TKG, 2025 Entegrasyon Barometresi ve ilgili kamuoyu araştırmacısı hakkında resmî şikâyette bulunuyor

Avusturya Türk Kültür Cemiyeti TKG tarafından Viyana'da kamuoyu araştırmacısı  Meslek örgütlerinde devlet tarafından finanse edilen kamuoyu araştırmalarında ayrımcı Müslümanlara karşı dinî kategorizasyon ve siyasî araçsallaştırma nedeniyle şikâyet

Viyana, 31.12.2025- Avusturya’daki Türk Kültür Topluluğu (TKG), 31.12.2025 tarihinde yaptığı açıklamada, Avusturya’daki Müslümanlara yönelik genel dinî ayrımcılık, aşağılama ve kolektif atıfların anayasal olarak kabul edilemez olduğunu belirtti.

Hâlen sosyal medya üzerinden devam eden bu çirkin kampanyanın, özellikle “Müslümanlarla birlikte yaşamayı zor bulanların üçte ikisi olduğunu biliyor muydunuz?” gibi siyaseten keskin ifadelerin bilimsel tarafsızlık görüntüsü altında siyasî amaçlarla kullanılmasıyla daha da vahim bir hâl aldığını vurgulayan TKG, “Devlet tarafından finanse edilen kamuoyu araştırmalarının toplumsal ruh hâlini siyasî amaçlarla manipüle etmek veya dinî azınlıkları — bu durumda Müslümanları — toptan şeytanlaştıran kampanyalarla sorunlu göstermek için kullanılmasının kültürel ırkçılık olarak değerlendirilebileceğini ve kesinlikle kabul edilemez olduğunu ifade ederek, bu uygulamaların derhal durdurulmasını talep ediyoruz.” ifadesini yılın son gününde yaptığı APA‑OTS basın bildirisinde dile getirdi.

Kamuoyuna açık siyasî atıf

Bu siyasî araçsallaştırma, Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Genel Sekreteri Nico Marchetti’nin 30 Aralık 2025 tarihinde Ö1‑Mittagsjournal  radzo programında yaptığı açıklamayla kamuoyuna açık bir şekilde doğrulandı. Marchetti, 2025 Entegrasyon Barometresi’nin “Avusturyalıların ruh hâlini” yansıttığını ve “hoş olmayan gerçeklerle yüzleşmek gerektiğini” belirterek, “İki üçte birinin Müslümanlarla birlikte yaşamayı zor bulduğunu biliyor muydunuz?” ifadesini kullandı.

Bu açıklama, Entegrasyon Barometresi sonuçlarının siyasî olarak kullanılmasıyla ve ÖVP’nin kısa süre önce bu sonuçlara açıkça atıfta bulunan sosyal medya kampanyaları yürütmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Entegrasyon Barometresi, kamuoyu araştırmacısı Peter Hajek tarafından gerçekleştirilmiştir. (Kaynak: Ö1‑Mittagsjournal, 30.12.2025; medya haberleri, örn. heute.at)

TKG, bu tür genellemelerin eşitlik ilkesi, eşit muamele ilkesi ve Ceza Kanunu § 283 kapsamındaki kışkırtma yasağıyla bağdaşmadığını vurguladı. Bu bağlamda özellikle B‑VG Madde 7, StGG Madde 14, Eşit Muamele Kanunu ve AB Temel Haklar Şartı Madde 10 ve 21’in açık hükümlerine dikkat çekildi.

TKG’den ÖVP’ye çağrı: “Buğdayı samandan ayırın”

Nezaket, saygı ve ahlak çerçevesinde hareket eden TKG Think Tank, ÖVP’den resmî parti sayfalarında ve sosyal medyada Müslümanlara yönelik genelleyici kampanyaları sonlandırmasını talep etti. TKG, bu taleplerinin gerekçelerini daha önce yayımladığı 18.12.2024 tarihli “TKG’nin entegrasyon barometresi ve § 283 StGB’nin uygulanmasına ilişkin açıklaması” ve 24.12.2024 tarihli “Noel bir uyarıdır: Toplumsal grupları genelleştirerek damgalamak yerine birlikte yaşamayı güçlendirmek” başlıklı APA‑OTS duyurularında da ortaya koymuştu.

TKG, yıl sonunda kamu yararı ve Avusturya’nın değerler topluluğu adına, kamuoyu araştırmalarının geleceğine ilişkin taleplerini yeniden dile getirdi.

Hükümette olan partilerin devlet sorumluluğu

TKG’ye göre  hükümette bulunan partilerin siyasi amaçlarına hizmet  etmak amaçlı devlet tarafından finanse edilen bir kamuoyu araştırması, analitik bir araç olmaktan çıkarak toplumsal ruh hâlini siyasî amaçlarla yönlendirmek için kullanılan bir araca dönüşmüştür. Kullanılan kaynaklar Avusturya’da yaşayan 800 bine yakın Müslüman insanla dahil tüm vatandaşların vergilerinden sağlandığı için devlet, bu tür araştırmaların konsepti, metodolojisi, etkisi ve siyasî kullanımı konusunda özel bir sorumluluk taşımaktadır. Bu sorumluluk, Avusturya Cumhuriyeti’nin anayasal düzeninin korunmasını da içerir.

2025 Entegrasyon Barometresi’nin uygulanışı

TKG göre 2025 Entegrasyon Barometresi’nin bilimsel uygulaması kamuoyu araştırmacısı Peter Hajek tarafından yürütülmüştür.  Barometre, “Avusturyalıların ruh hâlini” yansıtmayı amaçlamaktadır; ancak gerçekte çoğunluğu telefonla yapılan ve yaklaşık 1.000 katılımcıdan oluşan bir kamuoyu araştırmasıdır.

Mod etkileri ve metodolojik sorunlar

TKG’ye göre bu  bilimsel olduğu iddia edilen kamuoyu araştırması din, göç ve toplumsal birlikte yaşam gibi hassas konularda telefon anketlerinin sosyal istenilirlik etkisi yarattığı uzun süredir bilinmektedir. Buna rağmen bu olası mod etkileri raporda yeterince şeffaf biçimde sunulmamış veya eleştirel olarak değerlendirilmemiştir. Farklılaştırılmış sosyal bilimsel analizler yerine, medya söylemleri, siyasî kampanyalar ve toplumsal korkuların etkileyebileceği duygusal anlık görüntüler toplanmaktadır. Bu tür sonuçlar siyasî olarak genelleştirilip objektif toplumsal “gerçekler” gibi sunulduğunda, demokrasi teorisi ve anayasa hukuku açısından ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Kültürelleştirilmiş /Kültürel ırkçılık ile  sorun atfetme

2025 Entegrasyon Barometresi’nde Müslüman topluluğu seçici biçimde ayrıştırılmış, normatif olarak değerlendirilmiş ve zaman serileri boyunca izlenmiştir; diğer din veya dünya görüşü toplulukları için benzer bir analiz yapılmamıştır. Bu yaklaşım, farklı kökenlere, sosyal durumlara, eğitim geçmişlerine ve bireysel yaşam planlarına sahip Müslümanları homojen bir grup gibi kurgulamaktadır. TKG’ye göre bu, uluslararası literatürde kültürel ırkçılık (“ırksız ırkçılık”) veya neo‑ırkçılık olarak tanımlanan pratiklerle örtüşmektedir.

Avusturya’da yaklaşık 800.000 Müslüman inançlı veya Müslüman kökenli ve kültür çevresinden hepsi farklı insan yaşamaktadır. Çoğu burada doğmuş, Avusturya vatandaşıdır; ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak temsilcileri bulunmaktadır. Yönetim, yargı, sağlık, eğitim, ekonomi, bilim, medya, sivil toplum, girişimcilik, işçilik ve hizmet sektörlerinde çalışmaktadırlar. Bu insanlar Avusturya Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçasıdır.

Buna rağmen  ÖVP’nin hükümette oluşu nedeniyle kendi parti proğramına uygun devlet tarafından finanse edilen bu ankette dinî aidiyet, sanki değişmez ve doğal bir özellikmiş gibi ele alınmakta; biyolojik bir kategoriye benzer şekilde “ Müslümanlar@ tek tip kategorize edilip kullanılmaktadır ve sorun olarak gösterilmektedir. Bunun adı bilimse literaturde TKG’ya göre ırksız ırkçılık olan kültürel ırkçılıktır.  Din, bireysel inanç ve uygulama çeşitliliği yerine, bireyin yaşam tarzından, yasal statüsünden veya sosyal gerçekliğinden bağımsız bir kolektif ortak bir özellik ve  işaret olarak burada sunulmaktadır.

Somut metodolojik sorunlar

2025 Entegrasyon Barometresi’nin 20. sayfasında (Şekil 9) şu soru yer almaktadır: 

“Avusturyalılar ve göçmenler, Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar, Avusturyalılar ve mülteciler ile Avusturyalılar ve Ukrayna’dan savaş nedeniyle göç edenler arasındaki birlikte yaşamayı genel olarak nasıl değerlendirirsiniz?”

TKG’ya göre burada dinî aidiyet, yasal olarak tanımlanmış statü gruplarıyla aynı normatif ölçekte değerlendirilmektedir. Oysa din, yasal bir statü değildir. Bir kişinin dinî aidiyeti – örneğin Müslüman, Hristiyan, Yahudi – devlet kurumları tarafından tanınan, yönetilen veya belirli yasal sonuçlar doğuran bir kategori değildir. Bu nedenle dinî aidiyetin hukuken tanımlı statü gruplarıyla aynı ölçekte değerlendirilmesi metodolojik olarak gerekçelendirilemez ve bilimsel olarak savunulamaz.

Bu bağlamda StGG Madde 14 (inanç ve vicdan özgürlüğü), B‑VG Madde 7 (eşitlik ilkesi), AİHS Madde 9 ve AB Temel Haklar Şartı Madde 10 (din özgürlüğü) ile AB Temel Haklar Şartı Madde 21 (din temelinde ayrımcılık yasağı) açık hükümler içermektedir.

Ayrıca Müslümanlarla birlikte yaşam, raporda ayrı bir zaman serisi olarak sunulurken diğer dinî topluluklar için benzer sunumlar bulunmamaktadır. Temas kalitesi, ayrımcılık deneyimleri, sosyal durum veya mekânsal koşullar gibi bağlam değişkenleri de eksiktir.

Raporda kullanılan “siyasi İslam” kavramı ise tanımlanmamış ve işlevselleştirilmemiştir; buna rağmen yüksek korku değerleri üretmektedir. Bu durum, seçici sunumlarla birleştiğinde dinî kimlik ile sözde güvenlik tehdidi arasında örtük bir bağ kurmaktadır. Dinî aidiyete dayalı genellemeler bilimsel olarak kabul edilemez ve toplumsal açıdan son derece sorunludur.

Toplumsal etki ve yasal çerçeve

Bu mesele yalnızca öznel bir duyarlılık konusu değildir. Uluslararası araştırmalar, devlet iletişiminde dinî grupların seçici biçimde sorunlaştırılmasının resmî makamların uygulamalarını, medya haberlerini, toplumsal etkileşimleri ve etkilenen kişilerin güvenlik duygusunu doğrudan etkilediğini göstermektedir. Avusturya’da dinî ayrımcılık ve genellemeler açıkça yasaktır: B‑VG Madde 7, StGG Madde 14, Eşit Muamele Kanunu, StGB Madde 283, AB Temel Haklar Şartı Madde 10 ve 21.

Resmî şikâyetler

Bu çerçevede TKG, Federal Başbakanlık Eşit Muamele Komisyonu’na, ESOMAR – Dünya Sosyal, Kamuoyu ve Pazar Araştırmaları Birliği’ne ve Avusturya’daki pazar ve kamuoyu araştırmaları meslek temsilciliklerine (VMÖ, VdMI) resmî şikâyet ve başvuruları bu APA OTS ile kamuoyuna sunulan nedenlerle yapmaya hazırlanmaktadır.

TKG’nin temel talepleri

TKG, Avusturya’da çok sayıda yapısal sorun bulunduğunu, bunları yıllardır gündeme getirip eleştirdiğini ve savunmacı demokratik bir perspektifle kamuoyunu bilgilendirdiğini vurgulamaktadır. TKG, her zaman kamu yararı ve özgürlükçü, demokratik, çoğulcu ve laik Avusturya Cumhuriyeti için çalıştığını ifade etmektedir.

TKG bu nedenle, Avusturya’daki tüm Müslümanları tek bir paket hâlinde şeytanlaştıran ve ÖVP’nin 19.12.2024 tarihinde sosyal medya üzerinden, Peter Hajek tarafından gerçekleştirilen ve ÖVP Uyum Bakanlığı’na bağlı Integrationsfonds’un işbirliğiyle finanse ve organize edilen Uyum Barometresi 2025 kamuoyu araştırmasına atıfla başlattığı “Müslümanlarla birlikte yaşamayı zor bulanların üçte ikisi olduğunu biliyor muydunuz?” kampanyasının derhal durdurulmasını dostane bir şekilde talep ettiklerini açıkladı.

Avusturya ÖVP–SPÖ–NEOS koalisyon hükümetinin Maliye Bakanı Markus Marterbauer (SPÖ), “Müslümanlardan bu ÖVP kampanyası nedeniyle özür dileriz. Biz böyle değiliz.” şeklinde bir açıklama yaptı. Kampanya NEOS ve Yeşiller Partisi tarafından da eleştirildi; ancak eleştiriler sonrasında konu kapatılarak gündeme geçildi ve kampanya hâlen sosyal medyada yayında kalmaya devam ediyor.

İşte bu nedenle TKG, bu kışkırtıcı kampanya sonlandırılmadan gündemin kapatılmasının yanlış bir siyasi sinyal olduğunu vurguladı. Yılın son gününde APA‑OTS üzerinden yapılan bu açıklamada TKG, konuyu farklı bir boyuta taşıyarak Anayasal kurumlar ve ilgili meslek örgütleri nezdinde resmî süreç başlatacağını bir kez daha kamuoyunun dikkatine sundu.

Bu nedenle somut sorunlar – siyasallaşmış din biçimleri (sözde “siyasi İslam” dâhil her türlü dinin kötüye kullanılması), IŞİD ve tüm türevleri gibi aşırıcı yapılar ve düzensiz göç meseleleri – açık, ayrıntılı ve hukukun üstünlüğüne uygun biçimde ele alınmalıdır. Ancak bu, bu gelişmelerle hiçbir ilgisi olmayan ve çoğu zaman en çok kötü bir şekilde etkilenen Müslümanlara ve o ailelerden gelen insanlara toplu suçlamalar yöneltilerek yapılmamalıdır.

TKG ayrıca, toplumsal birlikte yaşamı konu alan devlet anketlerinin yalnızca bağımsızlığı kanıtlanmış ve bilimsel olarak tanınan kamuoyu araştırma enstitüleri tarafından yürütülmesini talep etmektedir. Devlet tarafından finanse edilen kamuoyu araştırmalarına güvenin korunması için metodolojik şeffaflık, yapısal bağımsızlık ve parti politikalarından mesafe zorunludur.

Entegrasyon, azınlıkların damgalanması veya toplumsal ruh hâlinin siyasî amaçlarla araçsallaştırılması üzerinden ölçülmemelidir.

TKG, dinî inancı ne olursa olsun Avusturya’daki tüm insanlara 2026 yılı için en iyi dileklerini iletir ve mutlu yıllar diler.

Kaynak

https://www.ots.at/presseaussendung/OTS_20251231_OTS0013/tkg-bringt-beschwerde-gegen-das-integrationsbarometer-2025-ein

Relevante Artikel

Back to top button