
EVP BAŞKANI WEBER İLE RÖPORTAJ: “Putin’in Avrupa’daki dostları bir risk oluşturuyor”
Avrupa Halk Partisi Başkanı Manfred Weber, “Krone” gazetesine verdiği röportajda Avrupa’nın savunma, ekonomi ve göç politikalarında daha kararlı olması gerektiğini vurguladı. Weber, “Putin’in Avrupa’daki dostları gerçek bir güvenlik riski oluşturuyor” diyerek Brüksel ve üye ülkelere sert mesajlar gönderdi.
BRÜKSEL, 27.10.2025-Manfred Weber, Avrupa Halk Partisi’nin güçlü başkanıdır ve sık sık AB Komisyonu Başkanı adayı olarak anılmaktadır. Brüksel’deki AB zirvesi kapsamında “Krone” gazetesine bir röportaj veren Weber, göç, içten yanmalı motorların yasaklanması, Kremlin’e karşı naiflik ve İsviçre Cumhurbaşkanı’nın Beyaz Saray’a yaptığı cevapsız telefon görüşmesi hakkında konuştu.
Soru: Sayın Weber, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Avusturya Başbakanı Christian Stöcker, “Avrupa için ekonomik dönüşüm” çağrısında bulunuyorlar. Daha az bürokrasi, daha basit karar alma yapıları — bu sizin de istediğiniz bir şey mi?
Manfred Weber: Evet, bu uyarı tam da doğru zamanda geldi. Biz Avrupalılar, savunma pozisyonunda olduğumuzu hissediyoruz. Bu nedenle Merz ve Stöcker’in girişimini tamamen destekliyoruz. Avrupa şimdi üç noktada harekete geçmeli: Birincisi bürokrasi — bu, şirketleri en çok rahatsız eden şey. İkincisi iç pazar — Avusturya, sınırların açık olmasından büyük ölçüde faydalandı. Üçüncüsü ise adil dünya ticareti. Sadece açık kalırsak refahımızı ve işlerimizi güvence altına alabiliriz. Rekabet gücü, özellikle ABD’nin uyguladığı %15’lik gümrük vergileri göz önüne alındığında, günümüzün en önemli konularından biri.
Gümrük vergileri meselesi — Avrupa neden ABD’nin bunu yapmasına izin veriyor?
Weber: Amerikan başkanını seçme şansımız yok. Trump gümrük vergilerini seviyor, bunu defalarca dile getirdi. Ancak Avrupa, anlaşmalarda kendi standartlarımızın geçerli olmasını sağlamaya çalıştı — ister dijital kurallar ister gıda ürünleri olsun. Mükemmel bir anlaşma değil, ama Trump döneminde yapılan en iyi ticaret anlaşmalarından biri. Çünkü birleşik bir tavır sergiledik. İsviçre %39 gümrük vergisi ödedi; Trump, İsviçre Cumhurbaşkanı’nın telefonuna cevap bile vermedi ve İsviçre Amerikan klorlu tavuğu kabul etmek zorunda kaldı. Bu, durumun ne kadar kötüye gidebileceğini gösteriyor.
Avrupa neden ekonomik gücünü daha sert kullanamıyor?
Weber: Çünkü askeri olarak hâlâ kendi ayaklarımız üzerinde duramıyoruz. Trump, ekonomik çıkarlarını uygulamak için askeri gücü kullanan bir başkan oldu. Avrupa yeterince egemen değildi. Artık kendimizi savunabilecek duruma gelmeliyiz — bu, geleceğimizi belirleyecek bir mesele.
Avrupa’nın askeri olarak egemen hale gelmesi ne kadar sürer?
Weber: Şimdi başlıyor. Brüksel’de ilk kez ortak Avrupa savunma projeleri kararlaştırılıyor — insansız hava araçları savunması, uydu koruması, füze savunması gibi. Tarafsız ülkeler de katkıda bulunuyor; Avusturya gibi devletler bile bu çalışmalara dâhil oluyor. Ortak satın alımlar yaparak milyarlarca euro tasarruf edebiliriz. Avrupa’da 17 farklı tank tipi var, ABD’de ise tek bir tip — bu, nerede iyileşmemiz gerektiğini gösteriyor.
Avrupa’nın askeri parçalanmışlığını nasıl aşabiliriz?
Weber: Avrupa’nın tek başına askeri yetkisi yok — bu yetki üye devletlere ait. Ancak siber savunma, uydular veya insansız hava araçları gibi alanlarda ortak planlama yapmak mantıklı. Avrupa’nın katma değeri burada yatıyor: ortak yatırım yapmak, bağımlılıkları azaltmak ve güvenliği artırmak. Böylece ortak bir Avrupa savunması için ilk adımı atmış oluruz.
Eleştirenler, daha fazla silahlanma talep edenleri “savaş çığırtkanlığı” ile suçluyor. Buna ne dersiniz?
Weber: Bu iddia saçmalık. İtfaiye araçları satın alanlar da bu araçların kullanılmamasını umar; ama yine de satın alırlar. Güvenlik, önlem almak demektir. Putin’e sadece dostça yaklaşılması gerektiğini düşünenler ise naiftir. Avrupa’daki Putin dostları bir güvenlik riski oluşturmaktadır.
Avrupa, Ukrayna konusunda harekete geçmek yerine çoğu zaman seyirci kaldığı eleştirileriyle karşılaşıyor. Sizce bu durum değişti mi?
Weber: Avrupa harekete geçme kabiliyetini artırdı. Washington ile doğrudan iletişim kanalları mevcut ve Trump da son zamanlarda Ukrayna’ya desteğini teyit etti. İlişkiler birçok kişinin düşündüğünden daha istikrarlı.
Avrupa için bir “ekonomik canlandırıcı” talep ediyorsunuz. Bu, vatandaşlar için somut olarak ne anlama gelecek?
Weber: Büyümeyi frenleyen engelleri kaldırmalıyız — örneğin içten yanmalı motorların tamamen yasaklanması kararı. Yüzbinlerce iş buna bağlı. Avrupa Parlamentosu’ndaki sol çoğunluğun aldığı karar bence yanlıştı. Hangi teknolojinin yaygınlaşacağına devlet değil, piyasa karar vermelidir. Avrupa’nın daha az müdahaleci, daha fazla girişimci özgürlüğüne ihtiyacı var. İç pazar, büyüme ve refahın anahtarıdır.
AB’de karar alma süreçleri daha hızlı olmalı mı?
Weber: Evet, acil konularda hızlı hareket etmeliyiz. Demokrasi zaman alır, ancak felç edici olmamalıdır. Avrupa, ortak hareket etmenin gerçek bir katma değer sağladığı alanlara —örneğin iç pazar— odaklanmalıdır. Sosyal güvenlik veya emeklilik gibi alanlar ise ulusal sorumluluk alanında kalmalıdır.
Göç konusu sürekli gündemde. Yasadışı göçle mücadele edilmesi gerektiğini, ancak yasal göçün de gerekli olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Weber: Avrupa bu konuda ilerleme kaydetti: Örneğin İtalya’da yasadışı girişlerde yüzde 80’lik bir azalma görüldü; Avusturya’da 2024’te bir önceki yıla göre bu oran yarı yarıya azaldı. Aynı zamanda, yasal göçmenlere de ihtiyacımız var — özellikle işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan alanlarda. Bize yardım edecek olanlar gelmeli, bizi sömürenler değil.
Afganistan veya Suriye gibi ülkelere yönelik sınır dışı işlemleri oldukça tartışmalı. Ortayol nedir?
Weber: Önemli olan, kişinin kalma hakkı olup olmadığıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesine göre, kalma hakkı olmayanlar geri gönderilmelidir. Sadece bu şekilde yasal göç toplum tarafından kabul edilebilir. Bunun için Avrupa çapında bağlayıcı bir geri dönüş yönetmeliğine ihtiyaç var — AB Komiseri Magnus Brunner’in önerisi hâlihazırda masada.
Danimarka, Kosova veya Arnavutluk gibi üçüncü ülkelerde sığınma prosedürlerini dış kaynaklara devretmek istiyor. Bunu destekliyor musunuz?
Weber: Evet, eğer o bölgede AB hukuku uygulanıyorsa. Arnavutluk modeli, Avrupa hukuku kapsamında, Avrupa memurları tarafından yürütülen prosedürleri öngörüyor. Amaç, insan kaçakçılığını bitirmek. Bu model kâr getirici olmaktan çıkarsa, yasadışı geçişlerin sayısı önemli ölçüde azalacaktır.
Peki ya bu ülkeler ileride AB’ye katılırsa ne olacak?
Weber: O zaman yeniden değerlendirme yapılması gerekir. Ancak şimdilik her iki ülke de AB hukukunu aşamalı olarak uygulamaya koyuyor. Önemli olan şu: Avrupa göçü kontrol etmelidir, katlanmamalıdır. Yunanistan, İtalya ve Finlandiya örnekleri, siyasi irade varsa dış sınırlarda düzenin sağlanabileceğini gösteriyor. ( Kaynak: Krone, 26.10.2025)



