ÖVP ve FPÖ arasında önemli bir kırılma noktası olarak Avrupa politikası

OTMAR LAHODYNSKY
Avrupa ve kurumlarına yönelik tutum, ÖVP-FPÖ koalisyonunun önündeki en büyük engel olabilir.

FPÖ ve ÖVP koalisyon kurarken Avrupa politikası konusunda ciddi anlaşmazlıklar yaşayabilir. Zira FPÖ bugüne kadar “Avrupa partisi” ÖVP’nin hedefleriyle bağdaşmayan tutumlar benimsemiştir.

FPÖ, 1994 referandumunda AB üyeliğine karşı kampanya yürütmüş ve daha sonra Euro’ya ve doğuya doğru genişlemeye karşı referandumlar başlatmıştır. FPÖ, en son ekonomik iyileşme ve iklim değişikliğiyle mücadele için “Yeşil Anlaşma” olmak üzere kilit AB projelerini her zaman reddetmiştir.

FPÖ lideri Herbert Kickl için Macaristan’ın otokratik başbakanı Viktor Orbán bir rol model. İltica politikası, hukukun üstünlüğü ve medya politikası alanlarında ona öykünüyor. Vladimir Putin ile ilişkileri ve AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını reddetmesi konusunda da Macar hükümet başkanıyla aynı çizgide.

Korona pandemisi sürecinde AB kurumlarına yönelik devam eden saldırıları ve AB’den ayrılma tehditleriyle FPÖ lideri Kickl, kendisinden Avrupa sorunlarının çözümüne yönelik yapıcı öneriler beklenemeyeceğini kanıtlamıştır. FPÖ’nün Ekim ayındaki koalisyon müzakereleri için hazırladığı belgede sadece, “Avrupa Ekonomik Alanı’nın tartışma dışı bırakılmasından” bahsediliyor. FPÖ yeni iltica ve göç anlaşmasını reddediyor, Avrupa Adalet Divanı’nı güçsüzleştirmek ve “gerekirse AB’ye yetki transferlerini tersine çevirmek” istiyor.

ÖVP ile her zaman anlaşmazlık içinde

Kickl’in kurucuları arasında yer aldığı yeni “Avrupa için Vatanseverler” grubunda mavi milletvekilleri AB karşıtı ve aşırı sağcı partilerle birlikte çalışıyor. ÖVP ve FPÖ milletvekilleri düzenli olarak birbirlerine tamamen zıt oy kullandılar.

Avusturya Avrupa Siyaseti Derneği’nin “Oylama İzleme” raporuna ( „Abstimmungsmonitoring“ der Österr. Gesellschaft für Europapolitik ) göre, FPÖ milletvekilleri kısa bir süre önce ÖVP’li meslektaşlarının lehine oy kullandığı düzenlemeleri reddetti. Bunlardan bazıları: demokrasi için bir “Avrupa savunma kalkanı”, “iklim, sağlık, insani yardım ve sınır yönetimi” için önlemler, Gürcistan’da demokrasinin ortadan kaldırılmasına karşı kararlar veya “Rusya’nın AB’de demokrasiye yönelik saldırılarının kınanması”.

Eski AB Komisyan Bakanı ÖVP’li Franz Fischler’in uyarısı : “Yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması”, daha az ambalaj atığı, “yeşil badana” ve yanıltıcı ürün bilgilerinin yasaklanması veya hava kirliliğine daha sıkı sınırlar getirilmesi gibi çevre politikası tedbirleri bile onaylanmadı. AB’de ki FPÖ temsilcilerinin oybirliğiyle “hayır” dediği konular arasında medya özgürlüğünü korumaya yönelik tedbirler ve Ukrayna’ya yönelik tüm yardım tedbirleri yer aldı.Geçen yılki Avrupa seçimlerinde FPÖ “AB çılgınlığını durdurmak” istemişti. Avrupa Parlamentosu’ndaki mavi delegasyonun başkanı Harald Vilimsky, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ve ECB Başkanı Christine Lagarde’ı “siyasi cadı üçlüsü” olarak nitelendirdi ve “kırbacı hissetmelerini” istedi.“

Herbert Kickl ortak bir Avrupa savunma politikasını boykot ediyor ve “Sky Shield” füze savunma sistemini “NATO’ya arka kapıdan katılmak” olarak görüyor. Hepsinden önemlisi, Avrupa Konseyi’nde önemli kararları bloke edebilir.

Eski AB Komiseri Franz Fischler buna karşı acilen uyarıda bulundu. Avusturya hızla AB’nin saygın bir üyesinden güvensiz bir kantonuna dönüşecektir.

Otmar Lahodynsky (*1954) serbest gazeteci ve Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Başkanı

Analiz ilk Die Presse Gazetesi´nde konuk yazar olarak tartışma sayfasında yayınlanmıştır.