
De Standard-Rauscher
„Avusturya’nın İsrail’e Karşı Tutumu“
Der Standard'da 30 Haziran 2025 tarihinde Hans Rauscher imzasıyla yayınlanan analizin başlığı "Avusturya'nın İsrail'e karşı tutumu" ve içeriği dikkat çekti.
Avusturya Dışişleri Bakanı Meinl-Reisinger, İsrail dahil yakın doğuda birçok ülkeyi ziyaret etti ve Kudüs’te Jerusalem Post’a: “Gazze’deki sivillerin çektiği acı, Avrupa’nın İsrail ile ilişkilerini zorlaştırıyor” dedi. Avusturya Dışişleri Bakanı, Gazze’ye yardım gönderiminin mevcut organizasyonunu sert bir şekilde eleştirdi. İsrail Dışişleri Bakanı ise bölgesel güvenlik durumunun karmaşıklığına dikkat çekerek, kendilerinin haklı olduğunu savundu.
Buna karşılık, Der Standard’ın ünlü yorumcusu, duayen gazeteci ve Yeni Vatan Gazetesi’nin Haziran 2025 sayısında haber olan Hans Rauscher, „Avusturya’nın İsrail’e karşı tutumu“ başlıklı bir analiz yazdı. Almanya’da konuşulan ülkeler içinde en güvenilir ve ciddi yayınlardan biri olan „Der Standard“ gazetesi, önceden Profil dergisini kurmuş Avusturya vatandaşı liberal demokrat Oskar Bronner’in 1987 yılında eleştirel bir yayıncı olarak kuruldu. Kendisi asimile olmuş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan Hitler döneminde büyük eziyetler çekmiş bir Yahudi ailesinden geliyor.
Der Standard’da 30. Haziran.2025 tarihinde Hans Rauscher imzasıyla yayınlanan analiz şöyle:
Avusturya’nın İsrail’e karşı tutumu
Ülkeye duyulan dayanışma ile liderliğine yönelik uygun eleştiriler arasında.
Avusturya Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger’in İsrail’e (ve işgal altındaki bölgelere) yaptığı ziyaret vesilesiyle, Avusturya’da temel ilkeleri bir kez daha hatırlatmak yerinde olabilir: Aslında basit ama yine de karmaşık bir konu. Avusturya, İsrail Devleti ve halkıyla özel bir ilişkiye sahiptir. Bu, bir yandan tarihten, diğer yandan evrensel insani ve demokratik ilkelerden kaynaklanmaktadır. Bundan güçlü bir dayanışma yükümlülüğü doğmaktadır. Aynı zamanda, Avusturya’nın, İsrail politikasının açıkça olumsuz – İsrail için de olumsuz – kararlarını görmezden gelmeme ve bunları uygun şekilde değerlendirme hakkı olmalıdır.
Tarihten habersiz ve/veya duygusuz hale gelmiş çağdaşlarımız için bir kez daha belirtmek gerekirse: O zamanlar resmen Hitler tarafından 1938 ilhak edilen ve Nazi Almanyasına katılan ve dolayısıyla var olmayan Avusturya devleti değil, resmen Avusturyalılar 200.000 Avusturyalı Yahudiden 65.000’ini katletti ve geri kalanların büyük çoğunluğunu soyup sürgün etti. Bundan kolektif bir suç çıkmaz, ancak benzer bir olayın bir daha yaşanmaması için sorumluluk çıkar. Bu sorumluluk bize ait olduğu kadar, bu deneyimden doğan İsrail’e de aittir.
Böylece ortaya çıkan İsrail, hâlâ çok sayıda ölümcül düşman tarafından tehdit edilmektedir. 7 Ekim 2023’te yaşananların vahşeti birçok kişi tarafından görmezden gelinmektedir. Ve İran gibi dini-faşist rejimlerin yanlış olan “Siyonist yapının yok edilmesi”nden bahsetmesi gerçekten ciddiye alınmalıdır. İsrail bunu ciddiye almaktadır. Ancak İsrail, özellikle de aşırı sağcıların hakim olduğu mevcut hükümeti, bundan Filistinli sivil halka karşı da aşırı sert önlemler alma hakkını çıkarmaktadır.
Haklı gösterilemez
Ayrıca birçok İsrailli, buradan yabancı eleştirmenlere şöyle deme hakkını çıkarıyor: „Siz bizim durumumuzu bilmiyorsunuz, kiminle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyorsunuz, iyi tavsiyeleriniz için teşekkür ederiz, ama biz nasıl hareket etmemiz gerektiğini biliyoruz.“ İşte buna itiraz etmek gerekir. Gerilla savaşında bile savaşın yürütülmesi ve sivil halkın muamelesine ilişkin kabul edilmiş ilkeler vardır; İsrail yönetimi bu ilkeleri büyük bir kesinlikle ihlal etmektedir. Gazze’nin yerle bir edilmesi ve halkın aç bırakılması artık haklı gösterilemez. Batı Şeria’da şiddet yanlısı, mesihçi yerleşimcilerin desteklenmesi de öyle.
Ancak bu eleştiri, “Nehirden denize” sloganını tekrarlayarak İsrail’in varlığını sorgulama hakkını içermez.
Net bir tutum
Avusturya’nın İsrail politikası bu iki kutup arasında hareket etmektedir: Yok olma tehdidi altındaki bir İsrail devletiyle dayanışma, ancak İsrail devletinin insan hakları ihlallerini onaylamama. Avusturya Dış İşleri Bakanı Meinl-Reisinger bu çizgide kalmıştır: Dayanışma, ancak gerçekleri net bir şekilde İsrail hükümetine karşı dile getirme: “Filistinli sivil halkın çektiği acılar, Avrupa’nın İsrail ile ilişkilerini zorlaştırmaktadır.”
Bu, Avusturya’nın bu konuda AB çerçevesinde hareket ettiğini de ifade ediyor. Şimdi birçok kişi Avrupalıların bu konuda kayıtsız olduğunu düşünebilir. Ancak bu, daha derin bir gerçeği yansıtmıyor. İsrail’in Avrupa ile olan bağları – tarihsel, insani, ekonomik ve askeri – bunun için çok büyük ve çok derin. (Hans Rauscher, Der Standard, 1.7.2025)
Quellen:
