TKG uyarmıştı – Klenk, Stajić, SPÖ’lü bakan ve Yeşiller, ÖVP’nin kampanyasına sert eleştiriler yöneltiyor

Viyana, 21.12.2025 – Avusturya’da koalisyon ortağı ÖVP’nin “Uyum Barometresi” (Integrationsbarometer) temelinde başlattığı ve Müslümanları hedef aldığı gerekçesiyle yoğun eleştiri alan kampanya, yeni bir tartışmayı tetikledi. FALTER haftalık dergisinin Genel Yayın Yönetmeni ve araştırmacı gazeteci Florian Klenk, söz konusu kampanyaya sert tepki göstererek kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Klenk’in çıkışı, kısa adı TKG olan Avusturya Türk Kültür Cemiyeti’nin 18 Aralık öğleden önce  yayımladığı kapsamlı uyarının hemen ardından geldi.

ÖVP’nin “Uyum Barometresi” anketlerini gerekçe göstererek yürüttüğü ve Müslümanları topluca şeytanlaştıran kampanyanın Avusturya’da yeni bir nefret dalgası yarattığı farklı kesimlerce dile getirilirken, bugün en sert tepki FALTER Genel Yayın Yönetmeni Florian Klenk’ten geldi. Klenk’in çıkışı, kısa adı TKG Think Tank olan Avusturya Türk Kültür Cemiyeti’nin üç gün önce yayımladığı uyarılarla aynı çizgide buluştu: Bu çalışma tarafsız ve bilimsel bir anket değil; sonuçları önceden kurgulanmış, çanak sorularla yönlendirilmiş, toplumu bilinçli biçimde Müslümanlara karşı kışkırtmayı amaçlayan siyasi bir operasyondur. Der Standard’ın analizinde de barometrenin göçmenlerin görüşünü tamamen dışarıda bırakarak tarafsızlık iddiasını temelden çökerten bir siyasi araç hâline geldiği vurgulanıyor.

Klenk: “ÖVP’nin bu kampanyası toplumu birleştirmiyor, bilerek bölüyor”

Klenk, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ÖVP’nin kampanyasını şu sözlerle eleştirdi: “Volkspartei’nin yeni kampanyası İslam düşmanı değil, insan düşmanı. Noel’e bu kadar kısa bir süre kala — uzlaşmanın Hristiyan bayramı — toplumun bir kesimine karşı nefret körüklemek toplumu birleştirmek yerine bölüyor. Hristiyan-sosyal bir parti için bu, ahlaki bir iflas belgesidir.”

Klenk, kampanyanın ÖVP’li Claudia Plakolm’un aşırı sağın söylemine yaklaşma çabası gibi göründüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu, Claudia Plakolm’un Kickl’ın tarzına ve söylemine yanaşma girişiminin utanç verici bir örneği. Wöginger’in kadro pazarlıkları ve Mahrer’in hırsı ile birlikte bu kampanya, partinin neden bu kadar derin bir siyasi düşüş yaşadığının bir başka göstergesi.”

Klenk’e göre kampanya, entegrasyon politikasıyla ilişkilendirilemeyecek kadar açık bir şekilde hedef gösterici: “Bu bir entegrasyon politikası değil; Müslümanlara karşı yapılan, kaba ve hesaplanmış bir nefret kampanyasıdır. Birleştirmez — radikalleştirir. Üstelik ÖVP, Sebastian Kurz, Susanne Raab ve Claudia Plakolm dönemlerinde yıllarca entegrasyondan sorumlu olan partiydi.”

Der Standard -Stajić: Integrationsbarometer bilim değil, yönlendirilmiş bir siyasi araç

Der Standard yazarı Olivera Stajić, 18 Aralık akşam saatlerinde yayımlanan analizinde Integrationsbarometer’in en temel kusurunun göçmenlerin tamamen dışarıda bırakılması olduğunu vurguluyor. Stajić, “Bu barometrede göçmenlerin görüşü yok” diyerek entegrasyon gibi iki taraflı bir sürecin yalnızca çoğunluk toplumunun algısıyla ölçülmesini metodolojik bir çöküş olarak tanımlıyor. Ona göre göçmenlere tek bir soru bile yöneltmeyen bir çalışmanın entegrasyonla ilişkilendirilmesi, bilimin araçsallaştırılması ve kamuoyunun bilinçli biçimde yönlendirilmesinden başka bir anlam taşımıyor.

Stajić, Integrationsbarometer’in bilimsel bir çalışma değil, yönlendirilmiş bir siyasi araç olduğunu belirtiyor. ÖVP’nin bu barometreyi metodolojik açıdan çökmüş bir temel üzerine inşa ettiğini, göçmenlerin sesinin tamamen yok sayıldığını ve Müslümanların özel bir hedef grup gibi kodlandığını ifade ediyor. Ona göre barometre, tarafsızlık iddiasını yerle bir eden bir tasarıma sahip; entegrasyonu ölçmek yerine çoğunluk toplumunun korkularını  parti politikasında oy devşirmek için devletin vergisini kullanıp meşrulaştıran bir mekanizma olarak işliyor.

Stajić, soru tasarımının da tarafsızlık iddiasını tamamen çürüttüğünü belirtiyor. “Ukrayna’dan gelenler için farklı hukuki koşullar geçerli olabilir — peki bu gerekçe ‘Müslümanlar’ kategorisi için de geçerli mi?” diye soran Stajić, Müslümanların özel bir hedef grup gibi ayrı bir kategoriye yerleştirilmesini ideolojik bir tercih olarak görüyor. Sabit kategoriler ve yönlendirici soruların çatışmayı ölçmek yerine üreten bir mekanizma olduğunu vurgulayan Stajić, bu yapının ‘barometre’ adı altında topluma bilimsel bir çalışma gibi sunulmasını da bilimsel meşruiyet görüntüsü altında yürütülen siyasi bir manipülasyon olarak değerlendiriyor.

Stajic´in ifadelerinden altılar şunlar 

• “Bu barometrede göçmenlerin görüşü tamamen dışarıda bırakılmış durumda.”
• “Entegrasyon iki taraflı bir süreçtir; burada ise yalnızca çoğunluk toplumunun algısı ölçülüyor.”
• “Göçmenlere tek bir soru bile sorulmayan bir çalışmanın entegrasyonla ilgisi olamaz.”

Anketin tek taraflı perspektifi

• “Bu çalışma, çoğunluk toplumunun bakış açısını mutlaklaştırıyor.”
• “Barometre, toplumun yalnızca bir kesiminin duygularını ölçüyor; bu bilimsel bir yaklaşım değil.”

 Kategorilerin ideolojik seçimi

• “Müslümanların ayrı bir kategori olarak tanımlanması bilimsel değil, ideolojik bir tercihtir.”
• “Soru seti, Müslümanları otomatik olarak ‘sorun kategorisi’ne yerleştiriyor.”
• “Bu kategoriler, toplumsal gerilimi ölçmekten çok üretmeye yarıyor.”

 Çanak, telkin  sorular ve yönlendirme

• “Soruların yapısı, katılımcıyı belirli bir cevaba yönlendirecek şekilde tasarlanmış.”
• “Bu anket ölçmüyor; yönlendiriyor.”
• “Soru formatı, çatışma varsayımını baştan kabul ediyor.”

Müslümanların neden ayrı bir kategori olduğu sorusu

• “Ukraynalılar için farklı hukuki koşullar olabilir; peki Müslümanlar neden ayrı bir kategori?”
• “Bu ayrımın bilimsel bir gerekçesi yok.”
• “Müslümanların neden özel bir hedef grup olarak kodlandığı açıklanmıyor.”

 Barometrenin tarafsızlık iddiasının çöküşü

• “Bu çalışma tarafsız değil; çoğunluk toplumunun korkularını meşrulaştırıyor.”
• “Barometre, bilimsel bir araçtan çok siyasi bir çerçeve sunuyor.”
• “Tarafsızlık iddiası, soru tasarımının kendisiyle çelişiyor.”

 Bilimsel meşruiyet görüntüsü

• “Bu çalışmaya ‘barometre’ denmesi, ona bilimsel bir meşruiyet süsü vermekten ibaret.”
• “Metodoloji bu kadar sorunluyken, sonuçların bilimsel değeri yok.”

TKG: “Integrationsbarometer bilimsel değil, siyasi amaçlı bir araçtır”

Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG), 18 Aralık’ta öğleden önce yayımladığı açıklamada “Integrationsbarometer”in bilimsel bir ölçüm aracı olmadığını, siyasi amaçlarla kullanılan bir manipülasyon mekanizmasına dönüştürüldüğünü belirtmişti. TKG, bu aracın özellikle Noel döneminde gündeme getirilmesinin toplumsal barışı zedelediğini ve yaklaşık 800.000 Müslümanı topluca damgaladığını vurguladı.

Açıklamada şu değerlendirme yer aldı:

“Bu araç, toplumdaki korkuları körüklemek, belirli grupları sistematik biçimde stigmatize etmek ve entegrasyon sorumluluğunu yıllardır aynı siyasi aktörlerin üzerinden atmak için kullanılmaktadır. Bu, entegrasyon politikası değil; toplumu bölen, dini aidiyeti siyasi malzemeye dönüştüren bir stratejidir.”

TKG ayrıca Integrationsbarometer’in devletin tarafsızlık yükümlülüğünü ihlal ettiğini, § 283 StGB’nin koruma amacına aykırı olduğunu ve kamu kaynaklarıyla finanse edilen bir stigmatizasyon aracına dönüştüğünü belirtti.

“Bir dini topluluğu toptan hedef göstermek anayasal düzene aykırıdır”

TKG açıklamasının hukuki bölümünde hükümete açık bir uyarı yapıldı:

“Eğer gerçekten güvenlik veya hukuk açısından sorunlu yapılar varsa, bunlar somut, isimlendirilmiş ve ayrıştırılmış şekilde belirtilmelidir. Bir bütün olarak Müslüman toplumu hedef almak, § 283 StGB’ye, devletin tarafsızlık yükümlülüğüne, eşitlik ilkesine ve EMRK’nin 9. ve 14. maddelerine aykırıdır.”

Cemiyet, Avusturya’daki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğunun demokratik değerlere bağlı, hukuk devletine sadık ve ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamına uzun yıllardır katkı sunan bir topluluk olduğunu hatırlattı.

TKG’nin talepleri

TKG, hükümete ve ilgili kurumlara şu çağrılarda bulundu:

• Müslümanları topluca hedef alan, aşağılayan veya sorun kaynağı gibi gösteren tüm politik uygulamalara son verilmesi
• Entegrasyon alanındaki kamu kaynaklarının hangi kişi ve yapılara aktarıldığının şeffaf biçimde açıklanması
• Bilimsel temelli, bağımsız bir “Rassismus-Barometer”ın oluşturulması
• § 283 StGB’de yer alan nefret söylemi ve ayrımcılık karşıtı hükümlerin eksiksiz uygulanması
• Entegrasyon politikasının laiklik, demokrasi, çoğulculuk, hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri üzerine yeniden inşa edilmesi

“Toplumu germek yerine sakinleştiren bir dil kullanılmalı”

TKG açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:

“Bu zor dönemde siyasetçiler, medya ve kamu kurumları sorumluluklarının farkında davranmalı. Toplumu germek yerine sakinleştiren, ayrıştırmak yerine birleştiren bir dil kullanmak hepimizin yararınadır. Bunu dostlukla ve karşılıklı saygıyla hatırlatıyoruz.”

Der Standard’dan Michael Völker’in ÖVP’nin Müslümanları hedef alan kampanyasına dair değerlendirmesi

Michael Völker, ÖVP’nin son kampanyasının entegrasyon hedefini bilinçli biçimde baltaladığını ve toplumsal kutuplaşmayı körüklediğini belirtiyor. Völker’e göre Halk Partisi, Instagram üzerinden yalnızca ekonomik başarılarını tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda Müslümanlara yönelik kışkırtıcı mesajlar yayıyor. “Sıfır tolerans” sloganı eşliğinde paylaşılan içeriklerde, “Müslümanlarla birlikte yaşamayı zor bulanların üçte ikisi olduğunu biliyor muydunuz?” gibi ifadeler kullanılıyor.

Völker, Avusturya’da bir dini topluluğu bu şekilde hedef almanın geçmişte daha çok FPÖ’nün yöntemleri olduğunu hatırlatıyor. Ancak Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm’un söylemleri ve kampanyanın tonu, ÖVP’yi daha da sert ve dışlayıcı bir çizgiye taşıyor.

Yazar, bu yaklaşımın yalnızca stratejik açıdan yanlış olmadığını, aynı zamanda siyasi olarak da kendi kendini sabote eden bir hamle olduğunu vurguluyor. Çünkü ÖVP, bu söylemle FPÖ’nün alanına giriyor ve seçmenleri ona yönlendirmiş oluyor. Dahası, parti 15 yıldır entegrasyondan sorumlu olduğu için, bugün birlikte yaşamın kötüye gittiğini iddia etmek aynı zamanda kendi başarısızlığını kabul etmek anlamına geliyor.

Völker’e göre Müslüman vatandaşlara karşı yürütülen bu kampanya ahlaki açıdan da sorunlu. Entegrasyonun özü toplumsal birliktelik iken, ÖVP’nin kampanyası dışlama ve düşmanlık üretiyor; yerli halkı yabancılara ve farklı dine mensup insanlara karşı kışkırtıyor.

Sonuç olarak Völker, ÖVP’nin bu yaklaşımının entegrasyon politikasını bilinçli biçimde sabote ettiğini ve bu tutumun artık kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.

Integrationsbarometer Tartışması: Tepkilerin Kronolojik Seyri

TKG’nin İlk Uyarısı – 18 Aralık Sabahı 

ÖVP’nin “Integrationsbarometer” temelinde başlattığı kampanyaya yönelik ilk resmi tepki, 18 Aralık sabahı Türk Kültür Cemiyeti TKG’dan geldi. TKG, APA-OTS üzerinden yayımladığı açıklamada barometrenin bilimsel bir çalışma olmadığını, siyasi amaçlarla kullanılan bir manipülasyon aracı hâline getirildiğini ve Müslümanları topluca hedef aldığını belirtti. Aynı gün öğle saatlerinde yayımlanan genişletilmiş açıklamada metodolojik çöküş, göçmenlerin tamamen dışlanması ve Müslümanların özel bir hedef grup olarak kodlanması ayrıntılı biçimde ele alındı.

Der Standard’ın Analizi – 18 Aralık Akşamı 

TKG’nin uyarısından birkaç saat sonra Der Standard yazarı Olivera Stajić, barometrenin en temel kusurunun göçmenlerin tamamen dışarıda bırakılması olduğunu vurgulayan kapsamlı bir analiz yayımladı. Stajić, çalışmayı bilimsel değil, yönlendirilmiş bir siyasi araç olarak tanımladı ve soru tasarımının çatışmayı ölçmek yerine ürettiğini belirtti.

Kamuoyunda Büyüyen Tepki – 19 ve 20 Aralık 

Sonraki iki gün boyunca sosyal medyada tepkiler yoğunlaştı. ÖVP’nin kampanya görselleri özellikle Instagram ve X üzerinde geniş bir kesim tarafından eleştirildi. Kullanıcılar kampanyayı Müslümanları topluca hedef alan, kutuplaştırıcı ve bilimsel meşruiyet görüntüsü altında nefret üreten bir girişim olarak nitelendirdi.

Siyasi Tepkilerin Başlaması – 21 Aralık Sabahı 

21 Aralık sabahı Der Standard, kampanyaya yönelik “massive Kritik” başlıklı haberini yayımlayarak tartışmayı hükümet düzeyine taşıdı. Haberde kampanyanın toplumda yeni bir nefret dalgası yarattığı ve bilimsel temelden yoksun olduğu vurgulandı.

SPÖ’den İlk Resmi Kopuş – 21 Aralık 11:26 

SPÖ’lü Maliye Bakanı Markus Marterbauer, Bluesky üzerinden yaptığı açıklamada “Entschuldigung! Wir sind nicht so.” ifadelerini kullanarak ÖVP’nin kampanyasından açıkça uzaklaştı. Bu açıklama, hükümet içinden gelen ilk net kopuş olarak kayda geçti.

Yeşillerin Tepkisi – 21 Aralık Öğle Saatleri 

Öğle saatlerinde Yeşiller lideri Leonore Gewessler, kampanyanın Müslümanları diffamiert ettiğini belirterek sert bir açıklama yaptı. Böylece hükümetin iki ortağı da ÖVP’nin kampanyasına karşı açık pozisyon aldı.

Klenk’in Sert Çıkışı – 21 Aralık 

FALTER Genel Yayın Yönetmeni Florian Klenk, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada kampanyayı “menschenfeindlich” olarak nitelendirdi. Klenk, ÖVP’nin bu kampanyayla toplumu birleştirmek yerine bilerek böldüğünü, bunun bir entegrasyon politikası değil, hesaplanmış bir nefret kampanyası olduğunu ifade etti.

Tartışmanın Genel Çerçevesi 

Son dört gün içinde yaşanan gelişmeler, ÖVP’nin Integrationsbarometer kampanyasının yalnızca bilimsel açıdan sorunlu olmadığını, aynı zamanda toplumda yeni bir kutuplaşma dalgası yarattığını ortaya koydu. TKG’nin ilk uyarısı, Stajić’in analizi, Klenk’in çıkışı ve hükümet ortaklarının sert tepkileri, kampanyanın siyasi ve toplumsal meşruiyetini ciddi biçimde tartışmalı hâle getirdi.

Kaynaklar

ÖVP Instagram https://www.instagram.com/p/DSZ2UV0DLBu/?utm_source=ig_embed&img_index=6

Florian Klenk paylaşım
https://www.facebook.com/photo?fbid=3203417136497320&set=a.107139316125133

Der Standard paylaşım

https://www.derstandard.at/story/3000000301320/integrationsbarometer-wo-bleibt-die-meinung-der-migranten

Michael Völker
https://www.derstandard.at/story/3000000301639/eine-heimtueckische-kampagne-der-oevp-gegen-muslime

TKG Paylaşım

https://www.turkischegemeinde.at/tkg-stellungnahme-zum-integrationsbarometer-und-zur-einhaltung-des-%c2%a7-283-stgb/