SPÖ Viyana’nın her yıl 12 Şubat’ta andığı Avusturya İç Savaşı ile Erdoğan’ın tek adam rejimi arasında nasıl bir bağ var?

SPÖ Viyana, her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 Şubat 1934 İç Savaşı anısına, saat 18.00'den itibaren Viyana'daki Goethehof'ta bir anma etkinliği düzenleneceğini açıkladı. Viyana’nın faşizme karşı tarihinin en büyük direnişini gösterdiği 12 Şubat 1934 iç savaşı yıl dönümünde, “Tüm bunlar 2024 Türkiye'sindeki Erdoğan'ın tek adam AKP hükümetiyle bir tutulabilir mi?” sorusu gündemde. 1934 yılı Avusturya’sında neler yaşandığını Tarihçi Ernst Langthaler tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.

Viyana. 90 yıl önce Dollfuß rejimi Schutzbund’a karşı savaştı. Avusturya’nın sanayi kentlerinde 12-15 Şubat 1934 tarihleri arasında meydana gelen ve yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı çatışmalar, 1934 Şubat Muharebeleri ya da 1934 Şubat Ayaklanması olarak anılmakta ve Avusturya İç Savaşı olarak da bilinmektedir.

Bundan önce, Hıristiyan-Sosyalist Federal Şansölye Engelbert Dollfuß’un otoriter rejimi, paramiliter Schutzbund gibi işçi hareketinin büyük yapılarını zaten yasaklamıştı. 12 Şubat 1934’te Schutzbund’un silah depoları boşaltılacaktı. Bu durum Linz, Viyana ve diğer şehirlerde ve sanayi bölgelerinde işçi ayaklanmalarına yol açtı. Olayları yeniden kurgulayan Tarihçi Ernst Langthaler, „Schutzbund’un gönülsüz ayaklanması hükümet tarafından aylardır açıkça kışkırtılıyordu“ yorumunda bulundu.

 

Toplar savaşçıların moralini bozdu

Tarihçi Langthaler yaşananları „İsyancılar işçi konutlarına yerleştiler çünkü buradaki odalara erişimleri vardı. Yaklaşan polis ve ev savunma birimlerine tüfeklerle ateş açılıyor, bunun üzerine ordu genellikle toplarla gelip konutlara ateş açıyordu“ diye anlatıyor. Toplar yaklaşık 250 sivilin ölümünün „sadece“ yüzde onundan daha azından sorumlu olsa da, isyancıların savaşma moralini bozmuştu.

Takip eden günlerde, önde gelen Sosyal Demokratlar Çekoslovakya’ya kaçtı ve yakalanan dokuz Schutzbündler, bazıları ağır yaralı olmak üzere, idam edildi.

„Faşizmin başlangıcı“

Dollfuß 25 Temmuz 1934’te Avusturyalı Nasyonal Sosyalistler tarafından öldürüldü. Kurt Schuschnigg’in 1938’de Naziler iktidara gelene kadar sürdürdüğü rejimin sadece diktatörlük olarak değil, aynı zamanda „Avustrofaşizm“ olarak da adlandırılıp adlandırılamayacağı bugün tarihçiler tarafından tartışılmaktadır.

Langthaler’e göre bilimsel perspektiften bakıldığında açık olan bir şey var: „Demokrasiyi yok etme ve bir diktatörlük kurma inisiyatifi Dollfuß ve onun yurtiçi ve yurtdışındaki faşist müttefiklerinden geldi.“ Ve: Şubat Ayaklanması, sosyal demokrasiyi bugüne kadar temel bir mit olarak nitelendirecekti.

Bu doğrultuda SPÖ bugün „Özgürlük ve demokrasi için ayaklanma“ sloganı altında Şubat savaşlarının kurbanlarını anıyor. Partiye göre başarısızlıkla sonuçlanan bu ayaklanma „Avusturya’yı ve takip eden yıllarda tüm Avrupa’yı uçurumun kenarına sürükleyen faşizmin başlangıcı“ oldu. Çatışmaların sonucunda Sosyal Demokrat İşçi Partisi nihayet yasaklandı. Kendi deyimiyle otoriter „korporatif devlet“ 1 Mayıs 1934 tarihli anayasa ile yürürlüğe girdi.

Anma etkinliği saat 18:00’den itibaren Viyana’daki Goethehof’ta gerçekleştirilecek. Eski işçi evi, çatışmaların merkezi yerlerinden biriydi. Parti lideri Andreas Babler ve Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig birer konuşma yapacak.

Engelbert Dollfuß kimdir?

1892’de Texing’de doğdu. 1932’den 1934’e kadar Federal Şansölye olarak görev yaptı. 4 Mart 1933’te bir usul tartışmasını kullanarak parlamentoyu feshetti ve ardından otoriter bir rejim („korporatif devlet“) kurdu.

Mart 1933’te Hıristiyan Sosyal Şansölye Engelbert Dollfuß parlamentoyu kapattı. Dollfuß, demiryolu işçilerinin maaşlarına ilişkin oylamanın kilitlenmesini ve üç parlamento başkanının taktiksel istifalarını, parlamentonun hareket edemez hale geldiğini ilan etmek ve Ulusal Konsey’in kendisini kapatmasından bahsetmek için kullandı. Ne Federal Cumhurbaşkanı Wilhelm Miklas ne de Federal Hükümet parlamentonun iç tüzüğündeki krizi anayasal olarak çözmek için hiçbir girişimde bulunmadı.

Sosyal Demokratların silah depolarının planlı bir şekilde boşaltılması, 12 Şubat 1934’te Avusturya genelinde çatışmaları tetikledi. Bunun bir „işçi ayaklanması“ mı yoksa bir „iç savaş“ mı olduğu bugüne kadar tartışılan bir konu oldu.

Direnişçilerin otoriter rejime kafa tuttuğu Avusturya İç Savaşları’nın yıl dönümünde şimdi “Tüm bunlar, 1934’te Avusturya’da ve Almanya’da olduğu gibi, Türkiye’deki Türk sol, liberal ve sosyal demokrat muhalefetin de Erdoğan’ın tek kişilik AKP hükümetini ve onun gerici faşist ittifaklarını eleştirdiği, özellikle de Türk parlamentosundaki son anayasa ihlalinin ardından anayasanın fiilen ve hukuken askıya alındığı ülkedeki kaos durumu nedeniyle, 2024’te Erdoğan’ın tek kişilik AKP hükümeti ile bir tutulabilir mi?” sorusu gündemde…

Türkiye’nin AKP iktidarı 2024 ile benzeştiği iddia edilen 1934 Avusturya’da ki olaylar Der STANDARD Gazetesi’nde Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin yayın organı olan “ Arbeiterzeitung“ ( İşçi Gazetesi) üzerinden farklı bir boyuttan verildi.

Der STANDARD Gazetesi’nde Michael Windisch dikkat çekici bir analiz İşçi Gazetesi adı ile Almanca dilinde yayınlanan “ Arbeiter Zeitung“ üzerinden şöyle yayınladı.

 

„Arbeiter-Zeitung“ kendi lağvedilişini nasıl haberleştirdi? Muhalif günlük gazete de Avustrofaşist Dollfuß rejiminin kurbanı oldu – ama uzun süre direndi„Arbeiter-Zeitung“ aboneleri 21 Ocak 1934 sabahı gazete kutularını boş bulduklarında muhtemelen kötü bir önseziye sahiptiler. Günlerden Pazar. Gece geç saatlerde, Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin yayın organının editörleri, gazetelerinin artık posta yoluyla dağıtılamayacağı ve sokakta satılamayacağı konusunda bilgilendirildi. Ülkenin en büyük günlük gazetelerinden biri olarak geriye kalan tek seçenek gazeteyi posta yoluyla göndermek. Birkaç gün içinde bu bile tarih olacak.

„Arbeiter-Zeitung „un 12 Şubat 1934’te Avustrofaşist rejim tarafından yasaklanıp yayınına son verilmeden önceki son düzenli sayılarından biri.

"Arbeiter-Zeitung "un 12 Şubat 1934'te Avustrofaşist rejim tarafından yasaklanıp yayınına son verilmeden önceki son düzenli sayılarından biri.
„Arbeiter-Zeitung „un 12 Şubat 1934’te Avustrofaşist rejim tarafından yasaklanıp yayınına son verilmeden önceki son düzenli sayılarından biri. ANNO/Österreichische Nationalbibliothek/“Arbeiter-Zeitung“ 10.2.1934

„Ön sansür altında“

Kolportaj yasağı birdenbire ortaya çıkmadı, aksine Avusturya’nın Başbakanı ve Austrofasişt lider olarak tarihe geçen ve sonunda Avusturya’da Hitler NSDP taraftarı Naziler tarafından Başbakanlık’da öldürülen  Şansölye Engelbert Dollfuß’un 4 Mart 1933’te parlamentoyu ortadan kaldırmasından bu yana inşa etmekte olduğu Avusturya faşist rejiminin medya ortamını hizaya getirme yolunda attığı bir başka adımdı. Sadece birkaç gün sonra Avusturya’da  basın özgürlüğünü büyük ölçüde kısıtladı. Federal Şansölye’nin emriyle, seçilmiş gazeteler zorunlu kopyaları dağıtımdan sadece iki saat önce sansür yetkililerine teslim etmek zorunda kaldı. Bu durum 24 Mart 1933’ten itibaren muhalif „Arbeiter-Zeitung „u( İşçi Gazetesi) da etkiledi.

O tarihten itibaren gazetenin ön sayfasında protesto amacıyla „Ön sansür altında“ ibaresi yer aldı. Editörler okuyucularına şu ifadelerle dertlerini yazılı bastılar: „Sosyal demokrat bir gazete için zulüm görmek bir onurdur. Bizi istisnai bir hakla karşı karşıya bırakan önlemler, egemen güçlerin sözümüzün gücünden duydukları korkudan kaynaklanmaktadır.“ Temmuz ayından itibaren „Arbeiter-Zeitung „un „sansür“ kelimesini kullanması da yasaklandı; o andan itibaren sayfa başlığı şöyle: „Daha sıkı gönderim koşulları altında“.

Meydan okuma ve pazarlama

„Arbeiter-Zeitung“ 21 Ocak 1934’te gazete bayilerinden kaybolduğunda, editörler ve arkasındaki parti ilmeğin boyunlarına dolandığını fark etti. Hayatta kalma mücadelesinde, pazarlama makinelerini çalıştırdılar ve her abonenin yeni bir abone kazanacağı bir „cevap kampanyası“ başlattılar – aylık 3.50 şilin (işsizler için 1.60 şilin) fiyatla. Kampanya „sonuçları Arbeiter-Zeitung’da bölge ve şirket bazında yayınlanacak olan büyük bir sosyalist yarışmaya dönüşecek – partiye sadakat ve zorlu mücadelelerde dayanışma için bir yarışma“ şeklinde tanıtıldı. Önümüzdeki iki hafta boyunca gazetede 5.500’den fazla „cevap aboneliği“ listelendi.

„Arbeiter-Zeitung’un“ spor, araba kazaları ve soygunlarla ilgili haberleri engellenmeden devam ediyor. Öte yandan, bu dönemde iç siyasi haberler genellikle resmi haber kuruluşlarından kelimesi kelimesine alınmak zorunda kalınmıştır. Örneğin 9 Şubat 1934’te gazete, yazı işlerinin bulunduğu 6.Viyana’da bulunan Rechte Wienzeile’deki parti binasına yapılan büyük bir baskını haber yaptı. Önceki günlerde polis, Sosyal Demokratların paramiliter bir örgütü olan ve zaten yasaklanmış olan Cumhuriyetçi Koruma Birliği’nin depolarında defalarca ağır silahlar bulmuştu.

Dollfuß rejiminin muhalif gazeteye istediği gibi makaleler yerleştirebilmesi, „Arbeiter-Zeitung „un kendisinin „Bolşevik-Marksist unsurların halka ve devletin güvenliğine karşı çirkin bir suç saldırısı“ olduğunu ve „neyse ki güvenlik makamlarının ve yürütmenin uyanıklığı ve etkinliği sayesinde bunun önlenebildiğini“ bildirmesi gibi grotesk bir duruma yol açtı.

Enformasyon savaşı devam ediyor

Ancak „Arbeiter-Zeitung“ enformasyon savaşında yenilgiyi henüz kabul etmedi. Yasaklanmasından iki hafta sonra, 25 Şubat 1934’te yeraltında yeniden doğuşunu kutladı. Bu çalkantılı günlerde yazı işleri, yönetim ve baskı Çek Cumhuriyeti’ndeki Brno şehrine  taşınmıştı. Gazete artık günlük yayınlanmak yerine haftada bir çıkıyor, başlangıçta dört, daha sonra sekiz sayfaya düşüyor ve bu sayfalar artık günlüklere değil, siyasi mücadeleye ayrılıyordu. Yeni zamanlama, 25 Şubat baskısının ilk yılın ilk sayısı olarak yayınlanması kararının altını çizmektedir. Künyede artık şu çağrı yer almaktadır: „Elden ele dolaşın! Ama Naderer’e ( saldırgan muhbirlere) dikkat edin!“ Burada Avusturya faşist rejim iktidarının muhbirlerine atıfta bulunulmaktadır.

„Arbeiter-Zeitung“ bu rejimden kurtulacaktı ama sonunda onunla birlikte yok oldu. Son sayısı -yazı işleri ekibi artık Paris’tedir- 15 Mart 1938’de, Avusturya’nın Nasyonal Sosyalist Almanya’ya bağlanması yani „Anschluss „undan üç gün sonra yayınlanır.

 

isatock 1909’dan itibaren, „Arbeiter-Zeitung „un yazı işleri binası Rechte Wienzeile’de inşa edildi ve aynı zamanda matbaaya da ev sahipliği yaptı. 20 Temmuz 1910’dan itibaren, daha sonra çok tartışılacak olan basılı ürün burada yayınlandı.

„Arbeiter-Zeitung „un Avusturya’ya dönebilmesi için 5 Ağustos 1945’te yeniden doğması gerekiyordu. Yani Hitler Nazi Almanyası’nın  tamamen savaşı kaybetmesi. Ön sayfada yer alan bir illüstrasyon, dolmakalem tutan ellerin, bağlı oldukları zincirleri kırdığını gösteriyor. Arka planda gazetenin bir sayısı parlak bir ışık altında parlıyor. Gazete doğrudan Şubat 1934’te kaldığı yerden devam ediyor; aniden kesilen 47. sayıya on bir yıl sonra devam ediliyor. Editörler okuyucularına şöyle yazıyor: „Şundan eminiz: on bir yıldan fazla bir süredir hareketlerinin tecavüze uğramasına ve Avusturya faşist teröre karşı dimdik ve kırılmadan direnen ve bu günü özlemle bekleyen yüz binlerce yoldaş bizimle birlikte seviniyor. Hepsini selamlıyor, şimdi bizim de yeniden hizmet edebileceğimiz hareketimize gösterdikleri sadakat için hepsine teşekkür ediyoruz.“

Ancak bu sadakatin de bir sonu vardır. 1989 yılında SPÖ, „Arbeiter-Zeitung „un yüzde 90’ını satar. Bu, ciddi mali sıkıntılar içine düşen gazeteyi artık kurtarmaz. 31 Ekim 1991’de Rechte Wienzeile’nin ışıkları söner. Bu kez sonsuza kadar. (Michael Windisch, 12 Şubat 2024, Der STANDARD)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner