„Hietzing Hastanesi’ndeki uzman İranlı doktor hanıma ve tüm ekibine minnettarım.“

Viyana’nın kadim sokaklarından Brunnengasse’de, yarım asra yaklaşan bir esnaflık hikâyesi... Mehmet Vural, bu şehrin eski topraklarından biri. 68 yaşında ama hâlâ genç bir adam gibi, yaz kış demeden karşısındaki Restoran Oase’de otururken görülür. Onu tanıyanlar için bu görüntü, geçmişe açılan bir pencere gibidir. Nostalji, bazen bir selamda, bazen bir yürüyüşte belirir. Vural, bu duyguyu yaşatan ender eski toprak simalarından bir tanesi.

Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler,  15.Juli.2025

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu zamanından kalma ve Avrupa’nın 1786 yılından bu yana her gün açık olan en uzun pazarı kabul edilen, Viyana’nın on altıncı bölgesindeki kadim Brunnenmarkt pazarına dair farklı bir renk katan isim Mehmet Vural.

Güzel bir Temmuz günündeyiz. Viyana’da esnaflığı hiç elinden bırakmamış Mehmet Vural, 68 yaşını hiç göstermeden, yaklaşık elli yıla varan Brunnengasse’deki işletmesinin karşısındaki Restoran Oase’de yaz-kış, ilkbahar-sonbahar demeden otururken görülür. Bu şehirde uzun yıllar yaşamış olanlar için onun varlığı, bazen nostaljik duygular uyandırır. Mehmet Vural, bu kadim  dostlarımızdan biri. Kendisiyle hiç bir yerde ve zamanda ticaretimiz olmadı.  Kendisiyle her zaman sevgi ve en başta saygıya dayalı insani bir ilişkimiz olmuştur. Onu görünce mutlu oluyorum. Eski zamanları hatırlatıyor bana.  Artısıyla eksisiyle, o eski bir toprak—atalarımızın deyimiyle. Viyana’da o eski topraklardan çok az kaldı.

“Yaşam aslında bir rüya,” değil mi

Yavaş yavaş yaşlanıyoruz. Bu, aslında güzel bir duygu. Tatlısıyla acısıyla biriken onca tecrübe, hayatımıza derinlik katıyor. “Yaşam aslında bir rüya,” değil mi? Eskiden sıkça gördüğümüz tanıdık yüzler artık daha seyrek karşımıza çıkıyor. Birçoğunu özlüyoruz. Hem de nasıl…

Bu bağlamda, Mehmet Vural’ı tanıyanlar için kendisi „nostaljik“ duyguları harekete geçiren özel bir insan. Hep Brunnenmarkt’ta, adeta bir asker gibi işinin başında. Onu görmek, geçmişe kısa bir yolculuk gibi. Orada her şey değişiyor—tek bir isim hariç: Mehmet Vural.

Vural’ın varlığı, geçmişe duyulan masumane özlemi, geçmişe ait olma hissini ve eskiye dair hatıraları hatırlama isteğini tetikliyor desek, abartmış olmayız.

Restoran Oase’nin önünden geçerken, uzun yürüyüşlerimin ardından gözüm eski bir tanıdık arıyor. Nostalji! Yukarıda altını çizmiştim… Kırk yıla yakın bir tanıdık. Çok yakın olmak gerekmiyor. Ufak, dürüst ve samimi dokunuşlar yeterli. Bir içten “merhaba” bile bu samimiyetsiz dünya içinde yeterli. Etrafımızda çok az kişi kaldı. Bugüne kadar hiçbir ticari işimiz olmamış Sayın Vural’ın son üç yıla yakın süren rahatsızlıklarından sonra kendini iyi hissetmesi beni mutlu ediyor. Yanına selam vererek oturuyoruz.

Vural, kendisine bu rahatsızlıklarında yardımcı olan 13. Viyana Hietzing’deki İranlı doktora, genç bir hanıma ve tüm hastane personeline defalarca teşekkür ederek kendine has konuşmasıyla şöyle diyor: “O nasıl bir doktorluk, o nasıl bir hizmet, aman Allah’ım… Dürüstçe ve dostça hizmet ettiler. İranlı doktor hanıma ve tüm Hietzing Hastanesi ekibine minnettarım ve şükranlarımı sunarım. Yakında memlekete gideceğim. Dinlenmek istiyorum. Kafama ne zaman eserse geri döneceğim. Okuyucusu olduğum değerli Yeni Vatan Gazetesi’nin tüm okuyucularına en başta sağlıklar ve esenlikler dilerim. Az değil, Yeni Vatan Gazetesi 25 yıldır hep var. Aynı ciddiyetle. Tebrik ederim.”

Geçmiş güzel günlere özlem…“Nostalji“

“Nostalji” kelimesinin kökenine baktığımızda oldukça anlamlıdır aslında. Yunanca “nostos” (dönüş) ve “algos” (acı) kelimelerinin birleşiminden gelir. Geçmişe duyulan özlem hem keyifli hem de acı veren bir duygudur. Bu kelime, değişken duyguları ifade etmek için kullanılır.

Hepimiz geçmişteki güzel anıları hatırlıyoruz; ancak o günlere geri dönemeyeceğimizin bilincinde olmanın hüznünü de yaşıyoruz. Eski dostlar, çocukluk, anne babamız, ninelerimiz, dedelerimiz, halalarımız, amcalarımız ve o altın kalpli teyzelerimizle geçirdiğimiz zamanları özlemiyor muyuz? Hele hele Türkiye’de doğmuş, sonra Avusturya’ya veya başka bir ülkeye göç etmiş Türkler için bu özlem daha da derin.

Bu nedenle “nostalji” kelimesi çok şey anlatan anlamlı bir kelime, değil mi? Hele hele 2025 yılında insanlığın geçtiği şu zamanlarda çoğumuz geçmişe özlem duymuyor muyuz? Bu satırları yazarken işte bu duygularla yazıyorum. Kendi küçük dünyamızda geçmişe… Hele hele Vural’ın oturduğu yerin restoranı Oase ismini görünce… Ama Oase ne demek?

Oase: “Vaha mı”, “sığınak mı” yoksa “cennet mi”?

Bazen çok küçük tavırlar, dokunuşlar ve mekânlar, insanlarda olağanüstü bir kalp rahatlaması ve mutluluk yaratabiliyor. Oturduğumuz, kaçabileceğimiz, kendimizi güvende ve huzurlu hissettiğimiz yerler… Her insan için farklı bir anlam taşır.

Vural’ın her gün oturduğu Oase’nin ismine bakınca, bu sihirli kelimenin altında yatan anlam dışa vuruluyor sanki. Oase, Almanca’da “vaha” anlamında kullanılır. Türkçede pek yerleşik değildir ama “vaha” olarak geçer. Öte yandan Oase, mecazi olarak “cennet” veya “sığınak” gibi anlamlara da gelebilir.

Viyana’da birçok Türk restoranı var. Harika yemekler sunanlar da var, kötü şöhreti olanlar da… Saymakla bitmez. Ancak mutfağı güçlü ve temizliğiyle dikkat çeken Restoran Oase’nin hakkını vermek gerekir. Daha da güzel olması için çok dikkat ettikleri belli.

Sayın Vural’ın işletmesinin tam karşısında olması nedeniyle, Oase’de otururken onu sanki temiz ve gür bir yeşillik içinden akan bir ırmak başında oturan eski toprak bir insanımız gibi buluyorum.

“Deniz’de kum, Viyana’da arsız ve haydut çok”

Bu satırların yazarını tanıyanlar, “Deniz’de kum, Viyana’da arsız v haydut çok” diyerek, kamuya verdikleri zarardan dolayı kişiselleştirmeden, belgeli, köşeli, nefes kesen ve çökertici eleştirileriyle tanırlar. Ancak her kesimden hak eden insanları, kimseden talimat almadan, kamuoyuna mesafeli ve bilgilendirici bir gözlemle, analiz odaklı bir makaleyle kalbimizin sesiyle tanıtmak, kamu iletişim alanında çalışan her ciddi yayıncının görevi diye öğrendik. Öğrenmenin sonu yok…

Brunnenmarkt pazarı: Avrupa’nın her gün açık olan en uzun pazarı

Brunnenmarkt, Viyana’nın en uzun sokak pazarıdır. 16. Viyana belediye bölgesi olan Ottakring’de, Brunnengasse’de Thaliastraße’den Ottakringer Straße’ye kadar uzanır. Pazartesi’den Cuma’ya kadar yaklaşık 40–50 tezgâh bulunurken, Cumartesi günleri bu sayı 120’ye çıkabilir. Pazar günleri kapalıdır. Böylece Viyana Naschmarkt’tan sonra şehrin en büyük ikinci şehir içi pazarıdır. Hatta Avrupa’nın 1786’dan bu yana her gün açık olan en uzun pazarı olarak ün kazanmıştır.

Brunnenmarkt’ı kısaca tanıttık. Bu pazarda kimler geldi, kimler geçti… Vefat edenlere Allah’tan rahmet dileriz. Mekânları firdevsi cennet olsun. Yaşayanların çoğu dükkânlarını, daha çok Suriye’den; az da olsa Afganistan ve Afrika’dan gelen esnaflara satarak ayrıldılar. Brunnenmarkt’ta çeşitlilik ve renklilik adeta yok olmak üzere. Avusturya’nın eskiden çeşitli köylerinden gelen yerliler eksik. Farklı ürünler sunan çok milletlilik azalıyor ve pazar, bir kalitesiz arka sokak Ortadoğu pazarı görünümüne bürünüyor. Kurallara uyum azalmış durumda. Sığınmacılar ve çevresinde oluşan uyuşturucu trafiği, müşterileri rahatsız ediyor. 16. Viyana Belediyesi, Brunnenmarkt’taki düzgün çalışan özellikle Türk esnafların şikâyetlerini ciddiye almalı.

Brunnenmark’ın son halinden şikayetler var

Konuştuğum eski dükkân sahibi, sayıları azalmış olan eski Türk ve Avusturya asıllı esnafların, Brunnenmarkt’ın şu düştüğü ve hatta düşürüldüğü durumdan derin bir üzüntü duyduklarını belirtti. Bu üzüntü, sadece ticari bir kaygı değil; aynı zamanda kültürel bir çözülmenin, geçmişe duyulan özlemin ve aidiyet duygusunun yitirilmesinin ifadesiydi.

Biz bu konuların hiçbirini Mehmet Vural ile konuşmadık. Sohbetimiz sadece sağlık ve doktorları üzerineydi. Yaşamın aslında en başta sağlıklı olmak üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gördük. Hele son üç yıla yakın süren rahatsızlıklarına rağmen yaşama tutunma azmi, örnek alınası bir duruş sergiliyor.

Mehmet Vural’a tekrar büyük geçmiş olsun. Kendisine gönülden, en başta sağlık ve şifalar diliyoruz. Kendisini harika gördüm.

Bu vesileyle rahatsızlık geçiren tüm kıymetli okuyucularımıza ve onların yakınlarına da yürekten esenlikler ve sağlıklı günler temenni ederiz. Acil şifalar niyazımızdır. (Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler,  Yeni Vatan Gazetesi, 15.Juli.2025)

 

.

.

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner