
„Peki, neden hâlâ bekarsın ve neden böyle harika bir kadın hâlâ bekar?“
Die Presse Gazetesi’nde Sissy Rabl tarafından Almanca kaleme alınan, „Neden böyle harika bir kadın hâlâ bekar?“ başlıklı analiz aslında Türkler arasında gittikçe artan bir fenomen ve yaygın. Yeni Vatan Gazetesi sizler için anlamını bozmadan Türkçe diline çevirdi.
Amerika’da „Single Shaming“ adlı terim Türkçesi “Bekar utandırması”. Yani birini bekar olduğu için eleştirmek yaygındır. Oysa bekar olmanın özellikle kadınlar için pek çok avantajı vardır, onları daha mutlu kılar ve hatta belki de daha iyi vatandaşlar haline getirir.
“Çocuksuz kedi kadın”
Bugün bile bekar, evli olmayan ya da çocuksuz kadın hala bir düşman imgesi, kadın düşmanı korkuların yansıtıldığı bir yüzeydir. Amerika’da Cumhuriyetçi başkan yardımcısı adayı Senatör J. D. Vance‚in 2022 tarihli bir videoda Kamala Harris’i, tıpkı partili meslektaşları Pete Buttigieg ve Alexandria Ocasio-Cortez gibi, “çocuksuz kedi kadın” olarak aşağılaması da bunu göstermektedir. Tepkilerin bir kısmı ünlülerden geldi: Jennifer Aniston ve komedyen Chelsea Handler bu yoruma sosyal medya üzerinden yanıt verdi. Ayrıca Kamala Harris evli ve iki üvey çocuğu var. Vance resmen burada yalan söyledi. Ama Vance amacına ulaştı ve zihnindeki çürük fikri daha doğrusu ağzındaki baklayı çıkardı.
Sosyal ayrımcılıktır: “Peki, neden hâlâ bekarsın?”
Bekâr kadınlar bu kafa karışıklığını genellikle „aile ortamında“ ya da „flört ortamında“ yaşıyor. Aptalca soru olmadığını iddia edenler genellikle öğretmenlerdir. Gerçekçi olmadıkları düşünülür; ne de olsa onlar okullarda korkutulmuş çocukları işbirliğine teşvik etmek isterler. Çok farklı çevrelerden aynı sorunun varyasyonlarını duymayan kadın neredeyse yoktur: “Peki, neden hala bekarsın?”.
Gerçeği görmezden gelmek
„‘Bekarları utandırmak’ bir tür „sosyal ayrımcılıktır“ Hem kadın hem de erkek bekarlar damgalanmaktadır. Genellikle sadece bir partnerle birlikte yaşamanın arzu edilir olduğuna dair altta yatan bir tutum vardır” diyor psikolog Pia Kabitzsch bu konuda. Kabitzsch beş yıldır ilişki ve flört olguları konusunda farkındalık yaratmak için sosyal medyayı kullanıyor. “Bekar utandırması” genellikle aile bağlamında iyi niyetli yorumlarla ifade edilir. “Hâlâ yalnız mısın?”, “Peki, eşin nerede?”, “Belki de çok talepkârsındır?” “Birini bulacaksın!” ya da “Çok yalnız olmalısın”, partneri olmayan bir kişiye acındığını ima eden ifadelerden sadece birkaç örnektir. Sosyal bilimci Bella de Paulo bunu şöyle ifade etmiş: “Kimsesi olmayanlara acınır. Kimseyi istemeyenler ise tehdit olarak görülür.“
Psikolog Pia Kabitzsch de, bekar olmakla ilgili hoş olmayan yorumlarla karşılaştığınızda, ilk dürtüye hızlı bir yanıtla karşılık vermemenizi veya konuyu değiştirmemenizi şöyle öneriyor : „Dürüst olmak, nasıl hissettiğinizi söylemek ve sınırlar koymak en iyisidir. Hiçbir koşulda kendinizi haklı çıkarmak zorunda değilsiniz, ancak bu konuda farkındalık yaratabilirsiniz.“
Klasik aile
Bu arada, klasik çekirdek aile istatistiksel olarak geçerliliğini yitirmiş bir model. Avusturya Aile Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapor, çocuksuz hanelerin sayısının arttığını gösteriyor. 2022 yılında Avusturya’daki hanelerin yüzde 24,7’si çocuksuz çift hanelerden oluşuyordu ve bunların çoğu bilinçli olarak bu yaşam tarzını tercih etmişti. Buna karşılık, çocuklu hanelerin oranı yüzde 25,7’ydi. Aynı zamanda, giderek daha fazla insan yalnız yaşıyor. 2021 yılında, 9 milyon nüfuslu Avusturya´da toplam 4 milyondan biraz fazla özel hanede 1,5 milyondan fazla kişi yalnız yaşıyordu. Dolayısıyla tek kişilik hanelerin sayısı son 40 yılda iki katına çıkmıştır. Bu da, klasik çocuklu çift takımyıldızının uzun zamandan beri birçok yaşam düzeni arasında sadece bir model haline geldiği anlamına geliyor.
Daha iyi insanlar mı?
Gazeteci ve yazar Katja Kullmann da “bekar utancına” aşina: “Gerekmediği halde merhamet yağmuruna tutulmak garip. İlk başta bunun aptalca olduğunu düşündüm. Sonra sinirlerimi bozmaya başladı. Bir süre sonra beni agresifleştirdi” diye yazıyor ‘The Singular Woman’ kitabında.
Öbür tarafdan bekar kadınların daha iyi bir yaşam sürdüğünü söyleyen çok sayıda bilim insanı var. London School of Economics ‚ten davranış psikoloğu Paul Dolan, çeşitli ülkelerde yapılan uzun vadeli çalışmaları analiz etti ve evlilik hayatından yarar sağlayanların öncelikle erkekler olduğu sonucuna vardı. Bunları şöyle sıralıyor: “ Daha sağlıklı bir yaşam sürüyorlar, risklerden kaçınıyorlar, işlerinde daha iyi kazanıyorlar ve asgari düzeyde daha uzun yaşıyorlar. Evli kadınların çoğunluğu ise sağlık açısından dezavantajlı durumdadır. Kadınlar en çok çocuksuz ve kocasız mutludur.“
Chicago’lu sosyolog Eric Klinenberg ise 2010’lardan bu yana bekar kadınların yaşlı ya da hasta aile üyeleriyle daha yakın ilişkiler kurduğunu, istatistiksel olarak daha fazla gönüllü iş üstlendiğini ve ailelerinden çok arkadaşlarıyla vakit geçirdikleri için şehirlerdeki kamusal yaşamı ayakta tuttuklarını söylüyor.
Psikolog ve daha sonra CDU Aile Bakanı olan Ursula Lehr, çok aile merkezli bir yaşam süren kadınların, vatandaş olarak kendilerini ilgilendirmesi gereken konulara daha az ilgi gösterdiklerini de ekliyor.
Yazar Katja Kullmann “Die Singuläre Frau” ( Yalnız kadın)adlı kitabında daha iyi bir denge kurmaya çalışıyor: “Eşsiz bir yaşam, eşli bir yaşamdan daha iyi değil ama daha kötü de değil. Bu eksiksiz bir yaşamdır. Pek çok olası kadın yaşamından biri. Basitçe: bir hayat.“
( Die Presse, Sissy Rabl, 1.08.2024)