
Ege denizine dikkat!
Orta Doğu’da ve Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin son yirmi yıldaki yanlış dış politikaları, ülkenin başına ciddi sorunlar getirmiştir. Özellikle Ege ve Akdeniz’de yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters düşen adımların sonucudur.
Birol Kılıç/ Analiz/Viyana, 19. Nisan.2021
Gerçek şu ki, Yunanistan kendisine ait olmayan bazı Ege adaları ve bölgeleri üzerinde AKP döneminde fiilen hâkimiyet kurmuştur. Bu durum belgelerle sabittir.
Türkiye Cumhuriyeti ve milleti, hiçbir zaman Yahudi halkının veya İsrail devletinin düşmanı olmamıştır. Ortadoğu’nun yangın yerine dönmüş ortamında, İsrail’in işleyen demokrasisi ile varlığını sürdürmesi kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Tüm kışkırtmalara rağmen Türkiye’nin İsrail ile düşman olmaması gerekir. Aynı şekilde İsrail vatandaşları ve dünya genelinde Yahudi kimliğiyle yaşayan insanlar için de bu yaklaşım geçerlidir.
Hedefimiz barış, hukuk devleti ve kardeşlik duygularıdır. Bunun için karşılıklı empati yaparak:
a) şeytanlaştırmadan,
b) çifte standart uygulamadan,
c) yok saymadan,
ve kimsenin onur ve şerefini zedelemeden tartışmak, düzeltmek ve aydınlatmak gerekir.
Gerçekler acı olsa bile konuşmak zorundayız. Özellikle Yunanistan ile ilişkilerde açık konuşmak, karşılıklı empatiyi geliştirmek ve düşmanlık yerine dostluğu öne çıkarmak gereklidir. Yahudiler ile Yunanlıları aynı kategoriye koymak yanlış olur; tarihleri, ilişkileri ve dostlukları farklıdır.
Barış (Selam, Şalom…) için mücadele etmek gerekir. İnsan sevgisi ve dürüst barış isteyenlere daha fazla değer vermek gerekir. İsrail’in ve Türkiye’nin sert ama samimi dostlara ihtiyacı vardır. Din veya kimlik önemli değildir. İsrail’in burada büyük bir sorumluluğu vardır: Türkiye’ye karşı Yunanistan ile geliştirdiği ilişkilerde hata yapmamak, tek taraflı propagandaya karşı Türk toplumunu bilgilendirmek ve şeffaf olmak.
Bugün yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden uzaklaşarak Ortadoğu bataklığına girmesiyle başlamıştır. Bu yanlış politikalar, İsrail ile ilişkilerin kopmasına ve Ege’de yeni gerilimlerin doğmasına yol açmıştır.
Örnekler:
1. Nisan 2021’de Yunanistan, İsrail, Fransa, ABD, Kıbrıs, BAE, İspanya ve Kanada’nın katıldığı altı günlük hava tatbikatında Türkiye davet edilmedi.
2. İsrail ve Yunanistan tarihin en büyük ortak askeri teçhizat anlaşmasını imzaladı. Aynı dönemde Yunanistan, İsrail, BAE ve Güney Kıbrıs dışişleri bakanları toplantı yaptı.
3. Yunanistan, Osmanlı’dan bağımsızlığının 200. yılını kutladı. Törene birçok ülke katılırken İsrail üst düzey temsilci göndermedi.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin dış politikada yalnızlaşmasına ve Yunanistan’ın “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışıyla öne çıkmasına neden olmuştur.
Türkler ve Yunanlılar aynı coğrafyanın çocuklarıdır. Eninde sonunda kardeş olduklarını anlayacaklar. Halklar arasında düşmanlık yoktur; tam tersine dostluk vardır. Yanlış yapanlar, yönetimlerdir. Bu nedenle eleştirel gözle değerlendirmek, barış için mücadele etmek ve karşılıklı empatiyi geliştirmek zorundayız.

İsrail’i Türkiye’ye bu kadar düşman eden nedenler nedir? Sormak gerek.
İsrail kalkıp nasıl olur da Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda başta İzmir olmak üzere bütün Batı Anadolu’da İngiltere’nin desteğiyle Müslüman Türk halkına katliam yapmış ve daha sonra İzmir’de tepki olarak (kausalität) denize dökülmüş diye bilinen Yunanistan ile, hem de “Sefaradim Yahudi ve Türkler’in” 200 yıl önce yine Yunanlılar tarafından katliamdan geçirildikleri Mora Yarımadası’nda yer alan Kalamata Havalimanı’nda buram buram Türkiye düşmanlığı kokan uluslararası bir uçuş eğitim merkezi kurulması için anlaşma imzalar?
İsrail Devleti’ni bu kadar kızdıran nedir ki, dünyadaki tek Yahudilerin toplu bir şekilde yaşadığı devlet olarak gelip Türkiye’nin ensesinde boza pişirmektedir?
Bölgesinde 300 milyon Arap düşmanı olan İsrail, 85 milyona yaklaşan nüfusu ile Türkiye’ye karşı gelip ensesinde baş düşmanı Yunanistan ile kendisine niye tam düşman yapmaktadır? İsrail daha yaşadığı bölgede Batı Şeria başta olmak üzere İsrail vatandaşı Müslüman Arapları tam vatandaş olarak kazanamamışken, kendi mahallesinde huzur ve barışı hangi neden ile olursa olsun sağlayamamışken kalkıp böyle bir anlaşmayı Türkiye Cumhuriyeti ve Milleti’nin kuruluş felsefesinde baş düşman olarak yerini koruyan Yunanistan ile yaparak, yarın muhtemelen akacak kanların müsebbibi olarak lanse edilmesine müsaade edecek kapılar açıyor.
Aklı başında olan laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Hamas veya Hizbullah ile işi olmasın ve Türkiye her türlü İsrail’in ensesinde boza pişirmekten vazgeçsin derken, İsrail şu anda Ege’de aslında kendini ateşe attığının farkında değil mi? Bu İsrail’in ulusal çıkarlarına uygun mu? Meraklanmasın kimse. Bu sorular korkudan değil, tam tersine “Dost acı söyler” soruları ve önümüzdeki dönemde İsrail’in iç barışına kötü olarak yaklaşacaktır uyarısıdır.
Yarın Türkiye’de olacak her şeyin altında İsrail aranacak. Bu görülmüyor mu?
İsrail tüm Türkiye’yi dinbaz cumhuriyet ve laiklik düşmanı İhvan-Hamas ve onların Türkiye temsilcileri mi zannediyor?
Bu nasıl bir kayış kopmasıdır ki, İsrail kendisini ilk tanıyan, kör topal hâlâ kendisine mesafeli olan ama düşman olmayan Müslüman laik Türkiye Cumhuriyeti’ni tam karşısına alıyor?
İsrail Jerusalem Post gazetesine göre Türkiye, İsrail ile normalleşmeyi durdurma konusunda takıntılı hale gelmiş. Jerusalem Post’un haberinde “Türkiye’de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin BAE-İsrail ilişkilerine karşı önde gelen bir ses olarak kabul edildiğini belirtmek gerekir. Türkiye, NATO üyesi ve ABD’nin görünen bir müttefiki olmasına ve İsrail ile ilişkileri olmasına rağmen dünyada İran’dan sonra İsrail’e en düşman ülkelerden biridir” denmesine gerek var mıydı?

Bu gelişmeler sanki normalmiş gibi gelebilir. Hayır, normal bir durum değil.
İsrail kuruluşundan bu yana hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni ve şu anda 82 milyonluk Türk milletini böyle karşısına alacak, 1492 başta olmak üzere ahde vefa ile gelen gelişmelerin tersine, Yunanistan ile resmen düşmanlık anlamına gelecek adımlara ne niyet edebilir ne de cüret gösterebilirdi. Ama belli ki İsrail’de bıçak kemiğe dayanmış.
İsrail’e bu cüreti veren, böylesi kafa tutmaya ve Türk milletini belki de ilelebet karşısına alacak tavırlar almaya iten neden, acaba AK Partililer ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son on beş yılda İsrail’e yönelik tek taraflı ve eleştiri adı altında yaptığı sözler ve hem Türkiye’de hem de dünyada Yahudi düşmanlığını (Antisemitizm) artıran, İsrail Devleti ile savaş halinde olan İhvan ve Gazze’deki Hamas taraftarı çıkışları olabilir mi?
Peki İsrail, Yunanistan ile böyle bir anlaşma yaparak neden Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi düşünmeyen, “Yurtta barış, dünyada barış” düsturuyla Atatürk’ün yolundan giden insanları da karşısına alıyor? Konuşmamız gerekiyor. Özellikle Türkiye-İsrail dostluğuna değer veren insanların sesli bir şekilde sorması gerekiyor. Belli ki İsrail’de ve dünyada İsrail’i destekleyen tüm insanlar Türkiye’yi ve Türk milletini şu anda düşman olarak görüyor. Buna gerek var mıydı? Oysa biliyoruz ki 2000’li yıllara kadar İsrail’de Türkiye ve Türkler en sevilen ülke ve insanlar listesinde en üst sıralardaydı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Amerika’daki davalarını ve çok sayıda yolsuzluğa adı karışan siyasilerin ve bürokratların büyük bir şantaj altında olduğunu İsrail’in bilmediği mi zannediliyor?
Acaba birileri önümüzdeki dönemde batacak Türkiye gemisinin mallarına mağribi saldırmak amaçlı planın son demine geldik diye mi düşünüyor?
“Kim sayesinde Yunanistan ve İsrail can ciğer kuzu sarması” diyenler haksız mı? Düşmandılar, Ankara sayesinde “can ciğer kuzu sarması” oldular. İsrail Devleti’ni Türkiye Cumhuriyeti 28 Mart 1949 tarihinde resmen tanımıştır. Yunanistan ne zaman tanımış İsrail’i? 21 Mayıs 1990. Yunanistan ile Türkiye arasında İsrail Devleti’nin tanınması ve diplomatik ilişkiler kurulması bakımından dikkatinizi çekiyorum: 41 yıllık bir süre vardır. Yunanistan İsrail’i tanımadığı gibi her alanda İsrail’e düşmanlık yapmıştır. İsrail’i kuruluşundan 21 Mayıs 1990’a kadar resmen tanımayan ve de facto düşman olarak gören Yunanistan ile bugün nasıl “can ciğer kuzu sarması” olunuyor, sormak gerek.
İsrail’in Türkiye illa dost olmasına gerek yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk halkının ulusal çıkarlarına karşı, sözlü bir şekilde hem Türkiye’de hem dünyada Antisemitizmi yani Yahudi düşmanlığını kışkırtacak, kanser gibi yayılacak ve sökülmesi zor bir hastalığı körüklemek ters değil midir?
En başta Türkiye’de 20 binden fazla Yahudi asıllı Türk vatandaşı yaşıyor. İsrail’de 100 binden fazla Türkiye’den göç etmiş, Türkçe konuşan Yahudi dinine mensup insan yaşıyor. Bu insanların hepsi son yıllarda korkunç bir travma yaşıyor. Çoğunluğu Türkiye’nin dostu ama düşmanı değil. Ellerinde değil. Ne yapsın bu insanlar, Yahudi asıllılar. Örnek verecek olursak: Bizler Viyana’da yaşayan Avusturya vatandaşı Türk asıllı Müslüman insanlarız. Ne yapalım? Türk asıllı Müslümanlar olarak laik, demokrat, hukuk devleti Avusturya’nın sadık birer vatandaşı olarak huzur içinde bu ülkede yaşayan tüm insanlarla birlikte yaşamak istiyoruz. Türkiye bizim aziz vatanımız, Avusturya bizim sevgili yeni vatanımız. İki ülkenin dost olması tek dileğimiz.
Yunan-İsrail dostluğu ve iş birliğine işte bu çerçeveden bakıyoruz. Nereden nereye?
Yunan hükümetleri uzun süre Yahudi devletine düşman olurken, başta eski Türkiye Dışişleri Bakanlığı Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” siyasetini düstur edinerek hep dengeli, ağırbaşlı ve güvenilir bir dış politika ile Türkiye’nin ulusal çıkarlarının korunmasına dikkat etmiştir.
Tarih 1982, New York Times: “İsrailliler, Naziler’e benzettikleri için Yunan liderine saldırdı.”
Yunan hükümetlerinin uzun süre Yahudi devletine düşman oluşlarına belge mi istediniz? Bakın, New York Times 26 Temmuz 1982 tarihli “İsrailliler, Naziler’e benzettikleri için Yunan liderine saldırdı” başlığıyla bunu okuyucularına nasıl anlatmış.
„Yunanistan, İsrail Devleti’ni 21 Mayıs 1990’a kadar tanımadı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, orada bir Yahudi ve bir Arap devletini mümkün kılmak için 1947’de Filistin’in bölünme planını oyladığında, Küba ile birlikte Yunanistan, plana karşı oy veren tek çoğunluk Hristiyan ülkesiydi.

Haziran 1982’de Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreou, İsrail’in Lübnan’daki Filistin FKÖ’ye karşı savaşını Yunan Yahudilerinin Yunanistan’daki Alman Nazi işgalcileri tarafından yok edilmesiyle karşılaştırdı. FKÖ lideri Yaser Arafat birkaç ay sonra Lübnan’dan kaçmak zorunda kaldığında, Yunan hükümeti onu Tunus’a gitmeden önce Yunanistan’a getirdi.
O sırada Papandreu, Arafat’ın İsrail’i yeneceğinden emindi. Papandreu, “Halkının özgürlüğü için savaşan bu büyük savaşçı Yaser Arafat’ı ülkemizde ağırlamaktan büyük heyecan duyuyorum.” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Aynı zamanda, Yaser Arafat ve en yakın meslektaşlarının ülkemizi ilk durakları olarak seçmesinden büyük onur duyuyoruz. Bizi ve Yunan halkını kutsal mücadelelerinde aktif destekçileri olarak her zaman bulacaklarını temin etmek istiyoruz. Filistin halkının gösterdiği gibi büyük bir inanç, şevk ve kararlılıkla zaferin onların olacağından ve yakında geleceğinden eminiz.”
İşte bu düşmanlık, Ankara hükümeti sayesinde hızlandırılmış bir şekilde Yunanistan ve İsrail arasında tarihte kaldı. Şimdiki durum ise farklı görünüyor: Yunanistan ve İsrail, Fransa, ABD, Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, İspanya ve Kanada silahlı kuvvetlerinin temsilcileriyle birlikte Akdeniz üzerinde altı günlük bir Hava Muharebe Manevrasını geçen ay başlattı.
Hava savaşlarının yanı sıra uçaklar ve gemiler arasında tatbikatların yapıldığı Ege Mora Adası’ndaki Hava Muharebe Manevrasının bildirisinde İsrail ordusu, bu manevranın “Yunanistan-İsrail ortak çıkarları güçlendirmede önemli bir kilometre taşı” ve “İsrail ile çeşitli ülkeler arasındaki stratejik uluslararası iş birliği” olduğunu söyledi.
“Değerli yalnızlık” versus “can ciğer kuzu sarması.”
Bununla birlikte, Yunanistan ile İsrail arasındaki iş birliği ordunun çok ötesine uzanıyor. Diğer ülkelerden gelen ziyaretçilerle turizm de salgın öncesinde patlama yaşamıştı ve haberlere göre bu, her iki ülkenin de yakında yeniden bağlanmak istediği bir alan olarak görülüyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın can ciğer kuzu sarması şeklinde sarılmalarını gösteren bu fotoğraf, sanki “ortak düşmanımız Türkiye’nin ensesi olan Ege’de bundan sonra birlikte boza pişireceğiz” mesajını vermiyor mu?
Türkiye, İsrail’in baş düşmanı Hamas ile gereksiz ve ulusal çıkarlarına ters bir şekilde çok yakın değil mi? Mesafe koysa daha iyi olmaz mı? Aynısını şimdi İsrail, Türkiye’ye her yerde doğrudan ve dolaylı düşmanlık yapan Yunanistan ile göstere göstere yapıyor.
Yandaki resme bakın. İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ı İsrail’de böyle karşılamış. İsrail, Suudi Arabistan, Amerika, BAE, Mısır, Fransa ve birçok AB ülkesi ile kendisini yok etmek isteyenlere karşı yaşamak için neler yapabileceğini göremiyor mu?
Yani İsrail’in yıllardır dost bilmek istediği, en azından düşmanlık yapmasını beklemediği Türkiye’nin Ankara hükümetinin haklı veya haksız sözlü saldırıları ve İsrail düşmanı Hamas dayanışması nedeniyle ensesinde her gün bir NATO ülkesi tarafından boza pişirilmesinin cevabı bu. Yunanlılarla kurulan can ciğer kuzu sarması ilişkiler… Soğukkanlı bir şekilde yapılan tespitler bunlar. Nedensel ilişkiler açısından incelendiğinde, bu fotoğrafın nedenlerinden biri de Ankara’nın 19 yıldır “değerli yalnızlık” diye Türk kamuoyuna sunduğu, Türkiye iç siyasetinde İsrail düşmanlığı yaparak oy kazanmak amaçlı ama bu arada Türkiye’de ve dünyada Yahudi dininden Türk veya başka ülke vatandaşlarına karşı düşmanlığı artıran, kabul edilmez, Osmanlı ve Türk kavimler tarihine ters, gereksiz, sert hatta kaba ve en başta Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal değerlerine aykırı olan İhvancı-Hamascı dış siyaseti değil midir?
Başka bir açı! F-35 deyip geçmeyin!
İsrail, Türkiye’nin F-35 almasını bu durumda ister mi? Türkiye 2007 yılında imzaladığı F-35 savaş uçakları anlaşmasından 1,2 milyar dolar ödemiş, ayrıca 10 milyar dolarlık F-35 uçak parçası ihracatından olmuştur. Kurnaz Yunanistan ise Kasım 2020’de “Türkiye F-35’i almıyorsa biz 18 ila 24 adet almak istiyoruz” diye Amerikan devletine başvurmuştur. Amerika, NATO ülkesi olan Yunanistan’ın bu isteğine olumlu bakıyor.
Yunanistan, Fransa’dan 18 adet Rafale savaş uçağı alacağını geçtiğimiz dönemde ilan etti. Paraları merak etmeyin, iflas etmiş Yunanistan ödemiyor; AB’nin hibe ettiği paralarla alıyor. Bu arada İsrail 27 adet F-35’i 25 Nisan 2021’de teslim almış durumda ve toplamda 50 adet sipariş vermiş. Türkiye’nin elinde ise hâlâ eski F-16 savaş uçakları var. Peki F-35’i olmayan Türkiye, Ege’de eskisi gibi F-35’li Yunanistan ile it dalaşına girebilecek mi?
Önümüzdeki 25 yılda Türkiye’nin çevresi, sürekli yenilenen F-35’lere sahip Yunanistan, Arap ülkeleri ve İsrail ile donanırken, acaba Türkiye F-16 ile mi kendini korumaya çalışacak? Sade sorular…

Mora Adası’nda Türk ve Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşlarının kemikleri nasıl sızladı?
İşte bu F-35’lerin gölgesinde geçtiğimiz hafta hatırlıyorsunuzdur, Yunanistan, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri Mora Yarımadası’nda yer alan Kalamata Havalimanı’nda uluslararası bir uçuş eğitim merkezi kurulması için “şimdi yandın İhvancı Türkiye” dercesine bir anlaşma imzalarken, Mora Adası’nda Yunan katliamından geçen Müslüman Türk ve Sefaradim Türk Yahudiler’in kemikleri sızlamış mıdır?
Türkiye ulusal çıkarlarına ters bu duruma nasıl müsaade etti?
Mora Adası, hem Türkler hem de Sefaradim Türk Yahudileri için 200 yıl önce, 1821 yılında Yunanlılar tarafından yapılmış katliamların en büyüklerinden biri olarak “Mora Katliamı” diye tarihe geçmiştir.
Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığının 200. yıl dönümünü 25 Mart 2021 tarihinde kutladı. Resmi kutlama törenine pek çok ülkeden konuklar katılırken, “25 Mart Bağımsızlık Günü” kapsamında askeri geçit de düzenlendi. Törende Rusya’yı Başbakan Mihail Mişustin, İngiltere’yi Veliaht Prens Charles, Fransa’yı Savunma Bakanı Florence Parly, Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis temsil etti.
Peki bu törene niye İsrail’den bir temsilci katılmadı?
İsrail katılamaz ve katılmaz çünkü 1821’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsız bir Yunanistan, büyük acıların, 40 binden fazla Türk’ün ve Mora Adası dahil tüm Yunanistan’da binlerce Yahudi’nin katledilmesinin sonunda kuruldu.
İşte bu 21 Mart 1821 tarihli katliamların ardından kurulan Yunanistan Devleti’nin 200. yılı kutlamalarından tam bir ay sonra, 17 Nisan 2021’de, nasıl olup da İsrail’in Mora Adası’na en üst düzey temsilcilerini göndermesi ve Türkiye’nin burnunun dibinde düşmanlık kokan böyle bir anlaşmayı Yunanistan ile davul zurnayla kutlaması, Ankara’nın yanlış dış siyasetinde aranmalıdır.
Bu durum, bugün Amerikan Başkanı Biden’ın Ermeni konusunda yaptığı “Soykırım” açıklamasına neden olan süreçle benzerlik taşımaktadır.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz şöyle dedi: “Yunanistan ve İsrail arasındaki savunma, ekonomik ve siyasi düzeyde ortaklığı derinleştireceğinden eminiz.”
Resmi açıklamalara göre Eğitim Merkezi, İsrail Havacılık Akademisi modeline dayanacak ve İtalyan Leonardo firması tarafından üretilen 10 M-346 eğitim uçağı ile donatılacak. Elbit ayrıca, pilot adaylarının uçuş eğitimi aldığı, teknolojilerini geliştirdiği, simülatörler ve lojistik destek sunduğu Yunan T6 pervaneli uçaklarını da tedarik edecek. Benny Gantz, bu programın sadece Yunan uçuş eğitmenlerinin becerilerini geliştirmekle kalmayacağını, aynı zamanda “İsrail ve Yunanistan ekonomisini güçlendireceğini” ve böylece “iki ülke arasındaki savunma, ekonomik ve siyasi düzeyde ortaklığı derinleştireceğini” söyledi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ise “Temel ilke ve değerlere ortak bağlılık” vurgusu yaptı. Kıbrıs’ın Baf kentinde Yunanistan, İsrail, Kıbrıs ve Birleşik Arap Emirlikleri dışişleri bakanlarının toplantısında, uluslararası hukuk ilkelerine dayalı barışçıl çözüm, enerji, turizm, dijital inovasyon ve savunma gibi konularda iş birliği kararı alındı. Özellikle EastMed gaz boru hattı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi vurgulandı.
Ama şu soruyu sormak gerekmez mi? Kör müsünüz, sağır mı, yoksa her ikisi de mi?
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın “temel ilke ve değerler” sözleri hangi insan hakları değerleriyle bağdaşıyor? Mesela Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile hangi değerleri paylaşıyorlar? Türkiye düşmanlığı dışında… Yarın Türkiye, Suudi Arabistan, BAE ve Yunanistan ile komşuluk anlaşmaları yaparsa arada İsrail kalacak. Dikkat!
Söz konusu anlaşma nedir ve etkileri nelerdir?
İsrail şirketi Elbit Systems tarafından Yunan Hava Kuvvetleri için Mora Adası’nda bir eğitim merkezi kurulması ve işletilmesi adına bir sözleşme yapılmıştır. İsrail Savunma Bakanlığı’na göre sözleşme 22 yıl sürecek ve yaklaşık 1,4 milyar avroluk bir bütçeye sahip olacaktır. Dikkat: 22 yıl! Ege’de, yani Türkiye’nin ensesinde boza pişirilecek.
Elbit Group, savaş pilotlarının kokpiti ve kaskları için drone ve ileri teknoloji cihaz üreticisi olarak biliniyor. Bunları başka ülke üretmiyor mu? Niye İsrail? İsrail bu tavrıyla AK Parti’ye, “Sen bizim terör örgütü dediğimiz Hamas’ı devletin imkânlarıyla desteklersen biz de kayışı koparır ve hodri meydan deriz” mesajı vermiş olmasın? Ahde vefa köprüleri belli ki İsrail tarafından atılmış. Peki bu işten İsrail uzun vadede kârlı çıkar mı?
Türkler ve Yahudiler, Hazar İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen inişli çıkışlı kadim tarihten dost iki millettir. Ava giderken karşılıklı iki dost millet avlanmasın. Dostluğu destekleyelim.
En başta Antisemitizmin ne olduğunu iyi öğrenelim. Biz Türk asıllı Avusturyalılar olarak hem Avusturya-Türkiye hem Türkiye-İsrail dostluğunun tarihini iyi bildiğimiz için buna çok önem veriyoruz. Eleştiriler olmalı ama kindarca düşmanlık olmamalı. Bunun sonu iyi değildir.
İğneyi Türkiye olarak karşıya, çuvaldızı ise kendimize batırmamız gerekiyor. Atalarımız böyle demiş.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” siyasetinin 2021 yorumu bu olamaz, olmamalı!
Derhal aklı başında olan İsrail ve Türk tarafı, her türlü düşmanlık kokan anlaşma ve “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışından vazgeçmelidir.
Bilinen bir tekerlemeyi tekrar etmek isteriz:
“Kör müsünüz, yoksa sağır mı, yoksa her ikisi de mi?
Bu akıl tutulması, bu vicdan paslanması, bu zihin tembelliği ve bu yürek katılığı neden?
Duymak için yaratılmış o kulaklar neden sağır?
Sevmek ve barış için yaratılmış o kalpler neden bomboş?
Duvar mı olduk ey insanlar?”
Birol Kılıç, Viyana, 19. Nisan.2021
Kaynaklar:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Rodos_kan_iftiras%C4%B1
https://greekreporter.com/2021/04/17/greece-cyprus-israel-uae-forge-common-front-mediterranean/
https://www.voanews.com/middle-east/israel-greece-sign-record-defense-deal
https://www.nytimes.com/1982/09/02/world/arafat-in-greece-in-snub-to-arabs.html



