
Sahne sizin: Brüksel’de çocuklar için imece usulü ilham veren Türkçe tiyatro
Sahneye çıkan çocuk susmaz büyür, sorgular ve sorumluluk alır. Viyana'dan Brüksel'e kamuya hizmet yapan bu insanlara saygıyla selam. “Arifler hem arıdır hem arıtıcıdır”. Peki niye?
Birol Kılıç, Viyana’dan gözlem ve analizler
Dünya’nın operalar ve tiyatrolar şehri Viyana’dan Avrupa’da örnek bir çalışma olan Belçika’nın başkenti Brüksel’de 2008 yılından bu yana Türkçe tiyatro sahneleyen Binfikir Çocuk Tiyatrosu’nun 2025–2026 sezonu kayıtlarının başladığını öğreniyoruz ve heyecanlanıyoruz. Türkiye’den çok uzaklarda, metin yazarı Erdinç Utku ve üç beş değerli arkadaşının Türkçe dilinde hem de çocukları bu oyunlarda ana dillerinde sahneye çıkararak kendi ana dillerini sanatın en üst tepesi olan tiyatro alanında kamu hizmeti ve imece usulüyle kendilerine göre edinmeleri, kamu diplomasisi ve gelecek nesillerde kendine öz güveni olan bireylerin oluşması açısından o kadar önemli ki…
Yeni sezon: kayıtlar başladı
Heyecana bakın. Duyurularında ne yazıyor, Viyana’dan okuyoruz: “6–12 yaş grubundaki çocuklar, 21 Eylül Pazar gününden itibaren Binfikir Tiyatrosu Genel Yönetmeni Mizah Yazarı Erdinç Utku gözetiminde tiyatro çalışmaları yapacak. Çalışmalar, pazar günleri 11.00–13.00 saatleri arasında Brüksel’de De Kriekelaar Kültür Merkezi’nde (Rue Gallait/straat 86, 1030 Schaerbeek) gerçekleşiyor. Kayıt için ayrıntılı bilginin 0484 528 902 numaralı telefondan alınabileceği bildirildi.”
Sahne yazan çocuk, kendini anlatır
Binfikir Çocuk Tiyatrosu, 6–12 yaş arası çocuklara yönelik müzikli, danslı ve mizahi öğelerle zenginleştirilmiş oyunlar sunuyor. Son yıllarda öne çıkan oyunlardan “GüldürİMECE”, Karagöz-Hacivat gölge oyununun gerçek yaşama taşındığı ve Türkiye’den Belçika’ya uzandığı bir sahneleme olarak dikkat çekti. Minikler, geleneksel Türk tiyatrosunun modern yorumlarıyla sahne aldı. Karagöz-Hacivat dışında Nasrettin Hoca, Keloğlan ve Meddah karakterleri de oyunda can buldu. Minik meddahların performansları büyük beğeni topladı. Geçen sezon 6 Nisan 2025’te Brüksel’de düzenlenen Dünya Tiyatro Günü etkinliğinde, minik oyuncuların kendi yazıp sahneledikleri skeçler tiyatroseverler tarafından büyük ilgi gördü. Sezon, yine Brüksel’de yapılan “Miniklerle Piknikte Tiyatro” etkinliğiyle coşkuyla kapandı. Minikler, kendi yazdıkları skeçler ve meddah gösterisiyle izleyiciyi kahkahaya boğdu.
Rehberlik: yüzde yüz çocuklara ait çocuk oyunu
Binfikir Tiyatrosu Genel Yönetmeni Erdinç Utku, çocukların gözlerindeki ışıltıyı sahne ışıklarıyla buluşturduklarını vurguluyor ve onların kendi yazdıkları skeçleri sahnelemelerine verdikleri önemi özellikle belirtiyor. 2025–2026 sezonunda, çocukların tamamen kendi yazıp yönetecekleri bir oyunu sahnelemeyi hedeflediklerini açıklıyor. Ayrıca Nobel ödüllü Belçikalı yazar Maurice Maeterlinck’in “Mavi Kuş” adlı eserini küçük yaş grupları için alaturka ve mizahi bir yorumla sahneye taşımayı planladıklarını da ekliyor. Bunlar yüce duygular. İcraatla olur. Boş laflarla değil. Herkese nasip olmaz. Ama aşı gibidir. “Arifler hem arıdır hem arıtıcıdır.”
Kolay değil Anadolu´dan çıkmış Türk kültür ve dilinin baş temsilcisi ve erdemli insan olmanın rehberi ve mihmandarı gönül adamının şu sözünü anlamak ve hayata geçirmek: “Arifler hem arıdır hem arıtıcıdır!” Bu ifade arif kişinin hem kendi gönlünün temiz, saf ve kötülüklerden uzak olduğunu (“arıdır”), hem de çevresindekileri irşad ederek onları iyiliğe ve erdemli insana olmaya yönlendirdiğini (“arıtıcıdır”) anlatır. Arifler, aynı zamanda başkalarının da bu saflığa ve erdemliliğe ulaşmasına rehberlik eden kişilerdir. Bu tiyatro çalışması da işte tam bu anlamda bir rehberliktir: çocuklara, ailelere, topluma ve geleceğe.
Tiyatronun kalbi: sahnede coşku, kuliste imece
Bu heyecanı görmek isteyenler için Binfikir Tiyatro Günü adlı video, Brüksel’deki sahne atmosferini birebir yansıtıyor. Çocukların sahneye çıkarken yaşadığı gurur, ailelerin gözlerindeki sevinç, kulisteki imece ruhu… Hepsi bu görüntülerde var. Bu sadece bir tanıtım değil; bir tanıklık. Ayrıca BİNFİKİR ÇOCUK TİYATROSU videosu, çocukların sahnedeki performanslarını, meddah gösterilerini ve seyirciyle kurdukları bağı gözler önüne seriyor. Bu görüntüler, tiyatronun sadece bir sanat değil, bir toplumsal bağ kurma biçimi olduğunu gösteriyor.
Diaspora’da kültürel üretim: tüketen değil, üreten Türkler
Avrupa’daki Türk toplumu uzun yıllar tüketici konumunda kaldı. Hazır kültür ürünlerini izledi, dinledi, kullandı. Ama Binfikir gibi örnekler, bu döngüyü kırıyor. Türkçe tiyatro, çocukların sahneye çıkması, kendi metinlerini yazmaları—bunlar üretici bir kimliğin göstergesi. Bu, diaspora içinde kültürel özne olmanın yoludur.
İmece usulü kamu diplomasisi: sahnede Türkçe, salonda saygınlık
Bu tür çalışmalar, sadece çocuklara değil, Belçika toplumuna da mesaj verir. Türkçe’nin sahnede duyulması, kültürel bir görünürlük sağlar. Bu görünürlük, önyargıları kırar, saygı üretir. Tiyatro, burada bir diplomasi aracıdır. Devletin değil, halkın diplomasisi.
Ailelerin dönüşümü: izleyici değil, katılımcı
Bu tiyatro sadece çocukları değil, aileleri de dönüştürüyor. Göçmen aileler, çocuklarının sahnede Türkçe konuştuğunu görünce, kendi kültürlerine yeniden bağlanıyor. Bu, kültürel süreklilik için kritik. Aileler izleyici olmaktan çıkıp, destekçi ve taşıyıcı oluyor.
Sahneye çıkan çocuk, susmaz büyür
Çocukların kendi yazdıkları metinleri sahnelemesi, sadece bir oyun değil—bir özgürleşme biçimidir. Bu çocuklar ileride tiyatrocu olmasa bile, kendini ifade etmeyi öğrenir. Sorunlarını dile getirmeyi, topluluk önünde konuşmayı, liderlik etmeyi… Bu, gelecekteki demokratik toplumun temelidir.
Kamu diplomasisi
Bu tür çalışmalar, sadece çocuklara değil, Belçika toplumuna da mesaj verir. Türkçe’nin sahnede duyulması, kültürel bir görünürlük sağlar. Bu görünürlük, önyargıları kırar, saygı üretir. Tiyatro, burada bir diplomasi aracıdır. Devletin değil, halkın diplomasisi.
Sanatın zekâtı: bilgi, zaman, emek
Zekât sadece maddiyat ve para yardımlarıyla ile olmaz. Tecrübe ve bilginin de zekâtı vardır. Paylaşmasını ve paylaşırken mutlu olmasını bilirsen. Bencilliği be narsistliğe karşı tek ilaç. Paylaşmak! Bu tiyatroda bilgi veriliyor, zaman harcanıyor, emek karşılıksız sunuluyor. Paylaşma..En değeri zamanı, bilgiyi ve tecrübeyi kamu yarına sunmak. İşte bu, gerçek anlamda bir toplumsal hizmettir. Sanatın zekâtı, çocukların gözündeki ışıltıda kendini gösteriyor. Bu bu paylaşımı yapanlara büyük saygınlık kazandırıyor.,
İmeceyle sanat: tiyatro bir dayanışma biçimidir
İmece, Türk kültüründe karşılıksız yardımlaşmanın, ortak emekle üretmenin adıdır. Genellikle kırsal topluluklarda, zorunlu ya da gönüllü işlerin birlikte yapılmasıdır. Ama burada, Avrupa’nın ortasında, bu gelenek yeniden doğuyor. İmeceyle tiyatro kurmak, sadece bir sahne değil; bir toplumsal alan yaratmaktır. Bu, çocuklara kültür kazandırmakla kalmaz; aileleri de bu alana çeker, toplumun vicdanını uyandırır.
Sahne sizin
Avrupa’nın neresinde yaşarsak yaşayalım, hedefimiz aynı kalmalı: “Arifler hem arıdır hem arıtıcıdır!” sözünü derinlemesine kavramak. İçimizdeki kimi zaman yalnızlığı, kimi zaman bencilliği bu sözle aşmak. Kamuya, kendi alanımızda karşılıksız hizmetle yönelmek. Çünkü arınmak, sadece bireysel bir temizlik değil; toplumsal bir sorumluluktur. Brüksel’den yükselen bu ışıltı, sadece bir örnek. Ama insanlık adına sevindirici, umut verici, yol açıcı bir örnek. Bu örnek çoğalırsa, sahne büyür. Sahne büyürse, toplum kendini yeniden kurar. Bu sıralar adalet, hukuk ve sorumluluk diye atan yüreklerin en çok istediği şey budur. Adaleti ve hukuku olmayan devlet hayduttur. En başta özgürlüğü keser. Vicdanı olmayan bir milletin başı beladan kurtulmaz. Adaletin olmadığı yerde hukuk susar, özgürlük boğulur, vicdan körelir. Devlet, adaletle devlet olur. Yoksa sadece güç kullanan bir yapıya dönüşür. Özgürlüğü kesen bir düzen, önce dili susturur, sonra düşünceyi. Ve en sonunda insanı yalnızlaştırır.
Belçika’da ve Avusturya’da az çok adalet ve özgürlük var. İşte Brüksel’de çocuklara en başta kendi güveni olan özgür ve erdemli insan olmanın yolları öğretiliyor.
Bir insan çok iş yapar. Bir insan çok önemli. Bir insan çok kıymetli.
Brüksel’deki hizmet işte bu yüzden önemli. Buradaki özgürlük ve adaletten aldığımız gücü dünyaya çocuklarımızla saçalım. Ve biz, bu sahnenin seyircisi değil; taşıyıcısı olalım. Sahne sizin…







