DÖW’ün 60. yılında dikkat çeken mesajlar: „DÖW, antisemitizm ve aşırı sağcılıkla mücadelede önemli bir otorite“

Avusturya Direnişi Dokümantasyon Merkezi'nin 60. yıl dönümünde düzenlenen törene, Avusturya’nın önemli siyasetçilerinin ve akademisyenlerinin “totaliter eğilimlere yönelik” dikkat çeken mesajları damga vurdu. Hangi taraftan olursa olsun tüm siyasi ve akademik çevrelerin FPÖ'nün saldırılarına karşı partiler üstü bir duruş sergilemesi dikkat çekti.

Viyana. 1963’te eski direnişçiler ve bilim insanları tarafından kurulan Avusturya Direnişi Dokümantasyon Merkezi’nin (DÖW) 60. yılında Viyana Rathauskeller’de düzenlenen ve Avusturya’nın önemli siyasetçileri ve bilim insanlarının katıldığı törende, FPÖ’ye karşı sergilenen partiler üstü duruş dikkat çekti.

Federal Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, çarşamba akşamı düzenlenen törende Avusturya Direniş Dokümantasyon Merkezi’ni (DÖW) „en karanlık tarihimizin tarihsel ve amansız bir şekilde yeniden değerlendirilmesi için verilen mücadelenin önemli bir ayağı“ ve „günümüzdeki liberal olmayan ve totaliter eğilimlere karşı ve açık toplumun düşmanlarına karşı kurulan ağın vazgeçilmez bir unsuru“ olarak tanımladı. Van der Bellen, kendisini „hayrete düşüren“ antisemitizmin son dönemde alevlenmesinin „rahat bir çizgi“ çizmenin mümkün olmadığını gösterdiğini vurguladı.

Nazi zulmünün bilimsel olarak belgelenmesi üzerine çalışmalar

Şubat 1963’te eski direnişçiler ve bilim insanları tarafından kurulan DÖW, başlangıçta Avusturya’da 1933’ten 1938’e kadar Avustrofaşizm ve 1938’den 1945’e kadar Nasyonal Sosyalizm dönemlerinde yaşanan direniş ve zulmün bilimsel olarak belgelenmesi üzerinde çalıştı. 1945’ten sonra Nazi tıbbının suçlarının ve savaş sonrası adaletin, tazminatın araştırılması ve daha sonra günümüzdeki aşırı sağcı ve neo-Nazi hareketlerin gözlemlenmesi de önemliydi.

DÖW’ün çalışmalarıyla da ilgili olan Moskova Deklarasyonu, 1943 yılında ABD, Sovyetler Birliği ve Büyük Britanya dışişleri bakanlarının katılımıyla savaş sonrası Avrupa için ilk taslakları hazırladı. Bildiri sadece 1990’ların başına kadar işlenen Avusturya’nın mağdur ülke olduğu tezinin dayandığı pasajı değil, aynı zamanda ülkenin savaşa katılımının sorumluluğunu üstlenmesi ve kendi kurtuluşuna ne kadar katkıda bulunduğuna göre değerlendirilmesi talebini de içeriyordu. Tarihçi Margit Reiter, açılış konuşmasında 1945’ten sonra bu temelde yaşanan gelişmelere de değindi.

FPÖ’nün saldırgan tutumu eleştirildi

Der Standard’da yer alan habere göre, bir başka eğitimli tarihçi de İkinci Cumhuriyet’in kuruluş dönemine değindi: Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig (SPÖ), SPÖ, ÖVP ve KPÖ temsilcilerinin yeni federal hükümetin ilk kurucu toplantısını 27 Nisan 1945’te, törenin yapıldığı Belediye Sarayı’ndaki Şövalyeler Salonu’nun tam bir kat üstündeki Kırmızı Salon’da gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.

DÖW Vakıf Konseyi Başkanı ve Ludwig’in selefi belediye başkanı Michael Häupl törenin açılışında yaptığı konuşmada, „İçerikle uğraşmak istemiyorsanız, kişilerin ya da kurumun peşine düşersiniz“ sözleriyle tıpkı Ludwig gibi DÖW’e yönelik tek bir partinin, yani FPÖ’nün güncel saldırılarına değindi. Mevcut saldırılar, Dokümantasyon Merkezi’nin İçişleri Bakanlığı tarafından aşırıcılık raporunu derlemekle görevlendirilmesiyle tetiklendi. Tüm konuşmacılar ülkede bu görev için daha uygun bir kurum olmadığı konusunda hemfikirdi.

Reiter konuşmasında bunun yeni bir şey olmadığını da “Partizan olmayan DÖW, tarihi boyunca sağ tarafından defalarca ‘komünist bir paravan örgüt’ olarak karalanmıştı” sözleriyle vurguladı. Reiter’e göre, Kimlikçiler de uzun zamandır ne olduklarının farkındaydı: „Eski bir ideolojinin yeni ve şık bir kisveye bürünmüş hortlakları“.

„Antisemitizm ve aşırı sağcılıkla mücadelede önemli bir otorite“

DÖW’ün sayısız görevini iyi bir şekilde yerine getirmeye devam edebilmesinin, törende hazır bulunan Sorumlu Belediye Meclisi Üyesi Veronica Kaup-Hasler (SPÖ) ve Eğitim Bakanı Martin Polaschek (ÖVP) tarafından bütçenin 855.000’er avroya çıkarılmasıyla da sağlanması gerektiğine vurgu yapıldı. Bir tarihçi olan Kaup-Hasler’in DÖW ile özellikle Graz Üniversitesi’nde savaş sonrası adalet üzerine yaptığı araştırmalar dolayısıyla onlarca yıllık bir bağı bulunuyor. Konuşmasında DÖW’ü „direniş araştırmalarının merkezi bir çekirdeği“ ve „antisemitizm ve aşırı sağcılıkla mücadelede önemli bir otorite“ olarak övdü.

DÖW’ün Wipplingerstraße’deki eski belediye binasından Otto Wagner’e ne zaman taşınacağı henüz belli değil, ancak DÖW direktörü Andreas Kranebitter’e göre artan finansman enstitünün taşınması ve genişletilmesi için de kullanılacak. DÖW araştırmacılarının gelecekte çalışacakları yerin özellikle felaket dolu bir geçmişi var. Pavilion 15’te çocuklar Nazi rejiminin kurbanı olmuştu. Vakıf Konseyi Başkanı Michael Häupl, DÖW’ün tam da bu mekâna taşınmasını „Nasyonal Sosyalistlerin alçakça çocuk cinayetlerine bir yanıt“ olarak görüyor. (yenivatan.at)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner