
Eski Avusturya Cumhurbaşkanı Fischer: “Avusturya Filistin’i tanımalı”
Eski Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, İsrail’e yönelik eleştirilerinden vazgeçmiyor. SPÖ politikacısı, tarafsızlıktan vazgeçmenin Avusturya’yı daha güvenli hale getirmeyeceğini söylüyor. Der Standard'a konuşan Fischer, "“Avusturya Filistin’i tanımalı” dedi.
VİYANA, 05.11.2025-Avusturya’nın eski cumhurbaşkanı ve SPÖ (Avusturya Sosyal Demokrat Partisi) politikacısı Heinz Fischer, İsrail’e yönelik eleştirilerini sürdürmeye devam ediyor. Tarafsızlıktan vazgeçmenin Avusturya’yı daha güvenli hale getirmeyeceğini savunan Fischer, Der Standard gazetesine verdiği röportajda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Fischer, “Avusturya Filistin’i tanımalı” diyerek ülkesinin dış politikasında daha dengeli bir tutum benimsemesi gerektiğini vurguladı.
Yeni Vatan Gazetesi’nin notuna göre, Heinz Fischer’in eşi Yahudi asıllı bir Avusturyalı. Aynı zamanda Der Standard gazetesinin kurucusu ve sahibi de Yahudi kökenli, liberal görüşlü ve Avusturya kamuoyunda saygın bir isim olarak tanınıyor.
Heinz Fischer, İsrail’in savaş politikasına yönelik sert eleştirileriyle bahar aylarında şiddetli tartışmalar başlattı. STANDARD gazetesine verdiği röportajda federal hükümeti tarafsızlık ilkesine daha güçlü bir şekilde bağlı kalmaya ve artık çok uzak bir ihtimal haline gelen iki devletli çözümü desteklemeye, her şeyden önce de Filistin devletini tanımaya çağırdı.
STANDARD: Sayın Fischer, sizin siyasi olarak yetiştiğiniz savaş sonrası dönemde tarafsızlık Avusturya’nın refah içindeki gelişiminin temel direğiydi. Ancak mevcut dünya siyasi durumunda tarafsızlığın hala pratik bir önemi var mı?
Fischer: Evet, Avusturya, İsviçre veya İrlanda’nın tarafsızlık konusunda iyi deneyimler yaşadığı aşikardır. Willy Brandt’ın şu sözü hep aklımda: “Barış her şey değildir, ama barış olmadan her şey hiçbir şeydir.” Tarafsızlık, barış politikası için iyi bir yaklaşım ve başlangıç noktasıdır. Avusturya halkı da bunu takdir ediyor.
STANDARD: Cumhuriyet, dünyada arabulucu olarak merkezi bir rol oynadığı ve somut sonuçlar elde ettiği dönemler oldu. Ancak bu, yakın zamanda ne zaman gerçekleşti?
Fischer: Son yıllarda Kreisky veya Vranitzky dönemlerinde olduğu kadar aynı ölçüde gerçekleşmedi. Bu nedenle yeni federal hükümetin hükümet programında da belirtildiği gibi bu yönde daha fazla çaba göstereceğini umuyorum. Avusturya’nın Birleşmiş Milletler’in merkezi olması da bu hedefi bize yaklaştırıyor. Temel olarak Avusturya her zaman şu felsefeyi savunmuştur: Biz barışsever bir ülkeyiz, açığız ve diğer ülkeleri de barış politikası üzerinde çalışmaya davet ediyoruz.
STANDARD: Avusturya bugün tarafsızlığından ne gibi avantajlar elde ediyor?
Fischer: En büyük avantajı savaş rakibi veya düşmanı olmamasıdır. Tarafsızlığın amacı barışı sağlamak ve savaşı önlemektir.
STANDARD: Ancak federal şansölyeden aşağıya doğru cumhuriyetin üst düzey yetkilileri Avusturya’nın zaten saldırıya uğradığını bildiriyor. Geleneksel anlamda değil, siber saldırılar, sabotaj ve casusluk yoluyla. Bu tarafsızlığın bizi saldırılardan korumadığı anlamına gelir.
Fischer: Bir karşı soru: Tarafsızlıktan vazgeçersek durumun düzeleceğine ciddi olarak inanan var mı? Bu arada bazı NATO ülkeleri Avusturya’dan çok daha fazla insansız hava aracı saldırısına maruz kalıyor – ve çoğu zaman bu insansız hava araçlarının nereden geldiği bile belli değil.
STANDARD: Avusturya, AB’nin yardım yükümlülüğü konusunda askeri olmayan desteğe çekilirken, diğer AB ülkelerinden tank ve savaş uçakları bekliyorsa, “güvenlik politikasında fırsatçılık” suçlaması bu durumda geçerli olmaz mı?
Fischer: Biz birçok hak ve yükümlülüğe sahip tarafsız bir devletiz. Ama her şeyden önce siyasi sorunların barışçıl bir şekilde çözülmesine katkıda bulunmak isteyen bir devletiz. Bu nedenle Avrupa’nın güvenliğine katkıda bulunmak için birçok eyleme katılıyoruz. Bu fırsatçılık değildir. Savunma Bakanı bunu birçok kez ayrıntılı olarak açıklamıştır.
STANDARD: Acil bir durumda askeri yardım beklemek, ancak kendiniz sadece sağlık personeli göndermek dayanışmaya aykırı değil mi?
Fischer: Tarafsızlığa uygun olarak dayanışma göstermenin birçok yolu var. Avusturya veya İsviçre’nin tarafsızlık politikasını “dayanışmaya aykırı” olarak nitelendirenler tarafsızlığın özünü ve değerini anlamamışlardır.
STANDARD: Ukrayna’ya karşı savaş yürüten Rusya Devlet Başkanı Putin’i 2014 yılında son derece dostane bir şekilde ağırladınız – oysa Kırım’ı uluslararası hukuka aykırı şekilde ilhak etmişti. Neden onun gerçek niyetini bu kadar uzun süre fark etmediniz?
Fischer: Demir Perde’nin yıkılmasından sonra AB ülkelerinin Rusya’ya karşı tutumu temelde olumluydu. “Ortak Avrupa Evi” ve “stratejik ortaklık”tan söz ediliyordu – bilindiği gibi bu durum Putin’in görev süresinin büyük bir kısmında devam etti. Kırım’ın ilhakı uluslararası hukuka aykırıydı, ancak 2022’deki Ukrayna’ya yönelik askeri saldırıyla karşılaştırılamaz. Avrupa’daki birçok politikacı Kırım’ın ilhakını bir uyarı atışı olarak gördü, ancak bu nedenle Rusya ile ilişkilerimizi tamamen sıfırlamamamız gerektiği görüşündeydi. Geriye dönüp bakıldığında bu uyarı Avrupa’daki birçok politikacı tarafından tam olarak ciddiye alınmadı denilebilir. O dönemin Avusturya Cumhurbaşkanı da dahil.
STANDARD: Parti arkadaşınız ve dostunuz Wolfgang Petritsch geçtiğimiz günlerde STANDARD gazetesinde yayınlanan bir konuk yorumunda Avusturya’nın Filistin’i tanıması gerektiğini savundu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Fischer: Bu görüşe katılıyorum. Orta Doğu’da barışın sağlanması için İsrail’in varlık hakkının güvence altına alınması gerektiği kadar Filistin’in varlık hakkının da güvence altına alınması gerekir. Ayrıca İsrailliler ve Filistinlilerin insan onuru eşit olarak değerlendirilmelidir. Bence ancak bu şekilde durumun temel bir iyileşmesi sağlanabilir. Hem Filistinliler hem de İsrailliler “nehirden denize” derken tümünün kendilerine ait olduğunu kastediyorsa ikisi de haksızdır.
STANDARD: Hükümet de iki devletli çözümü destekliyor. Ancak Oslo sürecinde olduğu gibi tanıma sürecinin barış sürecinin sonunda olması gerektiğinde ısrarcı. Henüz “çok erken” olduğu söyleniyor.
Fischer: İsrail Filistin’in devlet olarak tanınmasını her türlü yolla engellemek istiyor. Bu tanıma önceden bir barış sürecine bağlı kılınırsa bu süreç asla başarıya ulaşamayacaktır. Tarafsız Avusturya mümkün olduğunca çok sayıda ülkeyle işbirliği içinde kalıcı bir barış düzenlemesini destekleme sorumluluğuna sahiptir. Birçok ülke Filistin’i zaten tanımış durumda. Benim görüşüm: Avusturya da bunu yapmalıdır.
STANDARD: 2011 yılında Avusturya, Filistin’in UNESCO’ya kabul edilmesi için oy kullanmıştı. Sebastian Kurz ile birlikte eski Şansölye Bruno Kreisky’nin belirlediği çatışan taraflara karşı eşit mesafeli tutum sona erdi. Tanıma çağrınız İsrail lehine taraf olmayı geri almaya yönelik bir çağrı mıdır?
Fischer: Benim insani, akıllıca ve geleceğe uygun bulduğum şey kesinlikle “geri adım” değil; acımasız savaştan nihayet mantıklı ve insani bir sonuç çıkarmaya çalışmaktır. İlk adım atıldı ancak ateşkes hala çok istikrarsız. Bir sonraki adımların da atılmasını istiyorum. Filistinliler kendi devletlerine kavuştuklarında en kötü teröristlerin bile beslendiği zemin büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. Ve İsrail ile Filistin olmak üzere iki devlet yan yana var olduğunda elimizden gelen en iyi şekilde barışçıl, adil ve dostane bir şekilde her ikisiyle de ilişki kuracağız.
STANDARD: Birkaç ay önce İsrail’in Gazze’deki savaşını sert bir şekilde eleştirdiniz, ancak Benjamin Netanyahu’nun eylemlerinin “antisemitizmi artırdığını ve güçlendirdiğini” de söylediniz. Bazıları bunu Yahudilerin antisemitizmden kendilerinin sorumlu olduğu şeklindeki eski anlatıyı desteklemek olarak yorumladı. Bugün bunu farklı bir şekilde ifade eder miydiniz?
Fischer: O zaman da bugün çok daha fazla insanın söylediği şeyi söylemiştim. Yani İsrail hükümetinin savaşı nedeniyle hayatın korunması ve uluslararası normlarla bağdaşmayan bir ölçekte savaşla ilgisi olmayan insanlar öldürüldü ve zarar gördü.
STANDARD: İsrail’in savaşını eleştirdiğiniz için değil, savaşın artan antisemitizmle bağlantısı nedeniyle eleştirildiniz.
Fischer: Bu suçlamanın başka argümanları olmadığı için yapıldığı izlenimini edindim. 60.000’den fazla erkek, kadın ve çocuğun öldüğü bu acımasız savaş nefreti besliyor ve giderek büyütüyor. Bu nefret daha fazla radikalleşmeye ve duygusallaşmaya yol açıyor. Tüm mantıklı insanlar ve doğal olarak antisemitizmi ve tüm İsraillileri topyekûn kınamayı kararlılıkla reddedenler bu konuda uyarıyorlar. Netanyahu’nun yaklaşımının kabul edilemez olduğunu halka göstererek İsrail’e bir iyilik yapıldığını düşünüyorum. Bu antisemitizm değil, İsrail’in geleceğine hizmet etmektir. ( Der Standard, 03.11.2025, Flora Mory, Martin Tschiderer)
Heinz Fischer kimdir?
Heinz Fischer (87) 2004’ten 2016’ya kadar Avusturya Federal Cumhurbaşkanıydı. Uzun yıllar SPÖ milletvekili olan Fischer daha önce bilim bakanı ve ulusal meclis başkanı gibi görevlerde bulunmuştu. Gençliğinde bir kibutzda çalışmıştı. Tel Aviv Üniversitesi 2008 yılında ona fahri doktora unvanı vermişti.



