Güven veren gerçek ve dürüst gazetecilere ihtiyacımız var

Bu kadar "çok gazeteci(!)" arasında bu satırın yazarı kesinlikle gazeteciyim demeyi ayıp sayar. Ben namuslu bir meslek olan gazeteci değilim. En başta Hakk'a ve hukuka karşı ve daha sonra halka karşı gazeteciyim demeyi ayıp sayarım. Peki niye?

BİROL KILIÇ,  GÖZLEM/ ANALİZ, VİYANA, 21.01.2021

Bir gazetecinin ve habercinin en büyük sermayesi “güvendir”.

Güven ( Almanca „Vertrauen“, İnglizce, „Trust, Confidence, Trustfulness“) kelimesini TDK şöyle anlamlandırmış: „Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat. Yüreklilik, cesaret. Bir şeyden umulan, beklenen niteliğe inanıp ona göre davranma.“

Gerçek gazeteci ve habercilerden beklenilen bunlardır. Bu güven zor kazanılır ve çabuk kaybedilir. Gerçek ve haberciler en başta kendi mesleklerine bu yüzden sahip çıkmalıdır.

Gazetecilik için güven para ile, soy sop ile ve fırıldaklık ile kazanılamaz. Duruş, karekter, ahlak ve kalemi kırıp satmamakla ilgilidir. Bu özellikle sahip olmak ve devamlı sadık kalmak birinci şarttır. İlk başta güven veren gazetecilerin çoğu fırıldaklık yaparak bu kazandıkları unvanı kaybetmişlerdir ama utamadan hala kendilerine „gazeteciyim“  demektedirler.  Gazeteci ve haberci reklam almaz. Bunun için gazetelerin reklamcıları vardır. Bunun için reklam şirketleri vardır. Gazeteciler, gizli ve açık para alınan bir kişi, kurum ve kuruluş için övücü bir yazıyı sanki haber masası yapmış gibi yazamaz veya köşesinde konu edemez. Edilecekse gazetelerin , TV programlarının veya internetin başında „bu bir reklamdır“ diye yazar ( ADVERTORIAL-ANZEIGE-REKLAM) ve okuyucu bunu başından bilerek okur, haber ve reklam arasındaki farkı anlar.

Gazetecilik, derin bilgi birikim ve istisnasız her olaya şüpheyle bakmayı gerektrir. Gerçek bir gazeteci, belge olmadan kimsenin şeref ve namusunu etkileyecek ifadeleri isim vererek haber etmez. Belge ve şahitler konuşturulur. Mahkeme kayıtlarına ve polis ifadelerine bakılır. Gazetecilik bir kamu hizmet işidir. Kamuya ve kamuoyuna zarar veren her kişi, kurum ve kuruluş babası, kardeşi veya akrabası bile olsa gerçek gazetecinin baş düşmanıdır.

Gerçek gazeteciler, sizinle gelip “bu haber, şu haber veya reklam işleri” için konuşmaz ve elden direkt ve indirekt para almazlar.

Ortam dinlenmesini izinsiz yapmazlar. Bunları belge ve şantaj için kullanmazlar.

Gazeteci veya haberci, elinde projeler ile ister Türkiye isterse Avrupa’nın herhangi bir şehrinde siyasilerden kamu parasını hortumlamak için dilenmez. Gazeteciler dik dururlar. Şereflidirler. Namussuzluk yapmazlar.

Yumruk kadar mesafe

Gazeteciler sizin masanıza oturduğunda, yediği içtiğini size ödettirmez, kesinlikle kendi hesaplarını kendileri öderler ve hep dostça herkesten „yumruk kadar“ mesafede oturur, ilişkilerine dikkat ederler. O yumruk kadar mesafe, eğer o kişi sizinle olan ilişkisini kamu zararına veya şahsi olarak dostluk adı altında suistimal ederse araştırma ve belgeler ile yapılmış haberle suratına patlatılması gereken mesafedir.

Avrupa’da Türkçe yayın yapan o ülkenin diline çok iyi vakıf olmuş güven veren gerçek ve dürüst gazetecilere ihtiyacımız var.  Avrupa başkentlerinde gazeteci ve haberci kimliğini suistimal eden bazı kişilerin bu mesleğe karşı sade vatandaşların ve o şehirdeki ( Viyana, Berlin, Londra, Brüksel, Amsterdam, Hannover, Köln,  Frankfurt vs.) önemli kişi, kurum ve kuruluşların aşağılama, küçük görme ve güvenmeme sorunu ile karşı karşıyayız.

 

Watchdog

Uluslararası arenada, ciddi araştırmacı gazetelere uluslararası alanda kabul edilmiş „Watchdog“ derler. Türkçede “Bekçi köpeği” ile ifade edilebilecek bu sıfat, demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak kamunun, toplumun, milletin ve insanların hak ve hukukunu kalemi ile her tarafa eşit mesafede durarak, araştırarak, gözlemleyerek, belge ve kaynaklar ile aydınlığa çıkarmaktır.

Yandaş, fondaş veya ilan için takla atan ve haber altında pohpohlama yapan  ve “gazeteciyim” diyen kişiler “gazeteci” değillerdir, hele hele halkın sismografı olan „Watchdog“ hiç olamazlar.

Sözde gazeteci, haberci diğer bir ifade ile halkın çıkarının, 24 saat kamunun bir „Bekçi Köpeği koruyucusu“ kısaca Watchdog’u olduğunu iddia eden ama özünde „iş takipçisi, reklamcılık veya „laf taşıma makinesi gibi taşımacılık“ yapan kişiler, hem toplumda gerçek gazetecilerin imajını zedeler, hem de onlara güven duyulmasına engel olur.

Davet

Bu uyarıyı, son otuz yıldır Viyana’da önemli Avusturya ve yabancı medya temsilciliklerinde üyelik, yönetim kurulu üyeliği ve Genel Sekreterlik yapmış ve yapmakta olan Türk asıllı bir Avusturya vatandaşı ve yayınevi sahibi olarak mesleğe duyduğum saygıdan dolayı yapmak zorundayım. Özellikle ciddi Türk Gazeteciler STK’larının bu sorunu ciddiye almalarını ve mesleklerine bir saldırı  olarak görerek birinci gündem maddesi yapmalarını dostça tavsiye ederim. Bu bir davettir.

Gazeteci-Haberci kisvesi altında gönüllü veya „maddi ve manevi“ destek alarak „etki ajanlığı“ ve “nüfus casusluğu” yapanlar, toplum için kutsal olan bir mesleği icra eden gerçek gazeteci ve habercilere zarar verirken, öte yandan bu mesleğe ve Türk asıllı gazetecilere olan „ güveni“ Avrupa‘da sarsmaya hatta yok etmeye devam ediyor…

O yüzden gelin  gerçek, çoğulcu hukuk devleti ve demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı yanında 4. Kuvvet olan gerçek gazetecileri ve gazetecilik mesleğini koruyalım.

Sapla samanı ayırarak gerçek gazeteci olmayanlara artık  sıkılmadan,„Haddinizi bilin“ diyelim. Türk gazetecilere güven  bu çakma sözde gazeteci ve haberciler yüzünden yok oluyor.

Işık saçan temiz limanlar: Dürüst ve namuslu gazetecileri

Çünkü haksızlık, arsızlık, bukalemun fırıldaklarına, sözde İdrislik adı altında İblislik yapanlara karşı bu satırın yazarı dahil güven duyarak sığınılabilecek, dürüst ve namuslu gazetecilere ışık saçan limanlara ihtiyacı vardır.

En başta halka, yalanı doğru, dogruyu yalan diye sunarlar

Evet bu sözde İdris ama özünde İblis ruhlu gazeteci ve haberci kılığına ve kimliğine girmiş mahluklar,  maddiyat ve protokoller  için her kılığa giren şantajcılar bilin ki en başta halka, yalanı doğru, dogruyu yalan ve  zalimliği ise huzurun yolu diye haber ve yorum altında satmaya kalkarlar. Bunlar gerçeğin üzerine örten „küfür“ içinde yaşayan şeytanın askeridirler. ( Ankeput)

Aldatırlar insanları bu gazetecilik ve habercilik mesleğinin ismini kullanan zalimler. Ağzınızı açsanız  bu böyle değil deseniz yarı cahil çok bilmiş halleri ile  hemen sizi direk ve in-direk tehdit ederler  ve şantaja kalkarlar.

  Şantaj amaçlı paralı askerler

Bazı siyasetçi, bürokrat ve diplomatlar bu kullanışlı ayaklı sözde gazeteci ama özünde şantajcı, ayaklı laf taşıyan   etrafta  „ben gazeteciyim“ diye dolaşan bu dedikodu makinelerini dürüst insanları susturmak , şantaj ve karalama için kullanmayı çok ama çok severler.  Bu bir suçtur ama yaparlar. Makamlarını suistimal etmeye alışmışlar.

Gazetecilik ve habercilik, gücünü sadece ve sadece okuyucu ve halkın güveninden alır. Çünkü gazetecilerin en büyük sermayesi ve gücü güvendir. Güven kolay kazanılmaz dedik. Para ve servet kazanmaktan bin kat zordur. Çevrenize bakın. Para ve serveti olan çok kişi var. Ama göreceksiniz güven veren yani “EMİN insandır” diyeceğiniz çok az kişi vardır. Emin insan olarak güven duyulan insan olmak, hele hele hem dost hem de düşmanlarınız tarafından zordur.

Bir aksiyon ve fikir adamı olarak gerçek gazetecilere çok saygım var. Ben gazeteci değilim. Bu mesleğin içinden geliyorum. Polis ve adliye muhabirliği gibi çok zor bir alandan. Ama şu anda gazeteci değilim. Yayıncıyım ve gerçek gazetecileri ve gazetecilik mesleğini korumak gerektiğine inanıyorum.

Birisi ben gazeteciyim diyorsa o insana şüphe ile bakın.  Kamuoyu gazetecilere bu kimliği verir ve alırlar.  Gazetecilik okumakla olunmaz. Bu gazetecilik mesleğinin özellikleri size doğuştan, çok yükseklerden verilir. Daha sonra bu kişi bu mesleğe girerse kamuoyu güvenerek ona bu unvanı verir.

Gücün  ve iktidarın yanında olanlardan gazeteci olması çok zordur. Çünkü gazeteci güçlünün değil en başta güçsüzün yanında olmalıdır. Zalimin değil zulme uğrayanların yanında olmalıdır gerçek gazeteciler.

Hiçbir siyasi oluşuma yaklaşmamalı, dostça mesafeli ilişkilerine dikkat etmeli ve danışman gibi konuşmamalıdır. Hep güç odaklarını sorgulamalıdır. Gazeteciler, güç odaklarına karşı hep „Sizi rahatsız etmeye geldik“ ruhu ile hareket etmelidirler.

Avusturya’da durum nedir ?

Avusturya’da önüne gelen „ben bu kadar yıllık gazeteciyim“ diye başlayan cümleler kuruyor ama aslında ilan ve reklam başında koşan, her türlü yayın içinde Sosyal Medya haberciliği ve reklamcılığı yapan bu insanları görünce, gazetecilik isminin çok suistimal edildiğini ve bu mesleğin toplum gözünde küçük düşürüldüğünü görüyor ve üzülüyorum.

Kullan beni der gibi her renge giren, dün ak dediğine bugün kara diyen bu insanlardan millet yaka silkiyor.

İlan ile iş yapmaya ve para kazanmaya karşı değilim, ama kalkıp da  “gazeteciyim” demek yanlıştır.

Usulsüzlüktür. Halkın gözünü boyamak ve şantajcılıktır.

Çünkü bunların bazıları „mafya maymunu“ olan kişiler ile oturup onların koruması altına giriyorlar.

Bu her türlü pisliği yapan insanların bu sözde gazeteciler ile ilişkisi nedir? Kamu adına sormak gerek. Gazetecilik gibi forslu ve güven gerektiren bir ismin ve mesleğin arkasına sığınıp her türlü rezilliği yapan insanların çoğu aslında kendileri haberlik ve manşetlik.

Diplomatlar ile ilişkilerinde “kullan beni kullanayım seni” anlayışında oturup kalkıp nutuklar atan hatta, „Ben size Avusturya basınında haber yapmakta destek olurum“ diyen mesafesiz ve adeta “gönüllü casusluk” yapan kişiden gazeteci ve haberci olur mu?

Her türlü fırıldaklığı yapan, kamu çıkarını gözetmeyen, güçlünün yanında olan, devlet yetkililerine gerekli mesafeyi koyamayan ve “kullan beni” mesajı veren ve en başta satılık bir insan olduğunu ispatlayan, orasını burasını kıvıran, kalkıp afra tafra ile akıl vermeye kalkan ve insanlara indirekt şantaj yapan bu insanlar gazeteci değiller.

İnanın şantajcı, reklamcı olduğu halde gazeteciyim diyen, hatta video ile çekim yapıp vatandaşlardan resmen para alan -hem de faturasız- bu tip sözde gazetecilerden gına gelmiş durumda.

Vatandaş düşün yakamızdan demektedir. Gazetecilik kılıfı ile dolaşmaktan ve toplumda rol çalıp kanaat önderi olma ayaklarından vazgeçin. “Reklamcıyım” deyin, ama “haberci ve gazeteciyim” demeyin. Para karşılığı düğün, dernek haberlerini yapan bir “reklamcıyım” deyin, canımızı yiyin, ama “gazeteciyim” demeyin. Gazetecilik mesleğini suistimal etmeyin.

Kurdukları tek kişilik haber sitelerinde, künyelerinde adresleri, şirketleri ve açık adreslerini yazmayan haber gazeteleri bültendir, para için her an şantaj yapmaya müsait zillettir ve her türlü maddi ve manevi baskı ile yok edilmelidir. Avusturya’da Türk toplumunun en başta her tarafa, her partiye ve cemaate eşit yaklaşan ismi, cismi ve kendisi ile güvenilir gazetecilere yani gerçek “Watchdog”lara ihtiyacı vardır.

Hala kol kırılsın yen içinde kalsın deniyor! Millet korkuyor! Şantajlardan…Laf taşıma ve dedikodulardan…Bunlara destek veren resmen devletin temsilcileri ve bu kişileri silah gibi kullanma peşindeler…

Çünkü arkalarında bunlara yol verenler devletin makam ve isimlerini kullananlar!

Türkiye’deki halkın vergilerini, yurtdışında ajanlık, nüfus casusluğu yaparak dürüst gazetecilerin ve STK temsilcilerinin ayaklarını kaydırmak için çakma, sahte basın medya temsilcilerine peşkeş çekenlerin ve bu maddi manevi desteği alan çakma gazeteci ve sahte habercilerin tüm gelirleri büyüteç altına alınmalı.

Bunlar gazeteci ve haberci değil, resmen ajan, provokatör ve nüfus casusları ve insanların şeref ve namuslarıyla oynamak için maddiyat, unvan ve protokol için her şeyi her kesim ile yapabilecek tıynette, her renge giren kişiler. Olan gazetecilik ve habercilik mesleğine oluyor. Buna karşı çıkmak da bu mesleği alın teri ve namusu ile yapan ve yapmak isteyen Türk gazeteci, haberci, karikatürcü ve yayıncılara düşüyor.

Gittikçe fakirleşen Türk halkının alın teri vergilerini, yurtdışında kendilerinin veya bağlı oldukları siyasi kurumların (güçlerin) propagandasını yaptırmak amacıyla “ajanlık”, “gönüllü ajanlık”, “etki ajanlığı”, “nüfus casusluğu” yapanlara peşkeş çekmek suçtur. Avusturya ve Almanya kanunlarına göre de suçtur. Meraklanmayın.

Özellikle eline bir fotoğraf makinesi, kamera veya cep telefonu almış, künyesi hiç olmayan, eksik ve yanlış olan, ister sosyal medya veya internette isterse yazılı medyada aktif olan bu sözde gazeteci-haberci kılıklı insanları kullananlar da suç işlemektedir!

Gazeteci kisvesi altında yaşadıkları ülkede girdikleri toplantılarda veya ilişkilerde neler olup bittiğini resimli, yazılı ve sözlü olarak gizli ve açık (Of the record/ On the record) not almak ve casusluk ruhuyla maddi ve manevi destek almak amaçlı hareket etmek suçtur…

Avusturya kamuoyu, siyaseti, medyası ve Avusturya‘da yaşayan Türk toplumu bu saydam olması gereken ilişkiler zincirini bilmek zorundadır!

“Güven“ üzerine kurulu olan ve 4. Kuvvet unvanı ile demokrasinin ve hukuk devletinin işlemesi için tüm güçleri kamu adına kontrol eden, eleştiren, düzeltilmesini isteyen gazetecilik ve habercilik gibi bir mesleği icra eden kişilerin içinde çakmalarını fark edebilmek ve kendileri manşetlik olan ve gerçek gazetecilik ile alakası olmayan bu insanların ister kravatlısı isterse kravatsızını tanımak vatandaşın en doğal hakkıdır!

Halkın vergilerini, yurtdışında çakma gazeteci habercilere hortumlamak veya bir partinin gizli veya açık siyasi propagandasını ve lobisini yapmak ve yaptırmak “nitelikli dolandırıcılığa ve nüfus casusluğuna“ girer! Zalimliktir bu…

Bu kişi ister geçen gün nitelikli dolandırıcılık ve nüfus casusluğuyla başka bir ülkenin Büyükelçileri üzerinden maddi ve manevi destek aldığı için tutuklanan Avrupa Parlamentosu‘nda Başkan Yardımcısı olsun isterse Viyana veya Berlin‘de çakma gazeteci haberci ve onu bu işler için kullanan kişi, kurum ve kuruluşlar olsun…

Bu halkın vergileri ile toplanmış paraları alanlar, çocuklarına ve ailelerine haram para götürdüklerini bilsinler ve ortada gazeteci ve haberci kisvesi altında dolaşarak onun bunun hakkında gizli ve açık ajanlık, casusluk ve fırıldaklık yapmayı bırakıp toplum önünde öz eleştiri yapsınlar! Ortada büyük bir zalimlik vardır. Gazetecilik mesleğine ve gerçek gazeteci ve habercilere karşı zalimlik yapılıyor.

Şaka yapmıyorum. Gülmeyin dostlar

Tekrar olacak. Ben gerçek gazeteci değilim. Benim de güveneceğim ahlaklı, kanunsuz veya umuma zararlı hareketlere karşı tetikte olan, reklamcı ise reklamcılık ile gazeteciliği karıştırmayan, emin ve erdemli gazetecilere ihtiyacım var. Şaka yapmıyorum. Gülmeyim dostum.  Güveneceğim gerçek gazeteci limanlarına ihtiyacım var. Toplumun ve kamunun sorunlarını sizden dinleyecek ve bu bilgi belgeleri şahsileştirmeden nesnel metotlar ile Check-Rechek-Doublechek yaparak şayet yayınlanmasında kamu yararı var ise belgeler ile ifşa edecek gerçek ve korkusuz gazetecilere ihtiyacımız var.  Hepimizin gerçek ve korkusuz gazetecilere ve habercilere ihtiyacı var. Bu künyeleri açık gerçek gazeteci ve habercilere hep birlikte sahip çıkalım ve güvenelim. Bu insanlar kolay yetişmiyor…

Kendini bastıra bastıra orada burada “gazeteciyim” diye satıp bu mesleğin saygınlığını aşağıya çekmeyen, tek dayanağı halk olan, gazetecilik makamı gibi yüksek bir makamı aşağı çekmeyen güvenilir ve satılık olmayan gazetecilere, „Watchdog“lara ihtiyacımız yok mu?

Gelin Avrupa’da Türkiye göçmenlerini, „ağır abi ayaklarındaki“ bu çakma gazetecilerden kurtaralım. Gerçek gazetecileri dile getirelim.

Bunlar köpeksiz köyde değneksiz gezen şantajcı dedikodu makineleri  ve nüfus casusu gibiler.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği var mı? Varsa kamuoyuna açıklama yapsın. “Gazetecilik” nedir ve birisine “gazeteci” demek için kriterler nelerdir? Yayınlayalım.

Demokrasi ve çok seslilik için gerçek ve dürüst gazetecilere ihtiyacımız var.

Ben gazeteci değilim  gözlem ve araştırma  analizlerini kaleme alıyorum.  Bu analiz aslında otuz yıldan daha fazla bir gözlem silsilesinin dile getirilmesidir.

Herkes ayağını denk alsın.

Kimse gazeteci, haberci ve muhabir kimliği ile bu mesleği suistimal etmesin.

Benim güveneceğim gerçek gazetecilere ihtiyacım var.

Güvenmiyorum. Etrafta afra ve tafra atan sözde gazeteci ve muhabir kimlikli insanların çoğuna güvenmiyorum.

Sert tepki verebilirim. Midem bulanıyor…Bu mesleğin santaj, ajanlık, parti veya din suistimali, propaganda ve provokatörlük amaçlı kullanılmasına engel olunmalı.

Gazeteci ve haberci, hiçbir parti ve gücün enikliğini yapmaz tam tersine mesafeli olur. Etrafımızda o kadar pislik var ki. Bunlara karşılık tarafsız, künyesi açık, adı soyadı doğru, reklamcılık ile gazeteciliği birbirine karıştırmayan, bültenci ve paralı ve gönüllü ajanlık ve casusluk yapmaya eğilimi olmayan gerçek gazetecilere ihtiyacımız var. Hepimizin kamu çıkarı için tarafsız  ve namuslu artı saydam gazeteci ve habercilere ihtiyacımız var.

Etraf pislik kaynıyor. Haber kutsal, yorum ise hürdür.

Bilmem anlatabildim mi?

21.01.2021

 

 

 

 

 

 

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner