
Netanyahu’nun Domatesi, Telefonu ve Sessiz Saldırısı
Kudüs’te sahne kurulmuş. Görünürde diplomasi, derinde strateji. Netanyahu'dan dikkat çeken cevap nasıl yorumlanmalı: "Cep telefonlarının birçoğu, ilaçlar, yiyecekler, kiraz domates..."
Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler, 15.09.2025
Gözlerimle görmesem inanmazdım.
Karşımda haber ekranı, İsrail Başbakanı Netanyahu konuşuyor. Üslubu rahat, hatta ders verir gibi. Konu: “Domates, kiraz ve cep telefonu.” Sıkılmadan, çekinmeden, doğrudan mesaj veriyor.
Netanyanu şunları ifade ediyor basın toplantısında.: „Cep telefonu kullanan var mı? Aslında elinizde İsrail’in bir parçasını tutuyorsunuz.Çeri domates yiyen var mı? O da öyle. Bizim topraklarımızda yetişen, bizim bildiğimiz gıdalar.“
Tarımın doğduğu Anadolu topraklarında yer alan Türkiye’ye bir kez ekimlik tohum gönderen İsrail’den söz ediyor. Bu cümle bile yeterince düşündürücü. Türkiye’de tarımı mahvedenler hiç utanır mı? Netanyahu’ya kızmak kolay; ama asıl sorgulanması gereken, Türkiye’nin tarımını bu hale getirenlerdir.
Yanında Amerika’nın Dışişleri Bakanı Marco Rubio var. Ama duruşu, uslu bir çocuk gibi. Bu nasıl bir denklem? Bu nasıl bir güç ilişkisi?
İşte o güç, üç kelimede saklı: “Domates, kiraz ve cep telefonu.”
Gelin, verilen mesajları birlikte analiz edelim. Uzakta olsak da, bölgeyi ve tarihi dikkatle okuyan bir kalem olarak bu satırları yazmak boynumun borcu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 15 Eylül 2025’te Kudüs’te ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısı, sıradan bir diplomatik buluşma gibi görünse de, içerdiği mesajlar itibarıyla çok daha fazlasını barındırıyordu. Netanyahu’nun gazetecilere yönelttiği şu sözler, toplantının merkezine oturdu: “Cep telefonunuz var mı? Tam orada İsrail’in bir parçasını tutuyorsunuz. Kiraz, domates… Nerede üretildiğini biliyor musunuz? Burada.” Bu ifadeler, sadece bir teknoloji ve tarım övgüsü değil; İsrail’in küresel sistemdeki görünmez etkisini görünür kılma çabasıydı.
Ne Oldu, Nerede, Ne Zaman, Kimle, Neden, Nasıl ?
Basın toplantısı Batı Kudüs’teki Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşti. Katılımcılar: Netanyahu ve Marco Rubio. Amaç: İsrail’in uluslararası eleştirilere karşı pozisyonunu güçlendirmek. Yöntem: Gündelik nesneler üzerinden stratejik üstünlük anlatısı kurmak. Bu anları doğrudan izlemek isteyenler için US Minister and Netanyahu Side by Side! What Do the Images … başlıklı video, beden dili ve sahne hakimiyeti açısından oldukça öğretici.
Haberlerden ayrıca okuyoruz,
„İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail’in küresel ölçekte bir ’siyasi abluka‘ ile karşı karşıya olduğunu savundu. Basın mensuplarına „Cep telefonunuz var mı?“ diye soran Netanyahu, ardından ise „İsrail’in bir parçasını tutuyorsun aslında“ diyerek, salondaki herkesi şaşkına çevirdiABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün başladığı İsrail ziyareti çerçevesinde bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. Rubio ve Netanyahu, işgal altındaki Kudüs’te yer alan İsrail Başbakanlık Ofisi’ndeki görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Buradaki konuşmasında, ülkesinin hem siyasi hem de ticari ‚abluka‘ altında olduğunu iddia eden Netanyahu, „Şu anda Katar’ın başını çektiği, çeşitli kuruluşlar ve ülkeler tarafından İsrail’e abluka uygulama girişimi var. Her şeyden önce, hem Katar’dan hem de Çin gibi diğer ülkelerden gelen muazzam miktarda parayla finanse edilen bir basın ablukası“ ifadelerini kullandı.Söz konusu ülkelerin İsrail’e karşı global ölçekte tecrit uygulama konusunda başarılı olamadığını söyleyen Netanyahu, „Diğer pek çok ülke gibi ABD yanımızda. Ancak şu anda Batı Avrupa merkezli bir sorunumuz var ve bu ablukayı kaldırmak için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Askeri ablukada başarılı olduğumuz gibi, siyasi ablukada da başarılı olacağız.“ değerlendirmesinde bulundu.Öte yandan, basın toplantısında dikkat çeken bir an da yaşandı. İsrail Başbakanı, toplantıyı takip eden basın mensuplarına „Peki cep telefonunuz var mı? Cep telefonu olan var mı?“ sorusunu yöneltti. Ardından ise sözlerine, „İsrail’in bir parçasını tutuyorsun aslında. Bunu biliyor muydun? Demek istediğim cep telefonlarının birçoğu, ilaçlar, yiyecekler… Kiraz ve domates yiyor musunuz? Nerede yapıldığını biliyor musunuz?“ ifadeleriyle devam eden Netanyahu, eliyle de yeri işaret ederek ülkesini adres gösterdi.“
Cep Telefonu ve Domates: Görünmez Gücün Görünür Kılınması
Netanyahu’nun cep telefonları üzerinden yaptığı çıkış, İsrail’in yüksek teknoloji sektöründeki liderliğine bir gönderme. Mikroçip üretimi, siber güvenlik altyapısı, yapay zeka sistemleri gibi alanlarda İsrail’in dünya çapında etkisi büyük. Bu etki çoğu zaman görünmezdir. Netanyahu, bu görünmezliği görünür kılmak istiyor. Domates ve kiraz örnekleri ise tarım üzerinden kimlik inşasının bir parçası. İsrail, çöl ikliminde geliştirdiği ileri tarım teknolojileri sayesinde, dünya çapında bir tarım ihracatçısı haline geldi. Bu ürünler, sadece ekonomik değil; ideolojik bir kimlik inşasının da parçası.
Retorik Saldırı: En Büyük Savunma Saldırıdır
Netanyahu’nun konuşması, klasik bir “en büyük savunma saldırıdır” stratejisiyle örülmüş diyebilirsiniz. Gazze’deki sivil kayıplar, Batı Şeria’daki yerleşim politikaları ve uluslararası kamuoyunun artan tepkileri karşısında, Netanyahu geri adım atmadığını görüyoruz.. Aksine, eleştirel karşı bir retorikle İsrail’in küresel sistemin vazgeçilmez bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Bu, sadece bir savunma değil; bir üstünlük iddiası. “Siz bizi eleştiriyorsunuz ama cebinizdeki teknoloji, tabağınızdaki gıda bizim” demenin diplomatik versiyonu.
Marco Rubio’nun Sessizliği: Onaylayan Dekor! Gel buraya
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bu toplantıda neredeyse hiç görünmemesi, Netanyahu’nun söylemini daha da güçlendiriyor. Rubio´nun hele hele Netanyanu tarafına dan ağlama duvarında öğretici bir baba gibi ama „garson çağırır gibi eliyle çağırması“ dikkat çekiyor. Rubio’nun varlığı, İsrail’in ABD desteğini arkasına alarak konuştuğunu gösteriyor. Ancak Netanyahu’nun onu adeta “sahne dekoru” gibi kullanması, ABD’nin ağırlığını kendi söylemine yedirmesi anlamına geliyor. Diplomatik olarak şu mesaj veriliyor: “Ben konuşuyorum, o dinliyor. Siz de dinleyin.”
Gazze ve Komşu Ülkeler: Sessizlikteki Mesaj
Netanyahu’nun konuşmasında Gazze, Lübnan veya Suriye gibi komşu ülkelerdeki askeri operasyonlara dair hiçbir pişmanlık, tedirginlik veya geri adım sinyali yok. Aksine, İsrail’in abluka altında olduğunu iddia ederek kendini mağdur konumuna yerleştiriyor. Bu, klasik bir mağduriyet üzerinden meşruiyet üretme taktiği görülebili mi? Ve bu taktik, uluslararası kamuoyunun eleştirilerini etkisizleştirmek için mi kullanılıyor? Netanyahu’nun şu sözlerine dikkat, “Batı Avrupa merkezli bir sorunumuz var. Bu ablukayı kaldırmak için çalışıyoruz. Askeri ablukada başarılı olduğumuz gibi, siyasi ablukada da başarılı olacağız.” Bu, hem meydan okuma hem de uluslararası kamuoyuna karşı bir direnç manifestosu.
Büyük İsrail Vizyonu: Domatesle Kurulan Etki Alanı ve Doktrini
Netanyahu’nun bu konuşması, sadece ekonomik değil; ideolojik bir vizyonun parçası. “Büyük İsrail” projesi, dini metinlerde tarif edilen geniş coğrafyayı kapsayan bir siyasi tahayyül mü ? Değil. Bu vizyon, sadece toprak değil; etki alanı genişletme iddiasıdır. Daha önemlidir. Cep telefonu ve domates örnekleri, bu stratejinin metaforlarıdır. Bu konuşma, İsrail’in sınırlarını teknoloji ve tarım yoluyla genişletme stratejisinin sahneye taşınmış halidir. Ve bu örnekler buz dağının su üzerinde görülen üç metaforudur: Cep telefonu, Tomates ve kiraz…Türkiye´nin tarımdaki halini bir düşünün…Cep telefonu ve KI teknolojilerine girmeye korkuyorum. Netanyanu herkes aklını başını alsın diye bu metaforlarla kırıcı, meydan okuyucu ve zentinyağ gibi su üzerinde kalmak isteyici bir diploması atağı başlatıyor. İyi analiz edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin geçmişte İsrail’in üzerinde ağırlığı vardır. Şimdi yok. Tam tersi bir durum söz konusu ve bu durumu düzeltmek gerek. u
Netanyahu’nun sesi yükseliyor. Ama bu ses, sadece İsrail’in değil; küresel sistemin, teknolojinin, tarımın ve diplomasinin iç içe geçtiği bir çağrıdır. Bu çağrıyı duymak, sadece gazetecilerin değil; hepimizin sorumluluğudur. Çünkü bu bir domates değil, bu bir doktrin. Bu bir cep telefonu değil, bu bir hegemonya. Bu bir basın açıklaması değil, bu bir stratejik harita. Bunu iyi anlamak gerek. Damarlarınıza kadar içinizdeyim… Dinden tutun teknolojiye, hatta yatak odanıza ve tuvaletinize kadar. Tuhaf bir durum! Her serde ama bir hayır. Hem hayırda bir serde bir şer vardır…
Adeta „Domates manyaği“ yapılan Körfez’in Sessizliği: Tepki Var, Karşılık Yok
Peki paranın özgüveniyle hareket eden, parası bol körfez Arap dünyası ne yapıyor? Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar ve diğer Körfez ülkeleri, bir yandan trilyonlarca dolar ödeyerek ABD’den silah satın alıyor; kendi namuslarını, şereflerini, topraklarını ve zenginliklerini korusun diye. Diğer yandan ise Netanyahu’nun Gazze’deki sivilleri zorla yerinden etme ve Mısır’a göçe zorlama açıklamalarına karşı peş peşe kınama mesajları yayınlıyorlar.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, bu açıklamaları “uluslararası hukukun ve en temel insani standartların ağır bir ihlali” olarak nitelendirip Mısır’a tam destek verdi. Katar, Netanyahu’nun söylemini “barış fırsatlarını engelleyen, uluslararası hukuku hiçe sayan bir yaklaşım” olarak tanımladı. Kuveyt ise bu ifadeleri “Filistin halkının pazarlık konusu olamayacak haklarına yönelik bir ihlal” olarak değerlendirdi ve Birleşmiş Milletler’i acil müdahaleye çağırdı. Vay be!
Ancak bu tepkiler, diplomatik metinlerin ötesine geçemiyor.
Zengin Arap körfez ülkeleri, İsrail’in bölgesel stratejilerine karşı ekonomik veya siyasi bir caydırıcılık üretemiyor.. Körfez İşbirliği Konseyi bile Netanyahu’nun açıklamalarını “tehlikeli ve sorumsuzca” bulsa da, sahada bir karşı duruş sergileyemiyor. Bu sessizlik, İsrail’in bölgedeki etkisini daha da perçinliyor. Çünkü Netanyahu’nun mesajı sadece Batı’ya değil; Arap dünyasına da: “Ben buradayım. Siz sadece izliyorsunuz.”
Netanyahu, zengin Körfez Arap ülkelerini adeta “domates manyağı” yapmış durumda… Üstelik bunu öyle bir özgüvenle yapıyor ki, izleyen herkesin yüzü kızarıyor. Utanç verici bir tablo.
En kibar haliyle bir analiz ve durumu okumak böyle oluyor….
Kaynaklar
Netanyahu’dan Şok Eden Cep Telefonu ve Kiraz Domates Sorusu
https://onedio.com/haber/netanyahu-dan-sok-eden-cep-telefonu-ve-kiraz-domates-sorusu-1314107
Netanyahu’nun salondaki sözleri sonrası herkes şoke oldu
Sözleri salondakileri şaşkına çevirdi! Netanyahu’dan ‚cep telefonu‘ çıkışı
https://www.sondakika.com/dunya/haber-netanyahu-dan-cep-telefonu-cikisi-israil-in-bir-19051402
US Minister and Netanyahu Side by Side! What Do the Images Say?
https://www.youtube.com/watch?v=3Kc9EzhIVQI
Live Footage from Jerusalem! US Secretary of State Rubio and Netanyahu



