirmektir. Düşkün ilan edilen şahsın Düşkünlüğün (dışlama) cezasının sona ermesi veya kaldırılması Pir’in görevleri arasındadır. Rehber’in görevi ise sadece bu ritüellerin doğru uygulanmasını denetlemektir.

Görülüyor ki kendisine ‘’Pir’’ denilen kişi, Görgü Cemlerinde sorumluluk taşıyan kişidir. Bir kişinin Dede soyundan olması inanç gereği yeterli değildir. Dede soyundan (Hz. Ali ve Hz. Hüseyin) gelenlere Seyyid denir. Bunlar içinde dini görevleri yerine getirenlere de topluca ‘’Dede’’ denir. Her Seyyid olan kişi Dede’lik yapmaz (yapamaz). Dedelik yapabilmesi için önce kendi Baba’sından, sonra da kendi Mürşid’inden ‘’Destur’’ (onay) alması gerekmektedir. Bunun için de bazı Seyyidlere ilaveten Dede denirken, bazılarına ise sadece Seyyid denir.

Bu durumda kendisine Pir denilen kişinin önce kendi Baba’sından, sonra da kendi Mürşid’inden Destur (onay) alması erkân gereğidir. Gerek talip olanlar ve gerekse başka ocaklardan gelen Seyyidler, kimin Destur (onay) aldığı konusunda bilgi sahibidirler. Ve tabii Destur alan kişinin bundan sonra da dini ritüellerde yer alarak sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir.

Toparlayacak olursak; Hz. Hüseyin soyundan gelenlere Seyyid, bu Seyyidler içinde Destur alarak dini sorumluluklar üstlenen kişilere de Dede denir. Bu Dedelere de aileden gelen görevlerine göre Mürşid, Pir ve Rehber denir.

Konuyu Sayın Kılıçdaroğlu’na getirecek olursak, Baba’sından ve Mürşid’inden Destur almışsa, o zaman taliplerinin kendisine Pir (Piro) demesi gerekir ve bu erkân gereğidir. Ancak kendisinin aynı zamanda Görgü Cemlerine katılarak orada dini sorumluluklarını da yerine getirmesi gerekir.

Ancak kişi Baba’sından ve Mürşid’inden Destur almış olsa bile, şayet Görgü Cemlerine katılıp taliplerini denetlemiyor, başka bir deyimle sorumluluklarını yerine getirmiyorsa, o zaman kendisine Pir, Piro denmesi doğru değildir. Bu, bir unvanın haksız yere kullanılması gibi bir duruma benzer.

Bir Seyyid eğer dini sorumluluklarını yerine getiriyorsa, sadece onun talipleri kendisine Piro diyebilir. Kendisi ile ikrar (kutsal sözleşme) bağı olmayan Dedelere kimse Piro demez/diyemez. Çünkü onların Piri değildir. Ancak Dede denebilir.

Peki, Sayın Kılıçdaroğlu herhangi bir Görgü Cemi’ne katılıp taliplerini denetliyor mu? Dar’a kaldırılmış veya Düşkün ilan edilmiş herhangi bir talibinin durumu ile ilgilenmesi söz konusu olmuş mudur? Böyle bir sorumluluk almış mıdır? Eğer bunları yapmamışsa, o zaman kendisine Pir (Piro) denmez, ancak Seyyid denir.

Ayrıca bir Dede’nin asli sorumluluğu kendi talipleri ile ilgilenmektir. Hiçbir Dede’nin kendisi ile ikrar bağı olmayan başka bir talibin sorunları ile ilgilenme sorumluluğu yoktur. Hatta müdahil olma hakkı bile yoktur. Ancak ve ancak şifahen müdahil olabilir. Yol ve erkân böyledir.

Ben, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu anlamda bir Dedelik görevi yerine getirdiğini hiç duymadım. En ufak bir veri göremedim. Zaten kendisi inanç ile değil, siyaset ile ilgilenmektedir. Bir Seyyidin siyaset ile ilgilenmesine kimsenin itirazı olamaz. Ancak yüzyıllardan bu yana devam eden geleneklere göre Seyyidlerin kendi asli görevleri dışında başka sorumluluklar üstlenmesine de pek sıcak bakılmaz.

Örneğin bir Seyyid’in yaşadığı köyüne muhtar olmasına sıcak bakılmaz. Siyaset ile ilgilenilmesine ise hiç sıcak bakılmaz. Çünkü siyaset kaygan bir zemindir. Dün siyaset gereği siyah denilen konu, bugün koşullar değiştiği için beyaz demeyi gerektiren alandır. Kolaylıkla yalan söylenilen bir ortamdır. Siyaset gereği inancının değil, siyaset yaptığı partinin çıkarlarını gözetmesi gerekir.

Alevi Dedeleri kendi içindeki sorunları yakın tarihe kadar yalancı hakimin, yalancı savcının, yalancı şahidin cirit attığı devletin mahkemelerine taşımadılar. Bu sorunları kendi içinde Cem ayininde adalet ile karara bağladılar. O Cemlerde kendisine; ‘’Namusun ve şerefin için doğruyu söyleyeceğine söz ver’’ açıklaması sorulmadı. O Cemler öyle adaletli alanlardı ki, böyle bir sözün söylenmesi insanı yaralar. İnsan zaten doğru söylemek, doğru beyanda bulunmak zorundadır.

Piro deyimi dinsel bir terim ise buna gene inanç üzerinden açıklama yapalım. Sayın Kılıçdaroğlu, Dedelik yapmamaktadır. Her türlü entrikanın döndüğü siyaset sahnesindedir. Bu siyaset alanından kendisine Piro denilmesine bizzat kendisinin itiraz etmesi gerekmektedir. Kendisine böyle hitap edenleri uyarmalıdır. Kendisine dönük böyle bir unvanın kullanılması kesinlikle yanlıştır. Sayın Kılıçdaroğlu’na Piro diye hitap edenlere, bu deyimle sosyal medyada açıklama yapanlara duyurulur.

Hal ehline muhabbetlerimle

-Kazim Balaban / Viyana, 28.06.2025 /yenivatan.at

Relevante Artikel

Noch dazu:
Close
Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner