
“Suçluluk kültü”: Aşırı sağ Holokost soykırım anmalarına nasıl saldırıyor?
"Teknoloji milyarderi Elon Musk, AfD ile Alman anma politikalarına yeni saldırılar başlattı. Avusturya'da da davullar uyumlu bir şekilde çalınıyor." Der Standard'dan Fabian imzalı analiz dikkat çekti. Yeni Vatan Gazetesi sizler için Türkçeye çevirdi.
Der Standard, Fabian Schmid, Viyana, 31.01.2025
Dünyanın güya en zengin adamı ve X’i (Twitter) satın alan Elon Musk, geçtiğimiz hafta sonu kısmen aşırı sağcı olan Alman AfD tarafından düzenlenen bir seçim kampanyası etkinliğinde, Almanya’nın geçmişteki suçlara çok fazla odaklandığını söyledi. Musk, video bağlantısı aracılığıyla AfD destekçilerine “Almanya için harika bir gelecek için savaşın!” diye bağırdı.
ABD Başkanı Donald Trump’la çok iyi anlaşan dünyanın en zengin adamının bu mesajı başta Almanya ve Avusturya’da „aşırı sağcılar“ tarafından sevinçle karşılandı. Bunun nedeni X ve Tesla’nın patronunun eski bir aşırı sağ söylemi körüklemiş olması: „Sözde suçluluk kültü.“(dem sogenannten Schuldkult)
“Devasa!”
Temel olarak bu söylem, İkinci Dünya Savaşı sırasında özellikle başta sistematik bir şekilde 6 milyon Yahudi asıllı Almanya, Avusturya ve tüm Avrupa’daki vatandaşların soykırımdan geçirilmesi olan Holokost’un ve Hitler rejiminin ölümcül saldırı savaşının eşi benzeri görülmemiş suçlarını anmanın Alman devletini ve halkını zayıflatacağını ve engelleyeceğini söylüyor. Neo-Nazi NPD’nin parti programında “Biz Milliyetçi Demokratlar, yabancı mali çıkarların hizmetinde olan ve özellikle gençler arasında Almanların kendinden nefret etmesini teşvik eden, devlet tarafından dayatılan suçluluk kültünü (dem sogenannten Schuldkult) reddediyoruz” ifadeleri yer alıyor.
Avusturya’da aşırı sağcı „Identitären“ diye bilinen öz kimlikçi ve Avusturya popülist sağcı FPÖ’ye bağlı diğer gruplar da sözde suçluluk kültüne karşı çıkıyor. Örneğin FPÖ’nün yandaş ve borazanı sayılabilecek Auf 1’de. “Devasa! Elon Musk, Alman karşıtı suçluluk kültüne saldırıyı başlatıyor” diyerek, bir zamanlar Neo-Nazi sahnesinde aktif olan ve hatta yeniden aktivasyon şüphesiyle gözaltında tutulan Auf 1 patronu Stefan Magnet’i alkışladı. Sonunda Avusturya’da ama beraat etti.
“Ülkeyi ve insanları yok etmek”
Stefan Magnet’in eşi Elsa Mittmannsgruber geçtiğimiz günlerde bir Auf-1 programında şunları söyledi: “Her yıl diğer ülkeler Almanların katledilmesini kutlarken, biz sürekli özür diliyor ve kendimizi küçümsüyoruz.” Elsa Mittmannsgruber’ e göre anma kültürü, “ülkeyi ve halkını savunmak” yerine “yok etmek” için bir zorunluluk.
Kimlikçi lider Martin Sellner de geçtiğimiz günlerde 2017 yılına ait bir videoyu yeniden paylaştı. Bu videoda, Avusturya ve Almanya’daki “kendinden nefret, suçluluk kültü ve kendini yok etme” nedeniyle “sakatlanmış kimlik” hakkında atıp tutuyor.
Neo-Nazi gruplar tarafından uzun süredir uygulanan açık Holokost inkârı, muhtemelen Almanya ve Avusturya’da uygulanan ağır cezalar nedeniyle daha nadir hale geldi. Avusturya Direniş Dokümantasyon Merkezi (DÖW) tarafından hazırlanan aşırı sağ raporuna göre, “saldırı altında olan tarihsel gerçek yerine, tarihsel gerçeğin hatırlanması ve bu konudaki eğitimdir”.
DÖW raporunda ayrıca Sellner’in Holokost’u anmayı “hedefli beyin yıkama” ve “Alman halkına karşı nesiller boyu süren psikolojik terör” olarak tanımladığı ve “etkilenenlerin ruh sağlığı üzerinde ölümcül sonuçlar doğuran” bir bülteninden de alıntı yapılıyor.
İnsanlar “hipnotize edildi” ve „Alman tarihinde bir kuş boku“
Peki aşırı sağ, anma kültürüne yönelik bu saldırılarla ne elde etmeye çalışıyor? Temel olarak, anma, onların diğerlerinden üstün olan görkemli Alman halkı anlatısını bozuyor. Hitler’in Üçüncü Reich’ını “1000 yılı aşkın başarılı Alman tarihinde sadece bir kuş boku” olarak tanımlayan AfD’li Alexander Gauland’ın açıklaması bunu etkileyici bir şekilde ortaya koydu.
“Suçluluk kültü” Almanların (ve Avusturyalıların), halklarının özellikle göç yoluyla sözde ‘çürümesine’ karşı kendilerini başarılı bir şekilde savunmalarını engellemektedir: Bu, Kimlikçiler (Identitär) ve benzer fikirlere sahip grupların aşırı sağcı tezlerini özetlemektedir. Sellner, sözde “suçluluk kültünün” insanları “hipnotize ettiğini” ve “yeniden göç” kavramlarının – insanların kitlesel olarak sınır dışı edilmesi ve sınır dışı edilmesi – bu nedenle çoğunluğu kazanamayacağını açıkça yazıyor.
“Akıl almaz bir insanlıktan çıkarma”
Mayıs 2021’de, uzun süredir FPÖ’de siyaset yapan Heinrich Sickl, Salzburg ve Steiermark Özgürlük Partisi Akademik Derneklerine ait olan FPÖ’ye bağlı “Freilich” dergisinde şu soruyu sordu: “Avrupa suçluluk kültü hakkında ne yapılabilir?” Yukarı Avusturya Özgürlük Gençliği, Aralık 2024 gibi yakın bir tarihte Instagram’da şu paylaşımı yaptı: “Okullar ve anaokulları, LGBTQ eğitimi ve suçluluk kültü ile güvensizliğe, kendinden nefret etmeye ve kimlik bozukluklarına neden oluyor.”
Hatırlama kültürünün, özellikle Gazze’deki savaş bağlamında, solun bazı kesimleri tarafından da saldırı altında olduğunu belirtmek gerekir. Örneğin, dayanışma gösterilerinde “Filistin’i Alman suçluluğundan kurtarın” pankartları tekrar tekrar okunabilir. Ancak bunun sol partilerde siyasi olarak yerleşik hale gelmesi pek mümkün değil.
Bununla birlikte FPÖ resmi olarak Holokost anmalarına da katılıyor ve parti lideri Kickl her zaman hatırlatıcı olması gereken “endüstrileşmiş toplu katliamla sonuçlanan akıl almaz insanlıktan çıkarma ”dan bahsediyor. Ulusal Konsey Başkanı Walter Rosenkranz Viyana’daki Holokost anıtına çelenk koymak istemiş ancak daha önceki açıklamaları ve Libertas kardeşliği gibi faaliyetleri gerekçe gösterilerek engellenmişti.
FPÖ tarafından “Viyanalı bir vatansever” olarak görülen daha sonra Hristiyan olmuş Yahudi asıllı FPÖ’lü Ursula Stenzel, Holokost Anma Günü’nde tamamen farklı bir ses çıkardı. Ona göre Nazilerin işlediği suçların neden olduğu “Alman ve Avusturyalıların rehine alınması durumu” sona erdirilmelidir. (Der Standard, Fabian Schmid, Viyana, 31.01.2025)