Viyana’da Gazze gösterisi: “Devletlerin soykırımı önleme görevi var”

Viyana'da Amnesty International, Yahudi-Arap girişimi “Standing Together Vienna” ve diğer STK'lar Parlamento önünde protesto düzenleyerek Avusturya hükümetini harekete geçmeye çağırdı.

VİYANA. Salı akşamı „Viyana’da Amnesty International“,Yahudi-Arap girişimi “Standing Together Vienna”, KPÖ ve diğer STK’lardan oluşan bir ittifak, bu Salı  saat 18:00’de Parlamento önünde bir miting çağrısında buluşarak hükümeti göreve çağırdı. Muna Duzdar (SPÖ) ve eski Yeşiller Partisi üyesi Georg Bürstmayer gibi politikacılar da mitinge katılacağını açıkladı; eski Avusturya Federal Cumhurbaşkanı Heinz Fischer de bir mektupla dayanışma mesajını iletti.

Der Standard’ın verdiği habere göre, sivil toplum örgütleri adına Amnesty International’ın genel müdürü Shoura Hashemi, “Soykırımı durdurun çağrısın konusunda bizim görüşümüze göre çok az şey yapan ve açıklamalarında çok net olmayan ÖVP, SPÖ ve NEOS partilerinden oluşan Avusturya federal koalisyon hükümetine yöneltiyoruz“ dedi.

“Viyana’da barışçıl ve şiddet içermeyen bir gösteri düzenlenerek Gazze Şeridi’nde büyük acılar çeken halka sempati, empati ve dayanışma gösterilmesi fikrini memnuniyetle karşılıyorum.” – Heinz Fischer’in STANDARD gazetesine önceden gönderdiği dayanışma mektubundan alıntı

Sonuçsuz sözler

Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger (Neos) iki hafta önce 25 diğer ülkeyle birlikte, savaşın derhal sona ermesini talep eden bir mektubu imzalamış olması, net bir taahhüt olarak yeterli değildi diyen Amnesty International’ın genel müdürü Shoura Hashemi,. „Mektubu imzalamış olması iyi bir şey. İmzalamaması kötü olurdu. Ancak bu açıklamada, uluslararası insani hukukun mutlak asgari şartları talep ediliyor“ dedi.

Bunun yerine ittifak, Avusturya’nın Orta Doğu politikasında bir değişiklik istiyor – örneğin, birçok AB ülkesinin de talep ettiği gibi, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınması. Hashemi, ancak bu şekilde İsrail’e baskı uygulanabileceğini söylüyor. “Derhal ve kalıcı bir ateşkes”in yanı sıra, organizatörler, Gazze’ye insani yardımın bağımsız uluslararası kuruluşlar aracılığıyla yeniden başlatılmasını ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını talep ediyor.

Hashemi başka bir noktaya da şöyle ifade etti: “Soykırım açıkça ifade edilmiyorsa, en azından Alman hükümeti soykırım sözleşmesini kabul etmelidir. Burada mesele, bunun soykırım olup olmadığı değil, “devletlerin soykırımı önleme yükümlülüğü”nün olmasıdır.“

“Hamas’ın geçen Ekim ayında İsrail topraklarına düzenlediği ve 1200’den fazla İsraillinin ölümüne yol açan kanlı saldırı, sadece İsrail’deki masum insanlara karşı işlenmiş özellikle acımasız bir suç değil, aynı zamanda Filistinlilerin davasına da büyük zarar verdi.” – Heinz Fischer

Çıkmaz sokaktaki tartışma

Standing Together’dan Najwa Duzdar, Avusturya’da Gazze’deki savaşla ilgili tartışmanın çıkmaza girdiğini, ancak son haftalarda çok şeyin hareketlendiğini düşünüyor. “Dışişleri bakanının mektubun ardından şiddetle eleştirilmesi, tartışmanın hala hangi aşamada olduğunu gösteriyor.” Ancak aynı zamanda, özellikle son aylarda giderek daha fazla insanın çatışmanın tüm kurbanları için düzenlenen anma törenlerine katıldığını belirtiyor.

Tartışmalar genellikle Gazze’deki durumun sorumluluğu konusunda çıkmaza giriyor. Bu konu, birkaç gün önce yayınlanan rehine videoları sonrasında yeniden gündeme geldi. Hashemi, “Hamas, elbette rehineleri tutmaktan sorumludur” dedi. Hashemi  bu acımasız rehine videolarının ardında psikolojik savaş stratejisi olduğunu düşünüyor ve ekliyor : “Bu acımasız ve delice bir şey. Bu videolar açıkça İsrail halkına yönelik ve bir anlaşma için protestoları kışkırtmayı amaçlıyor.”

„Uluslararası hukukta meşru müdafaa olarak tanımlanan bu saldırıya karşı meşru müdafaa elbette meşruydu. Ancak İsrail hükümetinin o günden bu yana her gün, her hafta, her ay yaptığı ve yapmaya devam ettiği şey, şu ana kadar 50.000’den fazla Filistinlinin, aralarında binlerce masum çocuğun da bulunduğu, ölümüne neden oldu. Bu akıl almaz bir şey ve artık meşru müdafaayla hiçbir ilgisi yok.“ – Heinz Fischer

Her taraftan eleştiri

Organizatörler de çeşitli taraflardan eleştiriye maruz kalıyor. Filistin yanlısı aktivistler, ittifaka protestolarının geç geldiğini eleştiriyor. İsrail yanlısı kesimler ise özellikle Amnesty’yi defalarca antisemitizmle suçluyor. “Bunu o kadar çok duydum ki artık beni etkilemiyor” diyen Hashemi, „Ancak geç kalındığı yönündeki argümanı bir ölçüde haklı buluyoum. Doğru, bunu çok daha önce yapmalıydık. Aslında cesaret edemedik.Salı günkü mitingle, STK’lar “bu protestoların hemen istismar edileceği söylemi nedeniyle şimdiye kadar evde kalmayı tercih eden” insanlara protesto için bir alan sağlamak istiyorum “ dedi.

Böyle bir ele geçirilmeyi önlemek için STK’lar miting için kurallar belirledi: örneğin şiddeti yüceltmek veya göreceleştirmek, antisemitizm veya Müslüman karşıtı ırkçılık yasak. Ve ulusal semboller veya bayraklar yasak – Filistin bayrağı hariç. Filistin bayrağı için bilinçli olarak bir istisna yapıldı, “çünkü Filistin bayrağı, etkilenen sivil halkın insan hakları için önemli bir semboldür”.

Relevante Artikel

Back to top button