
„İsrail siyasi bir plan olmadan savaşıyor“
Avusturya'nın liberal sol demokrat yayın çizgisi ile tanınan ve Almanca konuşulan ülkelerde en fazla internet okuyucusuna sahip olan Der Standard'ın Yahudi asıllı ve İsrail eleştirileriyle ünlü kalemi Eric Frey, "İsrail siyasi bir plan olmadan savaşıyor" başlıklı analiziyle dikkat çekti. Yeni Vatan Gazetesi, 16 Haziran 2025 tarihli "İsrail siyasi bir plan olmadan savaşıyor" başlıklı ve Eric Frey imzalı metni okuyucuları için Türkçeye yorumsuz dokunmadan çevirdi.
„İsrail siyasi bir plan olmadan savaşıyor“
Der Standart, Eric Frey, 16.06.2026
İran’a karşı elde edilen askeri başarılar, iyi düşünülmüş bir çıkış stratejisi olmadan pek bir işe yaramayacaktır. Ancak Netanyahu’nun böyle bir stratejisi yok.
İsrail bir kez daha, çok daha büyük düşman devletleri karada ve havada yenerek askeri başarılarıyla dünyayı etkilemeyi başardı. Bu, 1948’deki bağımsızlık savaşında, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda ve geçen yıl Lübnan’da Şii Hizbullah’a karşı patlayan pager dalgasında da böyleydi.
Üstün teknoloji ve hassas istihbarat çalışmalarının bir karışımıyla İsrail, nüfusu on kat daha fazla ve petrol zengini İran’ı da büyük ölçüde silahsızlandırdı. Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı neredeyse iki yıl süren kanlı ve sinir bozucu küçük çaplı savaşın ardından, İran’ın misilleme saldırılarında çok sayıda sivilin ölmesi ve yaralanmasına rağmen İsrailliler ordularına gururla bakmak için yeniden bir neden buldu.
İran’ı kendi halkını ve tüm bölgeyi terörize eden tehlikeli bir rejim olarak görenler, uluslararası hukuk ihlal edilse bile İsrail’in tutumunu anlayacaktır. İran’ın nükleer güç olma yolunu gerçekten durdurmayı başarırsa, tüm risklerine rağmen bu savaş küresel güvenliği artıracaktır.
Ancak, iki ölümcül düşman arasındaki acımasız çatışmanın dördüncü gününde, nükleer tesislerin bir kısmının bu saldırıyı da atlatacağı ve bomba yapımının yine sadece ertelenebileceği ortaya çıktı. Bu da bir kazanç, ancak bu kazanç, jeopolitik riski ve her iki tarafta da daha da artabilecek sivil kayıpları haklı çıkarmaz.
Clausewitz’in öğretileri
Clausewitz’in bu savaşı da başka araçlarla sürdürülen siyasetin bir devamı olarak görürsek, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun hükümetinin hangi siyasi hedefleri peşinde olduğu sorusu ortaya çıkar. Ve burada tablo birdenbire çok belirsiz hale gelir. Netanyahu’nun düzenli olarak uyarıda bulunduğu nükleer soykırımdan korunmak için tek çare, nükleer silah üretemeyen ya da üretmek istemeyen bir İran’dır. Bu yetenek ortadan kaldırılamaz ve rejimin İsrail saldırıları karşısında gösterdiği çaresizlik, nükleer silahlanma isteğini daha da artıracaktır.
Sadece Netanyahu’nun değil, milyonlarca İranlı’nın da hayalini kurduğu rejim değişikliği, askeri güçle zorlanamaz. Bu bombardıman savaşı, İslamcı diktatörlüğün sonunu getirebilir, ama belki de onu daha da sağlamlaştırabilir. İkinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerin çok daha şiddetli bombardımanları bile Nazi diktatörlüğünü sarsamamıştı.
Kararsız ABD
ABD’nin ikircikli tutumu, siyasi hesapları daha da karmaşık hale getiriyor. Washington’da, İsrail’in saldırısını alkışlayan ve desteklemek isteyen İran şahinleri, ABD’nin yeni bir savaşa sürüklenmesine şiddetle karşı çıkan izolasyoncularla tartışıyor. Donald Trump, İsrail’in yanında ve savaşın bir an önce sona ermesinden yana, ikisinin arasında bir yerde duruyor. Eğer ikincisini kabul ederse, bu savaş da İsrail’in her zaman savunmasız kalacağı sonsuz bir çatışmanın bir başka bölümü olarak kalacaktır. Şu anda bu mücadelenin nasıl sona ereceğini kimse bilemez. Ancak Netanyahu’nun yaptığı gibi, siyasi bir çıkış stratejisi olmadan bir savaş başlatmak akıllıca bir strateji olamaz. (Der Standard, Eric Frey, 16.6.2025)



